Yıl 1915
Puslu, ruhları bunaltan bir mart sabahı,
Yaşanacakları haber almış gibidir Çanakkale semaları
Gökte bulutlar mahzun,
Denizse hırçın ve dalgalı
Bir donanma ağar boğaza,
Hepsi ölüm saçan onlarca zırhlı
İnsanlıktan nasipsiz binlerce eli silahlı,
Aç kurtlar gibi saldırıyorlar boğaza
Kibirleri hırslarından
Hırsları kibirlerinden büyük
Akıllarınca bir günde geçecekler boğazı
Tamamen gömecekler tarihe
İnleyen hasta adamı
Türkü tanımamıştır kandırılmış Anzak
Cihanın hâkimi
Dünyanın sahibi
Kendileridir ancak!
Boğazı geçmek mi?
Çok kolay!
Yenilmek mi?
Mümkün olmayacak bir olay!
İşte o an bir destan yazılır Çanakkalede,
Anadoludan, Kerkükten, Selanikten, Kırımdan
Akar Mehmetler, Aliler, Muratlar Çanakkaleye
Kimi on beşinde, kimi yirmisinde
Ayrılırlar ana kucağından,
Yavrudan,
Yardan,
Allanırlar, pullanırlar ana eliyle
Kınalanırlar Allaha kurban olsunlar diye
Kimi Murat, kimi Hasan kimi Ökkeştir
Ama her biri İsmail namzedi birer Mehmettir!
Bu narin bedenler Çanakkalede devleşir,
Düşmanın önünde her an yüceleşir,
Kilitbahirde Seyit olur,
İki yüz okkalık mermi erir sırtında
Düşmanın hezimeti bu mermiyle gelir.
İman Çanakkalede maddeleşir,
Top olur, mermi olur,
Anzakın tepesinde patlayan gülle olur!
İmkânsızlar, imkansızlaşır Çanakkalede,
Patlamaz denen mayınlar döşenir Nusretle
Nusret ki minicik cüssesiyle,
Adına yaraşır iş görür Çanakkalede.
Nusret Allahın yardımı demektir.
Bu yardım mazlumlara her daim göklerden gelir,
Döşer mayınları Boğaza Nusret
O mayınlar ki elde kalan son cephanedir,
Bu 26 mayın Boğazın tüm kaderidir,
Her biri birer ecel olur zalim düşmana,
Koca koca zırhlılar gömülür
Boğazın soğuk sularına...
Düşman acımasızdır Çanakkalede,
Düşman hain mi hain!
Nedendir bilinmez bu mazlum millete bu kin!
Bu kinle bombalanır Sargıyeri Hastanesi
Bir anda şehitliğe ulaşır
On sekiz bin yaralı Türk eri.
Kanlar sel olur akar Zığındık deresine,
Bu vahşeti dağ, taş, ağaç anlatır,
Gelecek nesillere!
Mehmetler Allah der Anzakın karşısına dikilir,
Çanakkalede vatan bir başka türlü sevilir,
Bir Mehmetin karşısında kırk Anzak,
Üstte mintan,
Altta çarık,
Delik, deşik, yamalı
Karavana her daim; yağsız bulgur aşı
Ama bir an görünmez Mehmetin gözünde,
Korkağın, yılgının, acizin bakışı! ..
Mehmetçik Çanakkalede her an devleşir,
İnsanlık bilmez düşmanına,
Şanlı bir insanlık dersi verir.
Yaralı düşmanına bile uzatır şefkat elini,
Kendi yarasına ot tıkarken,
Düşmanının yarasına sarar
Ana yadigârı mendilini!
Topun, güllenin, makinelinin karşısında çakmaz tüfek,
Tüfeğe bile hacet yok;
Mehmette koca bir yürek!
Onda iman çelikleşir, abideleşir,
Mehmetler ebedlere dek ölümsüzleşir,
Kibirle gelen düşman ardına bakmadan kaçar,
Şehit Çanakkaleden cennete kucak açar!
Çanakkalede rüzgâr bir başka eser,
Ilık, şefkatli ve nazenin
Mehmetlerini okşar,
Bir ananın sımsıcak eliyle
Yattığı yerde mahzun olmasın diye!
Çanakkalede güneş bir başka ısıtır toprağı,
Bir yavuklu sevgisiyle,
Sarar sarmalar kanlı bedenini
Altında yatan Mehmeti üşümesin diye!
Çanakkalede çiçekler bir başka türlü açar,
Kan kırmızıdır hepside,
Gülü, lalesi,gelinciği,
Hatta kardeleni
Rengini şehidinin kanından aldığı bilinsin diye!
Ve bir destandır Çanakkale,
Her karışında yüzlerce misket, binlerce mermi
Her karışında şehidimin kanı!
Ve şanlı bir destandır Çanakkale,
Kurtarmak için mübarek vatanı,
On beşinde toprağa düşmüş Yiğit MEHMET leriyle! ..
Puslu, ruhları bunaltan bir mart sabahı,
Yaşanacakları haber almış gibidir Çanakkale semaları
Gökte bulutlar mahzun,
Denizse hırçın ve dalgalı
Bir donanma ağar boğaza,
Hepsi ölüm saçan onlarca zırhlı
İnsanlıktan nasipsiz binlerce eli silahlı,
Aç kurtlar gibi saldırıyorlar boğaza
Kibirleri hırslarından
Hırsları kibirlerinden büyük
Akıllarınca bir günde geçecekler boğazı
Tamamen gömecekler tarihe
İnleyen hasta adamı
Türkü tanımamıştır kandırılmış Anzak
Cihanın hâkimi
Dünyanın sahibi
Kendileridir ancak!
Boğazı geçmek mi?
Çok kolay!
Yenilmek mi?
Mümkün olmayacak bir olay!
İşte o an bir destan yazılır Çanakkalede,
Anadoludan, Kerkükten, Selanikten, Kırımdan
Akar Mehmetler, Aliler, Muratlar Çanakkaleye
Kimi on beşinde, kimi yirmisinde
Ayrılırlar ana kucağından,
Yavrudan,
Yardan,
Allanırlar, pullanırlar ana eliyle
Kınalanırlar Allaha kurban olsunlar diye
Kimi Murat, kimi Hasan kimi Ökkeştir
Ama her biri İsmail namzedi birer Mehmettir!
Bu narin bedenler Çanakkalede devleşir,
Düşmanın önünde her an yüceleşir,
Kilitbahirde Seyit olur,
İki yüz okkalık mermi erir sırtında
Düşmanın hezimeti bu mermiyle gelir.
İman Çanakkalede maddeleşir,
Top olur, mermi olur,
Anzakın tepesinde patlayan gülle olur!
İmkânsızlar, imkansızlaşır Çanakkalede,
Patlamaz denen mayınlar döşenir Nusretle
Nusret ki minicik cüssesiyle,
Adına yaraşır iş görür Çanakkalede.
Nusret Allahın yardımı demektir.
Bu yardım mazlumlara her daim göklerden gelir,
Döşer mayınları Boğaza Nusret
O mayınlar ki elde kalan son cephanedir,
Bu 26 mayın Boğazın tüm kaderidir,
Her biri birer ecel olur zalim düşmana,
Koca koca zırhlılar gömülür
Boğazın soğuk sularına...
Düşman acımasızdır Çanakkalede,
Düşman hain mi hain!
Nedendir bilinmez bu mazlum millete bu kin!
Bu kinle bombalanır Sargıyeri Hastanesi
Bir anda şehitliğe ulaşır
On sekiz bin yaralı Türk eri.
Kanlar sel olur akar Zığındık deresine,
Bu vahşeti dağ, taş, ağaç anlatır,
Gelecek nesillere!
Mehmetler Allah der Anzakın karşısına dikilir,
Çanakkalede vatan bir başka türlü sevilir,
Bir Mehmetin karşısında kırk Anzak,
Üstte mintan,
Altta çarık,
Delik, deşik, yamalı
Karavana her daim; yağsız bulgur aşı
Ama bir an görünmez Mehmetin gözünde,
Korkağın, yılgının, acizin bakışı! ..
Mehmetçik Çanakkalede her an devleşir,
İnsanlık bilmez düşmanına,
Şanlı bir insanlık dersi verir.
Yaralı düşmanına bile uzatır şefkat elini,
Kendi yarasına ot tıkarken,
Düşmanının yarasına sarar
Ana yadigârı mendilini!
Topun, güllenin, makinelinin karşısında çakmaz tüfek,
Tüfeğe bile hacet yok;
Mehmette koca bir yürek!
Onda iman çelikleşir, abideleşir,
Mehmetler ebedlere dek ölümsüzleşir,
Kibirle gelen düşman ardına bakmadan kaçar,
Şehit Çanakkaleden cennete kucak açar!
Çanakkalede rüzgâr bir başka eser,
Ilık, şefkatli ve nazenin
Mehmetlerini okşar,
Bir ananın sımsıcak eliyle
Yattığı yerde mahzun olmasın diye!
Çanakkalede güneş bir başka ısıtır toprağı,
Bir yavuklu sevgisiyle,
Sarar sarmalar kanlı bedenini
Altında yatan Mehmeti üşümesin diye!
Çanakkalede çiçekler bir başka türlü açar,
Kan kırmızıdır hepside,
Gülü, lalesi,gelinciği,
Hatta kardeleni
Rengini şehidinin kanından aldığı bilinsin diye!
Ve bir destandır Çanakkale,
Her karışında yüzlerce misket, binlerce mermi
Her karışında şehidimin kanı!
Ve şanlı bir destandır Çanakkale,
Kurtarmak için mübarek vatanı,
On beşinde toprağa düşmüş Yiğit MEHMET leriyle! ..