ilent Hill serisinin ihtişamlı günlerine tanıklık ettiğimi söyleyemem. Resident Evil ile birlikte korku dendiğinde akla gelen iki isimden biri olduğu günlerden bahsediyorum. Sinemada da olduğu gibi kaliteli yapımlar yerine hep aynı şeyi tekrar tekrar önünüze sunan monoton bir tür haline geldi korku türü genel olarak (elbette istisnalar vardır,ben bilmiyorum). Eski günler geçti bitti, artık elimizdeki ile yetinmek kalıyor bize.
Downpouru açıklandığı zamanlardan beri takip ediyorsanız, en büyük hendikapının yapımcı koltuğunda Vatra Gamesin oturması olduğunu serinin diğer hayranları gibi biliyorsunuzdur. Serinin özüne bağlı kalınacak mı, yeni neler katılacak, gerçek bir Silent Hill oyunu olacak mı? Olumlu veya olumsuz, cevapları yorumlamayı size bırakıyorum.
Downpour aslına sadık kaldığı konular kadar yenilikler de barındıran bir oyun. Serinin sekizinci oyunu olma ünvanını taşıyan oyun, örneğin Silent Hill kasabasının bilinen belli başlı yerleri ve alışılmış tarz müzikleri ile hayranlarının yüzünü güldürecektir. Bunun yanında kasabanın yeni yerlerini de ziyaret edeceksiniz. Nereler olduğunu oynayıp görmeniz gerekecek. Bir değişiklik ise dövüş-kaçış sisteminde. Oyuna giriş yaptığınız ilk dakikadan itibaren kocaman kocaman gözünüze sokulan kimi zaman savaşmaktansa kaçmayı deneyin yazısı oyunun aksiyon bölümünü bir nevi özetler nitelikte aslında. Artık etrafta bulduğunuz her şeyi (grafik motoru ne kadar izin veriyorsa işte) taş,sopa,çekiç vs. düşmanlarınıza karşı kullanabiliyorsunuz. Savaşma kısmı ise biraz zor. Elinizde ne olursa olsun karakteriniz oldukça hantal davranıyor, hedefi ıskalayabiliyor. Bu aletlerin belirli bir kullanım süresi olduğundan çoğu zaman bir mücadelenin ortasında silahsız kalıyorsunuz. Ve etrafta taş var mı taş? repliğinde ki heyecanla bir sağa bir sola koşuyorsunuz. Elbette ateşli silahlarda bulunuyor Downpourda fakat mermi bulması öylesine zor ki. Yine dönüp dolaşıp taş-sopa arıyorsunuz sağda solda. Aksine yaratıklar neredeyse her hamlelerinde size zarar vermeyi başarabiliyorlar. İstediğiniz kadar kendinizi korumaya çalışın. Acaba dedim kendi kendime; savaşmayı değil de korkunun dozunu artırmak için mi bu kadar zorlayıcı olmuş savaş sistemi? Emin değilim. Bu yüzden oyunun verdiği tüyoyu dikkate alıp mümkün oldukça benim gibi ters istikamete koşmaya bakın.
Kontrol ettiğiniz karakterin adı Murphy Pendleton. Bir suçlu olan Murphy, hapishanesinden başka bir taneye transfer edilirken transfer aracı yoldan çıkıyor. Tahmin edin bu araç nereden geçiyor kaza sırasında? Araç taklalar atarak bir göl kenarında, duruyor. İçerisinde kimse yok. Etrafta yoğun bir sis, sadece ışıkları seçebiliyorsunuz önce. Sonra Boom! Terk edilmiş,korkularınızla dolu hayal gücünüzün sınırlarına, Silent Hille hoş geldiniz.
Downpouru açıklandığı zamanlardan beri takip ediyorsanız, en büyük hendikapının yapımcı koltuğunda Vatra Gamesin oturması olduğunu serinin diğer hayranları gibi biliyorsunuzdur. Serinin özüne bağlı kalınacak mı, yeni neler katılacak, gerçek bir Silent Hill oyunu olacak mı? Olumlu veya olumsuz, cevapları yorumlamayı size bırakıyorum.
Downpour aslına sadık kaldığı konular kadar yenilikler de barındıran bir oyun. Serinin sekizinci oyunu olma ünvanını taşıyan oyun, örneğin Silent Hill kasabasının bilinen belli başlı yerleri ve alışılmış tarz müzikleri ile hayranlarının yüzünü güldürecektir. Bunun yanında kasabanın yeni yerlerini de ziyaret edeceksiniz. Nereler olduğunu oynayıp görmeniz gerekecek. Bir değişiklik ise dövüş-kaçış sisteminde. Oyuna giriş yaptığınız ilk dakikadan itibaren kocaman kocaman gözünüze sokulan kimi zaman savaşmaktansa kaçmayı deneyin yazısı oyunun aksiyon bölümünü bir nevi özetler nitelikte aslında. Artık etrafta bulduğunuz her şeyi (grafik motoru ne kadar izin veriyorsa işte) taş,sopa,çekiç vs. düşmanlarınıza karşı kullanabiliyorsunuz. Savaşma kısmı ise biraz zor. Elinizde ne olursa olsun karakteriniz oldukça hantal davranıyor, hedefi ıskalayabiliyor. Bu aletlerin belirli bir kullanım süresi olduğundan çoğu zaman bir mücadelenin ortasında silahsız kalıyorsunuz. Ve etrafta taş var mı taş? repliğinde ki heyecanla bir sağa bir sola koşuyorsunuz. Elbette ateşli silahlarda bulunuyor Downpourda fakat mermi bulması öylesine zor ki. Yine dönüp dolaşıp taş-sopa arıyorsunuz sağda solda. Aksine yaratıklar neredeyse her hamlelerinde size zarar vermeyi başarabiliyorlar. İstediğiniz kadar kendinizi korumaya çalışın. Acaba dedim kendi kendime; savaşmayı değil de korkunun dozunu artırmak için mi bu kadar zorlayıcı olmuş savaş sistemi? Emin değilim. Bu yüzden oyunun verdiği tüyoyu dikkate alıp mümkün oldukça benim gibi ters istikamete koşmaya bakın.
Kontrol ettiğiniz karakterin adı Murphy Pendleton. Bir suçlu olan Murphy, hapishanesinden başka bir taneye transfer edilirken transfer aracı yoldan çıkıyor. Tahmin edin bu araç nereden geçiyor kaza sırasında? Araç taklalar atarak bir göl kenarında, duruyor. İçerisinde kimse yok. Etrafta yoğun bir sis, sadece ışıkları seçebiliyorsunuz önce. Sonra Boom! Terk edilmiş,korkularınızla dolu hayal gücünüzün sınırlarına, Silent Hille hoş geldiniz.
