- 28 Ocak 2007
- 6,759
- 48
Paranın ekonomik bir kaynak olduğunu düşünebiliriz. Ancak para yalnızca bir semboldür. Para kendi başına herhangi bir şey üretmez. İnsanların ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetlerin üretiminde kullanılacak kaynaklara üretim elemanları diyoruz. Üretim elemanları dörde ayrılır:
1- Toprak
2- Sermaye
3- Emek
4- Girişimci (müteşebbis)
1- TOPRAK :
İnsani olmayan bütün doğal kaynakları içerir. Tarımsal arazi, inşaat arazisi, madenler ve cevherler, nehirler, okyanuslar ve atmosfer ile buralarda bulunan her şey akla gelir. Dolayısıyla hava ve su gibi doğada serbestçe bulunan malların arzı da bu gruba girer. Buna “tabiat” veya “doğa” da denir. Yer altı ve yer üstü kaynaklarını kapsar.
Ancak sanayi sektöründe bu kavram hammadde olarak anlaşılır. Yani diğer işletmelerden alınan yedek parça, çelik saç, boya vb. gibi. Toprak kavramı üretime kuruluş yeri olarak da katılabilir. Bir işletmenin çalışabilmesi için gerekli olan enerji de katılabilir.
2- SERMAYE :
Malların ve hizmetlerin üretimini kolaylaştıran, toplumun veya bireyin biriktirdiği aktif varlıkların toplamına sermaye denir.
Sermaye; bir malın üretimine başlandıktan sonra bu malın gereksinimler için fayda yaratır şekle gelmesine kadar geçen zaman sürecinde üretim için gerekli maddeler olarak düşünülmedir.
Tesisler, fabrikalar ve makine donanımları, sermayenin en bilinen türleridir. Ancak toplum tarafından ortak kullanılan yollar, okullar, hastaneler toplumsal sermayeyi oluşturur. Eğitimli işgücünün ortaya koyduğu beceriler de insan sermayesini ortaya koyar.
Sermaye doğada bulunmayıp sonradan üretilir. Miktarının artırılması mümkündür.
Teknik sermaye; sabit sermaye ve döner sermaye olarak iki kısımda incelenir.
Sabit Sermaye; üretim süreci içinde yapı değiştirmez. Ancak, uzun dönemde belirli bir yıpranmaya uğrar.
Döner sermaye;Üretim sürecine katıldıklarında nitelik ve nicelikleri değişim gösteren unsurlardır.
Hukuki bakımdan sermaye; harcanmasına gerek kalmadan gelir sağlayabilen unsurlardır. Örneğin, elimizdeki bir tahvil bir süre sonra size belirli bir getiri sağlayacaktır.
Burada önemli olan nokta, ekonominin konusu olan sermayenin konusu olan sermayenin para olarak ifade edilebilen bir unsur olmadığıdır. Ancak, paranın satın alabileceği mal ve hizmetler sermaye olarak kabul edilmelidir. Sermaye fiziksel ve nakit (parasal) niteliği olan bir yapıya sahiptir.
3- EMEK :
Zeka veya beden gücü ile üretime katılan insan unsuruna emek denir.
Dünyada yaşayan insanların yerine getirdikleri bütün işleri ifade eder. Sadece ücret veya maaş karşılığı değil, aynı zamanda aile içinde veya evde yerine getirilen işleri de kapsar. İster fiziksel olarak yapılan iş, isterse vasıflı zihinsel iş olsun, mesleklerin ve uğraşların her türü bu kategoriye girer. Üretimde kullanılan emek, yalnızca insanların fiziki ve fikri gücünden yararlanmak anlamını taşır. İnsanlar emekleri karşılığında ücret geliri elde ederler. Bu elde ettiği gelirin sağladığı fayda, bunu elde etmek için katlandığı güçlükten büyük olduğu sürece çalışır ve ücret gelirinin sağladığı faydanın katlanılan güçlüğe eşit olduğu denge durumuna kadar devam eder.
Bir ülke ekonomisindeki emek faktörü, o ülke nüfusu ile yakından ilgilidir. Ancak nüfusun tümünü iş gücü olarak kabul etmek doğru olmaz. Ülke nüfusunda çalışan ve çalışma arzusunda olan nüfus emek özelliğini taşımaktadır. Bir ülkedeki emek faktöründen yeterince yararlanılmıyorsa ekonomik bir kayba uğramanın yanı sıra, sosyal bir baskı da gündeme gelecektir.
4- GİRİŞİMCİ (MÜTEŞEBBİS) :
Bir ekonomik olguyu düşünen, plânlayan, ve etkin şekilde yürüten, diğer üç üretim elemanını da bilinçli şekilde koordine ederek bunları üretime katan güce girişimci (müteşebbis) denir.
Diğer bir tanıma göre; parasını kâr getireceği düşünülen bir projeye yatırarak risk alan kişiye müteşebbis veya girişimci denir.
Müteşebbisin en önemli özelliği belirli bir riski üstlenmesidir. Müteşebbis bu riski, işletme sahibi veya işletme sahipleri olarak üstlenirler. Günümüzde işletmelerin idari kadrosunda çalışan profesyonel yöneticiler müteşebbis değildir.
Müteşebbis üretim faaliyetine katılma sonucunda kâr elde eder.
Müteşebbisin fonksiyonlarını şu şekilde sıralanabilir:
1- İşletmenin kurulma kararını verir.
2- İşletmeyi bizzat yönetir veya yönetecek olanları tayin eder.
3- İşletmede alınan kararların sonucuna katlanır ve bu kararların riskini taşır.
4- İşletmenin nasıl yürütüleceğini planlar, işletmenin sürekliliğini ve kârlılığını sağlamak yönünde etkin kararlar alır.
Bunlardan başka, üretimde yeni bir teknoloji uygulayarak kalite üstünlüğü veya fiyat düşüklüğü sağlamak, üretimine yeni ihraç pazarları bulmak da müteşebbisliktir. Bu görevler veya nitelikler de müteşebbisin asıl görevi olan işletmeyi kurmak ve çalıştırmak kadar önemlidir.
Az gelişmiş ülkelerin niçin kalkınamadıklarına nedenleri araştırıldığında, bu ülkelerde toplum tarafından müteşebbislere değer verilmediği veya müteşebbis ruhlu insanların az olduğu sonucuna varmışlardır. O halde ülkemizin de gelişmiş ülkeler arasında yer almasının koşullarından biri de müteşebbislere gereken değer verilmesi ve sayılarının artırılmasıdır.
FİYAT :
Değişime konu olan para miktarına fiyat denir.
Değişim değerinin parayla ifadesi, fiyat kavramını oluşturur. Örneğin, bir deftere ödenen para miktarı bu malın fiyatıdır. Bir tarlanın kiraya verilmesiyle ödenen para toprağın fiyatıdır. Tüketim ve üretim olayını belirleyecek gelirin oluşumunu, kullanımını ve bölüşümünü sağlayan unsur, fiyatlar sistemidir.
Mal ve hizmetlerin alınıp satıldığı, mal piyasası adını verdiğimiz piyasada, değişime konu olan mal ve hizmetler için ödenen bedeller mal piyasası fiyatlarıdır.
Arz ve talep edilen üretim faktörleri için faktör piyasasında ödenen bedeller ise faktör piyasası fiyatlarıdır.
Mal piyasasında oluşan fiyatlar; efektif fiyatlar (piyasa fiyatları) ve virtüel fiyatlar (arzulanan fiyatlar) olmak üzere iki kısımda incelenir. Efektif fiyatlar; satın alınan mal ve hizmetler karşılığında fiilen ödenen para miktarıdır.
Mal piyasasındaki fiyatlar oluşturdukları piyasaya göre; Serbest piyasa fiyatları, tekel fiyatları ve eksik piyasa fiyatları olarak isimlendirilirler.
Mal piyasasında oluşan virtüel fiyatlar; satışa konu olan mal ve hizmetler için alıcı ve satıcı tarafından tasarlanan fiyatlardır. Henüz alım satıma konu olmamıştır. Bunlar arz ve talep fiyatlarıdır.
Arz fiyatları; işletmelerin üretip, satışa sundukları mal ve hizmetler için arzuladıkları fiyatlardır. İşyeri vitrinlerinde gördüğümüz fiyatlar bu tip fiyatlardır. Yani satıcının o malı satmayı arzuladığı fiyattır. Dolayısıyla bu fiyat bir pazarlık fiyatıdır.
Talep fiyatı;alıcıların bir malı almayı arzuladıkları fiyattır. İhtiyaçlarını gidermek arzusunda olan tüketiciler, belirli gelirleri ile satın alacakları mallar için en düşük fiyatı vermeyi arzu ederler.
Arz ve talep fiyatları birer virtüel fiyattır. Alıcı ile satıcı arasında yapılan pazarlık sonucu ortaya çıkan (razı olunan) fiyat ise efektif fiyat (piyasa fiyat) tır.
Faktör piyasasında ise üretim faktörlerinin üretime katılması karşılığında, bir bedel almaları söz konusudur. Toprağın fiyatı rant, emeğin fiyatı ücret, sermayenin fiyatı faiz, girişimcinin fiyatı kâr olarak ortaya çıkar.
1- Toprak
2- Sermaye
3- Emek
4- Girişimci (müteşebbis)
1- TOPRAK :
İnsani olmayan bütün doğal kaynakları içerir. Tarımsal arazi, inşaat arazisi, madenler ve cevherler, nehirler, okyanuslar ve atmosfer ile buralarda bulunan her şey akla gelir. Dolayısıyla hava ve su gibi doğada serbestçe bulunan malların arzı da bu gruba girer. Buna “tabiat” veya “doğa” da denir. Yer altı ve yer üstü kaynaklarını kapsar.
Ancak sanayi sektöründe bu kavram hammadde olarak anlaşılır. Yani diğer işletmelerden alınan yedek parça, çelik saç, boya vb. gibi. Toprak kavramı üretime kuruluş yeri olarak da katılabilir. Bir işletmenin çalışabilmesi için gerekli olan enerji de katılabilir.
2- SERMAYE :
Malların ve hizmetlerin üretimini kolaylaştıran, toplumun veya bireyin biriktirdiği aktif varlıkların toplamına sermaye denir.
Sermaye; bir malın üretimine başlandıktan sonra bu malın gereksinimler için fayda yaratır şekle gelmesine kadar geçen zaman sürecinde üretim için gerekli maddeler olarak düşünülmedir.
Tesisler, fabrikalar ve makine donanımları, sermayenin en bilinen türleridir. Ancak toplum tarafından ortak kullanılan yollar, okullar, hastaneler toplumsal sermayeyi oluşturur. Eğitimli işgücünün ortaya koyduğu beceriler de insan sermayesini ortaya koyar.
Sermaye doğada bulunmayıp sonradan üretilir. Miktarının artırılması mümkündür.
Teknik sermaye; sabit sermaye ve döner sermaye olarak iki kısımda incelenir.
Sabit Sermaye; üretim süreci içinde yapı değiştirmez. Ancak, uzun dönemde belirli bir yıpranmaya uğrar.
Döner sermaye;Üretim sürecine katıldıklarında nitelik ve nicelikleri değişim gösteren unsurlardır.
Hukuki bakımdan sermaye; harcanmasına gerek kalmadan gelir sağlayabilen unsurlardır. Örneğin, elimizdeki bir tahvil bir süre sonra size belirli bir getiri sağlayacaktır.
Burada önemli olan nokta, ekonominin konusu olan sermayenin konusu olan sermayenin para olarak ifade edilebilen bir unsur olmadığıdır. Ancak, paranın satın alabileceği mal ve hizmetler sermaye olarak kabul edilmelidir. Sermaye fiziksel ve nakit (parasal) niteliği olan bir yapıya sahiptir.
3- EMEK :
Zeka veya beden gücü ile üretime katılan insan unsuruna emek denir.
Dünyada yaşayan insanların yerine getirdikleri bütün işleri ifade eder. Sadece ücret veya maaş karşılığı değil, aynı zamanda aile içinde veya evde yerine getirilen işleri de kapsar. İster fiziksel olarak yapılan iş, isterse vasıflı zihinsel iş olsun, mesleklerin ve uğraşların her türü bu kategoriye girer. Üretimde kullanılan emek, yalnızca insanların fiziki ve fikri gücünden yararlanmak anlamını taşır. İnsanlar emekleri karşılığında ücret geliri elde ederler. Bu elde ettiği gelirin sağladığı fayda, bunu elde etmek için katlandığı güçlükten büyük olduğu sürece çalışır ve ücret gelirinin sağladığı faydanın katlanılan güçlüğe eşit olduğu denge durumuna kadar devam eder.
Bir ülke ekonomisindeki emek faktörü, o ülke nüfusu ile yakından ilgilidir. Ancak nüfusun tümünü iş gücü olarak kabul etmek doğru olmaz. Ülke nüfusunda çalışan ve çalışma arzusunda olan nüfus emek özelliğini taşımaktadır. Bir ülkedeki emek faktöründen yeterince yararlanılmıyorsa ekonomik bir kayba uğramanın yanı sıra, sosyal bir baskı da gündeme gelecektir.
4- GİRİŞİMCİ (MÜTEŞEBBİS) :
Bir ekonomik olguyu düşünen, plânlayan, ve etkin şekilde yürüten, diğer üç üretim elemanını da bilinçli şekilde koordine ederek bunları üretime katan güce girişimci (müteşebbis) denir.
Diğer bir tanıma göre; parasını kâr getireceği düşünülen bir projeye yatırarak risk alan kişiye müteşebbis veya girişimci denir.
Müteşebbisin en önemli özelliği belirli bir riski üstlenmesidir. Müteşebbis bu riski, işletme sahibi veya işletme sahipleri olarak üstlenirler. Günümüzde işletmelerin idari kadrosunda çalışan profesyonel yöneticiler müteşebbis değildir.
Müteşebbis üretim faaliyetine katılma sonucunda kâr elde eder.
Müteşebbisin fonksiyonlarını şu şekilde sıralanabilir:
1- İşletmenin kurulma kararını verir.
2- İşletmeyi bizzat yönetir veya yönetecek olanları tayin eder.
3- İşletmede alınan kararların sonucuna katlanır ve bu kararların riskini taşır.
4- İşletmenin nasıl yürütüleceğini planlar, işletmenin sürekliliğini ve kârlılığını sağlamak yönünde etkin kararlar alır.
Bunlardan başka, üretimde yeni bir teknoloji uygulayarak kalite üstünlüğü veya fiyat düşüklüğü sağlamak, üretimine yeni ihraç pazarları bulmak da müteşebbisliktir. Bu görevler veya nitelikler de müteşebbisin asıl görevi olan işletmeyi kurmak ve çalıştırmak kadar önemlidir.
Az gelişmiş ülkelerin niçin kalkınamadıklarına nedenleri araştırıldığında, bu ülkelerde toplum tarafından müteşebbislere değer verilmediği veya müteşebbis ruhlu insanların az olduğu sonucuna varmışlardır. O halde ülkemizin de gelişmiş ülkeler arasında yer almasının koşullarından biri de müteşebbislere gereken değer verilmesi ve sayılarının artırılmasıdır.
FİYAT :
Değişime konu olan para miktarına fiyat denir.
Değişim değerinin parayla ifadesi, fiyat kavramını oluşturur. Örneğin, bir deftere ödenen para miktarı bu malın fiyatıdır. Bir tarlanın kiraya verilmesiyle ödenen para toprağın fiyatıdır. Tüketim ve üretim olayını belirleyecek gelirin oluşumunu, kullanımını ve bölüşümünü sağlayan unsur, fiyatlar sistemidir.
Mal ve hizmetlerin alınıp satıldığı, mal piyasası adını verdiğimiz piyasada, değişime konu olan mal ve hizmetler için ödenen bedeller mal piyasası fiyatlarıdır.
Arz ve talep edilen üretim faktörleri için faktör piyasasında ödenen bedeller ise faktör piyasası fiyatlarıdır.
Mal piyasasında oluşan fiyatlar; efektif fiyatlar (piyasa fiyatları) ve virtüel fiyatlar (arzulanan fiyatlar) olmak üzere iki kısımda incelenir. Efektif fiyatlar; satın alınan mal ve hizmetler karşılığında fiilen ödenen para miktarıdır.
Mal piyasasındaki fiyatlar oluşturdukları piyasaya göre; Serbest piyasa fiyatları, tekel fiyatları ve eksik piyasa fiyatları olarak isimlendirilirler.
Mal piyasasında oluşan virtüel fiyatlar; satışa konu olan mal ve hizmetler için alıcı ve satıcı tarafından tasarlanan fiyatlardır. Henüz alım satıma konu olmamıştır. Bunlar arz ve talep fiyatlarıdır.
Arz fiyatları; işletmelerin üretip, satışa sundukları mal ve hizmetler için arzuladıkları fiyatlardır. İşyeri vitrinlerinde gördüğümüz fiyatlar bu tip fiyatlardır. Yani satıcının o malı satmayı arzuladığı fiyattır. Dolayısıyla bu fiyat bir pazarlık fiyatıdır.
Talep fiyatı;alıcıların bir malı almayı arzuladıkları fiyattır. İhtiyaçlarını gidermek arzusunda olan tüketiciler, belirli gelirleri ile satın alacakları mallar için en düşük fiyatı vermeyi arzu ederler.
Arz ve talep fiyatları birer virtüel fiyattır. Alıcı ile satıcı arasında yapılan pazarlık sonucu ortaya çıkan (razı olunan) fiyat ise efektif fiyat (piyasa fiyat) tır.
Faktör piyasasında ise üretim faktörlerinin üretime katılması karşılığında, bir bedel almaları söz konusudur. Toprağın fiyatı rant, emeğin fiyatı ücret, sermayenin fiyatı faiz, girişimcinin fiyatı kâr olarak ortaya çıkar.