İbrahim Şinâsî Kimdir?
Türk toplumunda Tanzimatın ilanı ile başlayan batılılaşma sürecinin ilk ve en önemli yazarlarındandır. Türk toplumunu batı tarzındaki şiirle tanıştıran ve tiyatro, makale gibi Batılı edebi türlerin ilk örneklerini veren Şinasi yenilikçi fikirleri ve edebiyat sahasındaki çalışmalarıyla kendi döneminin aydınlarını etkilemiş önemli bir isimdir.Geniş halk kitlelerini eğitmek için gazeteyi bir araç olarak gören Şinasi, ilk Türkçe özel gazete olan Tercüman-ı Ahval'i Agâh Efendi ile birlikte çıkardıktan sonra matbaa kurup Tasvir-i Efkâr adlı gazeteyi çıkarmış; tefrika, abone gibi kavramları ülkenin gazetecilik yaşamına getirmiştir.Sanatçı tiyatroyu da eğitime katkı sağlamak üzere bir araç olarak değerlendirdi ve ilk Türkçe tiyatro olan Şair Evlenmesi'ni kaleme aldı.Ancak bu tiyatro sahnelenememiştir. Tasvir-i Efkâr Matbaası'nda kendi ekonomik sermayesiyle matbaacılık, yayımcılık yaptı; bastığı eserlerle kültür hayatına katkı sağladı. Hayatının son yıllarını Osmanlı Türkçesince lügat hazırlamaya adamıştır.
Hayatı
İstanbulun Cihangir semtinde dünyaya geldi. Doğum tarihi tam olarak bilinmez. Farklı kaynaklarda 1824, 1826 veya 1827 yıllarında doğduğuna ilişkin bilgi vardır. Bazı araştırmacılar doğum yılı bile belli olmayan Şinasi için 5 Ağustos 1826 tarihini verseler de belgeyle sabit olmadığından bu tarihin doğruluğu kesin olmaktan uzaktır. Bununla birlikte bugün sahip olunan belge niteliğindeki iki kaynağa göre doğum yılının 1826 olduğu tahmin edilmektedir. Babası, topçu yüzbaşı Mehmet Ağa, annesi ise Esma Hanım'dı. 1828'te babası Yüzbaşı Mehmet Bey'in Rusya ile yapılan savaşta Şumnu'da şehit düşmesiyle henüz iki yaşındayken yetim kaldı. Çocukluğu yokluk içinde geçti. 1832'de Mahalle Mektebi'ne girdi. İlköğretimini Mahalle Sıbyan Mektebi'nde ve Feyziye Okulu'nda tamamladı.
Memuriyet Hayatı
Memuriyet hayatının on beş yaşından önce başladığı tahmin edilir. Annesi Tophane Müşirliğinde binbaşı rütbesiyle görevli bir kişiyle evlenince üvey babası tarafından Tophane Müşiriyeti Mektubî Kalemi'ne kâtip adayı olarak girmesi sağlandı. Burada görevli memurlardan İbrahim Efendi'den Arapça ve Farsça öğrendi. Aynı kalemde görevli eski adı Chateauneuf olan Reşat Bey'den Fransızca dersi aldı. Bu görevindeki çalışkanlığı ve başarısı nedeniyle, önce memurluk sonra hulefalık derecesine yükseltildi.Tophane Müşiriyetine verdiği bir dilekçe üzerine 1849'da maliye alanında eğitim alması için devlet tarafından Paris'e gönderildi. Mustafa Reşid Paşa tarafından maliye eğitimine yönlendirildi. Ancak edebiyat ve dil konularındaki çalışmalarını sürdürdü. Oryantalist De Sacy Ailesi ile dostluk kurdu. Ernest Renan'la tanıştı, Alphonse de Lamartine'in toplantılarını izledi. Oryantalist Pavet de Courteille'e çalışmalarında yardım etti. Ünlü dilbilimci Paul Emile Littré ile tanıştı. Durûb-ı Emsâl-i Osmâniyye (Osmanlı darb-ı meselleri-atasözleri) adlı eseri hazırladı (1863te basılmıştır). Bu eserde Türkçe atasözlerini Farsça ve Arapça karşılıkları ile karşılaştırdı; varsa Fransızca benzerlerini ilave etti. 1851'de Société Asiatique'e üye seçildi. Buraya Kemal Efendiden (Mart 1850) sonra üye olan ikinci Türktür. 1854'te Paris dönüşünde bir süre Tophane Kalemi'nde çalıştı. Daha sonra Meclis-i Maarif Üyeliği'ne atandı. Kimi kaynaklara göre Encümen-i Daniş'te de görev yapmıştır. Koruyucusu Sadrazam Mustafa Reşit Paşanın görevinden ayrılması üzerine Meclis-i Maarif üyeliğinden çıkarıldı. Görevinden uzaklaştırılmasına sebep olarak memuriyete ve rütbesine yakışmayacak davranışlarda bulunması ve hatta sakalını tıraş etmesi gösterilmektedir. Reşit Paşa, 1857'de yeniden sadrazam olunca, Şinasi de eski görevine döndü. 1858de Mustafa Reşit Paşanın ölümünden sonra Yusuf Kamil Paşanın koruyuculuğunu kazandı .1858-1859 yılları içinde Şinâsinin Tiryal Sultanın sarayından Nâvekter Hanımla evlendiği, ilk kitabı "Tercüme-i Manzûme"yi yayınladığı ve Kuleli Olayı diye bilinen Sultan Abdülmecide karşı düzenlenmiş bir suikast olayına adının karıştığı bilinmektedir. 1862den itibaren çıkardığı Tasvir-i Efkâr adlı gazetesinde siyasî otoriteyi rahatsız edecek bazı hicivleri ve genellikle eleştirici tutumu yüzünden doğrudan Sultan Abdülazizin iradesiyle 4 Temmuz 1863te Meclis-i Maârifteki işine son verilerek memuriyetten ihraç edilmiştir.
Gazeteciliği
Tercüman-ı Ahvâl
1860'da Agah Efendi ile birlikte Tercüman-ı Ahvâl Gazetesi'ni çıkararak gazeteciliğe başladı. Bu gazete ile birlikte ilk özel Türk gazetesi yayın hayatına girmiş oldu. Şinasinin Türk edebiyatında batılı tarzda ilk tiyatro eseri olan Şair Evlenmesi adlı piyesi bu gazetede imzasız olarak yayımlandı. Kostaki Efendinin Heyet-i Sabıka -i Kostaniye adlı eserini de Rumcadan çevirerek gene tefrika tarzında bu gazetede yayımladı. Tefrika, abone gibi gazetecilik terimleri de ilk defa onun tarafından dile kazandırıldı.
Tasvir-i Efkâr
Altı ay Tercüman-i Ahvali Agâh Efendi ile çıkardıktan sonra ayrılıp kendi matbaasını ve gazetesini kurmak için tek başına çalışmaya başladı. Tasvir-i Efkâr adlı gazetesinin ilk sayısı 27 Haziran 1862de yayımlandı. büzziya Mehmed Tevfike göre gazetenin ilk sayısı Sadrazam Keçecizade Fuad Paşa tarafından Abdülazize sunulunca padişah gazeteyi çok beğenmiş, mükâfat olarak Şinâsiye 500 altın göndermiştir. Tasvir-i Efkârın kuruluşundan dört ay sonra Namık Kemal, ardından Ebuzziya Tevfik gazetede çalışmaya başladı.Şinasi, 1863'te Meclis-i Maarif'teki görevine son verilmesinden sonra 30 Ocak 1865e kadar Tasvîr-i Efkârın başında kalmaya devam etti. Tasvîr-i Efkârda yayımladığı Cerîde-i Askeriyye hakkındaki yazısı üzerine Sadrazam Fuad Paşa kendisine bir mektup göndererek bu dergiyle ilgilenmesini istediyse de Şinasinin bu vazifeyi kabul veya reddettiğine dair bir kayıt bulunamamıştır. Bu dönemde Ruzname-i Ceride-i Havadis gazetesinde bir dil meselesi ile ilgili olarak Şinasiye karşı yazılan imzasız yazılar önemli bir kalem savaşı başlattı. Başkalarının da katılımıyla büyüyen ve edebiyat tarihine Mesele-i Mebhusetü Anha olarak geçen bu tartışmada Ruznamedeki yazıların dil konusunda muhafazakâr bir tutumu olan Küçük Sait Paşaya ait olduğu bilinir. Tartışma, Şinâsinin tutumu ve eleştiri için ortaya koyduğu özlü kurallar bakımından önem taşır. Şinasi, Tasvir-i Efkarın tirajını, o güne kadar hiçbir gazeteye nasip olmamış bir şekilde yükseltip 20.000 üzerine çıkaran tartışmayı 4 ay sonra 27 Aralık 1864te birden kesmiş ve bir süre sonra Parise kaçmıştır.
Yayımcılık Hayatı
Şinasi, Tasvir-i Efkar gazetesini kurduktan sonra Bahçekapıda Tasvîr-i Efkâr Matbaasında matbaa, yayım ve editörlük işleriyle de ilgilenmiştir. Şinasiden önce bu faaliyetler devlet eliyle resmî ve yabancı tebaa tarafından yarı resmî olarak sürdürülmekteydi. Şinasi, kendi ekonomik sermayesiyle bu faaliyetleri yürüten ilk kişi oldu. Şair, kendi şiirlerinden yaptığı seçkiyi Müntahabat-ı Eş'ar adıyla 1862de bu matbaada yayımladı . Şiirlerini Divan adı dışında bir adla, kendine ait bir matbaada basıp okuyucusuna sunması divân tertip etme geleneğini kırma ve yıkma yolunda somut bir adım olarak değerlendirilir. Şinasi, gazetede tefrika halinde yayımlanan yazıları Tasvir-i Efkâr Matbaasında kitap olarak bastı. Bu eserlerin başında Ahmed Vefik Paşanın Ebülgazi Bahadır Handan tercüme ettiği Uşal Şecere-i Türkîsi ve Hikmet-i Târîhi, Kâtib Çelebinin Düstûrül-amel li-ıslâhil-halel ve Mîzânül-hak fî ihtiyâril-ehak adlı kitapları, Behcet Mollanın Bufondan yaptığı Târîh-i Tabîî tercümesi gelir.
Paris'e Kaçışı
1865te Tasvir-i Efkarı Namık Kemale bırakıp Fransaya gitti. Şinasinin bu gidişinin arkasında 1 Ocak 1865te yürürlüğe konacak olan Matbuat Nizamnâmesinin ağır şartlarının bulunduğu tahmin edilmektedir. Pariste sözlük çalışmalarına yöneldi. Masrafları Mustafa Fazıl Paşa tarafından karşılandı, Jean Pietri vasıtasıyla Nâmık Kemalle haberleşti. Ancak Namık Kemal ve diğer Yeni Osmanlılar Parise geldiklerinde onlardan uzak durarak çalışmalarına devam etti. Société Asiatique Üyeliği'nden ayrıldı.1867de Sultan Abdülaziz Parise gelince Padişaha refakat eden Fuad Paşa ile görüşüp İstanbula dönmesi konusunda söz veren Şinasi, padişahın maiyetiyle beraber Peşteye gitti. Padişahın ayrılmasının ardından orada bir süre daha kalıp Macar dil bilginleri ve şarkiyatçılarla görüştü. 24 Eylül 1867de Köstence yoluyla İstanbula dönen Mustafa Fazıl Paşanın Peşteden onu da alıp İstanbula getirdiği düşünülür. Sadece birkaç ay İstanbulda kalan Şinâsi bu arada, Fuad Paşaya bir dilekçeyle başvurup İstanbula dönmesi yolunda yardım ricasında bulunan karısını bu davranışından dolayı boşadı. Paris'e kısa bir süre sonra tekrar döndü. Burada kaldığı iki yıla yakın sürede, Fransa Millî Kütüphanesinde Osmanlı Lügati için çalıştı. Neredeyse hayatının tek amacı haline gelen bu eser tı harfine kadar hazırlanmıştır. Ancak bu çalışmaların günümüze kadar hiçbir parçası ele geçmemiştir.
Son Yılları
Şinasi, 1869'da İstanbul'a dönüp bir matbaa açtı ve eserlerinin basımıyla uğraşmaya başladı. Önce Bâbıâlideki matbaasına yerleşip dizgi işlerini kolaylaştırıcı bir sistem arayışına girdi, ilâveleriyle beraber 500-600 çeşidi bulan harf sayısını 112ye indirdi ve bu yeni teknikle eserlerini bastı. 13 Eylül 1871'de beyin tümöründen vefat etti. Ayaspaşa Mezarlığına defnedildi. Mezarının yeri kaybolmuştur.
Türk toplumunda Tanzimatın ilanı ile başlayan batılılaşma sürecinin ilk ve en önemli yazarlarındandır. Türk toplumunu batı tarzındaki şiirle tanıştıran ve tiyatro, makale gibi Batılı edebi türlerin ilk örneklerini veren Şinasi yenilikçi fikirleri ve edebiyat sahasındaki çalışmalarıyla kendi döneminin aydınlarını etkilemiş önemli bir isimdir.Geniş halk kitlelerini eğitmek için gazeteyi bir araç olarak gören Şinasi, ilk Türkçe özel gazete olan Tercüman-ı Ahval'i Agâh Efendi ile birlikte çıkardıktan sonra matbaa kurup Tasvir-i Efkâr adlı gazeteyi çıkarmış; tefrika, abone gibi kavramları ülkenin gazetecilik yaşamına getirmiştir.Sanatçı tiyatroyu da eğitime katkı sağlamak üzere bir araç olarak değerlendirdi ve ilk Türkçe tiyatro olan Şair Evlenmesi'ni kaleme aldı.Ancak bu tiyatro sahnelenememiştir. Tasvir-i Efkâr Matbaası'nda kendi ekonomik sermayesiyle matbaacılık, yayımcılık yaptı; bastığı eserlerle kültür hayatına katkı sağladı. Hayatının son yıllarını Osmanlı Türkçesince lügat hazırlamaya adamıştır.
Hayatı
İstanbulun Cihangir semtinde dünyaya geldi. Doğum tarihi tam olarak bilinmez. Farklı kaynaklarda 1824, 1826 veya 1827 yıllarında doğduğuna ilişkin bilgi vardır. Bazı araştırmacılar doğum yılı bile belli olmayan Şinasi için 5 Ağustos 1826 tarihini verseler de belgeyle sabit olmadığından bu tarihin doğruluğu kesin olmaktan uzaktır. Bununla birlikte bugün sahip olunan belge niteliğindeki iki kaynağa göre doğum yılının 1826 olduğu tahmin edilmektedir. Babası, topçu yüzbaşı Mehmet Ağa, annesi ise Esma Hanım'dı. 1828'te babası Yüzbaşı Mehmet Bey'in Rusya ile yapılan savaşta Şumnu'da şehit düşmesiyle henüz iki yaşındayken yetim kaldı. Çocukluğu yokluk içinde geçti. 1832'de Mahalle Mektebi'ne girdi. İlköğretimini Mahalle Sıbyan Mektebi'nde ve Feyziye Okulu'nda tamamladı.
Memuriyet Hayatı
Memuriyet hayatının on beş yaşından önce başladığı tahmin edilir. Annesi Tophane Müşirliğinde binbaşı rütbesiyle görevli bir kişiyle evlenince üvey babası tarafından Tophane Müşiriyeti Mektubî Kalemi'ne kâtip adayı olarak girmesi sağlandı. Burada görevli memurlardan İbrahim Efendi'den Arapça ve Farsça öğrendi. Aynı kalemde görevli eski adı Chateauneuf olan Reşat Bey'den Fransızca dersi aldı. Bu görevindeki çalışkanlığı ve başarısı nedeniyle, önce memurluk sonra hulefalık derecesine yükseltildi.Tophane Müşiriyetine verdiği bir dilekçe üzerine 1849'da maliye alanında eğitim alması için devlet tarafından Paris'e gönderildi. Mustafa Reşid Paşa tarafından maliye eğitimine yönlendirildi. Ancak edebiyat ve dil konularındaki çalışmalarını sürdürdü. Oryantalist De Sacy Ailesi ile dostluk kurdu. Ernest Renan'la tanıştı, Alphonse de Lamartine'in toplantılarını izledi. Oryantalist Pavet de Courteille'e çalışmalarında yardım etti. Ünlü dilbilimci Paul Emile Littré ile tanıştı. Durûb-ı Emsâl-i Osmâniyye (Osmanlı darb-ı meselleri-atasözleri) adlı eseri hazırladı (1863te basılmıştır). Bu eserde Türkçe atasözlerini Farsça ve Arapça karşılıkları ile karşılaştırdı; varsa Fransızca benzerlerini ilave etti. 1851'de Société Asiatique'e üye seçildi. Buraya Kemal Efendiden (Mart 1850) sonra üye olan ikinci Türktür. 1854'te Paris dönüşünde bir süre Tophane Kalemi'nde çalıştı. Daha sonra Meclis-i Maarif Üyeliği'ne atandı. Kimi kaynaklara göre Encümen-i Daniş'te de görev yapmıştır. Koruyucusu Sadrazam Mustafa Reşit Paşanın görevinden ayrılması üzerine Meclis-i Maarif üyeliğinden çıkarıldı. Görevinden uzaklaştırılmasına sebep olarak memuriyete ve rütbesine yakışmayacak davranışlarda bulunması ve hatta sakalını tıraş etmesi gösterilmektedir. Reşit Paşa, 1857'de yeniden sadrazam olunca, Şinasi de eski görevine döndü. 1858de Mustafa Reşit Paşanın ölümünden sonra Yusuf Kamil Paşanın koruyuculuğunu kazandı .1858-1859 yılları içinde Şinâsinin Tiryal Sultanın sarayından Nâvekter Hanımla evlendiği, ilk kitabı "Tercüme-i Manzûme"yi yayınladığı ve Kuleli Olayı diye bilinen Sultan Abdülmecide karşı düzenlenmiş bir suikast olayına adının karıştığı bilinmektedir. 1862den itibaren çıkardığı Tasvir-i Efkâr adlı gazetesinde siyasî otoriteyi rahatsız edecek bazı hicivleri ve genellikle eleştirici tutumu yüzünden doğrudan Sultan Abdülazizin iradesiyle 4 Temmuz 1863te Meclis-i Maârifteki işine son verilerek memuriyetten ihraç edilmiştir.
Gazeteciliği
Tercüman-ı Ahvâl
1860'da Agah Efendi ile birlikte Tercüman-ı Ahvâl Gazetesi'ni çıkararak gazeteciliğe başladı. Bu gazete ile birlikte ilk özel Türk gazetesi yayın hayatına girmiş oldu. Şinasinin Türk edebiyatında batılı tarzda ilk tiyatro eseri olan Şair Evlenmesi adlı piyesi bu gazetede imzasız olarak yayımlandı. Kostaki Efendinin Heyet-i Sabıka -i Kostaniye adlı eserini de Rumcadan çevirerek gene tefrika tarzında bu gazetede yayımladı. Tefrika, abone gibi gazetecilik terimleri de ilk defa onun tarafından dile kazandırıldı.
Tasvir-i Efkâr
Altı ay Tercüman-i Ahvali Agâh Efendi ile çıkardıktan sonra ayrılıp kendi matbaasını ve gazetesini kurmak için tek başına çalışmaya başladı. Tasvir-i Efkâr adlı gazetesinin ilk sayısı 27 Haziran 1862de yayımlandı. büzziya Mehmed Tevfike göre gazetenin ilk sayısı Sadrazam Keçecizade Fuad Paşa tarafından Abdülazize sunulunca padişah gazeteyi çok beğenmiş, mükâfat olarak Şinâsiye 500 altın göndermiştir. Tasvir-i Efkârın kuruluşundan dört ay sonra Namık Kemal, ardından Ebuzziya Tevfik gazetede çalışmaya başladı.Şinasi, 1863'te Meclis-i Maarif'teki görevine son verilmesinden sonra 30 Ocak 1865e kadar Tasvîr-i Efkârın başında kalmaya devam etti. Tasvîr-i Efkârda yayımladığı Cerîde-i Askeriyye hakkındaki yazısı üzerine Sadrazam Fuad Paşa kendisine bir mektup göndererek bu dergiyle ilgilenmesini istediyse de Şinasinin bu vazifeyi kabul veya reddettiğine dair bir kayıt bulunamamıştır. Bu dönemde Ruzname-i Ceride-i Havadis gazetesinde bir dil meselesi ile ilgili olarak Şinasiye karşı yazılan imzasız yazılar önemli bir kalem savaşı başlattı. Başkalarının da katılımıyla büyüyen ve edebiyat tarihine Mesele-i Mebhusetü Anha olarak geçen bu tartışmada Ruznamedeki yazıların dil konusunda muhafazakâr bir tutumu olan Küçük Sait Paşaya ait olduğu bilinir. Tartışma, Şinâsinin tutumu ve eleştiri için ortaya koyduğu özlü kurallar bakımından önem taşır. Şinasi, Tasvir-i Efkarın tirajını, o güne kadar hiçbir gazeteye nasip olmamış bir şekilde yükseltip 20.000 üzerine çıkaran tartışmayı 4 ay sonra 27 Aralık 1864te birden kesmiş ve bir süre sonra Parise kaçmıştır.
Yayımcılık Hayatı
Şinasi, Tasvir-i Efkar gazetesini kurduktan sonra Bahçekapıda Tasvîr-i Efkâr Matbaasında matbaa, yayım ve editörlük işleriyle de ilgilenmiştir. Şinasiden önce bu faaliyetler devlet eliyle resmî ve yabancı tebaa tarafından yarı resmî olarak sürdürülmekteydi. Şinasi, kendi ekonomik sermayesiyle bu faaliyetleri yürüten ilk kişi oldu. Şair, kendi şiirlerinden yaptığı seçkiyi Müntahabat-ı Eş'ar adıyla 1862de bu matbaada yayımladı . Şiirlerini Divan adı dışında bir adla, kendine ait bir matbaada basıp okuyucusuna sunması divân tertip etme geleneğini kırma ve yıkma yolunda somut bir adım olarak değerlendirilir. Şinasi, gazetede tefrika halinde yayımlanan yazıları Tasvir-i Efkâr Matbaasında kitap olarak bastı. Bu eserlerin başında Ahmed Vefik Paşanın Ebülgazi Bahadır Handan tercüme ettiği Uşal Şecere-i Türkîsi ve Hikmet-i Târîhi, Kâtib Çelebinin Düstûrül-amel li-ıslâhil-halel ve Mîzânül-hak fî ihtiyâril-ehak adlı kitapları, Behcet Mollanın Bufondan yaptığı Târîh-i Tabîî tercümesi gelir.
Paris'e Kaçışı
1865te Tasvir-i Efkarı Namık Kemale bırakıp Fransaya gitti. Şinasinin bu gidişinin arkasında 1 Ocak 1865te yürürlüğe konacak olan Matbuat Nizamnâmesinin ağır şartlarının bulunduğu tahmin edilmektedir. Pariste sözlük çalışmalarına yöneldi. Masrafları Mustafa Fazıl Paşa tarafından karşılandı, Jean Pietri vasıtasıyla Nâmık Kemalle haberleşti. Ancak Namık Kemal ve diğer Yeni Osmanlılar Parise geldiklerinde onlardan uzak durarak çalışmalarına devam etti. Société Asiatique Üyeliği'nden ayrıldı.1867de Sultan Abdülaziz Parise gelince Padişaha refakat eden Fuad Paşa ile görüşüp İstanbula dönmesi konusunda söz veren Şinasi, padişahın maiyetiyle beraber Peşteye gitti. Padişahın ayrılmasının ardından orada bir süre daha kalıp Macar dil bilginleri ve şarkiyatçılarla görüştü. 24 Eylül 1867de Köstence yoluyla İstanbula dönen Mustafa Fazıl Paşanın Peşteden onu da alıp İstanbula getirdiği düşünülür. Sadece birkaç ay İstanbulda kalan Şinâsi bu arada, Fuad Paşaya bir dilekçeyle başvurup İstanbula dönmesi yolunda yardım ricasında bulunan karısını bu davranışından dolayı boşadı. Paris'e kısa bir süre sonra tekrar döndü. Burada kaldığı iki yıla yakın sürede, Fransa Millî Kütüphanesinde Osmanlı Lügati için çalıştı. Neredeyse hayatının tek amacı haline gelen bu eser tı harfine kadar hazırlanmıştır. Ancak bu çalışmaların günümüze kadar hiçbir parçası ele geçmemiştir.
Son Yılları
Şinasi, 1869'da İstanbul'a dönüp bir matbaa açtı ve eserlerinin basımıyla uğraşmaya başladı. Önce Bâbıâlideki matbaasına yerleşip dizgi işlerini kolaylaştırıcı bir sistem arayışına girdi, ilâveleriyle beraber 500-600 çeşidi bulan harf sayısını 112ye indirdi ve bu yeni teknikle eserlerini bastı. 13 Eylül 1871'de beyin tümöründen vefat etti. Ayaspaşa Mezarlığına defnedildi. Mezarının yeri kaybolmuştur.