11 Sayısının gizemi

drbdrgokhan

Yeni üye
10 Eyl 2010
29
0
Bu Sayı Size Ne İfade Ediyor ?
‘‘Apollonius araştırmacısı Roberto Solarion'un iddasına göre Ayasofya'daki ‘‘Sahte İsa Mesih’ mozaiği Solarion'a göre bu tasvir gerçekte Apollonius'a aittir ve üstünde özel bir şifre vardır: sol kaşın üstünde 11 sayısına uygun bir yara işareti. Gizli teşkilata girenlere böyle bir işaret konuyor, Apollonius 16 yaşındayken Pisagorcu bir gizli teşkilata girmiş, Urfa-Harran bölgesinde 11. yüzyıla kadar Apollonius'a tapıyorlar 572’de Urfa Kralı Anatolius sözde İsa resimleri yaptırıp Apollonius'u resimlerin içine gizlettiriyor. Fakat biz buna Apollonius dersek bizi keserler diye de İsa suretinde Apolloniuslar yaptırıp 11 işaretini koyuyorlar. 10 kabbalah da mükemmel olan sayıdır. 11 ise kutsal bir sayıdır; kullanılmaz ve ‘ ‘Lilith'ın rakamı’ olarak kabul edilir. Dişil prensibi (Sophia/Hikmet) temsil eder. Yahudiler 11 den çok korkarlar. Adem'in Havva'dan önce birçok karısı olduğuna, bunların yüzleri olmayan ve her genç erkeği baştan çıkartan Lilit'ler olduğuna inanırlar. Evlerinin kapısına Lilith girmesin diye muska koyarlar. 11 aynı zamanda tıpkı 2 gibi bütünden ayıran demektir. 11 sadece ve sadece Pisagorcular tarafından kutsal bir sayı olarak görülür. Sebebi de, 1 ve 1, yani hem dişil hem de eril prensibi (Logos) aynı bedende saklanmasıdır.’

VATİKAN UZMANI ARAŞTIRMACI YAZAR AYTUNÇ ALTINDAL, ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA ÇIKACAK KİTABINDA ‘‘VATİKAN'IN EN ÖNEMLİ SIRRI’NI DEŞİFRE EDİYOR.
TARİHİN EN GİZLİ YALANI
‘‘İsa'yla aynı zaman diliminde, bugün Kemerhisar dediğimiz yerde yaşamış Apollonius isimli bir şifacı var. İsa Mesih'in yaptığı söylenen ölü diriltmeyi Efes'te yapmış. Kendisinden ‘‘İnsan suretindeki Tanrı’ diye bahsediliyor. İşte bu adamın hayatı intihal yoluyla İsa'ya atfedilmiş.’

‘‘Önce Tapınak Şövalyeleri, ardından Gül ve Hac Kardeşliği teşkilatı, Sion Teşkilatı ve sonra Masonlar bu sırrı günümüze taşıyorlar. Apolllonius'un hayatı 1501'de yayımlanıyor, Kilise bunu hemen yasaklatıyor. 1954'te Amerika'da Alice Weston bu olayı güncelleştirerek tartışmayı alevlendiriyor.’

‘‘Tartışılmaz gerçeklik olarak kabul edilen İncil metinlerinin aslında tamamen ilk dönem Kilise babaları tarafından uydurulmuş yalanlar oldukları, önce akademik çevrelerde son yıllarda da kamu oyunda tartışılmaya başlandı. Hıristiyanlık'ta İsa Mesih denilen kişi ancak Müslümanlara göre peygamber olan Kurân'da anlatılan kişi olabilir. Yoksa tanrının oğlu yapılmış olan kişinin hiçbir gerçeklikle ilgisi yok.’

‘‘Sır’ mı? Son yıllarda tüm dünyada belki de en çok tartışılan konu olan Hz. İsa Mesih'in yaşamı, ‘‘Sır’ kelimesinin gündelik lisanımızdaki kullanımını misliyle artırdı.

Da Vinci Şifresiyle kitlelerin gündemine giren Hıristiyan dünyasının sırları, hemen herkesin dilinde. İsa Mesih'in soyunun devam ettiği, ruhbanların Katolik Kilisesi'nin eliyle Hıristiyanlığı bir devlet dinî haline getirdiği ve bu sırrı bilen gizli cemiyetlerle yüzyıllardır arasında savaş olduğu yazılıp söyleniyor uzundur. Aytunç Altındal yeni kitabı ‘Yoksul Tanrı/Tianalı Apollonius'la tartışmaları bir sonraki basamaya taşıyor şimdi: ‘‘Bundan sonra Da Vinci Şifresi değil Apollonius var.’

Henüz 1970'lerde Yüzüklerin Efendisi'nin dünya çapında tutulacağına, Zen Budizm'in yaygınlaşacağını, Leonard Cohen'in dünya çapında ünlü olacağını öğrenen Altındal ‘‘hikmetfuruşluk değil kimi gizli örgütlerin ve hesaplamaların sonucu. Bunları bilmeden siyaset de yapılamaz.’ Diyor ve ekliyor: ‘‘İsa Mesih diye birisi hiçbir zaman var olmadı. Hıristiyanlığın gerçek kurucusu İsa değil, Anadolulu pagan Tianalı Apollonius'tur. Asırladır kilise yüz milyonlara sen benim tanrımı istiyorsan benim dediklerimi yapacaksın dedi. Artık gerçekler ortaya çıkıyor ve Vatikan tasfiye sürecine girdi.’

Teyibi Altındal'a uzatıyor ve aradan çıkıyoruz.
‘'İSA MESİH'İN HAYATI APOLLONİUS'TAN KOPYA EDİLDİ’
Kilisenin sunduğu şekliyle İsa Mesih'in hayatı tamamen bir kurgudan ibârettir. İsa'yla aynı zaman diliminde – sıfırla 90 yılları arasında – bugün Kemerhisar dediğimiz, o zamanlar Tiana diye bilinen yerde yaşamış olan Apollonius isimli bir şifacı var. Çok varlıklı bir ailenin çocuğu ve ‘ Apollo'nun oğlu' olarak tanınan pagan Apollonius 16 yaşına geldiğinde o dönemde eğitim merkezi sayılan Tarsus'a gitmiş ve buradaki Pisagorcu / Apollo'ya bağlı kişilerle tanışmış ve gizli bir teşkilatta öğrenci olmuştur. Aynı dönemde, Aziz Paul da yerlisi olduğu Tarsus'ta eğitim görüyordu. Biri Roma İmparatorluğu'nun asli dinsel sistematiği olan Paganizm'e göre, diğeri de Yahudi Farisi mezhebinin öğretilerine göre eğitilmişlerdi. Apollonius ile Paul'un Tarsus'ta tanışmış olmaları muhtemeldir.

Eğitiminin ardından Apollonius uzun yolculuklar yaptı. Her gittiği yerde, ahlâkı düzeltmek ve Pisagor'un dogmalarını yaymak için çalıştı. Kimi yerlerde sihirbaz ve şarlatan olarak suçlanan Apollonius, gerçekte bir şifacıydı ve mûcizeleri vardı. Adına bir tapınak yapılan ve birçok tapınakta da resmi bulunan Apollonius Ephesos da öldüğünde kendisine bir tanrı gibi tapılıyordu. Hıristiyan geleneğindeki ünlü Lezarus'un diriltilmesi olayı mesela. İşte bu olayı Apollonius Efes'te yapıyor, genç bir kızı diriltiyor. İfadesi oldukça net: ‘‘Ben şifacıyım, tabiatta böyle olaylar var, hasta kızı bitkilerle canlandırdım. 2. kez dirilt derseniz, yapamam.’

Araplar arasında Balyanus Usta adıyla bilinen Apollonius'un muziceleri Roma İmparatorluk kayıtlarında geçiyor. 217-220 yılları arasında Doğu Roma İmparatoru Domitian'ın bilge eşi İmparatoriçe Julia Donna'nın imparatorluk arşivindeki belgeleri vererek Flavius Philostratus adlı ünlü bir yazara hazırlattığı kitapta Apollonius'un ‘‘İnsan suretindeki tanrı olduğundan söz ediliyor.’ Roma İmparatorluğu diyor ki ‘‘İsa diye birisinin kaydı yok!’ Apollonius'un var.
Daha sonra Kilise Babaları, Hıristiyanlığı İmparator Konstantin'e kabul ettirmek için bu hikayeyi, Apollonius'un hayatını alıp İncil'de İsa'ya atfediyorlar. Konstantin zaten hiçbir zaman Hıristiyan olmuyor. ‘‘Ben yeni bir devlet kurdum; Yeni Roma. Yeni de bir din kuracağım’ diyor ve 325'te İznik'te 1. Ekümenik Konsili topluyor. Kendisi de konsilin başına geçiyor. Bizim İsa Mesih Tanrı'nın oğludur diyorlar Konstantin'e. Konsilin pagan başkanı bunda bir sakınca görmüyor; ‘‘Ee ne var bunda, ben de güneşin oğluyum.’

Konsilde alınan gizli bir kararla Apollonius'un yaşamı intihal yoluyla İsa Mesih'e atfediliyor ve Anadolu Ermiş Kilise tarafından adı ve eserleri ortadan kaldırılarak tarihten siliniyor. O güne kadar yazılmış olan 2500'e yakın İncil'in de sayısını dörde indiriyorlar. Böylece Hıristiyan öğretisiyle dönemin pagan motifleri birleşiyor ve ortaya pagan Hıristiyanlığı gibi bir olay çıkıyor.

Gerçekte vaftiz bile olmamıştır Konstantin. Ölmek üzere iken başında bekleyen 150 kadar kişi var, bir papaz bir bardak suyu üzerine döküyor, vaftiz oldu diyorlar. Fakat tabi hemen Konstantin aziz ilan ediliyor hatta 13. Havari yapılıyor. Ruhbaniyet de kendi istediği Hıristiyanlığın yayılmasını istiyor çünkü.

Tabii daha 1. yüzyıldan itibaren İsa Mesih'in tanrının oğlu filan olmadığını söyleyen Ariusçularvar. Diyorlar ki insanı tanrı yapmanız paganca bir olay. İnsanın tanrılaştırılma fikri zaten İsa doğmadan 1000 yıl önceden beri var. Mesala Mısır döneminde 2. Ramses daha hayattayken tanrı ilan edilmişti.

Bu intihalin tartışmaları yüzyıllar boyunca büyüyor. Önce Tapınak Şovalyeleri, ardından Gül ve Hac Kardeşliği teşkilatı, Sion teşkilatı ve sonra Masonlar sırrı günümüze taşıyorlar. Bu gruplar Kilise İncil'ine değil kendi gnostik İncillerine inanıyorlar. Kilisenin tarif ettiği İsa'ya inanmıyorlar çünkü. Apollonius'un hayatı 1501'de yayımlanıyor, kilise bunu hemen yasaklatıyor. Hollanda da yüzyıl sonra Gül ve Hac Kardeşliği teşkilatı kitap çıkarıyor, o da engelleniyor. 16. yüzyılda başlayan reform hareketi sırasında Apollonius'un yaşamı ve eserleri özellikle Arap bilim insanları tarafından yeniden Batı dünyasına tanıtılıyor ve ismi yeniden gündeme geliyor.
‘‘İSA'YI BENİMSEMEK İÇİN PAGAN SEMBOLLERİNİ KULLANDILAR’
Göreme'deki Karanlık Kilise'nin duvarlarında bir mandylion'un (Hıristiyan inancına göre kutsal sayılan bez) var. Her yıl binlerce Hıristiyan onu görmeye gelir. Özelliği, İsa Mesih'in kendi eliyle yaptığı tek portresi olduğuna inanılması. Rivayete göre Urfa Kralı Abgar cüzzam hastasıymış. İsa Mesih'in destansı şifacı güçlerini duyan Abgar, bir ressamı elçi yollamış. ‘‘Tanrı’nın oğlu İsa'ya gelsin beni iyileştirsin y da onun bir resmini yap, resme bakarak iyileşeyim.’ Fakat İsa Mesih'in yüzünde o kadar güçlü bir nur varmış ki elçinin gözleri kamaşmış ve resmi yapamamış. Bunun üzerine İsa elçinin boynundaki eşarbı alıp yüzüne tutmuş ve sureti eşarba çıkmış. Urfa'daki herkesin bu olayın ardından Hıristiyan olduğu söylenir.

Hıristiyan geleneğinde büyük önemi olan bu hikaye, tarihe mal olmuş bir palavra tabii...

Mandylion da İsa Mesih'i bir haçın ortasında görüyoruz. İyi de, İsa çarmıha gerildiği sıra da konuşmuyor ki elçiyle! Resimdeki diğer bütün sembollerse, Hıristiyanlığa ait olmayan Aplollo tapınaklarinde bulunan, yerel halkın aşina olduğu güneş, gökyüzü ve yıldız gibi pagan sembolleri. Bu sembollerin kullanılmasındaki amaç, pagan inançlarla yoğrulmuş olan dönemin halkına yabancılık çektirmeden İsa Mesih'i benimsetmekti. Resmin sağ ve sol tarafında ikili olarak bulunmalarının nedeni de şifacı olan kişiyi koruduklarına inanılması.

Hikayeye göre Urfa Kralı 1. Abgar bu olayın üzerine Hıristiyan oluyor. Fakat tarihsel olarak baktığımızda Urfa'daki ilk Hıristiyan kralın söylendiği gibi 1. Abgar değil, 217’de Hıristiyanlığı seçen 8. Abgar olduğunu görüyoruz.

Bütün bu masal Slyvia Anetta isimli, azîze rolleri oynayan bir kadının 6. yüzyılda yazdığı bir hikaye aslında.pencereleri olmayan ve kayaların içine inşâ edilen Karanlık Kilise'nin de zaten 6. yüzyılda yapıldığı bütün arkeolojik çalışmalarla sabitlendi. Kilisenin uydurduğu tipik palavralardan birisi bu hikaye, gerçekte Apollonius'tan ilham alarak kurgulanmış. Şifacı olan ve Urfa'ya birçok kez gidip gelmiş olan Apollonius'tan...
‘‘KATOLİK KİLİSESİ PAGAN PRATİKLERİNİ GASPETTİ’
Kilise bütün bu yayınlara karşı Apollonius'un çok tehlikeli bir Okültist (gizli ilimler üstadı) olduğunu ve İsa Mesih'ten üstün olmadığını söylemekle yetinmiştir. 20. yy'a gelindiğinde yaklaşık 300 kadar kitap yayınlanmış ve bunlarda da Apollonius'un Hıristiyanlığın gerçek kurucusu olduğu belirtilmiştir. 1954'te Amerika'da Alice Weston bu olayı güncelleştirerek tartışmayı daha da alevlendirdi. Tartışılmaz gerçeklik olarak kabul edilen İncil metinlerinin aslında tamamen ilk dönem Kilise Babaları tarafından uydurulmuş yalanlar oldukları önce akademik çevrelerde sonra da basında tartışılmaya başlandı.

İlginçtir ki, Katolik Kilisesi Apollonius'u karalamak için onun ‘cinlerle' uğraşan, şifa getirmek amacıyla ‘cinleri' kovan bir büyücü olduğunu yüzyıllardır yinelemektedir. Ne var ki, o dönemde ‘cin kovma' (Exorcism) paganlara özgü bir ‘şifa' yöntemiydi. Bugünkü tanımlarla söylersek bir tür ‘ruhsal terapi' ve psikolojik danışmanlıktı. Yahudilerde böyle bir uygulama ve inanç yoktu, olamazdı.

1. yüzyılda bu dalda en ünlü kişi Apollonius idi. Şaşırtıcı olan tamamen paganlara ait olan bu uygulamanın tıpkısı günümüzün Katolik Kilisesi'nde ‘resmen' vardır ve adı da ‘Athenaeum Pontificium Regina Apostolorum'dur. Burada deneyimli papazlar, tıpkı pagan Apollonius'un yaptığı gibi, ruhsal bunalımlar geçirmekte olan hastalarını ‘zapt' etmiş olan cinleri kovmaktadırlar. Katolik papazlar, Konstantin'in emriyle ‘Devlet Tanrısı' yapılmış olan İsa Mesih ve Kutsal Kitap İncil adına yapmaktadırlar bunu. Neyin adına yapılırsa yapılsın sonuç bir pagan pratiğinin, Katolik Kilisesi tarafından gasp edilerek kendisine mal edilmiş olduğu gerçeğini değiştiremez.
‘‘İSA MESİH'İN YAŞAMI ÇELİŞKİLER YUMAĞI’

Olayın özü şu: İncil'in yeni ahit bölümünde Yahudi asıllı İsa Mesih'e atfedilen birçok özellikle Tianalı pagan Apollonius'un yaşamı neredeyse birebir çakışmaktadır. Apollonius’ta rastlantı buya tıpkı İsa Mesih gibi tapınaklari ve tapınakları dolaşmış ve buradaki çarpık ve yoz dinsel öğretileri eleştirmiştir. Fakat İsa, Yahudi sinagoglarını, Apollonius ise pagan tapınaklarını gezmiştir. Tıpkı İsa Mesih gibi, Apollonius'ta insanlara kötü huylarından ve uygulamalarından vazgeçerlerse, kendilerine ‘yeni bir yaşam' verileceğini müjdelemiştir. Tabi bu yeni yaşam pagan tanrılarından gelecektir. Apollonius’ta tıpkı İsa gibi, tefecilerle tartışmış ve tapınaklarden çıkartılmalarını istemiştir. İncil'de de İsa Mesih'in sinegogun avlusundaki tefecilerin para masalarını nasıl devirdiği anlatılmaktadır.

Mesih olmak Yahudilik'te bir mevkii temsil eder. Dini bir otorite kullanarak bu dünyayı yeniden düzenleyecek kişiye verilen unvandır ve tanrının oğlu olmak anlamına gelmez. Bu yüzden zaten dönemin Yahudileri İsa Mesih'in bildikleri anlamıyla Mesih olduğunu da kabul etmemiş, ‘‘Bu Mesih kadar güçlü ve bilgili bile değil; kendisini tevkif ediyorlar, kuzu kuzu gidiyor.’ Diyerek karşı çıkmışlardır.

İsa Mesih'in yaşam hikayesinde ciddi problemler var. Örneğin bekar olması... Yahudi inancına göre o dönemde bir erkeğin, hasta ya da özürlü değilse, 30 yaşına kadar evlenmemesi mümkün değil. Yine de evlenmemişse toplumdan dışlanıyor, Yahudilik adına konuşamadığı gibi kendisi de Yahudi kabul edilmiyor. Tabi İsa Mesih'in idam edildiğini de tam olarak bilemiyoruz. Fakat Meryem'in oğlu M.Ö. 200'de yaşamış olan Sıraç'ın Oğlu İsa var, o gerçekten de idam edilmiş...
‘‘BUGÜN İSA'YI VATİKAN'IN ÖNÜNDEN GEÇİREMEZLER’

Eğer İsa diye biri yaşadıysa her peygamberin söylediği gibi insanlara (iyi olun, kötülük yapmayın gibi nasihatler verdi.) Doğru yolu gösterdi ve sonra da onu öldürdüler. Ya da Müslümanların inandığı gibi Keşmir'de öldü. Yani Hıristiyanlık'ta İsa Mesih denilen kişi ancak Müslümanlara göre peygamber olan, Kurân'da anlatılan kişi olabilir. Yoksa Tanrı’nın oğlu yapılmış olan kişinin hiçbir gerçeklikle ilgisi yok. Öyle birisi yaşamış değil. Tamamen başkalarının hayatlarından alınarak uydurulmuş sanal bir karakter. Babasız doğması, mûcizeler filan hepsi hikaye.

Sayısının dörde indirdikleri İncillerden Matta, Markus ve Luka da palavradır. Luter bile yazanların kim olduğunun dahi belli olmadığını söylemiştir. Aziz Paul ileriki yaşlarında, başlangıçta çok karşı olduğu, İsa Mesih olayını yaymayı üstlenmiş ve 4 Evangelist'in Gospeller'ini vazetmeye başlamıştır. 4. Gospel'in yazarı John – ki bunu onun yazdığı da belli değildir. – İsa Mesih'in Lazarus adlı bir genci ‘öldürdükten sonra dirilttiğini' yazmıştır. Bu masalda garip olan, son Evangelist olan John'un Gospel'ini İsa Mesih'in ölümünden (yaklaşık 27-29 yılları) 60 yıl kadar sonra yazmış olmasıdır. Oysa Cleaude-Carrierre'nin de belirrtiği gibi, ilk Gospel'in yazarı Matthew, İsa Mesih'in hep yanında yer almıştı. Her zaman onunla beraber olmuş, her zaman ona yakın olmuştu fakat kendi Gospel'inde, böylesine inanılmaz bir olaydan tek satırla dahi söz etmemişti.

Dünyada tarih boyunca süren büyük bir savaş var ve artık iyice şiddetlendi. Şu anda bütün bu iddiaların muhatabı Katolik Kilisesi ve gerçekten de İsa Mesih'i baş aşağı çevirmiştir. Bugün İsa söyledikleri gibi yeniden dünyaya gelse Vatikan'ın önünden bile geçirmezler. Vatikan'ın bugün ettiği görüşün ve radikalleşmesinin nedeni, bu iddialarla hesaplaşmak zorunda olması. Bu iddialar o kadar büyük bir boyuta geldi ki kilise yok olma tehdidi altında. Bir süre sonra da Vatikan'daki şebeke kaldırılacak, Hıristiyanlık peygamber olan İsayla devam edecek.
‘‘YENİ PAPALIK TÜRKİYE'NİN AB İLE ENTEGRASYONUNU BALTALAYACAK KURUM OLACAK’

Yeni papa 16. Benedikt bir geçiş dönemi papası olacaktır. Döneminin ipuçlarını daha önceki Benediktlere bakarak deşifre etmeliyiz.Benediktlere bakarak deşifre etmeliyiz.1. Benedikt 575-579 yılları arasında papalık yaptı.Türk adını dünyada kötüye çıkaran kişi doğrudan doğruya odur. Döneminde Roma İmparatoru Avar Türkiye'nin baskısı altındaydı.Benedikt Cenovalı bir asilzadeydi ve Türklere karşı Almanlarla – o zamanki Lomrador – işbirliği yapmak istedi.Fakat Lamrador Türklere birleştiler ve haraç karşılığı Roma'yı işgalden vazgeçtiler. O gün bugündür Avrupa'da Türk adı kötüdür.

Bugüne kadar papalık yapan Benediktlerin ortalama görev süreleri 2,5 sene.

Yeni papalık Türkiye'nin AB ile entegrasyonunu baltalayacak kurum olacak. Dört konuda çok zorlayacak Türkiye'yi. Ekümenizm konusunu sürekli kullanacak. Zaten adamın yaz ‘Kilise, ekümenizm ve siyaset' diye kitabı var. Kitaptan bir pasaj: ‘‘Hıristiyan inancının ilk hizmeti, insanlığın zamanımızın gerçek tehdidi olan politik mitlerden özgürleştirilmesini temin etmesidir.’ Yani Papa canı neyi isterse politik mit ilan edebilir. Gerçek benim söylediğimdir ve ona inanmak seni özgürleştirir diyor adam. Ekümenik meselesinin içinde tabii misyonerlik faaliyetleri var

En önemli konu ise Katolik âleminin Türkiye'deki mal varlığının geri alınması ya da tazminatı yoluyla gidilmesi meselesi olacak.’ Bizim mallarımızı vakıflar aracılığıyla bize iade edin, AB'ye girmenize yardımcı olalım.’ Onları versem bu sefer ‘‘Ermenilere yapılan soykırımı kabul edin ’ diyecek. Bunu da yapsan bu kez ‘‘Abdullah Öcalan'ıserbest bırakın, parti kurmasınıda izin verin, bakın o zaman AB'ye girebilirsiniz, biz size destek oluruz’ diyecek. Kendisine bağlı politikacılar, Hıristiyan DPlerle çok güçlü bir siyâsî figür Papa. Tabii bunlardan sonra bile pek mümkün değil Türkiye'nin AB üyeliği.
‘‘VATİKAN'IN HEDEFİ ASYA OLACAKTIR.’

Bir de tabii bundan sonraki papanın son olacağı kehaneti var. Aziz Malachias'ın 1139 tarihli kehanetine göre 264'ncü (kelimelere göre 266'ncı) papa (2. John Paul) için ‘‘de labore solis’ (güneşin isinden) tasviri öngörülmüştür ki, Karol Wojtyla bir güneş tutulması sırasında doğmuştur. 266. (kimilerine göre 267'nci)papa içinse öngörülen tasvir, ‘‘gloria olivae’dir (zeytinin şanı). Zeytin barışın sembolü olduğu, 15. Benedikt'in barışçıl papa olarak bilindiği ve Ratziger'in Benedikt adını bu barışçıl papanın misyonunu sürdürmek düşüncesiyle aldığını açıklaması bir yana, ‘‘zeytinciler’ olarak da bilinen Benedikt'in Tarikatı, bu papanı kendi aralarında çıkacağına inanmaktadır. Kehanete göre 266. (kimiler, ine göre 268'nci) papa son papa olacaktır. Onun hakkında açık bir tasvir bulunmamakla birlikte, adının ‘‘Romalı Petrus’ olacağı ve çalkantılarla geçen dönemin sonunda yedi tepeli şehrin yıkılacağı, kıyametinde kopacağı öngörülmektedir. Ne olacağını yaşayıp göreceğiz. Düşündürücü olan, 2005’te papa olan bir adamın, 1139'da yazılmış bu ‘‘kehanetlere’ göz kırpar şekilde bir isim seçmesidir.

Bütün bu bilgiler tabii rastlantı olarak çıkmıyor ortaya. Gündeme getirilmelerinin nedeni, Hıristiyanlar arasındaki hesaplaşmanın yaklaşması. Vatikan'ın artık hücuma geçeceği belli ve karşısında da başta Protestanlar olma üzere birçok grubu bulacak bu papa. Bu geçiş döneminin ardından da yeni papa Asya'dan birisi olursa şaşırmayın. Hedef Çin'in Katolikleştirilmesi olacaktır. 22nci Jean Paul 31 tane kardinal tayin etmişti. İsmi bilinse öldürüleceği için gizli tutulan 31'nci kardinalin, Çinli Zenze olduğunu artık biliyoruz.

Araştırmacı yazar Aytunç Altındal'ın iddiasına göre Sabetaycılar Türkiye'ye halifeliği getirecek

Sabetaycılar Türkiye'ye halifeliği mi getirecek

Genel olarak Selanikli, Dönme, Avdeti adlarıyla anılan ve Türkiye'nin belki de en gizemli cemaatini oluşturan Sabetaycıların sayısı tam olarak bilinmiyor. Fakat, Türkiye'yi ellerinde tuttukları ve hepsinin çok önemli görevler yürüttüğü iddia ediliyor.

--Aytunç Altındal---------

İddialar

• 1924'te sona eren halifelik önümüzdeki günlerde Türkiye'ye getirilecek

• Girişim BOP'un yürürlüğe girmesinden sonra uygulamaya konulacak

• Bunda en önemli pay, Sabetaycı-devşirme-mason lobisine ait olacak

• Hilafet projesinin başlangıcıysa 40'lı 50'li yıllara kadar uzanıyor

• Sabetaycılar aralarından bir halife adayı bile belirlemiş durumda

Gazeteci yazar Soner Yalçın'ın son kitabı Efendiyle birlikte, uzun yıllardır Türkiye gündemine bir girip bir çıkan Sabetaycılık tartışması yeniden alevlendi. Yalçın ise, diğer pek çok yazar gibi ne İsa'ya ne Musa'ya kabilinden, ya Sabetaistlerin oyuncağı ya da "dürüst vatan çocukları"nı karalayan bir yazar olmakla suçlanıyor.

Peki, Tempo Sabetaycılık üzerine bir haber yapma gereğini neden duydu? Çünkü araştırmacı yazar Aytunç Altındal, geçtiğimiz günlerde kendisine konu hakkında başvurduğumuzda yeni bir açılım getirerek, halifelik kurumunun Sabetaycı-devşirme-mason koalisyonu tarafından Türkiye'de yeniden kurulabileceği iddiasını ortaya attı. Aynı iddiayı Mehmet Şevket Eygi de başka bir yorumla tekrarladı. Prof.Dr. Yalçın Küçük ise görüş vermeyeceğini, yalnızca kendisiyle röportaj yapılırsa görüşeceğini söyledi.

Üstelik Altındal'ın iddiasına göre, halifelik kurumu Büyük Ortadoğu Projesi'nin devam ayaklarından biri olarak yakın zamanda hayata geçecek. Bu büyük projenin geçmişiyse aslında hayli eskilere dayanıyor.

///ALINTIDIR.\\\
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.