Bir gün ansızın doğmuştun hazan sabahlarıma. Hiç beklemediğim bir anda hiç beklemediğim bir noktada. Orda öyle duruyordun. Yüzünde bahardan kalma tebessümler, dudaklarında dünden kalma aşk mırıltıları. Sen orda öyle bana bakıyordun ve ben içimde ki cesareti toplayamıyordum bir türlü. Vazgeçmek bile geçti belki düşüncelerimin karıncalanan düşlerinde. Boş hayaller koşma diyordu gönlümün bir yarısı. Diğer yarısı hayatta hoş tesadüflerde vardı diyordu.
Evet ben bunu biliyordum, tesadüfler. Hayatın bizlere sunduğu bir kare as gibiydi. Her zaman düşeş atamazdın ama bu defa oyun benim ellerimdeydi. Kartlarımı seçtim usulca. Tıpkı kardelen cesaretiyle narin bedenimi çıkardım kara inat gökyüzüne. İşte güneşin sıcaklığı sarmıştı yüreğimi. Tutundum baharlarına. Bu defa sevdiğim yanımdaydı. O, orda öylece durmuyordu artık. O, artık benim yanımdaydı. Soğuk eylül akşamlarında ellerimi ısıtan, üstümü örttüğüm yorganım olmuştu. Mevsimler ardı ardına geliyorlardı. Güneş batıyor, tekrar ardından doğuyordu coğrafyamda. Mutluydum, seviyordum. Bir masal diyarında en sevdiğim ülkenin en sevdiğim kahramanıydım. Ve yanımda sevdiğim.
Ama unuttuğum bir şey vardı. Masallar uydurulmuş ve bir gün gelipte bitiyorlardı. İnatçıydım, bu masalın bitmesine izin vermicektim. Bir masaldan bir masala uzanan öyküler çiziyordum. Ben nerdeysem onu da hep yanımda ***ürüyordum. Ne zamana kadar devam edicektik ki bu oyunlara. Elimde kartlarım bitti, karlarımda sular erimeye başladı. Bir kare asım vardı onu atmıştım hayatın son oyununa kurban. Yanlışı nerde yaptım bilmiyorum. Bende bir kardelen cesareti vardı hani. İşte o kardelen baharın gelmesiyle soldurmuştu yüzünü. Ne bembeyaz kardelen kaldı, ne de karlar. Kartlar bitti, cesaretim de bitti.
Bir masal vardı ya. O çoktan bitmişti. Sen bir peri kızıymışsın demek ki. Belki de bir masal perisi. Masal ki nasıl bittiyse, peri de gitti kendi dünyasına. Bir ben kaldım gerçeklerin yüz üstünde.
Şimdilerde hangi masalı okusam sen geliyrosun aklıma. Biliyorum bir yerlerdesin. Ben yine karların yağmasını bekliyorum, her sabah penceremden masal dünyasına uzanan köpürden geçip seni arıyorum.
Ben yine kardelenlerin doğacağı günü bekliyorum...
alıntı
Evet ben bunu biliyordum, tesadüfler. Hayatın bizlere sunduğu bir kare as gibiydi. Her zaman düşeş atamazdın ama bu defa oyun benim ellerimdeydi. Kartlarımı seçtim usulca. Tıpkı kardelen cesaretiyle narin bedenimi çıkardım kara inat gökyüzüne. İşte güneşin sıcaklığı sarmıştı yüreğimi. Tutundum baharlarına. Bu defa sevdiğim yanımdaydı. O, orda öylece durmuyordu artık. O, artık benim yanımdaydı. Soğuk eylül akşamlarında ellerimi ısıtan, üstümü örttüğüm yorganım olmuştu. Mevsimler ardı ardına geliyorlardı. Güneş batıyor, tekrar ardından doğuyordu coğrafyamda. Mutluydum, seviyordum. Bir masal diyarında en sevdiğim ülkenin en sevdiğim kahramanıydım. Ve yanımda sevdiğim.
Ama unuttuğum bir şey vardı. Masallar uydurulmuş ve bir gün gelipte bitiyorlardı. İnatçıydım, bu masalın bitmesine izin vermicektim. Bir masaldan bir masala uzanan öyküler çiziyordum. Ben nerdeysem onu da hep yanımda ***ürüyordum. Ne zamana kadar devam edicektik ki bu oyunlara. Elimde kartlarım bitti, karlarımda sular erimeye başladı. Bir kare asım vardı onu atmıştım hayatın son oyununa kurban. Yanlışı nerde yaptım bilmiyorum. Bende bir kardelen cesareti vardı hani. İşte o kardelen baharın gelmesiyle soldurmuştu yüzünü. Ne bembeyaz kardelen kaldı, ne de karlar. Kartlar bitti, cesaretim de bitti.
Bir masal vardı ya. O çoktan bitmişti. Sen bir peri kızıymışsın demek ki. Belki de bir masal perisi. Masal ki nasıl bittiyse, peri de gitti kendi dünyasına. Bir ben kaldım gerçeklerin yüz üstünde.
Şimdilerde hangi masalı okusam sen geliyrosun aklıma. Biliyorum bir yerlerdesin. Ben yine karların yağmasını bekliyorum, her sabah penceremden masal dünyasına uzanan köpürden geçip seni arıyorum.
Ben yine kardelenlerin doğacağı günü bekliyorum...
alıntı