Gidersen hani sığınaklarım?
Eksilir, zarar kalırım…
Kalırım!
Yeni günün tenine dağılır yaralarım.
Sana yağmur diyorum…
Uzun boylu umuttun,
tadında unutuldun.
Nerde büyük uçurumların,
kış suların, yaz uykuların?
Sana yağmur diyorum ıslaklığım bundan.
Yağ da ıslanalım, ama uslanmayalım,
uslanmayalım!
Gün, vursun yükünü gecenin hırkasına;
yol, vursun sesini uzaklığın pasına,
sesime kibrit çaksan tutuşacağım…
Sargısızım,
çoğalırım,
çoğaldıkça arsızım!
Sana yağmur diyorum…
En haklı aşk,
alkışsız sürebilendir
ve en haklı kavganın öznesi,
ölmemek için dövüşürken de ölebilendir…
O an…
İşte o an,
ey bizi ayrı takvimlere düşüren zaman,
yere bir bahar dalı düşmüş gibi mi olur?
Sıradağlar mı tutuşur bağrının orta yerinde?
Yeter, kan sıçratmayın sabahın seherine;
Boğulursunuz…Boğulursunuz!
Yılmaz Odabaşı
Eksilir, zarar kalırım…
Kalırım!
Yeni günün tenine dağılır yaralarım.
Sana yağmur diyorum…
Uzun boylu umuttun,
tadında unutuldun.
Nerde büyük uçurumların,
kış suların, yaz uykuların?
Sana yağmur diyorum ıslaklığım bundan.
Yağ da ıslanalım, ama uslanmayalım,
uslanmayalım!
Gün, vursun yükünü gecenin hırkasına;
yol, vursun sesini uzaklığın pasına,
sesime kibrit çaksan tutuşacağım…
Sargısızım,
çoğalırım,
çoğaldıkça arsızım!
Sana yağmur diyorum…
En haklı aşk,
alkışsız sürebilendir
ve en haklı kavganın öznesi,
ölmemek için dövüşürken de ölebilendir…
O an…
İşte o an,
ey bizi ayrı takvimlere düşüren zaman,
yere bir bahar dalı düşmüş gibi mi olur?
Sıradağlar mı tutuşur bağrının orta yerinde?
Yeter, kan sıçratmayın sabahın seherine;
Boğulursunuz…Boğulursunuz!
Yılmaz Odabaşı