Ağlama! Gidiyorum Sadece…
Bu* sana son kez bakışım belki. Gözlerimle son kez okşayışım saçlarını* göz yaşlarını son kez silişim. Bu camın arkasından da olsa* son kez hissedişim ellerini.. Evet* gerçekten hissettim. O an* ellerim otobüsün penceresini yırtmaya çalışırken güçsüzce* sen de ellerini koydun ya hani cama… O an hissettim* ellerindeki göz yaşlarının ıslaklığını kendi ellerimde.
Hani bir gece* beraber yağmurun yağışını seyretmiştik. Dışarıda buz gibi hava vardı* her bir yağmur damlası tokatlıyordu camı* rüzgar bir o yana bir bu yana çarpıyordu önüne gelen her şeyi acımasızca. Ama ben* pencerenin önünde* seninle güvendeydim.
Ama şimdi bak* pencerenin arkasındayım artık. O korkunç fırtına burada. O acımasız rüzgar* çok uzaklardaki acıları getirip yüreğime fırlatıp gidiyor. İçime düşen her bir damla ok gibi saplanıyor bulduğu yere ve her saplanışta bir göz yaşı uzayıp kopuyor gözlerimden. Camın arkasında yalnızım* ve sen diğer taraftasın* ve ben güvende değilim.
Birbirine kenetlenmiş bakışlarımız. Bana söylediğin son söz: “Seni hep bekleyeceğim bitanem…” Ama gözlerinde* yıllar geçse de bekleyeceğin birine değil de* son kez görüyor olduğun birine ait bakışlar var. En ufak bir umut* en zayıf bir ışık yok geleceğimize dair. Olsun bitanem… En azından tesellim şu ki; biten bir güzelliğin süzülerek akıp gitmesine değil içimdeki bu korkunç acı. Senden ayrı düşerken* çaresizliğimize lanet ediyorum* beraber geçirdiğimiz günlere değil.
Bak bitanem… Yağmur başladı. Belki senin küçük nazlı bıldırcının camın dışındaki yağmurda ıslanmıyor ama* diğer taraftaki fırtınada paramparça oluyor.
Otobüs hareket ediyor* gidiyorum işte… Sakın el sallama bana. Gözümde kalan son görüntü; yağmurun altında kalmış* diğer yarısı kopartılmış* kanayarak arkamdan el sallayan yarım bir gönül olmasın… Eğer ihtiyacın olduğunda sana yardım edecekse* yüreğimi bırakıp gidiyorum sağ avucunun içine. Ne yaparsan yap; ister unut beni* ister başkasını sev… Ama sakın o küçücük yüreği avuçlarının arasından bırakma bir yerlere. Çünkü biliyorum ki o minik yürek* bir benim göğsümde atar* bir de senin avuçlarının sıcaklığında…
Hoşçakal umudum......
Bu* sana son kez bakışım belki. Gözlerimle son kez okşayışım saçlarını* göz yaşlarını son kez silişim. Bu camın arkasından da olsa* son kez hissedişim ellerini.. Evet* gerçekten hissettim. O an* ellerim otobüsün penceresini yırtmaya çalışırken güçsüzce* sen de ellerini koydun ya hani cama… O an hissettim* ellerindeki göz yaşlarının ıslaklığını kendi ellerimde.
Hani bir gece* beraber yağmurun yağışını seyretmiştik. Dışarıda buz gibi hava vardı* her bir yağmur damlası tokatlıyordu camı* rüzgar bir o yana bir bu yana çarpıyordu önüne gelen her şeyi acımasızca. Ama ben* pencerenin önünde* seninle güvendeydim.
Ama şimdi bak* pencerenin arkasındayım artık. O korkunç fırtına burada. O acımasız rüzgar* çok uzaklardaki acıları getirip yüreğime fırlatıp gidiyor. İçime düşen her bir damla ok gibi saplanıyor bulduğu yere ve her saplanışta bir göz yaşı uzayıp kopuyor gözlerimden. Camın arkasında yalnızım* ve sen diğer taraftasın* ve ben güvende değilim.
Birbirine kenetlenmiş bakışlarımız. Bana söylediğin son söz: “Seni hep bekleyeceğim bitanem…” Ama gözlerinde* yıllar geçse de bekleyeceğin birine değil de* son kez görüyor olduğun birine ait bakışlar var. En ufak bir umut* en zayıf bir ışık yok geleceğimize dair. Olsun bitanem… En azından tesellim şu ki; biten bir güzelliğin süzülerek akıp gitmesine değil içimdeki bu korkunç acı. Senden ayrı düşerken* çaresizliğimize lanet ediyorum* beraber geçirdiğimiz günlere değil.
Bak bitanem… Yağmur başladı. Belki senin küçük nazlı bıldırcının camın dışındaki yağmurda ıslanmıyor ama* diğer taraftaki fırtınada paramparça oluyor.
Otobüs hareket ediyor* gidiyorum işte… Sakın el sallama bana. Gözümde kalan son görüntü; yağmurun altında kalmış* diğer yarısı kopartılmış* kanayarak arkamdan el sallayan yarım bir gönül olmasın… Eğer ihtiyacın olduğunda sana yardım edecekse* yüreğimi bırakıp gidiyorum sağ avucunun içine. Ne yaparsan yap; ister unut beni* ister başkasını sev… Ama sakın o küçücük yüreği avuçlarının arasından bırakma bir yerlere. Çünkü biliyorum ki o minik yürek* bir benim göğsümde atar* bir de senin avuçlarının sıcaklığında…
Hoşçakal umudum......