iklimin insan sağlığı üzerindeki etkileri

hantala

Kıdemli Üye
20 Tem 2007
3,277
33
HER YERDEYİM VALA:D
Sık kullanılan bir deyimle, hava gün be gün ne yaşadığımızdır. İklimin anlamı ise hava olaylarının ortalamasıdır ki ay, mevsim, yıl veya yıllar olarak uzun dönemde değişebilirliğe sahiptir.
Genelde biz hava olaylarının ya çok soğuk, ya çok sıcak veya çok nemli ya da çok kuru olduğu zamanda farkına varırız. Bu durumlar uç değerlerdir ve insan sağlığı üzerindeki etkileri diğer zamanlardan fazladır. Her yıl, fırtınalar, tropik siklonlar ve seller binlerce insanın ölümüne neden olur. Fazla kuvvetli olmayan hava olaylarının insan sağlığı üzerindeki etkisi ise çok belirgin değildir. Örneğin; hava koşulları nedeniyle bir yerde hava kirliliği artabilir veya yağış sıtma sivrisineklerinin yerel sayısını bir anda artmasına neden olabilir.
Hava durumu ve hastalıklar arasındaki bağ, birçok hastalığın mevsimsel olarak ortaya çıkmasıyla kolayca anlaşılabilinir. Bu yüzyılın başlarına kadar, Avrupa’da çocuk ishali çocuk ölümlerinde temel nedendi. Şimdi ise, mikrobik ishalden ölümler yalnız fakir ülkelerde kalmıştır. Tropik bölgelerdeki bazı toplumların tarımı, üretimi, gıda elde etmesi tamamen mevsimlere ve mevsimsel yağışlara bağlıdır. Yağışlı mevsim “aç mevsim”dir çünkü hasat yapılamaz. Yağışlı mevsim aynı zamanda “hastalık mevsimi”dir çünkü eksik veya zayıf beslenme başta tropikal hastalıklar olmak üzere birçok hastalığa davetiye demektir.
Günümüzde epidemiyolojik araştırmalar –toplumlarda hastalıkların oluşum ve dağılım çalışmaları- hava ve iklim ile hastalıkların nasıl ilişkili olduğunla ilgilenen temel disiplindir. Halbuki, bu ilişkinin varlığı yıllar öncesinden kanıtlanmıştır. Roma döneminde, Vitruvius Pollio, mimar olarak, yeni yerleşim yerlerinin seçimi, hayvanların nerede yerleştirileceği konusunda hava durumu referans almıştır. Bir başka ölçüde, eğer o yörede yaşayan hayvanların ciğerleri yeşilimsi sarı ise o yöre yerleşime uygundur, ölçeği kullanılmıştır. Günümüzde bu tür ölçülere yer verilmemektedir.
Epidemiyolojistler geleneksel olarak, yaş*****n bir parçası görüp, hava, iklim ve sağlık üçlüsü arasındaki ilişkiyi gözlemişlerdir. Tüm toplumlarda bu gözlem zaten doğal olarak yapılmaktadır. Modern epidemiyolojik araştırmalar ise sadece bunlarla yetinmeyip, sigara, alkol, yiyecek, iş tipi gibi bireysel risk faktörlerini de konuya dahil etmişlerdir. Epidemiyolojistlerde, hava ve iklim ile sağlık arasındaki ilişkiyi incelemek için dürtü oldukça azdır. Geçen yıllarda oluşan küresel iklim değişiklikleri tehdidi bu ilişkiyi incelemeye yönelik dikkatleri birazcık fazlalaştırmıştır.
İKLİM DEĞİŞKENLİĞİ, EL NİNO/GÜNEY SALINIMLARI VE HASTALIKLAR
El Nino, tropik Doğu Pasifik’te, okyanusun üst seviyem sularının aşırı ısınması sonucunda oluşan ve üç veya daha fazla ay süren etkili bir hava olayıdır. El Nino olayı Pasifik Okyanusunun Batı ve Orta bölgelerindeki basınç değişimine bağlıdır (Güney Salınımları olarak da bilinir), aşırı yağışları batıdan Doğu Pasifik Okyanusa doğru taşır, Pasifik ticaret rüzgarlarının zayıflamasına neden olur ve deniz seviyesi değişir. Okyanus ve hava/atmosferik değişimler birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğundan El Nino/Güney Salınımları veya ENSO olarak isimlendirilir.
ENSO, günümüzde havanın yıldan yıla değişimindeki ana neden olarak tanımlanır. Örneğin, Güney Afrika, Avustralya ve Brezilya’da El Nino döneminin hemen arkasından sık sık kuraklık yaşanır. Toprak kaymaları, sel, yiyecek sıkıntısı ve insan yaş*****nı etkileyen aşırı yağışlar da El Nino’ya bağlanır. El Nino yıllarında, diğer yıllara göre doğal felaketler daha sık ve fazla yaşanır. Bu ilişki kuraklık ve dünyayı yiyecek krizine sokabilecek yiyecek üretimiyle de yakından bağlıdır. Çünkü, El Nino, birçok ülkeyi aynı zamanda etkiler.
El Nino’nun etkileri, başta Peru olmak üzere Güney Amerika’nın batı kıyılarında oldukça fazladır. Hemen hemen her El Nino’da –ister zayıf olsun ister kuvvetli- bu bölge etkilenir. 1983’de Peru’da El Nino ile yaşanan sellerden sonra başta ishal ve solunum rahatsızlıkları olmak üzere birçok sağlık sorunu ortaya çıkmıştır. Ek olarak, kötü hava koşulları sağlık yardımlarının iletilmesini de engellemiştir. 1997-98 El Nino’nun peşinden, Peru’da sağlık birimlerinin yüzde onu hasar görmüş, ulaşım, enerji ve su taşıma kanalları da tahrip olmuştur.
Yakın geçmişte yapılan çalışmalar, El Nino ile hastalıklar ve ortaya çıkmaları arasında yakın bir bağ olduğunu göstermiştir. Etkilenen bölgelerin bir çoğunda yeniden malarya (sıtma) başgöstermiştir. El Nino dolaşımının etkisinde kalan Kolombiya, Venezuella, Sri Lanka, Batı Hindistan ve Pakistan’da bu hastalıklar büyük sağlık sorunları doğurmuştur. Bu vakalarda, olayların arkasında yatan meteorolojik faktörler daha tam olarak anlaşılamamış/belirlenememiştir. El Nino’nun çevre-iklim ve hastalık arasındaki bağı güçlendirici bir diğer özelliği de sivrisineklerden oluşan hastalıkların yayılmasındadır.
Rift Vadidi Ateşi (RVR) mikrobik bir hastalıktır, sivrisineklerle taşınarak yayılır ve doğrudan böbrekleri etkiler. Kenya’da ortaya çıkışı, kuru çayırlıklı yerlerde aşırı yağış olduğu zamandır. Bu da şunu açıklar, çayırlarda var olan sivrisinek yumurtaları yağışla can bulur ve zaten sahip olduğu RVR virüsünü yaymaya başlar. Seller ise bu tür virüsleri taşıyıcı görevi yapan canlıların bir bölgeden bir diğerine taşınmasını sağlar 1997-98 El Nino olayı, Kuzey-Doğu Kenya ile Güney Somali’de, 1997 Ekiminden 1998 Ocağına kadar çok kuvvetli yağışlara neden olmuştur. Buna bağlı olarak ortaya çıkan RVR, binlerce ineğin ölmesine neden olduğu gibi o yöredeki nüfusu da etkilemiştir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Güney Somali ve Kuzey-Doğu Kenya’da yaklaşık 89.000 vaka belirlemiş ve bu hastalıktan da 200-250 kişi yaş*****nı yitirmiştir. Bunlar sadece kaydedilebilen değerlerdir ki RVR’nin bundan daha fazla etkili olduğu sanılmaktadır.
KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE İNSAN SAĞLIĞI
İnsan toplulukları yıllar boyu hem çevreyi mahvetmiş, hem de doğal kaynakları tüketmiştir. Toplumlar aynı zamanda, ormanları yok ederek veya binalar inşa ederek yaşadıkları yerin iklimlerini da şekillendirmişlerdir. Sonuçta insanlar, hastalık ve mikroplara daha duyarlı hale gelmişlerdir. Günümüzde, insanlar büyük kentleri çabucak oluşturmakta ve enerji tüketimine dayalı toplumlar yaratmaktadır. Dünya Meteoroloji Teşkilatı – Birleşmiş Milletler Çevre Programı (WMO-UNEP), İklim Değişikliği üzerine Hükümetlerarası Panel (IPCC) in İkinci Oturum Raporunun (1995) sonuç bildirgesi “küresel iklim dengesi bozulmasında insan etkisi tartışmasız vardır.” cümlesiyle önem kazanır. Fosil yakıtlarının kullanılması, ormanların tahrip edilmesi geçen 100 yılda küresel sıcaklığın yaklaşık 0.6°C artmasına neden olmuştur. Gelecek 100 yılda ise beklenen sıcaklık 1 ila 3°C’dir. Beklenen bu artış, insanoğlunun yerleşik düzene geçişinden beri yani 10000 yıllık artıştan daha fazladır.
İnsan kaynaklı iklim değişiklikleri bilimi, insanoğlunun etkilerinin giderek ivmeli bir şekilde arttığını gösterir. İnsanların yerleşimi, kıyı bölgeler, tarımsal alanlar, ormanlar ve balıkçılık için ekolojik denge çok önemlidir. Belirlemelere göre, iklim değişiklikleri bütün bu özellikleri etkilediği gibi insan topluluklarının sağlıklarını da etkilemektedir. İklim, hava ve sağlık arasındaki ilişkiyi anlamamız, bu ilişkinin etkilerini tahmin edebilmemiz açısından büyün önem taşımaktadır. İklim Değişikliği üzerine Birleşmiş Milletler Sözleşme Çerçevesinde ne kadar anlaşma varsa bütün bunlarla elde edilen sonuç dünya da belli bir ısınmanın var olduğu ve bu değişmenin sonuçlarının ne olacağının belirsizliğidir.
İklimin potansiyel sağlık etkisi, uç sıcaklık değerlerinin oluşması durumunda çok kolayca gözlenebilir. Örneğin, bazen bir bölgedeki sıcak dalgası veya bir soğuk çekirdek o yörede yeni hastalıkların oluşmasını sağlayabilir. Kışın yaza göre daha fazla insan öldüğünden bazı bölgelerde kış mevsiminin sıcak geçmesi yararlıdır.
İklim değişikliğinin boyutu, diğer ekstrem hava olaylarının kuvvetini olduğu kadar sıklığını da (fırtına, sel gibi) etkiler. Yerel etkisi fazla belirgin olmasa da bölgesel etkileri çok nettir. Ortalama iklim değerinden olabilecek en ufak bir sapma bile ekstrem olayların şiddeti ve sıklığını değiştirebilir. IPPC’ye katkıda bulunan bilim adamlarının İkinci Oturum Raporu’nda (1995) vurguladığı konular arasında sel ve kuraklık olayının artışı da vardır. Kıyı bölgelerinde sel riskinin artması, artan deniz seviyesi nedeniyle daha fazla sorun yaratacaktır.
İklim değişikliğinden kaynaklanan potansiyel sağlık sorunları alışılmamış, hiç görülmeyen şekillerde de yaşanabilir. Klimatolojistlere göre sera gazının yoğunluğunun ne zaman, nerede ve ne boyutta olacağını kestirmeleri, iklim değişikliğinin boyutlarını belirlemede yardımcı olur. Diğer bilim dalları da,iklim değişikliğinin neden olabileceği, dünyayı etkileyeceği, biyolojik ve fizyolojik sistemleri, örneğin; sivrisinek gelişimini, taze su kaynakları arzını ve ürün/gıda üretimini incelemelidir.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE TAŞIYICILARLA BULAŞAN HASTALIKLAR
Birçok mikrobik hastalıklar böcekler vasıtasıyla taşınırlar. Malarya yani sıtma mikrobu bilindiği gibi sivrisinekler tarafından taşınır. Taşınmalı bu hastalıklar yani bulaşıcılar, gelişmekte olan ülkelerde çok büyük bir sorundur. Her yılda yaklaşık bir milyondan fazla çocuk sıtmadan ölür. Böcekler, özellikle de sivrisinekler soğuk kanlı olduklarından, diğer canlılar gibi hem iklime hem de meteorolojik olaylara duyarlıdırlar. Sivrisinekler yumurtalarını sulak yerlere bıraktıklarından, sivrisinek sürülerinin oluşma yoğunluğu bir anlamda yağışa bağlıdır.
Taşımacılarla yayılan hastalıkların kısıtlanması ancak taşıyıcıların iklim tolerans limitiyle mümkündür. Bir diğer sınırlama da taşıyıcıların yaşam sürelerine bağlıdır. Örneğin; sıtma için, yayılması için belli bir sıcaklık aralığı vardır. Birçok ülkede bu tür hastalıklar, önceden bilinme, ilaçlama veya parazitleri oluşturucu ortamları ortadan kaldırma yoluyla engellenebilmektedir.
Böceklerde yayılma doğrudan iklime bağlı olduğuna göre, iklim değişikliği de doğrudan veya dolaylı böcek türlerini etkilediğinden, hem böceklerin hem de hastalıkların coğrafi dağılımı iklime bağlı olacaktır.
Böceklerin paleoklimatik kayıtları, böceklerin hareketlerinin sıcaklık dağılımına bağlı olduğunu ve bitki örtüsüyle ilişkili olduğunu gösterir. Bu da uydu verileri ile böcekler ve sivrisineklerin göç/seyir yollarını belirlemede, alışkanlıklarını, hareket yönlerini ortaya koymada kolaylık sağlar. Coğrafi Bilgi sistemlerinin analizleri ile de nüfus ve diğer bilgileri biraraya getirerek insanlar için enfeksiyon risk coğrafi haritasını elde etmek mümkün olacaktır.
Daha önceden yok edilen veya azaltılan sıtma birçok ülkede yeniden ortaya çıkmıştır. Bunun nedeni de nüfusun artması, arazi kullanımının değişmesi, kamu sağlığı savunmasının bozulması ve ilaç kullanımına olan direncin artmasıdır. Bu artışta, büyük bir olasılıkla dünya iklim ortalama değerlerindeki değişmenin de payı büyüktür. Malaryadaki artış genelde sıcak ve nemli mevsimlerde gözlenir. Yöresel ısınmaya bağlı olarak, sıtma Doğu Afrika’da yüksek enlemlere doğru kaymaya başlamıştır. Günümüzde araştırmacılar değişik olasılıklar üzerinde durmaktadır.
Sıtma olayı –yapılan arazi çalışmalarında- yağış ve sıcaklığın mevsimsel ve yıllık yerel değişimine çok duyarlıdır. Sıtma mikrobunun yaşam süresi, sıtmayı taşıyan sivrisineğin yaşam süresiyle hemen hemen aynıdır. Sıcaklığın çok düşük ve yüksek olması durumunda yaşam süreleri kısalır. Bu tür bir bilginin elde olması, hastalıkların yayılım dinamiği ile iklim değişikliği arasındaki ilişkiyi kurmaya yarar. Entegre Matematik Modelleri, küresel iklim modellerinden üretilen iklim değişimi senaryolarına göre gelecekte sıtma riski değişim ve gelişimlerini tahmin edebilmektedir. Bu modellerden birisinin çıktısına göre sıtma riski olan bölgelerin haritalarını oluşturmak mümkündür. Bu modelde eksik olan girdiler, toplumların sosyo-ekonomik durumları ve sıcak ülkelerde taşınma sınırlarıdır. İklime bağlı sıtma olayının artışı, sıcak, taşınmaya uygun endemik alanlara yakın bölgelerdir.
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.