Gülümsüyorsun…
Öyle içten…
Belki eksik biraz,
gidecekken kalır gibi,
gizler gibi bir yanını.
Öyle gülümsüyorsun ya,
Bir meltem esiyor yaralarıma,
ıpılık,
derinden…
Hani gülümsüyorsun ya,
Bir yanı eğiliyor başının hafiften.
Tüm dünya eğiliyor önünde,
yaşam diz çöküyor o iki kıvrım arasında.
Kanat çırpıyor kelebekler.
Ve bir yıldız parlıyor çok uzağında,
sessizce,
derinden…
Gülümsüyorsun işte.
Çarpıntıları sarıyor okyanusları,
dudaklarına gömülen bir yüreğin.
Ne yakıyor güneşin bedeni,
ne üşüyorum kimsesizliğimin soğuk odalarında.
Gülümsüyorsun ya,
öyle içten…
Bir meltem esiyor yaralarıma,
ıpılık
derinden…
Öyle içten…
Belki eksik biraz,
gidecekken kalır gibi,
gizler gibi bir yanını.
Öyle gülümsüyorsun ya,
Bir meltem esiyor yaralarıma,
ıpılık,
derinden…
Hani gülümsüyorsun ya,
Bir yanı eğiliyor başının hafiften.
Tüm dünya eğiliyor önünde,
yaşam diz çöküyor o iki kıvrım arasında.
Kanat çırpıyor kelebekler.
Ve bir yıldız parlıyor çok uzağında,
sessizce,
derinden…
Gülümsüyorsun işte.
Çarpıntıları sarıyor okyanusları,
dudaklarına gömülen bir yüreğin.
Ne yakıyor güneşin bedeni,
ne üşüyorum kimsesizliğimin soğuk odalarında.
Gülümsüyorsun ya,
öyle içten…
Bir meltem esiyor yaralarıma,
ıpılık
derinden…