Din istismarına bu topraklarda yer yoktur"
Türkiye'de birilerinin çok dindar, az dindar ayrımı yapmaya çalıştığını ileri süren Deniz Baykal, bu ülkede herkesin Müslüman olduğunu ve inancıyla iftihar ettiğini söyleyerek, şöyle devam etti:
"Ama bizim devletimiz, bir din devleti değildir. Bizim devletimiz bütün dünyadaki hangi dinden, hangi ırktan olursa olsun, bütün ülkelerde olduğu gibi, Ortadoğu'daki ülkeler hariç, insanlara din gözlüğüyle yaklaşmayan, insana insan diye bakan çağdaş bir devlettir. Bizim eğitimimiz, hukukumuz, devlet yönetimimiz dinin uzantısı değildir. Din istismarına bu topraklarda yer yoktur. Din Allah ile kul arasındadır. 70 bin cami, günde 5 vakit namaz Türkiye'nin İslamiyet'ini dünyaya ilan ediyor. Elbette ilan edecek. Ama kimse dini siyasete karıştırmayacak. Karıştırırsa ne olur? Afganistan'da, İran'da, Irak'ta ne olduysa o olur. Türkiye bu bölgede İslamiyet'in en güzel yaşandığı yer. Niçin? Çünkü, din ve siyaset ayrılmış. Dinle siyaseti iç içe geçirirsek, siyaset dini kullanır, dine karşı haksızlıktır. Din siyaseti kullanır gene dine de yakışmaz, siyasete de yakışmaz. Demokrasi ayrı, inanç ayrı. İnancımız başımızla beraber ama devlet yönetimi demokrasiyle olacak, bunu koruyacağız. Korumazsak, o korktuğumuz Ortadoğu ülkeleri gibi oluruz."
Bölgede yaşanan olayların herkesi üzdüğünü dile getiren Baykal, ancak ülkeyi çatışma ortamı içine çekmeye yönelik gelişmeler karşısında herkesin sorumlu ve dikkatle hareket etmesi gerektiğine ihtiyaç olduğunu söyledi. Baykal, "Gel dedikleri zaman koşmayacağız. Bileceğiz ki, gittiğimiz yerdeki çatışma her an geriye dönebilir, bize sıçrayabilir. Afganistan'da işler karışmış, birileri 'Türk askeri gelsin burayı toparlasın' diyor. Eğer biz her çatışma bölgesine el uzatmaya sürüklenecek olursak, bunun Türkiye'ye çok ciddi sıkıntılar yaratması kaçınılmaz olur. Geride kalan günlerde bu konuları Türkiye tartıştı ve halkımız çok açık bir tercih ortaya koydu. Ancak, Lübnan konusunda hükümet ısrarcı oldu, o da sıkıntıyı sezdi ve ona göre tezkere metnini değiştirmeye çalıştı ama asker gönderme kararını aldı. Şimdi aynı yönde başka adım atmaya halkımız izin vermeyecektir. Herkesin bunu çok iyi anlaması lazımdır. Ortadoğu'da 100 yıldan beri devam eden daha belki 100 yıl devam edecek çatışmanın içinde Türkiye'nin harcayacağı bir tane gencinin bir damla kanına yer yoktur" diye konuştu.
Bugün Türkiye'nin Lübnan' asker göndereceğini, yarın da Afganistan'a asker göndermesinin talep edildiğini dile getiren Baykal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunun sonu yok. Bu sorunların köküne inmemiz lazım. Lübnan'da ortaya çıkan sorunun kökünde ne vardır? Filistin sorunu vardır. Filistin'de kalıcı bir barış, Filistin devletinin kurulamamış olması nedeniyle sağlanamamıştır. Eğer Ortadoğu'da şiddete son verilmek isteniyorsa, yapılması gereken iş Filistin'de barışı sağlamaktır. Filistin'de barışı sağladığınız anda sorunların yavaş yavaş kaybolduğunu görürsünüz. Lübnan'da neden çatışma var? Çünkü Filistin sorunu çözülmedi. Bu sorun Lübnan'a yansıdı. Lübnan sorununu Lübnan'da çözemezsin, Lübnan sorununu asker göndererek de çözemezsin. Eğer gerçekten Lübnan'daki sorunu çözmekte samimiysen, yapman gereken şey Filistin sorununu çözmektir. Filistin sorunu çözümünü talep etmeden Lübnan'da sanki sorun çözülebilirmiş gibi politika uygulamak, Filistin sorunun çözmeyenlerin ekmeğine yağ sürmek demektir." İktidara geldiklerinde dokunulmazlıkları da kaldıracaklarını öne süren Baykal, CHP'nin seçime giderken halka 3 kelime söyleyeceğini belirterek, bunları halkı ezdirmemek, ülkeyi soydurmamak ve devleti böldürmemek olarak özetledi.
Türkiye'de birilerinin çok dindar, az dindar ayrımı yapmaya çalıştığını ileri süren Deniz Baykal, bu ülkede herkesin Müslüman olduğunu ve inancıyla iftihar ettiğini söyleyerek, şöyle devam etti:
"Ama bizim devletimiz, bir din devleti değildir. Bizim devletimiz bütün dünyadaki hangi dinden, hangi ırktan olursa olsun, bütün ülkelerde olduğu gibi, Ortadoğu'daki ülkeler hariç, insanlara din gözlüğüyle yaklaşmayan, insana insan diye bakan çağdaş bir devlettir. Bizim eğitimimiz, hukukumuz, devlet yönetimimiz dinin uzantısı değildir. Din istismarına bu topraklarda yer yoktur. Din Allah ile kul arasındadır. 70 bin cami, günde 5 vakit namaz Türkiye'nin İslamiyet'ini dünyaya ilan ediyor. Elbette ilan edecek. Ama kimse dini siyasete karıştırmayacak. Karıştırırsa ne olur? Afganistan'da, İran'da, Irak'ta ne olduysa o olur. Türkiye bu bölgede İslamiyet'in en güzel yaşandığı yer. Niçin? Çünkü, din ve siyaset ayrılmış. Dinle siyaseti iç içe geçirirsek, siyaset dini kullanır, dine karşı haksızlıktır. Din siyaseti kullanır gene dine de yakışmaz, siyasete de yakışmaz. Demokrasi ayrı, inanç ayrı. İnancımız başımızla beraber ama devlet yönetimi demokrasiyle olacak, bunu koruyacağız. Korumazsak, o korktuğumuz Ortadoğu ülkeleri gibi oluruz."
Bölgede yaşanan olayların herkesi üzdüğünü dile getiren Baykal, ancak ülkeyi çatışma ortamı içine çekmeye yönelik gelişmeler karşısında herkesin sorumlu ve dikkatle hareket etmesi gerektiğine ihtiyaç olduğunu söyledi. Baykal, "Gel dedikleri zaman koşmayacağız. Bileceğiz ki, gittiğimiz yerdeki çatışma her an geriye dönebilir, bize sıçrayabilir. Afganistan'da işler karışmış, birileri 'Türk askeri gelsin burayı toparlasın' diyor. Eğer biz her çatışma bölgesine el uzatmaya sürüklenecek olursak, bunun Türkiye'ye çok ciddi sıkıntılar yaratması kaçınılmaz olur. Geride kalan günlerde bu konuları Türkiye tartıştı ve halkımız çok açık bir tercih ortaya koydu. Ancak, Lübnan konusunda hükümet ısrarcı oldu, o da sıkıntıyı sezdi ve ona göre tezkere metnini değiştirmeye çalıştı ama asker gönderme kararını aldı. Şimdi aynı yönde başka adım atmaya halkımız izin vermeyecektir. Herkesin bunu çok iyi anlaması lazımdır. Ortadoğu'da 100 yıldan beri devam eden daha belki 100 yıl devam edecek çatışmanın içinde Türkiye'nin harcayacağı bir tane gencinin bir damla kanına yer yoktur" diye konuştu.
Bugün Türkiye'nin Lübnan' asker göndereceğini, yarın da Afganistan'a asker göndermesinin talep edildiğini dile getiren Baykal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunun sonu yok. Bu sorunların köküne inmemiz lazım. Lübnan'da ortaya çıkan sorunun kökünde ne vardır? Filistin sorunu vardır. Filistin'de kalıcı bir barış, Filistin devletinin kurulamamış olması nedeniyle sağlanamamıştır. Eğer Ortadoğu'da şiddete son verilmek isteniyorsa, yapılması gereken iş Filistin'de barışı sağlamaktır. Filistin'de barışı sağladığınız anda sorunların yavaş yavaş kaybolduğunu görürsünüz. Lübnan'da neden çatışma var? Çünkü Filistin sorunu çözülmedi. Bu sorun Lübnan'a yansıdı. Lübnan sorununu Lübnan'da çözemezsin, Lübnan sorununu asker göndererek de çözemezsin. Eğer gerçekten Lübnan'daki sorunu çözmekte samimiysen, yapman gereken şey Filistin sorununu çözmektir. Filistin sorunu çözümünü talep etmeden Lübnan'da sanki sorun çözülebilirmiş gibi politika uygulamak, Filistin sorunun çözmeyenlerin ekmeğine yağ sürmek demektir." İktidara geldiklerinde dokunulmazlıkları da kaldıracaklarını öne süren Baykal, CHP'nin seçime giderken halka 3 kelime söyleyeceğini belirterek, bunları halkı ezdirmemek, ülkeyi soydurmamak ve devleti böldürmemek olarak özetledi.