MÜTEAHHİT TEMEL
Bizim Temel, Amerikalı ve İngilizle telefon direği dikme ihalesine girmiş. Müdür şöyle bir öneri getirmiş:
-Hepiniz aynı teklifi verdiniz ama bizim için sürat önemli. Bir yarışma yapalım, kim daha çok direk dikerse ihaleyi o alacak...
Üçüne de 5 saat süre ve yeterince direk verilmiş. Amerikalı 40, İngiliz 50, Temel de sadece 4 direk dikmiş. Müdür kızmış:
-Nasıl olur, bak diğerleri bir sürü direk dikmiş...
-Mudür bey siz onların diktuğu direkleri görmedunuz... Nerdeyse tamami dişarda...
KAPLUMBAĞA TEMEL
Dört kaplumbağa, pikniğe çıkmaya karar vermiş. Erzakları hazırlayıp; bir yıl, iki yıl, beş, on yıl derken, otuz yıl sonra piknik yerine varmışlar. Gazozları, yiyecekleri, herşeyi ortaya çıkarmışlar. Bir bakmışlar gazoz açacağı yok. Tek çözüm, birinin eve gidip açacağı alıp gelmesi. Görev, içlerinde en küçük kaplumbağa olan Temel'e düşmüş. Genç kaplumbağa:
-Ben gelene kadar buradaki yiyeceklere dokunmazsanız giderim...
Diğerleri bunu kabul etmiş. Temel, yola çıkmış; bir,iki, on, yirmi yıl geçmiş. Bu arada, yaşlı kaplumbağalardan biri fenalaşmış. Arkadaşları ne yapsa faydasız, son bir dileği olup olmadığını sormuşlar:
-Gerçi genç kaplumbağaya söz verdik ama, şuradaki sarmalardan bir tanesini yesem olur mu?...
-Elbette...
Diyerek, sarmalardan birini vermişler. Tam ağzına atacağı sırada, genç Temel, çalıların arasından fırlamış:
-Gitmiyorum işte, gitmiyorum...
YILAN TEMEL
Yılan Temel, arkadaşı yılana sormuş:
-Haçan, biz zehirli yilan miyuk?
-Heee, n'oldu ki?
-Dilimi ısırdum da...
Bizim Temel, Amerikalı ve İngilizle telefon direği dikme ihalesine girmiş. Müdür şöyle bir öneri getirmiş:
-Hepiniz aynı teklifi verdiniz ama bizim için sürat önemli. Bir yarışma yapalım, kim daha çok direk dikerse ihaleyi o alacak...
Üçüne de 5 saat süre ve yeterince direk verilmiş. Amerikalı 40, İngiliz 50, Temel de sadece 4 direk dikmiş. Müdür kızmış:
-Nasıl olur, bak diğerleri bir sürü direk dikmiş...
-Mudür bey siz onların diktuğu direkleri görmedunuz... Nerdeyse tamami dişarda...
KAPLUMBAĞA TEMEL
Dört kaplumbağa, pikniğe çıkmaya karar vermiş. Erzakları hazırlayıp; bir yıl, iki yıl, beş, on yıl derken, otuz yıl sonra piknik yerine varmışlar. Gazozları, yiyecekleri, herşeyi ortaya çıkarmışlar. Bir bakmışlar gazoz açacağı yok. Tek çözüm, birinin eve gidip açacağı alıp gelmesi. Görev, içlerinde en küçük kaplumbağa olan Temel'e düşmüş. Genç kaplumbağa:
-Ben gelene kadar buradaki yiyeceklere dokunmazsanız giderim...
Diğerleri bunu kabul etmiş. Temel, yola çıkmış; bir,iki, on, yirmi yıl geçmiş. Bu arada, yaşlı kaplumbağalardan biri fenalaşmış. Arkadaşları ne yapsa faydasız, son bir dileği olup olmadığını sormuşlar:
-Gerçi genç kaplumbağaya söz verdik ama, şuradaki sarmalardan bir tanesini yesem olur mu?...
-Elbette...
Diyerek, sarmalardan birini vermişler. Tam ağzına atacağı sırada, genç Temel, çalıların arasından fırlamış:
-Gitmiyorum işte, gitmiyorum...
YILAN TEMEL
Yılan Temel, arkadaşı yılana sormuş:
-Haçan, biz zehirli yilan miyuk?
-Heee, n'oldu ki?
-Dilimi ısırdum da...