30 Yaşlarında Bir Kadın...
[SIZE=+0]Onu tanıdığım gün, "Ne kadar düzgün bir kadın" dediğimi hatırlıyorum...
Evliydi...
İşinde sonsuz titizdi...
Güzel bir kadındı ve erkeklerin ilgisini çekiyordu...
İlk dikkatimi çeken, ilgiyi savuşturma yöntemlerindeki profesyonellikti...
Karşısındaki erkeğe, kırmadan mesafeliydi...
Yanaşmak isteyeni rahatça yanaştırmıyordu...
İşin ilginci kimseyi terslemeden bunu gerçekleştiriyordu...
Hani kadınlar vardır...
Hani ne yaparsanız yapın, bakışlarını yakalayamadığınız kadınlar...
Dünyalarına giremediğiniz kadınlar...
Yaşamlarına sızamadığınız kadınlar...
Sizi kırmazlar...
Ama size izin vermezler...
[/SIZE]
***
"Öyle bir kadın" demiştim, onu ve çevresini süzerken...
Erkekli kadınların kendine güvenli hali vardı...
Yanlarında ya da arkalarında erkek olan kadınlar, çabuk ayırt edilirler...
Daha bir güvenli, daha bir sağlam hareket eder gibi görünürler...
Sanki daha bir oturmuş gibidirler...
Öyle olmasa da o imajı çizerler...
O da öyleydi...
10 yıldır evliydi...
Hayatında erkek olduğu sadece parmağındaki alyansdan değil, bakışlarından belliydi...
Geçen gün aniden bir yerde rastladım ona...
Hiçbir şey söylemeden, görür görmez hükmettim yalnız olduğuna...
Daha çok konuşuyor, daha çok şey anlatıyor, kıpır kıpır kıpırdıyordu...
Bu kıpırtı bir çapkınlık değil, bir huzursuzluk şeklindeydi...
Daha kötü değildi...
Bilakis daha iyi görünüyordu...
Ama belli ki çelişkideydi...
***
Kocasından ayrılmıştı...
Daha doğrusu resmen ayrılmamış ama evlerini ayırmıştı...
Birbirlerini son kez deneyeceklerdi...
Ayrı evlerden ihtiyaç duyarlarsa birleşeceklerdi...
Duymazlarsa, birbirlerinden gideceklerdi...
Ayrılmayı o istemişti...
Ama zaman geçtikten sonra, şimdi kocası istemeye başlamıştı...
Kadın ve erkek yine farklıydı...
Kadın ayrılmak isterken, erkek ürküyordu...
Erkek isterken ise kadın "mümkün değil" diyordu...
Çünkü kadın bir ayrılığa kafasında karar veriyordu...
Kalbiyle uyuşmasa da beyninin sözünü dinliyordu...
Oysa erkeğin kadın konusunda beyniyle hareket ettiği zinhar görülmemişti...
Çapkınlık yaparken, sadece bel altındaki beyni çalışırdı...
Severken ise kalbi...
Ne çapkınlıkta, ne aşkta erkekte beyin çalışmazdı...
Erkek beynini sadece işinde çalıştırmaya koşullanmıştı...
Ya da futbol takımının 11'ini saymada...
Kız arkadaşım da aklını kullanarak, "Hayatı çok fazla dışarda geçen, sabahlara kadar gezen kocasından" ayrılmaya karar vermişti...
Oysa beyin ne derse desin, kalp henüz "Hoşçakal" dememişti...
Demediği için de bekliyordu...
Kendisini ve karşısındakini...
Ancak, karısından uzaklaşan erkek, karısına hakim olamaz duruma gelmişti...
Bir erkek hakim olamadığı kadına kolay kolay "karım" diyemezdi...
Yarın öbür gün ortaya çıkacak tehlikeli beraberliklerin hesabını veremezdi...
Veremeyeceği için, ürkerdi...
Ürkeceği için tüyerdi...
Erkek karısına hakim olamayacağını anladığında giderdi...
Bir de fazladan "boynuzlu" duruma düşmek istemezdi...
Kız arkadaşım bu gerçeği bilmiyordu...
O erkeği, burnunu sürterek hizaya getirmeyi hesaplıyordu...
Kocası onsuzluğun ne olduğunu anlayacak, yana yakıla dönecekti...
Ona söylemedim, ama biliyordum ki...
Kocasıyla birliktelik, ancak artık onun isteğiyle mümkün olabilir...
Kocası bir daha kendi isteğiyle geri dönmeyecektir...
Gün geçtikçe daha da ürkecek ve ikileyecektir...
Sevgili arkadaşım, ya beynine söz geçirecek kalbinin sesini dinleyecek...
Ya da zor günler geçirecek...
Ta ki yeni bir kalp çarpıntısına dek...
Reha Muhtar
[SIZE=+0]Onu tanıdığım gün, "Ne kadar düzgün bir kadın" dediğimi hatırlıyorum...
Evliydi...
İşinde sonsuz titizdi...
Güzel bir kadındı ve erkeklerin ilgisini çekiyordu...
İlk dikkatimi çeken, ilgiyi savuşturma yöntemlerindeki profesyonellikti...
Karşısındaki erkeğe, kırmadan mesafeliydi...
Yanaşmak isteyeni rahatça yanaştırmıyordu...
İşin ilginci kimseyi terslemeden bunu gerçekleştiriyordu...
Hani kadınlar vardır...
Hani ne yaparsanız yapın, bakışlarını yakalayamadığınız kadınlar...
Dünyalarına giremediğiniz kadınlar...
Yaşamlarına sızamadığınız kadınlar...
Sizi kırmazlar...
Ama size izin vermezler...
[/SIZE]
***
"Öyle bir kadın" demiştim, onu ve çevresini süzerken...
Erkekli kadınların kendine güvenli hali vardı...
Yanlarında ya da arkalarında erkek olan kadınlar, çabuk ayırt edilirler...
Daha bir güvenli, daha bir sağlam hareket eder gibi görünürler...
Sanki daha bir oturmuş gibidirler...
Öyle olmasa da o imajı çizerler...
O da öyleydi...
10 yıldır evliydi...
Hayatında erkek olduğu sadece parmağındaki alyansdan değil, bakışlarından belliydi...
Geçen gün aniden bir yerde rastladım ona...
Hiçbir şey söylemeden, görür görmez hükmettim yalnız olduğuna...
Daha çok konuşuyor, daha çok şey anlatıyor, kıpır kıpır kıpırdıyordu...
Bu kıpırtı bir çapkınlık değil, bir huzursuzluk şeklindeydi...
Daha kötü değildi...
Bilakis daha iyi görünüyordu...
Ama belli ki çelişkideydi...
***
Kocasından ayrılmıştı...
Daha doğrusu resmen ayrılmamış ama evlerini ayırmıştı...
Birbirlerini son kez deneyeceklerdi...
Ayrı evlerden ihtiyaç duyarlarsa birleşeceklerdi...
Duymazlarsa, birbirlerinden gideceklerdi...
Ayrılmayı o istemişti...
Ama zaman geçtikten sonra, şimdi kocası istemeye başlamıştı...
Kadın ve erkek yine farklıydı...
Kadın ayrılmak isterken, erkek ürküyordu...
Erkek isterken ise kadın "mümkün değil" diyordu...
Çünkü kadın bir ayrılığa kafasında karar veriyordu...
Kalbiyle uyuşmasa da beyninin sözünü dinliyordu...
Oysa erkeğin kadın konusunda beyniyle hareket ettiği zinhar görülmemişti...
Çapkınlık yaparken, sadece bel altındaki beyni çalışırdı...
Severken ise kalbi...
Ne çapkınlıkta, ne aşkta erkekte beyin çalışmazdı...
Erkek beynini sadece işinde çalıştırmaya koşullanmıştı...
Ya da futbol takımının 11'ini saymada...
Kız arkadaşım da aklını kullanarak, "Hayatı çok fazla dışarda geçen, sabahlara kadar gezen kocasından" ayrılmaya karar vermişti...
Oysa beyin ne derse desin, kalp henüz "Hoşçakal" dememişti...
Demediği için de bekliyordu...
Kendisini ve karşısındakini...
Ancak, karısından uzaklaşan erkek, karısına hakim olamaz duruma gelmişti...
Bir erkek hakim olamadığı kadına kolay kolay "karım" diyemezdi...
Yarın öbür gün ortaya çıkacak tehlikeli beraberliklerin hesabını veremezdi...
Veremeyeceği için, ürkerdi...
Ürkeceği için tüyerdi...
Erkek karısına hakim olamayacağını anladığında giderdi...
Bir de fazladan "boynuzlu" duruma düşmek istemezdi...
Kız arkadaşım bu gerçeği bilmiyordu...
O erkeği, burnunu sürterek hizaya getirmeyi hesaplıyordu...
Kocası onsuzluğun ne olduğunu anlayacak, yana yakıla dönecekti...
Ona söylemedim, ama biliyordum ki...
Kocasıyla birliktelik, ancak artık onun isteğiyle mümkün olabilir...
Kocası bir daha kendi isteğiyle geri dönmeyecektir...
Gün geçtikçe daha da ürkecek ve ikileyecektir...
Sevgili arkadaşım, ya beynine söz geçirecek kalbinin sesini dinleyecek...
Ya da zor günler geçirecek...
Ta ki yeni bir kalp çarpıntısına dek...
Reha Muhtar