Mekke'nin Fethi,Veda Hutbesi,Diğer Önemli Vak'alar

Germiyan'

Kıdemli Üye
4 Mar 2009
2,217
1
Mekke'nin Fethi(M. 630- H.9)
Müminlerin Mute savaşından başarıyla ayrılması, Arap kabilelerini sevindirdi ve İslâm Dininin kuzeyde yayılmasına sebep oldu. Mekke'li müşrikler ise, Mute savaşının sonucunu müminleri küçültücü buluyorlar, düşmanlıklarından geri kalmıyorlardı. Bu arada kendi dostları olan Bekir Oğulları kabilesine gizlice yardım ettiler. Müslümanların dostu olan Huzâa kabilesine baskın yaparak 23 kişinin öldürülmesine yol açtılar.

Huzâa kabilesi reisleri, Medine'ye gelerek yardım istedi. Peygamberimiz Aleyhisselâm Kureyşlilere haber gönderdi. Ölülerin diyetlerinin ödenmesini veya Bekir Oğullarını himayeyi bırakmalarını, yahut andlaşmaya uymalarını istedi. Kureyşliler andlaşmayı bozduklarını söylediler. Ancak yaptıkları hatânın farkına vardılar. Ebû Süfyan'ı Medine'ye elçi göndererek andlaşmayı yenilemek istediler. Ebû Süfyan'ın Medine'de çalmadığı kapı kalmadı. Fakat kimseden yüz bulamadı. Kendi kızı, Peygamberimiz Aleyhisselâmın zevcesi Hazreti Ümmü Habibe bile babasını tersledi.

Ebû Süfyan'm eli boş dönmesiyle Kureyşliler endişeye kapıldı. Huzâa kabilesi Medine yolunu tuttuğu için müminlerin durumu hakkında bir haber de alamıyorlardı. Peygamberimiz Aleyhisselâm ise, 10 bin kişilik büyük bir ordu hazırladı. Ramazan ayı içerisinde Mekke'yi putlardan temizlemek üzere yola çıktı. Kan dökülmeden Mekke'ye girilmesi için hareket gizli tutuldu. Yolda Fahri Kâinat Efendimize imân ederek Medine'ye gitmekte olan son muhacir, amcası Hazreti Abbas ile karşılaştı. O da ailesini gönderip kendi orduya katıldı.

İslâm ordusu gece binlerce ateş yaktı. Kureyşliler gördükleri bu büyük manzara karşısında dehşete kapıldı. Ebû Süfyan olup bitenlerden bir haber alabilmek için bir tepeye çıktı. Burada İslâm süvari karakoluna esir düştü. Hazreti Abbas kendisini Peygamberimiz Aleyhisselâmın huzuruna getirdi. Ebû Süfyan orada İslâm dinine girdi. Burada Mescid-i Haram'a sığınanlara, savaşmadan kendi evine kapananlara ve Ebû Süfyan'm hanesine girenlere dokunulmaması emri ile şereflendi.

Hicretin sekizinci yılı 20 Ramazan, milâdî 11 Ocak 630'da öğle vakti İslâm Ordusu tekbirlerle dört koldan Mekke'ye girdi. Silâh kullanılmadıkça kan dökülmemesi emrolunmuştu. müminler sadece birkaç direnişe karşılık verdi. Kabe'de bulunan 360 put kırılıp atıldı. Beytullah tertemiz edildi.

Kureyşliler, hayretler içersinde sabah taptıkları putların; öğleye kadar hepsinin yerle bir oluşunu seyrediyorlar, Hazreti Bilâl'in Kâbe üzerinde öğle ezanını okuyuşunu ve binlerce ağızdan tekbirlerle Allahü Teâlâ'ya yapılan şükür ve hamd nidalarını dinliyorlardı. Böylece yıllarca taptıkları putların faydasızlığını anlamakla lanetler okuyorlar, islâm ile şereflenmeye koşuyorlardı.

Müminler Kabe'de topluca namazlarını kıldılar. Peygamberimiz Aleyhisselâmın birlik ve eşitlik hakkındaki hutbesini dinlediler. Efendimiz (A.S), İslama çok zararı dokunan birkaç kişi dışında, bütün Mekke'lilere afv ilân ediyordu. O'nun bu cömertliği karşısında Mekke halkı şimdiye kadar yaptıklarından ar duydular. Akın Akın müslüman olarak erkekli, kadınlı Fahri Kâinat Efendimize biat ettiler.

Huneyn Gazası (M. 630- H.
cool.gif

Mekke'nin fethiyle Kureyş meselesi çözülmüş, onların tesirinde kalan Arap kabileleri de islâmı kabul etmeye gelmişlerdi. Ancak Arapların en büyük kabilesi olan Hevazin kabilesi, İslâmın üstünlüğünü istemiyorlardı. Müslümanların zafer rahatlığı içinde olduğu bir sırada 20 bin asker topladılar. Müslümanları hazırlıksız yakalamak istediler. Bunu duyan Peygamberimiz Aleyhisselâm Mekke'de bir vekil bırakarak 12 bin kişilik ordusu ile Hevazin üzerine yürüdü. Orduya bazı yeni müminler de katıldı.

Hevazin ordusu, bir boğazda ani baskın yaptıkları İslâm ordusunu sıkıştırdı. Bu beklenmedik saldırı müminleri şaşırttı. Mekke'nin fethi gibi büyük bir zaferin verdiği rahatlık da onları aldattı, işi gevşek tutmalarına sebep oldu. Hazreti Halid b. Velid'in kumandasındaki birliğin bozulması da, morallerini iyice bozdu. Bu şaşkınlıkla gelen bozgun karşısında İslâm Ordusu dağılmaya başladı. Ancak Peygamberimiz Aleyhisselâm sahabilerine seslenerek etrafında toplanmalarını istedi. Düşmanın üzerine hücum edip askerin moralini düzeltti. Savaşta da en üstün kendisinin olduğunu gösterdi. Bozulan İslâm askerleri yeni bir hamleyle düşmanı hezimete uğrattı. Hevazin Ordusu bütün varlığını savaş meydanında bırakarak kaçtı. Müslümanların kovalaması ile iyice perişan oldular.

Hevazin kabilesi, savaşta kaçmayı önlemek için kadın, çocuk, mal, servet neleri varsa yanlarında getirmişti. İslâmın zaferi karşısında bunlar da fayda etmedi. Müminlerin 4 şehîdine karşılık 70 ölü, 6 bin esir, 24 bin deve, 40 bin koyun ve 4 bin okka gümüş ganimet bırakarak kaçtılar. Esirler arasında Peygamberimiz Aleyhisselâmın süt kız kardeşi Şeymâ da vardı. Efendimiz (A.S) kendisine hürmet ve ikramda bulundu. Bir çok mal vererek memleketine gitmek üzere serbest bıraktı.

Bu durumdan ümitlenen Hevazin kabilesi ileri gelenleri de ricada bulundular. Böylece 6 bin esir serbest bırakıldı. Eşine rastlanmayan bir fazilet örneği gösterildi. Peygamberimiz Aleyhisselâmın, cömertliği dillere destan olan Hâtemi Tâî'nin kızını da hediyeler vererek serbest bırakması, üstün ahlâkından bir örnek, iyiliklere gösterilen karşılığa bir delildir.

Mekke'nin fethinden 16 gün sonra, milâdî 27 Ocak 630 tarihinde yapılan bu gazâ, Hevazin kabilesi ile Huneyn Vadisinde yapılmış, bu iki isimle anılmıştır. Peygamberimiz Aleyhisselâm savaştan sonra Mekke'ye döndü. Vekil bıraktığı 20 yaşındaki Hazreti Attab'ı, idaresinin iyi olmasından dolayı Mekke Valisi yaptı. Kabe'yi tavaftan sonra Mekke'den ayrıldı.

Taif Kuşatması, Evtas Savaşı (M. 630- H.
cool.gif

Huneyn'den kaçan Hevazin askerlerinden bir kısmı Taif kalesine, bir kısmı da Evtas'a kaçmıştı. Peygamberimiz Aleyhisselâm Evtas'a bir birlik gönderdi. Kendisi de Taife hareket etti. müminler Evtas'tan zafer ve ganimetlerle döndü. Taif kalesi sağlam, halkı ise savaşa kararlıydı. 15 günlük kuşatma sırasında mancınık ve Debbâde" denilen ağaç tanklar gibi ağır âletler kullanıldı. Fakat müminler bir sonuç alamadı. Kaledekiler ise yiyeceklerini depo etmişler, sonuna kadar direnmeye niyetliydiler.

Peygamberimiz Aleyhisselâm, kalenin alınması için çok kan döküleceğini anladı. Atılan oklarla 12 mümin de şehîd olmuştu. Sahabileriyle ne yapacaklarını konuştu. Her tarafı müslümanlar ve dostlarıyla sarılı Taif'lilerden bir zarar gelmeyeceği fikri kabul edildi. Müslümanlar kuşatmayı bırakıp çekildiler. Taif'liler ise, bir sene sonra kendiliklerinden gelip müslüman oldular. Taife sığınan Hevazin kabilesi reisi Malik ise, İslâm olmayı kabul ettiği için çoluk ****** serbest bırakıldı.

Kabileler Topluca İman Ediyorlar
Mekke'nin fethinden sonra Arap kabilelerinden henüz imân etmemiş olanlar da İslama geldi. Yeni müminlere dinleri öğretmek için âlimler gönderildi. Bahreyn, Gassan ve Yemen Hükümdarları gönderilen elçilerle müslüman oldu. Müslüman olan hükümdarlardan Maan Emiri Ferve ise, bağlı olduğu Bizanslılar tarafından öldürüldü. Yeni İslâm ülkelerine, şehirlerine valiler tâyin edildi. Eski dinlerinde kalmaya devam eden Hıristiyan, yahudi ve mecusî toplulukları vergiye bağlandı. Özetle İslâm Dini Arapistan yarımadasında hükmünü uygulamaya ve kök salmaya başladı.

Tebük Gazası (M. 630-H.
cool.gif

İslâm Dininin her tarafa yayılmaya başlaması Bizans Devletinin huzurunu kaçırdı. İranlılara üstünlük sağladıktan sonra, müslümanların da ilerlemesini durdurmak istediler. Bu sebeple 40 bin kişilik bir ordu hazırladılar. Peygamberimiz Aleyhisselâm, bu haberi alınca asker toplanması için emir verdi. Hicretin 9'uncu milâdın 630'uncu yılının, sıcak aylarında 30 bin kişilik bir ordu hazırlandı.

O sırada kıtlık hüküm sürdüğü için, müminler orduyu donatmak için yarışa girdiler. Münafıklar ise, sıcak ve iş zamanını, yolun uzunluğunu, düşmanın büyüklüğünü ileri sürüp bozgunculuk yapmaya çalıştılar. Peygamberimiz Aleyhisselâm İslâm ordusuyla Medine ile Şam arasında Tebük denilen yere kadar geldi. Ancak karşılarına düşmanın çıkmadığını gördü. Çünkü İslâm ordusunun büyüklüğü, her tarafa dehşet "salmıştı. Bizans Devleti ise iç çekişmelerle uğraşıyordu. Bu sebeple müminlerle savaşmaktan kaçınmışlardı.

İslâm Ordusu Tebük'te 20 gün kaldıktan sonra döndü. Peygamberimiz Aleyhisselâm Şam'a girme teklifini kabul etmedi. Çünkü orada vebâ salgını vardı ve bu tehlikenin üzerine gitmekten sakındı. Düşman sindirildiği için, kuzeyden gelecek büyük tehlike de atlatılmış, istenen sonuç elde edilmişti. Bu arada civardaki bazı hükümetler ve kabileler ile ahid yapıldı, vergiye bağlanarak dostluk kuruldu.

Münafıkların Fesadı ve Mescid-i Dırar
Peygamberimiz Aleyhisselâm, Ramazan ayında Tebük'ten Medine'ye döndü. Büyük bir sevinçle karşılandı. İslâm Ordusunun Bizans Devletine karşı koyması, her tarafta geniş yankılar uyandırdı.

Münafıklar ise, Hıristiyan ve yahudilerle işbirliği yaparak İslâmı baltalamak çabalarını sürdürüyordu. Müminleri, türlü bahanelerle Tebük seferinden alıkoymak istemişler, bozgunculuk yapmışlardı. Kendileri dışındaki İslâm düşmanlarının yardımı ve teşviki ile bir mescid yapmışlardı. Kuba Mescidi yakınında yapılan ve buradaki cemaati bölmek istedikleri mescid, sadece adıyla ibadet yerini andırıyordu. Aslında ise, müminlere karşı dış düşmanlarla yapılacak bir savaş için hazırlanmış, içi silâh deposu haline getirilmişti. Münafıklar Tebük Savaşına giderken, Peygamberimiz Aleyhisselâmı mescidlerinde namaz kılmaya davet etmişler, söz de almışlardı.

Peygamberimiz Aleyhisselâm Tebük'ten dönünce, buraya uğramak istedi. Ancak ilâhî vahiy ile işin hakikati bildirildi.

Çünkü Peygamberimize suikast yapmayı bile düşünüyorlardı. Bunun üzerine Efendimiz mescidin yıkılması için emir verdi. Yerle bir edilerek, gizli emelleri ortaya çıkarılan bu yere, "Mescid-i Dırar = Zarar Mescidi" adı verildi. İki ay sonra münafıkların reisi Abdullah b. Ubey b. Selül ölünce, adamları da dağıldı. Böylece İslâm, dışarda Bizans, içerde ise münafıklar gibi iki tehlikeyi atlatmış oldu.

Veda Haccı ve Hutbesi (M. 632- H.1O)
Hicretin dokuzuncu yılında Hazreti Ebû Bekir, Hac Emîri seçilmiş ve 300 müminle Hac ibadetini yerine getirmişti. Hazreti Ali ile beraber kâfirlerin artık Kabe'yi ziyaret edemeyeceklerini bildirmişlerdi. Bunun üzerine müslüman olmayan kabileler de imân ile şereflendiler. İslâm Dini Arap yarımadasında girmedik yer bırakmadı.

Bir sene sonra, hicretin 11. milâdın 632'nci yılında, Peygamberimiz Aleyhisselâm 40 bin kişilik bir topluluk ile haccetmek üzere Mekke'ye gitti. O'nun gelişini duyan müminler Zilkade ayında Mekke'de toplandı. Böylece Peygamberimiz Aleyhisselâm hac sırasında 124 bin kişilik bir İslâm topluluğuna hutbe okudu. İslâm Dininin tamamlandığına işaret ederek, insanlığı maddî ve manevî huzura, kurtuluşa kavuşturacak şeriat hükümlerini, sonsuz nimetleri bildirdi, nasihatlar etti.

Büyük peygamber, Efendimiz Aleyhisselâm devesinin üzerinde idi. Devesinin yularından Amr b. Harice tutuyordu. Devenin ağzından çıkan köpükler, Amr b. Haricenin başına dökülüyordu. Efendimizin sözlerini tekrar edecek olan da gür sesiyle meşhur, Rebia b. Ümeyye b. Halefti. Ve Resülüllah Efendimiz sözlerine şöyle başladı:

Cenabı Hakka Hamdü sena ederiz. Ona döneriz. Nefislerimizin fenalıklarından ve kötü amellerimizden Allaha sığınırız. Allanın hidayet ettiğini kimse yoldan çıkaramaz. Allanın şaşırttığnı da kimse doğru yola getiremez. Şehadet ederim ki Allahtan başka ilah yoktur. Birdir, eşi ve ortağı yoktur. Yine şehadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve peygamberidir. Ey Allanın kulları! Allahtan korkmanızı ve O'na itaat etmenizi vasiyet ederim.

Ey insanlar! Sözlerimi dikkatle dinleyiniz. Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada, ebedi olarak bir daha birleşemiyeceğim.

Sonra da Peygamberimiz Aleyhisselâm Rebia b. Ümeyye'ye size:

"Ey insanlar! bu hangi beldedir, diye soruyor de. Buyurdu. Rebia b. Ümeyye de bunu bağırarak onlara duyurdu.

Onlar da haram ve dokunulmaz olan beldedir, diyorlardı.

Peygamberimiz, "Söyle onlara Allah sizlere kanlarınızı ve mallarınızı rabbinize kavuşuncaya kadar bu beldeniz gibi haram ve dokunulmaz kılmıştır. Sizler muhakkak rabbinize kavuşacaksınız. Amellerinizden işlediklerinizden sorguya çekileceksiniz" buyurdu.

-Tebliği ettim mi? diye sordu. Sonra elini semaya kaldırdı. Ey Allahım bunlara tebliğde bulunduğuma şahit ol dedi.

"Kimin yanında emanet varsa, onu hemen sahibine teslim etsin. İyi biliniz ki üç şey müslümanların kalblerine kin ve kıskançlık sokmaz.

1- Allaha ihlaslı olarak amel etmek.

2- Emir sahiplerine nasihatte bulunmak.

3- Müslümanların cemaatına İtikat ve salih amelde tabi olmak(ki onlar dua ederlerse dualarının kabul ve arkalarındakilerine de şamildir.). İyi biliniz ki cahiliyet devrine ait her şey ayaklarımın altına konulmuş, hükümsüz sayılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası da bize ait, kan davalarından İbni Rebia'nın kan davasıdır. Cahiliyet devrinde olan, bütün faizler de kaldırılmış, hükümsüz sayılmıştır. Kaldırdığım ilk faiz, Amcam Abbas'ın faiz alacağıdır, onun da tümü kaldırılmıştır. Fakat ana paralarınız size aittir, sizin hakkınızdır. Ne. bundan fazlasını isteyip borçlulara zulmediniz, ne de hakkınızdan aşağı alıp, mazlum duruma düşünüz. Allah faiz yoktur diye hükmetmiştir.

Şimdi ey insanlar! Şeytan Muhakkak ki şu toprağınızda kendisine tapınmaktan temelli olarak ümidini kesmiştir. Fakat siz bunun dışındaki ufak tefek işlerinizde, Şeytana itaat edecek olursanız, bu onu hoşlandıracaktır. Dininiz üzerinde ondan sakınınız.

....................

Ey İnsanlar! Kadınlar hakkında Allahtan korkunuz. Çünkü siz onları ancak Allanın emaneti olarak aldınız. Ve kendileri ile evlenmeyi de Allanın kelimesi (Dini Nikâhla) helal edindiniz.

Ey insanlar şüphe yok ki sizin kadınlarınız üzerinde hakkınız vardır, onların da sizlerin üzerinde hakkı vardır. Sizin onların üzerinde hakkınız döşeğinize sizden başka hiç kimseyi ayak bastırmamaları, fuhuş irtikab etmemeleri, istemediğiniz kimseyi izniniz olmadıkça evlerinize sokmamalarıdır. Eğer onlar bunun aksini yaparlarsa, Allah size onları yatakta yalnız bırakmanıza izin vermiştir. Kendilerini fazla incitmeyecek şekilde dövebilirsiniz de .. Eğer uysallık ederler size boyun eğerlerse onların üzerinizdeki hakkı maruf veçhile yani memleket adet ve geleneğine göre kendilerinin bütün yiyecek ve giyeceklerini sağlamaktır. Kadınlar hakkında hayırlı olmanızı tavsiye ederim.

Çünkü onlar yanınızda zayıftırlar. Emanettirler. Kendileri için bir şeye malik değildirler.

Ey insanlar! size tebliğ etmiş olduğum sözlerimi aklnızda iyice tutunuz. Ben size öyle bir şey bıraktım ki Ona sımsıkı sarılırsanız hiçbir zaman sapmazsım. O Allanın kitabıdır. Allanın Peygamberinin sünnetidir. Ehli beytimdir.

Ey insanlar sözümü iyi dinleyiniz ve aklınızda iyice tutunuz. Müslüman müslümanın kardeşidir. Ve böylece bütün müslümanlar kardeştirler. Kişiye kardeşinin malı, kendisi onu gönlünden kopararak vermedikçe helal olmaz. Kendinize zulüm ve yazık etmeyiniz.

-Allah Aşkına tebliğ ettim mi? diye sordu. Müslümanlar da Allah için evet dediler.

Peygamberimiz,

-Ey Allahım şahit ol, diyerek Allahı şahit tuttu.

Sakın benden sonra kâfircesine cahiliyet hallerine dönmeyiniz. Ve birbirinizin boynunu vurmayınız.

Ey insanlar rabbınız bir, babanız birdir. Hepiniz Ademin soyundansınız. Adem de topraktandır. Allah katında sizin en şerefliniz en muttekı olanınız, Allanın emirlerini en çok yerine getiren, yasaklarından da sakınanınızdır. Arabın Araptan olmayana üstünlüğü ancak takva iledir, buyurdu.

Ve

-Tebliğ ettim mi ?diye sordu.

-Evet, dediler. Sizden burada bulunanlar bunları bulunmayanlara da tebliğ edip ulaştırsın.

-Ey insanlar! Size azası kesik bir köle bile emir tayin edilecek olsa sizi Allanın kitabı ile idare ettiği zaman onu dinleyiniz ve itaat ediniz, buyurdu.

Sonra müslümanlara sordu:

-Benim hakkımda ne diyeceksiniz bakayım? . Müslümanlar:

-Allah tarafından getirdiklerini bize tebliğ ettin, peygamberlik vazifeni yerine getirdin, bize nasihat ettin diye şehadette bulunacağız dediler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, Şehadet parmağını havaya kaldırıp halka işaret ederek"

-"Allahım şahit ol, Allahım şahit ol, Allahım şahit ol!"

Vesselamü Aleyküm ve rahmetüllahi ve berakâtühü buyurarak hutbesini sona erdirdi.

Peygamberimiz Aleyhisselâm bundan sonra haccetmediği için, bu haccı ve hutbesi "Vedâ Hacı" ve "Vedâ Hutbesi" olarak anıldı. Bu hac emri sırasında 63 deve kurbanı kendisi kesti. Kalanlarını Hazreti Ali keserek 100'e tamamladı. Peygamberimiz Aleyhisselâm, her sene için bir kurban keserek ömrünün 63 senede sona ereceğine, İslâm Nurunun tamamlanmasıyla, dünyadan ayrılacağına işaret etti. Kabe'de 10 gün kaldıktan sonra Medine'ye döndü.

Son Peygamber Ordusu
Peygamberimiz Aleyhisselâm hicretin 11'inci yılı Safer ayında, Şam yolunu açmak için bir ordu hazırlattı. Mute savaşında şehîd düşen kumandan Hazreti Zeyd b. Harise'nin oğlu Hazreti Usame b. Zeyd'i 20 yaşında ordunun başına geçirdi. Bir çok ileri gelen sahabiler de bu genç kumandanın emrindeydi. Peygamberimiz Aleyhisselâm ordusunu uğurladıktan sonra saadetli hanesine döndü.

Hastalanıyor
Peygamberimiz Aleyhisselâm 23 senelik vazifesinin sona erdiğini ve yakında dünyadan ayrılacağını anlamıştı. Uhud şehîdlerini ziyaret ederek sekiz yıl sonra cenaze namazlarını kıldı. Meşhur Baki' mezarlığına giderek orada yatan müminleri de ziyaret etti. Yakında kendisinin de o âleme göçeceğini bildirdi. Nitekim Rebiulevvel ayına bir gün kala hastalandı. Sahabilerine bir hutbe okuyarak Arapistan'ın putperestlerden temizlenmesini, gelen elçilere iyi davranılmasını emretti, son nasihatlarını yaptı. Yanında bulunan zevcelerinin hissesini ayırdı, kalanını sadaka olarak dağıttı. Peygamberimizin hastalığını duyan islâm Ordusu geri döndü.
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.