Dolmabahçe önünde demir atmış olan Savarona nın güvertesinde* hasır koltuğunda güneşin batışını seyrediyordu. Ufuk* minarelerin arkasında kıpkızıl bir renk almıştı. İstanbul* camileriyle ateşten bir fona yaslanmış gibiydi. Füreya* Atatürk e son okuduğu kitabı getirmiş* yanıbaşında oturtuyordu. Söyler misiniz* bana bir Münir çalsınlar* dedi Atatürk. Yaveri koşup gramofona bir taş plak koydu. Az sonra* minarelerin birinde yanık sesli bir müezzinin ezanı duyuldu. Atatürk başıyla işaret verdi. Plağı susturdular. Hepsi huşu içinde ezanı dinlediler. Füreya* başını öteye* camilerden yana çevirmiş olan Ata nın göz pınarlarında yaşların biriktiğini gördü. Bir damla süzülmüş* yanağından aşağı akıyordu. Atatürk* uzun müddet yanındakilere doğru dönmedi. Nihayet başını çevirdiğinde* hem ezan bitmişti* hem o kendini toparlamıştı. Ne yazık ki ezanı tekrar ettirmemize imkan yok* Füreyanım* dedi yumuşak bir sesle. Sabah ezanını bekler* hep birlikte dinleriz Paşam* dedi Füreya.
Füreya Koral danAtatürk'ün Anıları
Füreya Koral danAtatürk'ün Anıları