Büyük Günahlar!!

ShadowOfDeath

Katılımcı Üye
3 Ocak 2006
853
7
ŞİRK (ALLAH'A ORTAK KOŞMAK)


Şirk* Allah seni tek başına yarattığı halde O'na herhangi bir şeyi denk tutman ve Allah'la birlikte taş* ağaç* güneş* ay* rasul* şeyh* cin* yıldız* melek veya başka bir varlığa ibadet etmendir.
(Denk tutmak: Yalnız Allah'a ait olan hak* sıfat ve yetkilerden herhangi birisini Allah'tan başkasına aynen Allah'a verildiği gibi vermektir.
Şirk üçe ayrılır:


1. Büyük Şirk.
2. Küçük Şirk
3. Gizli Şirk.


1. Büyük Şirk:
a) Duada şirk. (Ölüden yardım istemek gibi)
b) Niyette şirk. (Yapılan amel Allah için değil de başka şey için yapılması.)
c) İtaatte şirk. (Allah'ın itaat etmeyi yasakladığı bir konuda birisine itaat etmek veya kendisine itaat edilmeyi yasakladığı birisine itaat etmektir.)
d) Sevgide şirk. (Herhangi birini ya da başka birşeyi Alah kadar ya da daha fazla sevmek.)


2. Küçük Şirk: Riya (gösteriş) Allah'tan başkasına yemin etmek* Allah ve sen dilersen sözü* gibi.


Büyük şirk insanı İslam dininden çıkarır* kafir yapar.
Küçük şirk ise İslam dininden çıkartmaz fakat büyük günahlardan daha günahtır.)


Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Allah kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz. Bundan başkasını* dilediği kimse için bağışlar." (Nisa: 48)
"Kim Allah'a ortak koşarsa* Allah ona cenneti haram eder* onun varacağı yer ateştir." (Maide: 72)
"Şüphesiz* şirk büyük bir zulümdür." (Lokman: 13)


Bu husustaki ayetler Kur'an'da oldukça fazla geçmektedir. Allah'a ortak koşan ve müşrik olarak ölen kimselerin cehennemlik oldukları kesindir. Allah'a iman eden ve mü'min olarak ölen kimse (günahlarından dolayı) azap görse de sonunda mutlaka cennete girecektir.


Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
"Size büyük günahların en büyüklerini bildireyim mi?"
-Evet* ya Rasulullah! dediler. Buyurdu ki:
"Allah'a ortak koşmak* ana-babaya eziyet etmek ve yalan yere şehadet etmek."
Sonuncusunu o kadar çok tekrarladı ki keşke sussa dedik. (Buhari* Müslim)


"Helak edici yedi büyük günahtan sakının. Allah'a ortak koşmak....."
(Buhari* Müslim* Tirmizi* Ebu Davud* Nesei *Ahmed)


"Dinini değiştireni öldürün."
(Buhari* Tirmizi* Ebu Davud* Nesei* İbn-i Mace* Ahmed)
 

ShadowOfDeath

Katılımcı Üye
3 Ocak 2006
853
7
ADAM ÖLDÜRMEK


Allah (c.c) şöyle buyuruyor:


“Kim bir mü’mini bilerek öldürürse onun cezası içinde ebedi kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazap etmiş* lanet etmiş ve ona çok büyük bir azab hazırlamıştır.” (Nisa: 93)
(Kişi haram olduğuna inandığı halde* mü’min bir kişiyi haksız yere öldürürse cehennemde uzun bir müddet kalacaktır* sonsuza kadar kalmayacaktır. Ancak helal olduğuna inanarak bir mü’mini haksız yere öldürürse o zaman cehennemde ebedi olarak kalacaktır. Bu konunun böyle olduğu hakkında alimler arasında herhangi bir ihtilaf söz konusu değildir.)


Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Onlar ki* Allah’la beraber başka bir ilaha ibadet etmezler. Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar* zina etmezler. Kim bunlardan birini yaparsa ceza görür. Kıyamet günü de azabı kat kat olur ve azabın içinde hor ve ebedi bırakılır. Ancak tevbe edip iman ederek salih amel işleyen kimseler müstesnadır. İşte Allah bunların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah Gafur ve Rahim’dir.” (Furkan: 68-70)


Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Kim bir canı bir can karşılığında olmaksızın veya yeryüzünde fitne çıkarmak için öldürürse* bütün insanları öldürmüş gibi olur ve kim onu kurtarırsa bütün insanları yaşatmış gibi olur.” (Maide: 32)
“Diri diri gömülen kızın hangi suçtan dolayı öldürüldüğü sorulduğu zaman.” (Tekvir: 8-9)


Rasulullah (s.a.s) : “Helak edici yedi günahtan sakının” dediği hadisi şerifinde; Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayı bu günahlardan birisi olarak belirtmiştir.
Bir defasında: Ya Rasulullah! Allah katında günahların en büyügü hangisidir? diye sorulduğunda Rasulullah (s.a.s) şu cevabı verdi:
“Allah seni yarattığı halde ona herhangi bir şeyi denk tutmandır." Sonra hangisinin daha büyük günah olduğu sorulduğunda:
“Seninle yemek yemesinden korktuğun için çocuğunu öldürmendir.” buyurdu. Sonra hangisidir* denildiğinde:
“Komşunun hanımıyla zina etmendir.” buyurdu
(Buhari* Müslim* Tirmizi* Nesei* Ebu Davud* Ahmed)


Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“İki müslüman kılıçlarıyla vuruştukları zaman öldüren de öldürülen de cehennemdedir.” Sahabeler bunun üzerine:
“Ya Rasulullah! şu öldürenin cehennemde olduğunu anladık da* ya öldürülene ne oluyor? Onun suçu ne? dediler. Rasulullah (s.a.s): “Çünkü o da müslüman kardeşini öldürmeye azimliydi.” buyurdu.
(Buhari* Müslim)


"Bir insan kendisine haram olan kanı dökmediği müddetçe* dini yönden emniyet içersindedir.”
(Buhari* Ahmed)


“Benden sonra birbirinin boynunu vuran kafirlerin haline dönmeyin.”
(Buhari* Müslim)


İbn-i Beride babasından Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Bir müslümanı öldürmek* Allah (c.c)’ın katında dünyanın zeval bulmasından daha büyüktür.”
(Nesei)
“Kıyamet günü önce insanlar arasındaki kan davaları hükme bağlanır.”
(Buhari* Müslim* Nesei)


Abdullah b. Amr’dan Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir.
“Büyük günahlar; Allah’a ortak koşmak* haksız yere adam öldürmek* ana-babaya eziyet etmek ve yalan yere yemin etmektir.”
(Buhari* Ahmed)


Ukbe b. Malik’den* Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
“Allah (c.c) mü’mini haksız yere öldüreni cennetine sokmaz.” Rasulullah bu sözü üç kere söylemiştir.”
(Ahmet)
(Zehebi bu hadis için Müslim’in şartlarına göre sahihtir* dedi.)


“Haksız yere öldürülen hiçbir insan yoktur ki Adem’in ilk oğluna bundan bir pay düşmesin. Çünkü* o öldürme işini ilk kez başlatan kişidir.”
(Buhari* Müslim)


İbn-i Ömer (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Müslümanlarla arasında anlaşma bulunan bir kişiyi haksız yere öldüren kimse cennetin kokusunu dahi hissedemeyecektir. Halbuki cennetin kokusu kırk yıllık mesafeden rahatlıkla hissedilir.”
(Buhari* Nesei* İbn-i Mace* Ahmed)


Ebu Hureyre (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Allah’ın ve Rasulullah’ın zimmetine sahip olan kimseyi haksız yere öldüren kişi* Allah’ın ahdini bozmuş olur. Bu kişi cennetin kokusunu bile duyamayacaktır. Halbuki cennetin kokusu kırk senelik mesafeden rahatlıkla hissedilir.”
(Tirmizi rivayet etti ve hasen sahih dedi.)


Ebu Hureyre (r.a)’dan* Rasululluh (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Bir kelime söylemek suretiyle dahi olsa bir mü’mini öldürülmesine katkıda bulunan kimse kıyamet gününde gözlerinin arasında “Allah’ın rahmetinden umudunu kesmiştir” yazılı olduğu halde Allah’a kavuşur.”
(Bu hadisin senedi zayıftır. Çünkü senedinde Yezid b. Ebi Ziyad adında mevzu hadis uyduran yalancı bir şahıs vardır.)


Muaviye’den* Rasululluh (s.a.s)‘in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Her günahın Allah’tan affı beklenebilir. Ancak kafir olarak ölen ile bir müslümanı haksız yere öldüren kimselerin günahı hariçtir.”
(Ebu Davud* Ahmed)
(Hakim ve Zehebi bu hadis için sahih dediler.)
 

ShadowOfDeath

Katılımcı Üye
3 Ocak 2006
853
7
SİHİR


Küfür işlemeksizin kesinlikle sihirbaz olunmaz.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Fakat insanlara sihri öğreten şeytanlar kafir oldular.” (Bakara: 102)
Lanetlenmiş şeytanın* insanlara sihri öğretmek ve uygulatmaktaki amacı* onların Allah’a şirk koşmasını sağlamaktır.


Allah (c.c) Harut ve Marut hakkında şöyle buyuruyor:
"Babil'de Harut ve Marut denilen iki meleğe bir şey indirilmemiştir. Bu ikisi "Biz sadece imtihan ediyoruz* sakın küfre girme" demedikçe kimseye birşey öğretmezlerdi. Halbuki bu ikisinden koca ile karısının arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı. Oysa Allah'ın izni olmadıkça kimseye zarar veremezlerdi. Kendilerine zarar verecek faydalı olmayacak şeyler öğreniyorlardı. Andolsun ki onu satın alanın ahiretten bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şeyin ne kötü olduğunu keşke bilselerdi." (Bakara: 102)
Dalalete düşen bir çok kimsenin sihir yapmanın küfür olduğunun farkına varmadan* sihrin sadece haram olduğunu zannederek onu öğrenmeye ve yapmaya çalıştığını görmekteyiz.
Erkeği karısına bağlamaya çalışmak ve kocayla karısını birbirine sevdirmek için öğrenilen ve yapılan büyüler de sihirdir. Şirk ve dalalet teşkil eden bir çok meçhul sözler de sihirden başka birşey değildir.
Sihirbazın cezası ölümdür. Çünkü sihir* Allah (c.c)'ı inkar ve kişinin kendisini Allah'a benzetmeye çalışmasıdır.
Rasulullah (s.a.s) helak edici yedi günahtan bahsederken* aralarında sihri de zikretmiştir. Onun için kişi sihir yapmaktan sakınmalı* Allah (c.c)'dan korkmalı ve sihirden ötürü dünyasını ve ahiretini mahvetmemelidir.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
"Sihirbazın cezası kılıçla öldürülmektir."
(Tirmizi rivayet etti ve bu hadisin Rasulullah'tan değil de* sahabisi Cünbüp b. Abdullah'tan mevkuf olarak rivayet edildiğini belirtmiştir.)


Becale b. Abede şöyle demiştir:
"Vefatından bir sene önce Hz. Ömer (r.a)'den bize bir mektup gelmişti. Mektubunda sihirbaz erkek ve kadınların öldürülmesini emrediyordu."
(Ahmed)


Ebu Musa el-Eşari'den Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
"Üç kişi cennete giremez: Ayyaş* akrabalık hakkını gözetmeyen ve sihirbaza inanandır."
(Ahmed)


İbn-i Mes'ud (r.a)'den Rasullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
"Ruk'a* Temaim ve Tevle şirktir."
(Ahmed* Ebu Davut* İbn-i Mace)


Ruk'a: Muska ile veya tılsımlı söz ve şekillerle hastalıkları tedavi etmeye çalışmaktır. Çok kere bu söz ve şekillerin manası anlaşılmaz.
Temaim: Göz değmesinden korunmak amacıyla takılan boncuktur.
Tevle: Karısını kocasına sevdirmek için yapılan bir tür sihirdir.


Şurası inkar edilemez bir gerçektir ki* halkın çoğunluğu tarafından büyük günahlar bilinmemektedir. Tabii ki cahil halk bilmediği bu büyük günahları farkında olmadan işlemektedir. İşte burada İslam alimlerine çok büyük görevler düşmektedir. Bilhassa İslam dinine daha yeni girmiş* uzun müddet şirk diyarlarında yaşamış ve İslam dili olan arapçayı bilmeyen* bu günahları işleyen cahil halka karşı alimlerin yumuşak davranmaları* onlara bu günahları ve İslamın diğer temel esaslarını uygun bir şekilde öğretmeleri gerekmektedir.
Öncelikle bu kişilere La ilahe illallah Muhammedun Rasulullah Kelime-i Tevhidi* onların anladığı dilde delilleriyle açık olarak anlatılır ve öğrenmeleri sağlanır. Daha sonra o kişiye imanın şartları* kişiyi şirke ve küfre sokan amel ve sözler önem sırasına göre anlatılarak bu kişinin İslamın bu temel esaslarını öğrenmesi sağlanır. Daha sonra şehadetin manası arapça olarak anlayabildiği ve kavrayabildiği kadarıyla öğretilir ve sonunda o şahsa islamın farzları teker teker öğretilir.
Eğer bu şahsa islamın bu temel esaslarını* şirki* küfrü* büyük günahları öğretecek hiçbir kimse yoksa o kişi haliyle bilmediğinden ötürü şirke düşebilir* büyük günahları işleyebilir. Belki bunları bilmediğinden dolayı işlediğinden ötürü mazeretli sayılabilir. Çünkü Allah-u Te'âla şöyle buyurmaktadır:


"Rasul göndermedikçe hiçbir kavme azab edici değiliz." (İsra: 15)

Tabii ki bu kişinin Allah katında mazeretli olabilmesi; Allah'ın dinini* şirki* küfrü* büyük günahları öğrenme hususunda bütün araştırma imkanlarını kullandığı ve bu bilgileri elde etmek için bütün gayretini sarfettiği halde bu gibi islami esasları öğrenemediği ve onlara ulaşmadığı anda söz konusu olabilir. Mazeret ancak bu durumda söz konusu olabilir. Zaten bunun aksi düşünülemez.
Tarihi bir gerçektir ki* Rasulullah (s.a.s)'e Allah katından herhangi bir haram hükmü geldiğinde bu hüküm Habeşistan'da bulunan sahabelere ancak bir ay sonra ulaşabiliyordu. Bu bir aylık süre zarfında Rasulullah ve Mekke'deki diğer müslümanlarca haram kabul edilerek kaçınılan ve işlenmeyen amel* Habeşistan'daki müslümanlar tarafından bilinmediğinden dolayı belki işlenebiliyordu. Bu haram hükmü kendilerine ulaşmış olmadığından o anda mazeretli olarak kabul ediliyorlardı. Tabi ki bu haram hükmü kendilerine ulaşınca bu noktada kendileri için hiçbir mazeretleri kalmıyordu.
(Allah-u Te'âla hiç bir kimseye taşıyamacağı yükü yüklemez ve ondan dolayı da kişiyi azaba çekmez. Çünkü Allah herkese taşıyabileceği kadarını yüklemiş ve onları mükellef tutmuştur. Bütün araştırma* inceleme yolları kullandığı ve öğrenmede bütün çabasını sarfettiği halde* şehadeti; dolayısıyla iman ve şirki Allah'ın istediği şekilde öğrenemeyen ve bundan dolayı da şirk bataklığına saplanan kişiler* bu bilgisizliklerinden ötürü Allah katında mazaretli olabilirler. Allah-u Te'âla'nın bu kişileri şirk işlemiş olmalarına rağmen affetme umudu vardır. Ancak biz müslümanlar olarak herşey hakkında zahire göre hüküm verdiğimizden şirkini gördüğümüz kişi hakkında belki Allah katında o kişi mazeretli olabilir* müşrik ve ameline de şirk dememiz gerekir.
Aynı şekilde* araştırmasına rağmen İslam'da açıklanan büyük günahları bilemeyen ve onlara ulaşamayan kişi dünyada had gerektiren günahları işlediğinde had tatbik edilmez* öğretilir* tekrar yaparsa had tatbik edilir.
Fakat bilemediği ve ona ulaşamadığı için şirki işleyen ve büyük günahları yapan kimsenin Allah katında mazeretli sayılabilmesi için kişinin öncelikle bu konuları araştırması ve bu araştırmasına rağmen bunlara ulaşmamış olması ve bu kişi ancak islam kaynaklarından uzaktan yakından ilgisi bulunmayan toplumlardan ve bu kaynaklara hiçbir şekliyle ulaşamayacak olan bir yerde olması gerekir. Fakat zamanımızda durum bu şekilde değildir. Zira durum bunun tam aksidir. Çünkü her ne kadar Kur'an ve sünnetle idare edilen* islam şeriatının uygulandığı bir islami devlet bulunmasa da bu islami esaslara ulaşmak* onları kaynağından bulmak* şehadeti* imanı* şirki* büyük günahları öğrenmek her zaman için mümkündür. Fakat bütün bunlara rağmen öğrenmek için çabasını kullandığı halde gene de bu hakikatlere ulaşamıyorsa Allah katında yine mazeretli sayılabilir. Ancak bu kişilere delilleriyle beraber bu hakikatleri; şirki* büyük günahları anlattığımız ve onlara bellettiğimiz halde onlar tekrar eski amellerine dönerlerse bu sefer hem Allah katında ve hem de insanlar katında bu kişi hiçbir şekliyle mazeretli bir kişi olarak kabul edilmeyecektir.
Fakat şurası unutulmamalıdır ki kişi her ne kadar araştırırsa araştırsın hakikati bulamayıp şirk koşuyorsa zahire göre hüküm verdiğimizden dolayı bu kişiyi zahirde gördüğümüz amellerine göre değerlendirir ve ona müşrik deriz. Cennetlik veya cehennemlik olduğu hususunu ise Allah'a havele ederiz. )
 

ShadowOfDeath

Katılımcı Üye
3 Ocak 2006
853
7
NAMAZI TERKETMEK


Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır:
"Arkalarından öyle kötü bir nesil geldi ki namazı zayi ettiler* şehvetlerine uydular. Onlar azgınlıklarının cezasını göreceklerdir. Ancak tevbe edenler ve salih amel işleyenler hariç." (Meryem: 59-60)
İbn-i Abbas (r.a) diyor ki: "Namazı zayi etmek* onu tamamıyla terketmek manasında olmayıp* belki vaktinden çıkarmaktır."


Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Vay! O namaz kılanların haline! Onlar kıldıkları namazdan gafildirler." (Maun: 4-5)
"Sizi cehenneme sokan nedir? Onlar "Biz namaz kılanlardan değildik" derler." (Müddesir: 42-43)


Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
"Kafirlerle aramızdaki fark namazdır. Kim onu terkederse muhakkak ki kafir olmuştur."
(Tirmizi* Nesei* Ahmed* İbn-i Mace)
(Hakim ve Zehebi bu hadis için sahih dediler.)
"Kişiyle şirk arasındaki engel namazın terkidir."
(Müslim* Ebu Davud* Tirmizi)
"İkindi namazını geçiren kimsenin salih ameli boşa gitmiştir."
(Buhari* Müslim)
"Kim bilerek namazı terkederse* Allah'ın teminatından uzaklaşmıştır."
(Ahmed* Beyhaki)
(Münziri Tergib ve Terhib'inde: "Ahmed b. Hanbel'in bu hadisin rivayet senedindeki raviler güvenilir kişilerdir* fakat senedindeki Maçhul* hadisi rivayet eden Ümmü Eymen'den hiçbir hadis nakletmemiştir." dedi.)


Hz. Ömer (r.a) şöyle demiştir:
"Bilinmelidir ki namazı zayi edenin islamdan nasibi yoktur."
Eyub'us Sahtiyani bu söze benzer bir söz söylemiştir.
Ceriri* Abdullah b. Şakik'den* o da Ebu Hureyre (r.a)'den; o şöyle demiştir: Rasulullah (s.a.s) sahabeleri namazı terketmek hariç* hiçbir amelin terkini küfür saymazlardı."
(Tirmizi)
(Hakim ve Zehebi bu hadis için sahih dediler)


İbn-i Hazm (r.a) şöyle demiştir:
"Şirkten sonra* vakti çıkartılarak geciktirilen namazdan ve haksız yere bir müslümanı öldürmekten daha büyük günah yoktur."
Ebu Hureyre (r.a)'den
Rasulullah (s.a.s)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Kıyamet günü kul önce namazlarından ötürü hesaba çekilir. Eğer namazları tam ise mutlu ve kazanmış kişi olur. Şayet namazları fasit (bozuk) ise kaybetmiş ve hüsrana uğramış kişilerden olur."
(Tirmizi rivayet etti ve bu hadise hasen sahih dedi. Nesei de rivayet etmiştir.)


"İnsanlarla Lailaheillallah Muhammedun Rasulullah'a şehadet edip namazı eda edinceye ve zekatı verinceye kadar savaşmakla emrolundum. Eğer bunu yaparlarsa benden* Allah'ın hakkı müstesna mallarını ve kanlarını korumuş olurlar. Onların gizli halleri Allah'a aittir."
(Buhari* Müslim)


Ebu Said (r.a)'den:
"Bir adam* Rasulullah (s.a.s)'e: "Ya Rasulallah! Allah'tan kork!" dedi. Rasulullah (s.a.s) ise buna karşılık şöyle dedi:
"Yazıklar olsun sana! Ben* yeryüzünde insanların Allah'tan en çok korkanı değilmiyim?"
Bunun üzerine Halid b. Velid: "İzin ver de şu adamın boynunu vurayım" dedi. Rasulullah (s.a.s):
Hayır. Belki o* namaz kılanlardandır." buyurdu.
(Buhari* Müslim)


Abdullah b. Amr (r.a)'den*
Rasulullah (s.a.s)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir.
"Kim namazını muhafaza etmezse* onun için bir nur* bir delil ve bir kurtuluş sebebi olmaz ve kıyamet gününde bu kişi Karun* Firavun* Haman ve Übeyy b. Halef ile beraber haşrolunacaktır."
(Ahmed* Darimi* İbn-i Hıbban* Taberani)
(Münziri Tergib ve Terhib'inde* bu hadis için sahih dedi.)


Bu zikrettiğimiz hadisler (rivayetler) sanki namazı terkeden kişinin kafir olduğun hissini vermektedir.
Halbuki Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
"Allah'tan başka ibadete layık ilah olmadığına ve Muhammed'in onun kulu ve rasulü olduğuna şehadet eden kula Allah cehennemi haram kılar."
(Buhari* Müslim)


(Cehennemde ebedi kalmayı veya cehhenemin en üst tabakası olan Derk-i A'la dışındaki kısımları haram kılar.)


Namazı vaktinden çıkarıp da* vaktinden sonra kazaya bırakan ve onu kaza namazı olarak kılan bir kimse* büyük günah işlemiş sayılır. Bu kazaya bıraktığı namazı kılmayan kimse ise* zinakar ve hırsızın işlediği gibi günah işlemiş sayılır. Bu şekilde devamlı yapan kimseler tevbe etmedikçe büyük günah işleyen kimse gibidirler. Namazı devamlı kılmayan kimse ise* kafir* bedbaht* mücrim olup ahirette de hüsrana uğrayanlardandır.
 

ShadowOfDeath

Katılımcı Üye
3 Ocak 2006
853
7
ZEKAT VERMEMEK


Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Yazıklar olsun o müşriklere ki* zekat vermezler ve ahireti inkar ederler." (Fussilet: 6-7)
“Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda sarfetmeyenler can yakıcı bir azabı müjdele! Bunlar cehennem ateşinde kızdırıldığı gün* alınları* böğürleri ve sırtları onlarla dağlanacaktır.” (Tevbe: 34-35)


Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
"Altın ve gümüşü olup da onun zekatını ödemeyen herkes için* bunlar plakalar halinde getirilip cehennemde kızdırılacak sonra sahibinin yüzü* iki yanı ve sırtı onlarla dağlanacak ve soğudukça onun için tekrar kızdırılacak. Bu; elli sene kadar sürecek bir günde olur. Öyleki* Allah insanlar hakkında hükmünü verince kişi ya cennete* ya da cehenneme girer.
Develeri olup da bunların zekatını vermeyince kıyamet günü o develer için dümdüz bir meydan açılır ve bir yavrusu dahi kaybolmamak üzere en kalabalık oldukları halde* sahiplerini ayaklarıyla ezip* dişleriyle ısıracaklardır.
Bu durum elli sene uzunluğunda sadece bir günde olacak ve hepsi o adamın üstünden geçecektir. Sonra Allah (c.c) hükmünü verince o kişi ya cennete* ya cehenneme girecektir.
Sığır veya koyun sahibi olup onların zekatını vermediği zaman da* kıyamet günü dümdüz bir yerde hepsi çift boynuzlu olarak elli yıl kadar uzun bir günde adamı boynuzlarıyla toslayacak* ayaklarıyla da çiğneyecek ve Allah (c.c) insanlar arasındaki hükmünü verince ya cennete ya da cehenneme girecektir."
(Müslim)


Ebu Hureyre (r.a)'den: Rasulullah (s.a.s)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Cehenneme girecek ilk üç kişi şunlardır: Zalim hükümdar* servet sahibi olup da malındaki Allah (c.c)'nun hakkını ödemeyen ve kibirli fakir."
(İbn-i Huzeyme'nin sahihihde* Münziri'nin Tergib ve Terhib'in de rivayet edilmiştir)


Ebu Bekir (r.a) zekatını vermeyenler karşı savaş açmış ve şöyle demiştir:
"Vallahi! Her kim namazla zekat arasını ayırırsa onunla muhakkak harbederim. Çünkü zekat malın hakkıdır. Allah'a yemin ederim ki onlar Rasulullah (s.a.s)'e verdikleri keçi yavrusunu benden esirgerlerse bundan dolayı onlara savaş açarım."
(Buhari* Müslim)


Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Allah'ın kendilerine verdiğini (harcamada) cimrilik edenler* bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Aksine onlar için şerdir. Çünkü cimrilik ettikleri şey kıyamet gününde onların boyunlarına dolanacaktır.” (Al-i İmran: 180)


Rasulullah (s.a.s) zekatını vermeyenler hakkında şöyle buyurmaktadır:
“Zekatını vermeyenlerden hem zekatlarını ve hem de mallarının yarısını zorla alırız. Çünkü o* Allah'ın hakkıdır ve farz kıldığı şeydir.”
(Ebu Davud* Nesei* Ahmed)


İbn-i Mes'ud (r.a) şöyle demiştir:
"Namaz kılmayı ve zekatı vermeyi Allah (c.c) emretmiştir. Kim zekatını vermezse* kılmış olduğu namaz geçersiz sayılır."
(Taberani* mevkuf olarak sahih senetle rivayet etmiştir. Münziri'nin Tergib ve Terhib'inde de bu hadis mevcuttur.)


Asbahani'nin (r.a) rivayetinde İbn-i Mes'ud (r.a) şöyle demiştir:
"Namazını kılıp da* zekatını vermeyen kimse amelinin kendisine fayda verdiği müslüman değildir."
 

ShadowOfDeath

Katılımcı Üye
3 Ocak 2006
853
7
ANA-BABAYA EZİYET


Allah-u Te'âla şöyle buyuruyor:
"Rabbin* yalnız kendisine ibadet edin* ana ve babaya iyi muamele edin diye emretmiştir. Eğer onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlığa ererlerse kendilerine öf (bile) deme. Onları azarlama. Onlara güzel ve tatlı söz söyle. Onlara acıyarak tevazu kanadını indir ve "Allah'ım! Onlar beni çocukken terbiye ettikleri için sen de kendilerine rahmet eyle de." (İsra: 23-24)
"Biz insana* ana ve babasına karşı iyi davranmasını tavsiye etmişizdir." (Ankebut: 8)


Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
"Allah'ın rızası ana-babanın rısazında* O'nun öfkesi de ana-babanın öfkesindedir.
(Tirmizi) (Hakim ve Zehebi bu hadis için Müslim'in şartlarına göre sahihtir* dediler.)


Bir şahıs Rasulullah (s.a.s)'e gelerek cihada gitmesi için izin vermesini istedi. Rasulullah (s.a.s): “Annen baban sağ mı?” diye sorunca adam: "Evet" cevabını verdi.
Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Öyleyse onlar için cihad et (çalış)”
(Buhari* Müslim* Tirmizi* Nesei* Ahmed)
"Büyük günahların en büyüğünü size söyleyeyim mi? Allah'a ortak koşmak ve ana-babaya eziyet etmektir."
(Buhari* Müslim)
"Ana-babaya iyi muamele etmeyen ve kaderi yalanlayan kişi cennete giremez.
(Ahmed)
Abbullah b. Ömer (r.a) şöyle dedi: “Bir arabi geldi ve Rasulullah (s.a.s)'e "En büyük günah hangisidir?" diye sordu. Rasulullah (s.a.s): “Allah'a ortak koşmak” dedi. Arabi: "Sonra hangisidir?" dedi. Rasulullah (sav): “Ana-babaya eziyet etmektir”. buyurdu. Arabi: "Sonra hangisidir?" dedi. Rasulullah (s.a.s): “Yalan yere yemin etmektir”. buyurdu.”
(Buhari* Müslim)


Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur.
"Anne-baba cennetin orta kapısıdır. Dilersen koru* delirsen kaybet."
(Tirmizi* Ahmed* İbn-i Mace)
(Tirmizi bu hadis için sahih dedi.)


“Cennet annelerin ayağı altındadır.”


(Bu lafızda bir hadis yoktur. Ancak buna benzer bir rivayet Nesei'de geçmektedir. Bir adam Rasulullah (s.a.s)'e geldi ve ona şöyle dedi:
"Ben gaza yapmak istiyorum. Bu konuda sizinle istişare etmek için buraya geldim. Rasulullah (s.a.s):
"Annen var mı? diye sordu.
Adam: "Evet cevabını verdi.
Rasulullah (s.a.s) bunun üzerine şöyle buyurdu:
"Gaza yerine annenin yanında kal ve ona hizmet et. Çünkü cennet* onun ayağının altındadır. ("İbn-i Mace'de de buna benzer bir rivayet vardır. Rasulullah (s.a.s) o adama karşı: "Sakın gazaya çıkma. Onun ayağının dibinden ayrılma. Çünkü onda cennet vardır." Bu hadisin senedi hasendir.)


"Ana-babasına eziyet eden* iyiliği başa kakan* içki müptelası ve sihre inanan cennete giremez.
(Nesei* Ahmed. Bu hadis hasendir.)


"Önce annene* sonra babana* sonra kızkardeşine* sonra erkek kardeşine sonra da yakın olana (öncelik sırasına göre) iyilik et."
(Müslim* Nesei* İbn-i Mace)


Rasulullah (s.a.s)'e gelen bir adam: "Ey Allah'ın Rasulü! Beş vakit namazımı kılar* Ramazan orucumu tutar* zekatımı verir ve Allah'ın evini haccedersem bunların karşılığında benim için ne var?" dedi.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Ana-babasına eziyet eden hariç* bunları yapan kimse Rasuller* Sıddıklar ve şehitlerle beraber olur."
(Ahmed* Taberani Münzir'i* Tergibi ve Terhib'de* İbn-i Hibban ve İbn-i Huzeyme sahihlerinde.)


Ebu Bekra (r.a)'dan* Rasulullah (s.a.s) şöyle demiştir.
"Allah-u Te'âla ana-babaya eziyet hariç bütün günahlardan dilediğinin cezasını kıyamet gününe kadar geciktirir. Ana-babasına eziyet edenin cezasını ise hemen verir."
(Hakim Müstedrek'inde rivayet etmiş ve bu hadis için sahih demiştir. Zehebi ise bu hadisin senedinde* Bekkar b. Abdil Aziz adında zayıf hadis rivayet eden bir kişi vardır* demiştir.)


"Kişi babasının hakkını ancak onu (mümkün olabilirse) köle olarak alıp da sonradan azat ederse ödeyebilir."
(Müslim* Ebu Davud* Tirmizi* İbn-i Mace)


"Allah-u Te'âla anna-babasına eziyet eden lanet eder."
(Hakim ve Zehebi rivayet ettiler ve bu hadise hasen dediler.)


"Teyze* anne gibidir."
(Tirmizi* rivayet etti ve sahih dedi.)


Vehb b. Münnebbih (r.a) şöyle demiştir.
"Allah-u Te'âla Musa'ya:
"Ey Musa! Anne ve babana karşı saygılı ol. Anne ve babasına karşı saygılı olan kişinin ömrünü uzatırım ve ona saygılı olacak olan ve ona iyilik yapan bir evlat veririm. Kim de anne-babasına eziyet ederse* onun ömrünü kısaltır ve ona eziyet verecek olan saygısız bir evlat veririm." demiştir.


Ka'b (r.a) şöyle demiştir:
"Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki* ana babasına eziyet eden kimseye çabuk azap etmek için Allah onun ömrünü kısaltır* anne-babasına iyilik ve amellerini fazlaca yapsın.


Ebu Bekr b. Ebu Meryem şöyle dedi:
"Tevrat'da şunu okudum: "babasını döven öldürülür."


Vehb b. Münebbih (r.a) şöyle dedi:
Tevrat'da şöyle bir ibaret geçmektedir. "Babasını döven recmedilir."
 

ShadowOfDeath

Katılımcı Üye
3 Ocak 2006
853
7
FAİZ YEMEK


Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Ey inananlar! Allah'tan sakının* inanmışsanız faizden arta kalan hesaptan vazgeçin. Böyle yapmazsanız* bunun Allah'a ve Rasulüne karşı açılmış bir savaş olduğunu bilin." (Bakara: 278-279)
"Faiz yiyenler* ancak kendilerine şeytan çarpmış kimse gibi (kabirlerinden) kalkarlar. Bu onların: "Alışveriş de faiz gibidir" demelerindendir. Halbuki Allah alış verişi helal* faizi haram kılmıştır. Kim Rabbinden kendine bir öğüt gelip de (faizden) vazgeçerse* geçmişi Allah'a aittir. Kim de tekrar ona dönerse onlar ateşin ehlidir. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar." (Bakara: 275)


İşte bu ayet* kendisini ulaşan bu emirden sonra tekrar faize dönenlerin ateşte ebedi olarak kalacaklarına dair şiddetli bir tehdittir. Allah'tan başka güç ve kuvvet sahibi yoktur.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
“Helak edici yedi büyük günahtan sakının.”
Orada bulunan sahabeler: "Bu günahlar hangileridir?" diye sorunca Rasulullah (s.a.s) şöyle cevap verdi:
“Allah'a şirk koşmak* sihir* Alah'ın haram kıldığı bir nefsi haksız yere öldürmek* faizi yemek* yetim malı yemek* savaş meydanından kaçmak* namuslu ve yapılanlardan habersiz mü'min kadınlara zina iftirasında bulunmaktır.”
(Buhari* Müslim)


"Allah* faiz yiyene de* vekiline de lanet etmiştir."
(Müslim)


"Allah faiz yiyene* vekiline* ona şahit olan iki kişiye ve onu yazana da lanet etmiştir."
(Tirmizi* sahih senetle rivayet etmiştir.)


"Faiz olduğunu bildiği halde* faizi yiyen* ona vekillik yapan ve yazan kıyamet gününde* Muhammed (s.a.v)'in diliyle lanetlenmiştir."
(Nesei)
 

ShadowOfDeath

Katılımcı Üye
3 Ocak 2006
853
7
HAKSIZ YERE YETİM MALI YEMEK


Allah-u Te'âla şöyle buyuruyor:
"Yetimlerin malını haksız olarak yiyenler ancak karınlarını ateşle doldururlar. Ve onlar çılgın ateşe gireceklerdir." (Nisa: 10)
"Yetim malına* o ergenlik çağına erişinceye kadar en iyi yoldan başka bir şekilde yaklaşmayın." (En'am: 152)


Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
"Helak edici yedi şeyden sakınınız....." hadisinde yetim malını yemeyi de zikretmiştir.
Fakir olan yetim velilerinin* yetimin malından bilinen miktarda yemesinde bir sakınca yoktur. Bilinen miktardan fazlasını yemek ise haramdır. Bilinen miktar* kötü niyetli olmayan bilgili mü'minler tarafından tayin edilir.
 

ShadowOfDeath

Katılımcı Üye
3 Ocak 2006
853
7
RASULULLAH (SAV)'İN SÖYLEMEDİĞİ SÖZÜ ONA İSNAD ETMEK


Bazı alimler* Rasulullah (s.a.s)'in söylemediği bir sözü ona isnad eden kimseyi kafir olarak görmüşlerdir. Şüphesiz bütün alimlere göre; helalı haram* haramı helal yapacak şekilde bilerek Rasulullah (s.a.s)'in söylemediği sözü ona isnad etmek İslam milletinden çıkartan açık bir küfürdür. Fakat bunun dışında bir niyetle yapılırsa bu konuda alimler arasında ihtilafa söz konusudur. Ona küfür diyenler olduğu gibi büyük günah diyenler de vardır.


Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
"Benim adıma yalan söylemek başkasının adına yalan söylemeye benzemez. Bana kasden yalan nisbet eden cehennemdeki yerine otursun."
(Buhari* Müslim)


"Mü'min her ahlak üzerine yaratılabilir. Lakin hıyanet ve yalan üzerine asla."
(Ahmed)


"Mevzu (yani uydurma hadis) olduğunu bildiği halde ona sahih diye nakleden kişi o hadisi uydurmuş olanlar gibidir."
(Müslim* Tirmizi* İbn-i Mace)
Bu hadise göre mevzu hadisi rivayet etmek caiz değildir.
 

ShadowOfDeath

Katılımcı Üye
3 Ocak 2006
853
7
ÖZÜRSÜZ OLDUĞU HALDE RAMAZAN ORUCU TUTMAMAK


Rasulullah (scv) şöyle buyurmuştur:
"Kim mazeretsiz olarak Ramazandan birgün oruç yerse* ebediyen oruç tutsa da onu (hakkıyla) kaza etmiş olamaz."
(Tirmizi* Ebu Davut)
(İmam Zehebi bu hadis için sahih değildir demiştir.)


"Bir vakit namazdan diğerine kadar geçen süre* cuma namazından diğer cuma namazına kadar geçen süre* bir Ramazan ayından diğerine kadar geçen süre* kişiyi büyük günahların haricinde diğerleri için keffarettir."
(Müslim* Tirmizi)


"İslam beş temel üzerine kurulmuştur. Allah'tan başka ibadete layık ilah bulunmadığına* Muhammed'in Allah'ın kulu ve Rasulü olduğuna şehadet etmek* namazı kılmak* zekatı vermek* ramazan orucunu tutmak ve hacca gitmek."
(Buhari* Müslim)


İbn-i Abbas (r.a) şöyle demiştir. "İslam'ın kulpları ve dinin esasları üçtür. Allah'tan başka ibadete layık ilah bulunmadığına şehadet etmek* namaz ve oruç. Bunlardan bir tanesini terkeden kimse kafir olur."


(Bu rivayetin tamamı ise şöyledir:
"Kim bunlardan birini terkederse sözünden sonra: "Bu kişinin yapmış olduğu herhangi bir ibadette kendisinden kabul olunmaz* kanı ve malı helal olur." İbaresi vardır. (Bu rivayet Münziri'nin Tergib ve Terhib'inde vardır. Ebu Ya'la ise hasen senetle rivayet etmiştir.)


Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
“Yalan yere şehadeti ve iftirayı terketmeyenin yemeyi ve içmeyi bırakmasına Allah'ın ihtiyacı yoktur."
(Buhari* Ebu Davud* Tirmizi* Ahmed)


“Ramazan ayına eriştiği halde (bu fırsattan istifade etmeyerek) günahı affedilmeyene yazıklar olsun”
(Tirmizi)


Mü'minler ve alimler arasında şu bilinen bir gerçektir ki; Ramazan orucunu hastalık veya başka bir mazeret dışında terkeden kimse* zina işleyenden* faiz yiyenden* haraç kesenden* ayyaştan daha kötüdür.
Bu kişinin islamından ve zındık olmasından şüphe edilir.
 

ShadowOfDeath

Katılımcı Üye
3 Ocak 2006
853
7
SAVAŞ MEYDANINDAN KAÇMAK


Allah (c.c) şöyle buyuruyor:


"Tekrar savaşmak için bir tarafa çekilenin veya başka bir birliğe ulaşıp mevki tutanın durumu hariç kim öyle bir günde (savaş gününde) onlara arka çevirirse o muhakkak Allah'ın gazabına uğramıştır. Onun yurdu cehennemdir. O ne kötü bir sonuçtur." (Enfal: 16)


Rasulullah (s.a.s) helak edici yedi günahı sayarken aralarında savaştan kaçmayı da zikretmiştir.


(Eğer kişinin savaştan kaçması müslümanları büyük zarara uğratırsa veya müslüman devletin yıkılmasına sebeb olursa küfürdür. Bunun dışındakiler ise büyük günahtır.)
 

ShadowOfDeath

Katılımcı Üye
3 Ocak 2006
853
7
MÜSLÜMANLARA EZİYET ETMEK VE ONLARA SÖVMEK


Allah-u Te'âla şöyle buyuruyor:
"Erkek mü'minlere ve kadın mü'minlere işlemedikleri bir günah yüzünden eziyet edenler de gerçek bir yalan ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir." (Ahzab: 58)
"Birbirinizin gizli hallerini araştırmayın ve birbirinize karşı gıybet etmeyin." (Hucurat: 12)
"İnsanların gıybetini yapan ve ayıplayana yazıklar olsun." (Hümeze: 1)
"Mü'minler arasında hayasızlığın yayılmasını arzu edenlere* işte onlara dünya ve ahirette can yakıcı bir azab vardır. Allah bilir* siz bilmezsiniz." (Nur: 19)


Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
"Allah katında insanların en şerlisi* sözleri kötü ve ağzı bozuk olduğu için insanların uzak durmak istediği kimsedir."
(Buhari* Müslim)


"Ey Allah'ın kulları! Muhakkak Allah sıkıntıyı kaldırmıştır. Ancak kardeşinin şerefini kemiren müstesna. İşte öyle olan ya sıkıntı içinde olur ya da helak olur."
(Ebu Davud* Tayalisi sahih senedle rivayet etmiştir.)


"Her müslümanın diğer müslümana namusu* malı ve kanı haramdır." Sonra kalbe işaret ederek: "Takva buradadır. Bir müslümanın diğer müslümanı hakir görmesi ona şer olarak yeter" buyurdu.
(Tirmizi rivayet etti ve hasen dedi.)


"Müslüman müslümanın kardeşidir. Bu sebeple ona haksızlık etmez* yardımsız bırakmaz ve onu hor görmez. Kişinin müslüman kardeşini hor görmesi ona yeten bir günahtır.
(Müslim)


"Müslümana sövmek fısk* onu öldürmek küfürdür."
(Buhari* Müslim* Tirmizi* Nesei)


"Komşusu kendisinin kötülüklerinden emin olmayan kimse cennete giremez."
(Müslim)


"Allah'a yemin olsun ki iman etmiyor." Rasulullah bu sözü peş peşe üç kere tekrarlayınca sahabiler: "Kim iman etmiyor* ya Rasulullah?" dediler. Rasululah (s.a.v): "Komşusu kendisinin kötülüklerinden emin olmayan kimse" buyurdu.
(Buhari* Müslim)
Bu hadisin bir başka lafzı ise söyledir:
"Komşusu kendisinin kötülüklerinden emin olmayan kul cennete giremez.
(Ahmed)
"Allah'a ve ahiret gününe inanan* komşusuna eziyet etmesin."
(Müslim)
"Allah'a ve ahiret gününe inanan* komşusuna iyi davransın."
(Müslim)


EBu Hureyre (r.a)'dan Rasulullah'a şöyle denildi:
Ya Rasulullah! Falan kadın geceleri namaz kılıyor* gündüzleri ise oruç tutuyor* fakat diliyle komşularına eziyet veriyor. Çok keskin dilli bir kadın var." Rasulullah (s.a.s) bu hadın hakkında: "Onda hayır yoktur ve o ateştedir" buyurdu.
(Hakim ve Zehebi rivayet ettiler ve sahih dediler.)


“Ölmüşlerinizin iyi taraflarını anın* onların kötü taraflarından söz etmeyin”
(Hakim ve Zehebi rivayet ettiler ve sahih dediler”
“Kim bir müslümana ey kafir! veya ey Allah'ın düşmanı derse o kişi öyle değilse söylediği kendisine döner.”
(Buhari* Müslim)
"Miraç gecesi tırnakları bakırdan olan bir topluluğu uğradım. Onlar yüzlerini ve göğüslerini tırmalıyorlardı. Cebrail (a.s)'a onların kim olduğunu sordum. O da bana: "Bunlar (gıybet etmek suretiyle) insanların etini yiyen ve halkın şerefine dil uzatanlardır." dedi.
(Ebu Davud* Ahmed)
"Muhakkak kişinin anne ve babasına sövmesi büyük günahlardandır." Ashab: "Ya Rasulullah! Kişi hiç anne-babasına söver mi?" dedi. Rasulullah (s.a.s): "Evet. Kişi adamın babasına söver* o da onun babasına söver. Kişi adamın anasına söver o da onun anasına söver."
(Buhari* Müslim* Ebu Davud* Tirmizi)
"Muhakkak kişinin anne-babasına lanet etmesi büyük günahlardandır.” Denildi ki: Ya Rasulullah! Kişi ebeveynine nasıl söver? Rasulullah (s.a.s): "Kişi adamın babasına söver* o da onun babasına söver. Kişi adamın anasına söver o da onun anasına söver."
(Buhari *Müslim* Ebu Davud* Tirmiz)
"Bir kişi diğerini fısk ve küfürle itham etmesin. Şayet dediği onda yoksa* söz ona döner."
(Buhari* Müslim)
"Ölülerinize sövmeyin. Onlar zaten yaptıklarının karşılığını alıyorlar."
(Buhari* Ebu Davud* Nesei)
 

ShadowOfDeath

Katılımcı Üye
3 Ocak 2006
853
7
HÜKMÜ ALTINDAKİLERİ ALDATAN* ZULMEDEN* SAHTEKAR HÜKÜMDAR


Allah-u Te'âla şöyle buyuruyor:
"O yol* insanlara zulmedenlere* yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenlere karşıdır. İşte can yakıcı azab onlaradır." (Şura: 42)
"Onlar işledikleri kötülüklerden birbirlerini vaz geçirmeye çalışmazlardı. Gerçektende yapmakta devam ettikleri bu hal ne kötü idi." (Maide: 79)


Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
“Hepiniz birer çobansınız ve güttüklerinizden sorumlusunuz.”
(Buhari* Müslim* Ebu Davut* Tirmizi)


“Bizi aldatan bizden değildir.”
(Müslim* Tirmizi)


“Kıyamet günü zulmedenler için çok karanlık olacaktır.”
(Buhari* Müslim)


"İdare ettiği kimseleri aldatan idareci cehennemdedir."
(Taberani)


"Allah birilerinin idaresini bir kimseye verir de kendilerini nasihat ve iyi muamelesiyle kuşatmazsa* Allah ona cenneti haram kılar."
Hadisin başka bir rivayetinde ise:
"İdare ettiği kimseleri aldatmış olarak öldüğü takdirde Allah ona cenneti haram kılar" buyurulur.
Bir başka rivayeti ise şöyledir:
"O kişi* cennetin kokusunu dahi alamaz."
(Buhari* Müslim)


"On kişiye amirlik yapmış kimse yok ki* kıyamet günü mahşere eli boynuna bağlı olarak getirilmesin. Daha sonra onu ya adaleti kurtarır* ya da zulmü kendisini helak eder."
(Bezzar* Taberani)
(Münziri Tergib ve Terhib'inde zikretmiş ve sahih olduğunu belirtmiştir.)


"Allah'ım! Bu ümmetin bir işini yüklenip de ona merhamet edene sen de merhamet et. Ona zorluk çektirene sen de zorluk çektir."
(Müslim)


"Benden sonra zalim ve fasık idareciler gelecektir. Onların yalanlarını doğrulayan ve zulümlerini destek olan benden değil* ben de ondan değilim ve onlar Kevser havzına da ulaşamayacaktır."
(Hakim ve Zehebi rivayet etmiş ve bu hadis için sahih demişlerdir.)


"Günah işleyenlerden daha fazla ve daha kuvvetli olmalarına rağmen günah işleyenlere karşı gelip onları değiştirmeyenlere Allah* günah işleyenlerle azab eder."
(Tirmizi* Ebu Davut)
(İbn-i Hacer Askalani Tehbiz'ül Tehzib adlı eserinde rivayet etti ve bu hadise sahih dedi.)


Abdullah b. Mes'ud (r.a)'den: Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Nefsim elinde olan Allah'a yemin edirim ki* iyiliği emredip kötülükten nehyetmedikçe* kötülük yapanlara kötülüklerini zorla bıraktırmakdıkça ve hakkı uygulamaya zorlamadıkça* Allah kişilerin kalplerini mühürler ve Meryem oğlu İsa ve Davud (a.s) diliyle İsrail oğullarına lanet ettiği gibi onlara da lanet eder."
(Ebu Davud* Tirmizi* İbn-i Mace) (İbn-i Hacer Heytemi bu hadisi rivayet edenler güvenilir kişilerdir demiştir.)


"Ümmetim içinde benim şefaatime hak etmeyecek iki çeşit insan vardır. Bunlar; zalim ve aldatan hükümdar ile dinde aşırılık yaparak mü'minlerin aleyhlerine şehadet edip onlardan uzak olan kişi."
(Taberani) zayıf hadistir.
(İbn-i Mübarekte rivayet etmiş ve “Bu hadisin senedinde Men'i isminde bilinmeyen bir kişi vardır." demiştir.)


"Kıyamet gününde insanlarının şiddetli azaba uğratılacak olanları zalim hükümdarlardır."
(Ebu Ya'la Taberani Evsat'ında Ebu Naim Hilyesinde rivayet etmişlerdir.)


"Ey insanlar! Allah'ın sizin dualarınızı geri çevireceği* tevbe ve istiğfarlarınızı kabul etmeyeceği o gün gelmeden iyiliği emredip* kötülüğü men ediniz. Çünkü Allah* yahudi hahamları ve hristiyan papazları iyiliği emretmeyi ve kötülükten sakındırmayı terkettikleri için* rasulleri vasıtasıyla onlara lanet etti ve onların hepsine * bir bela verdi."
(İsbahani)
(Tergib ve Terhib'te Münziri rivayet etti ve hadisin zayıf olduğunu zikretti.)


"Kim bu dinde olmayan birşeyi icad ederse onun yaptığı merduttur (Kabul edilmeyecektir.)"
(Buhari-Müslim)
"Merhamet etmeyene merhamet edilmez."
(Buhari* Müslim)
“Allah insanlara merhamet etmeyene merhamet etmez.”
(Buhari-Müslim)
"Müslümanlara emir olarak tayin edilen kişi* onlar için ihlaslı olarak çalışmazsa ve onlar için nasihatta bulunmazsa Allah onu cennete sokmaz."
(Buhari* Müslim)
"Müslümünlara emir olarak tayin edilen kişi müslümanların ihtiyaçlarını gidermediği halde yalnız kendi ihtiyacını giderirse* müslümanların fakirliğini gidermediği halde sadece kendi fakirliğini giderirse Allah kıyamet gününde onun ihtiyacını gidermez."
(Ebu Davud Tirmizi)
“Allah adil hükümdarı kendi gölgesinden başka gölgenin bulunmadığı mahşer gününde gölgelendirecektir.”
(Buhari* Müslim* Nesei)
“Adil olan kişiler* nurdan minberler üzerine otururlar. Onlar verdikleri hüküm ve kararlarda ehli ve yönettikleri kimseler hakkında adil davranırlar.”
(Müslim* Nesei* Ahmed)
"Sizin imamlarınızın en kötüsü sizin onu sevmediğiniz onun da sizi sevmediği* sizin ona lanet ettiğiniz ve onun da size lanet edenidir." Sahabeler: "Ya Rasulullah! Onlara karşı gelelim mi?"
Rasullullah bunun üzerine şöyle buyurdu:
"Namaz kıldıkları müddetçe hayır."
(Müslim)


“Allah zalim için mühlet verir. Ama bir tuttumu bir daha bırakmaz.” Sonra şu ayeti okudu: “Allah* kasabaların zalim halkını yakalayınca böyle yakalar* yakalaması da şiddetli ve elimdir.”
(Hud:102)
(Buhari* Müslim)


Rasulullah (s.a.s) Muaz b. Cebel'i yemen'e yolladığı zaman şöyle buyurmuştur:
"Mallarının iyisini almaktan sakın. Mazlum kimselerin bedduasından kork. Allah ile mazlumun duası arasında hiçbir engel yoktur."
(Buhari* Müslim)


"İmamların en şerlisi insanların hakkını yiyen imamlardır."
(Müslim* Ahmed)


Rasulullah (s.a.v): "Allah kıyamet gününde üç kişiyle konuşmaz" hadisinde yalancı hükümdarı da zikretmiştir.


Allah-u Te'âla şöyle buyuruyor:
"Bu ahiret yurdunu* yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu istemeyen kimseler veririz. İyi sonuç Allah'a karşı gelmekten sakınanlarındır." (Kasas: 83)


Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Sizler amirliğe ve idareciliğe çok istekli olacaksınız. Ancak bu isteğiniz kıyamet gününde pişmanlık kaynağınız olacaktır."
(Buhari)
"Emirlik isteyen ve bu hususta çaba harcayana emirlik vermeyiz."
(Buhari* Müslim)
"Ya Ka'b b. Ucra! Allah seni sefihlerin idaresinden korusun.* Onlar benden sonra gelip benim dinime ve sünnetime bağlı kalmayan idarecilerdir."
(Hakim rivayet etti ve bu hadis için sahih dedi.)
"Üç kişinin duası muhakkak kabul edilir. Mazlumun bedduası* yolcunun duası ve babanın çocuklarına olan duası."
(İbn-i Mace sahih senedle rivayet etmiştir.)
 

ShadowOfDeath

Katılımcı Üye
3 Ocak 2006
853
7
HAK İÇİN OLMAYAN CEDELLEŞME


Allah-u Te'âla şöyle buyuruyor:
"Dünya hayatına dair konuşması senin hoşuna giden pek azılı düşman iken* kalbinde olana Allah'ı şahit tutan* iş başına geçince yeryüzünde bozgunculuk yapmaya* ekin ve nesli yok etmeye çabalayan insanlar vardır." (Bakara: 204-209)
"Sana böyle söylemeleri* sadece tartışmaya girişmek içindir. Onlar şüphesiz kavgacı bir millettir." (Zuhruf: 58)
"Allah'ın ayetlerini üzerinde kendilerine gelen bir delil olmadan tartışanların gönüllerinde ulaşamayacakları bir büyüklenme vardır." (Mü'min: 56)
"Ehli kitabla en güzel şekilden başkasıyla tartışma." (Ankebut: 46)


Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
"Allah katında insanların en sevilmeyeni düşmanlık anında haktan ayrılandır."
(Buhari* Müslim* Nesei* Tirmizi)


Ebu Hureyre (r.a)'den* Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Kim bilgisiz olarak düşmanlık ve mücadele ederse vazgeçinceye kadar Allah'ın gazabı onun üzerindedir."
(İbn-i Ebi'd-Dünya rivayet etti.)


Ebu Umame (r.a)'dan* Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Üzerinde bulundukları hidayetten sonra bundan sapan hiçbir kavim yoktur ki onlara cedelleşme hastalığı verilmesin." Sonra şu ayeti kerimeyi okudu: "Sana böyle söylemeleri* sadece tartışmaya girmek içindir. Onlar kavgacı bir millettir." (Zuhruf: 58)
(Tirmizi* İbn-i Mace* Ahmed)
(Hakim ve Zehebi rivayet ettiler ve sahih dediler.)


İbn-i Ömer (r.a)'den* Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
"Sizin hakkınızda en çok endişelendiğim şey* alimin sürçmesi* münafık birisinin Kur'an hakkında tartışması ve dünya sevgisi."
(Senedi zayıf bir hadistir.)


"Kur'an-ı ilimsiz tefsir etmek küfürdür."
(Ebu Davud* Ahmed)


İbn-i Ömer (r.a)'dan* Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Haksız yere bildiği halde düşmanlık yapan vazgeçinceye kadar* Allah'ın gazabı onun üzerinde olur."
(Ebu Davud* Ahmed)
"Ümmetim için en çok korktuğum şey çok güzel konuşan münafıktır."
(Ahmed)
"Haya ve az konuşmak imandan iki şubedir. Gereksiz ve boş söz konuşmak ise münafıklığın iki şubesidir."
(Tirmizi)
 

ShadowOfDeath

Katılımcı Üye
3 Ocak 2006
853
7
KUMAR OYNAMAK


Allah-u Te'âla şöyle buyuruyor:
"Şeytan şüphesiz içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan* namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçersiniz değil mi?"
(Maide: 91)
Kur'an'ın bir çok yerinde Allah'ın insanların mallarını batıl yolla yiyenlerden hoşlanmadığını ifade eden ayetler vardır.


"Kim bir arkadaşına gel seninle kumar oynayalım derse* sırf bu sözden dolayı keffaret vermesi gerekir."
(Buhari* Müslim)
Sadece “oynayalım” demek keffaret gerektirirse ya onu fiilen oynamak nasıl olur?
 

ShadowOfDeath

Katılımcı Üye
3 Ocak 2006
853
7
BİD'ATÇI


Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
"Sapık birşeye çağıranlar kendilerine tabi olanların günahlarından birşey eksiltilmeksizin aynı günahı alırlar."
(Müslim)
"Kim kötü bir yolda çığır açarsa ona hem onun (kötü yolda açtığı çığırın) ve hem de kendi günahlarından hiçbir şey eksilmeksizin ona uyanların günahı verilir."
(Müslim)
"Her bid'at dalalettir." Bazı lafızlarda: "Her dalalet ateştedir."
(Buhari* Müslim)
 

ShadowOfDeath

Katılımcı Üye
3 Ocak 2006
853
7
İLMİ GİZLEMEK VE DÜNYA İÇİN ÖĞRENMEK


Allah-u Te'âla şöyle buyuruyor:


"Kulları içinde ancak alimler Allah'tan korkar." (Fatır: 28)
"Gerçekten indirdiğimiz belgeleri ve doğru yolu kitabda insanlara açıkladıktan sonra gizleyen kimseler var ya* onlara hem Allah lanet eder* hem de lanet edebilenler lanet eder." (Bakara: 159)
"Gerçekten* Allah'ın indirdiği kitabdan bir şeyi gizleyen onu az bir değere değişenler var ya onların karınlarına tıkadıkları ancak ateştir. Allah kıyamet günü onlarla konuşmaz ve onları arıtmaz. Onlara elem verici azab vardır." (Bakara: 174)
"Allah* Kitab verilenlerden* onu insanlara açıklayacaksızınız ve gizlemeyeceksiniz diye ahit almıştır. Onlar ise* onu arkalarına atıp az bir değere değiştiler. Alışverişleri ne kötüdür." (Al-i İmran: 187)


Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
"Kendisiyle Allah'ın rızası istenilen bir ilmi (sadece) dünyada elde edeceği herhangi birşey için öğrenen kimse cennetin kokusunu bile hissedemez."
(Ebu Davud sahih senetle* İbn-i Mace)


Daha önce geçen cehenneme yüz üstü sürülecek oanlarla ilgili Ebu Hureyre (r.a)'nün hadisinde bu kişiler arasında "kendisine alim denilsin diye ilim öğrenen" kişi de zikredilmişti.


Cabir (r.a)'dan Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Alimlere karşı kibirlenmek* cahillerle münakaşa etmek ve halk arasında bir makam kazanmak için ilim öğrenen kişiye ateş (cehennem) vardır."
(Tirmizi-İbn Mace-Beyhaki-Hakim)
“Kendisine birşey sorulup da onu gizleyen kimse kıyamette ateşten bir gemle gemlenir."
(Tirmizi *Ebu Davud)
"İlmi gizleyen kimseyi Allah kıyanet gününde ateşten bir gemle gemler."
(Hakim ve Zehebi rivayet etti ve Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir dediler.)
"Allah'ım! Faydası olmayan ilimden sana sığınırım."
(Tirmizi-Nesei)
"İlmi Allah'tan başkası için veya onunla Allah'tan başkasını kastederek öğrenen ateşte olan yerine hazırlansın."
(Tirmizi rivayet etti ve hasen hadis)


İbn-i Mesud (r.a) şöyle dedi:
"İlmi öğrenen kimse öğrendiğiyle amel etmezse o ilim sadece onun kibrini artırır."


Ebu Umame (r.a)'den Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
"Kıyamet gününde* ilmini kötü yönde kullanmış olan bir alim getirilip cehenneme atılır ve değirmen çeken merkep gibi döner. Kendisine: "Biz senin vesilenle hidayeti bulduk. Bu karşılaştığın durumun sebebi nedir?" diye sorulunca "Size yapmayın dediğim şeyleri ben kendim yapardım" diye cevap verir."
(Buhari* Müslim* Ahmed)


Hilal b. A'la şöyle demiştir:
"İlim tahsil etmek zor* onu ezberlemek* unutmamak* bundan daha zor* onunla amel etmek ise ondan* daha zor* fakat onun maddi ve manevi külfetine katlanmak hepsinden daha zordur.


(Halkın kendisinden islamı öğrendiği ve bununla ilgili sorular sorduğu alimlerin akide ve helal haram konusundaki gerçekleri bir takım nedenlerden ötürü fertlere anlatmayıp bunları bazı dünyalık menfaatlerden ötürü onlardan gizlemesi* onları islam milletinden çıkaran bir küfür ameldir.)
 

ShadowOfDeath

Katılımcı Üye
3 Ocak 2006
853
7
ADALETSİZ HAKİM VE İDARECİ


Allah-u Te'âla şöyle buyuruyor:
"Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir." (Maide: 44)
"Onlar cahiliyyenin hükmünü mü istiyorlar." (Maide: 50)
"Gerçekten indindiğimiz belgeleri ve doğru yolu Kitab'ta insanlara açıkladıktan sonra onları gizleyenler var ya* onlara hem Allah hem de lanetleyebilenler lanet eder." (Bakara: 159)


Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Allah'ın indirdiğinden başkasıyla hükmeden imamın (hükümdar-idareci) namazını Allah kabul etmez."
(Hakim rivayet etti ve sahih dedi.)
"Hükmeden kadıların biri cennette* ikisi cehennemdedir. Hakkı bilip ona uygun karar veren kadı (hakim) cennettedir. Hakkı bildiği halde (kasten) aykırı yönde karar veren hakim cehennemdedir. Bilmeden hüküm veren hakim ise (yine) cehennemdedir."
(Hakim ve Zehebi rivayet ettiler ve sahih dediler.)


İlimsiz ve Allah ve Rasulünden herhangi delil olmaksızın herhangi bir şey hakkında hüküm veren her hakim de hadisdeki cehenneme girecek olan hakimler zümresindendir.


(Hakimlerin sınıflandırılması:
1- Allah'ın kanunlarıyla tam olarak hükmedip onu uygulayan bu kanunların dışına çıkmayan hakim. Bu hakim bütün alimlere göre müslümandır.
2- Allah'ın kanunlarıyla hükmettiği halde yanlış içtihaddan dolayı hataya düşen hakim. Bu hakim hatalı içtihat yaptığı için yalnızca bir sevap alır. Bu hakimin bir sevabı alabilmesi için de ictihad yaptığı fer'i meselelerde çok ince ve yeterli araştırma yapmış olması gerekir.
3- Allah'ın kanunlarıyla hükmettiği halde* bazı konularda nefsine uyarak* olaya Allah’ın hükmünü tatbik etmeyen hakim. Bu gruptaki hakimler kafirdir. Ancak küfür onları islam milletinden çıkarmaz. Ya da bir kısım alimlere göre bu kısım hakim asi ve günahkardır.
4- Allah'ın şeriatiyle hükmetmeyen hakim.
a) Allah'ın kanunları olmayan hükümleri İslam'ın kanunlarıdır* diye iddia ederek uygulayan hakim.
b) Uyguladığı hükümlerin İslam şeriatından olmadığını beşeri kanunlar olduğunu kabul ederek uygulayan hakim* Bu sınıf hakimler islamdan çıkmışlardır.)


Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Hükmeden kadıların biri cennette ikisi cehennemdedir...." hadisini zikrettikten sonra orada bulunanlar: "Bilmeden hükmedenin günahı ne? dediler.
Rasulullah (s.a.s) şu cevabı verdi:
"Onun günahı bilmeden hakim olmaması gerekirden hakim olmasıdır."
(Hakim ve Zehebi rivayet ettiler ve sahih dediler)


"Bu ümmet içinde birisi hüküm verme makamına gelip de onlara eşit davranmazsa Allah Onu cehenneme sokar."
(Hakim ve Zehebi rivayet ettiler ve sahih dediler.)


"İnsanlar arasında kadılık görevi verilen kişi* bıçaksız boğazlanmış gibidir."
(Ebu Davud* Tirmizi)


Hakim delili olan bir meseleyi araştırdıktan sonra* içtihat yaparak delilden anladığına göre hüküm verip kendi görüşüne göre hüküm vermezse ve daha sonra hükmü ona dayandığı delilin zayıf olduğunu öğrenirse bu hakimin herhangi bir suçu yoktur ve bu hükmünden ötürü sevap bile alır.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
"Hakim içtihat yapıp doğruya isabet ederse onu iki sevap vardır. İçtihad yapıp yanlış yaparsa onu bir ecir vardır."
(Buhari* Müslim)
Rasulullah (s.a.s)'in bu hadisine göre* ancak delili araştırarak içtihat yapan hakimlerin ecir kazanacağı belirtilmektedir. Yoksa başkalarını taklit ederek hüküm veren hakimin herhangi bir ecir kazanması söz konusu değildir.
Öfkeli olduğu sırada hakimin karar vermesi haramdır ve özellikle de hakkında hüküm vereceği kişiye karşı kızgın olduğunda hüküm vermesi daha çok haramdır.
Hakim; bilgisiz* kötü niyetli* kötü ahlaklı olması* Allah'tan korkmaması halinde tam hüsrana uğrar. Bu hüsrandan kurtulabilmesi için bu görevden ayrılması gerekir ki böylelikle kendini ateşten kurtarır.
Abdullah b. Amr (r.a)'dan Rasullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"Rüşvet verene de* rüşvet alan da Allah lanet etsin."
(Tirmizi rivayet etti ve sahih dedi.)


(Kur'an'da ve sünnette Allah'ın laneti bir kişi üzerine ya küfür veya şirk bir ameli işlediğinde ya da günah işlediğinden dolayı olabilir. Bu lanetin; küfür mü ya da büyük günah için mi olduğunu anlayabilmek için Kur'an ve sünnette geçen naslara bakılarak karar verilir. Sadece bir ayet veya bir hadise bakılarak bu konuda hüküm verilmez. Ancak Kur'an'da Allah'ın laneti genellikle kafirler üzerinedir.)
 

ShadowOfDeath

Katılımcı Üye
3 Ocak 2006
853
7
ETEK VE ELBİSEYİ KİBİRLENMEK VE BÖBÜRLENMEK İÇİN UZATMAK


Allah-u Te'âla şöyle buyuruyor:


"İnsanlardan yüz çevirme. Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü Allah her kibir taslayanı* kendini beğenip övüneni sevmez." (Lokman: 18)


Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
"Eteğin topukları aşan (sarkan) kısmı cehennemdedir."
(Buhari* Nesei)
"Kibir ve gurur içinde eteğini yerde sürüyene Allah rahmet nazarıyla bakmaz."
(Buhari)
"Allah kıyamet günende üç kişiyle konuşmaz. Onlara bakmaz ve onları temize çıkarmaz. Onlar için acıklı bir azap vardır: Kibir içinde elbisesini yere salan* iyiliği başa kakan* malını yalan yeminle satan."
(Müslim* Ebu Davud* Tirmizi* Nesei)
"Kendini beğenmiş bir adam kaftanını giyinmiş* saçını taramış böbürlene böbürlene yürürken yerin dibine geçmiş ve kıyamet gününe kadar da batmaya devam edecektir."
(Buhari* Müslim)


Abdullah b. Ömer (r.a)'dan Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Kim gurur kasdıyla elbisesini* gömleğini veya sarığını sarkıtırsa Allah ona kıyamet gününde rahmet nazarıyla bakmaz."
(Ebu Davud* Nesei sahih senedle rivayet etmişlerdir.)


Cabir b. Selim (r.a)'dan; Rasulullah bana şöyle dedi:
"Elbiseni yere sarkıtmaktan sakın. Çünkü bunu yapmak muhakkak kibir ve gururdan başka birşey değildir. Allah ise kibri ve gururu sevmez."
(Ebu Davud* Tirmizi rivayet etti ve sahih dedi.)


Ebu Hureyre (r.a)'dan adamın birisi elbisesini yere sarkıtmış olduğu halde namaz kılmaktaydı. Rasulullah (s.a.s) ona: "Git ve abdest al" dedi. Adam gitti* abdest aldı ve geldi. Rasulullah tekrar "Git ve abdest al" dedi. Orada bulunanlardan birisi: "Ya Rasulullah! Bu kişiye abdest almasını emrettiniz* fakat daha sonra onun hakkında birşey demediniz? deyince Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu: "Bu adam elbisesini sarkıtmış olduğu halde namaz kılıyordu. Oysaki Allah (c.c) elbisesini sarkıtarak namaz kılanın namazını kabul etmez."
(Ebu Davud)
(Zehebi rivayet etti ve Müslim'in şartlarına göre sahih dedi.)


"Elbisesini gurur ve kibir kasdıyla uzatan insana (kıyamet günende) Allah rahmet nazarıyla bakmaz."
(Buhari)


Ebu Bekir (r.a)'dan; o şöyle dedi: Ya Rasulullah! yukarı çektiğim halde eteğim kendiliğinden yere sarkıyor. Bu durumumda bir sakınca var mı? Rasulullah (s.a.s) şu cevabı verdi:
"Sen bunu gurur içinde yapanlardan değilsin."
(Buhari)
"Mü'minin elbisesi ancak baldırının yarısına kadardır." (Oraya kadar uzatabilir.)
(Ebu Davud* İbn-i Mace)


Ebu Said (r.a)'dan Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
"Müslüman elbisesini baldırının yarısına kadar uzatabilir. Topuklarına kadar uzatmasında ona bir günah yoktur. Topuklardan aşağaya sarkan kısım ise ateştedir. Kim elbisesini kibirlenerek sarkıtırsa Allah ona rahmet nazarıyla bakmaz."
(İbn-i Mace* Ebu Davud sahih senedle rivayet etti.)


İbn-i Ömer şöyle dedi:
Elbisem yere sarkmış olduğu halde Rasulullah'ın yanına uğradım. O bana şöyle dedi:
"Ey Abdullah! Elbiseni yukarı çek." Ben de elbisemi çektim. Sonra: "Daha yukarı çek" dedi ve ben de daha fazla çektim ve o günden beri bu yerden aşağıya elbisemi hiç sarkıtmadım."
(Müslim)


Bazıları İbn-i Ömer'e elbisesini nereye kadar çektiğini sordular da.
O: "Baldırların yarısına kadar" dedi.
 

ShadowOfDeath

Katılımcı Üye
3 Ocak 2006
853
7
KAHİN VE MÜNECCİME İNANMAK


Allah-u Te'âla şöyle buyuruyor:
"Bilmediğin şeyin ardına düşme. Doğrusu kulak* göz ve kalb bunların hepsi o şeyden sorumlu olur." (İsra: 36)
"Zannın bir kısmı günahtır." (Hucurat:12)
"Görülmeyeni bilen Allah görülmeyene kimseyi muttali kılmaz. Ancak rasullerinden bildirmek istedikleri bunun dışındadır. Onların önlerine ve arkalarına gözcüler koyar." (Cin: 26-27)


Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:


"Kim bir falcıya veya bir kahine gider onun söylediklerini tasdik ederse Muhammed'e inen dini inkar etmiştir."
(Ebu Davud sahih senetle rivayete etti.)


Yağmurlu bir gecede sabah namazını kıldırdıktan sonra yüzünü müslümanlara döndüren Rasulullah (s.a.s) "Rabbiniz ne buyurdu?" diye sorunca ashab: "Allah ve Rasulü daha iyi bilir" dediler. Rasulullah (s.a.s) buyurdu ki: "Bazı kullarım kafir bazıları da mü'min olarak sabahladılar. Allah'ın rahmeti ve keremiyle yağmur yağdı diyenler bana iman etmiş* yıldızlara ise inanmamıştır. Fakat işte falan yıldızın çıkmasıyla yağmur yağdı diyenler bana inanmamış ve yıldıza inanmışlardır."
(Buhari-Müslim)


"Kim bir falcıya gider ve onun söylediklerine inanırsa kırk gün namazı kabul olunmaz."
(Müslim)


İbn-i Abbas’tan Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor.
“Müneccimlikle (yıldız falına bakmakla) biraz ilgilenen sihirle uğraşmış olur.”
(Ebu Davud sahih senetle)


(Yıldızların yaratılmasında bazı hikmetler vardır ve Katade bunları şu sözünde zikretmiştir:
Katade (r.a) şöyle diyor:
«Allah (.c.c) bu yıldızları şu üç şey için yaratmıştır:
1. Gökyüzünü güzelleştirmek için.
2. Şeytanları kovmaları için.
3. Yolcunun geceleyin yolunu bulması ve hesap işlerinde yararlanılması için. Bunun dışında* yıldızlara bakarak manalar çıkarmaya çalışan kimse yanılır* hataya düşer* boşuna vakit kaybeder ve hakkında hiçbir şey bilmediği halde lüzümsuz zahmete katlanmış olur. »
(Buhari)
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.