Terör belası, doğmamışları da etkiliyor

Terör belası, hayatın aydınlık yüzünü karartıyor, hayata hayat veren bağları çürütüp birer birer kopartıyor. Topluma sızan terör ve anarşi virüsü, canlı bedenindeki öldürücü mikroplar gibi, daima aksi ve aykırı yönde hareket ederek, içtimai bünyeyi felce uğratarak, onu ürkek ve takatsiz hale getirmeyi amaçlıyor. Böyle durumlarda, şüphesiz `erken teşhis`in büyük faydası var. Mikrop bünyeyi sardıktan ve damarlara sızıp mevzilendikten sonra, onunla mücadele etmek alabildiğine zorlaşıyor. İşte, terör mikrobunun böylesine fena bir işlevi, böylesine dehşet saçan bir özelliği var. Hem öyle fena ve dehşet verici bir illet ki bu terör, sadece hayatta olanlarda değil, daha doğmamış ceninler üzerinde dahi yıkıcı bir tahribat meydana getiriyor. Amerika`da yapılan bir araştırma, bu acı gerçeği gözler önüne seriyor. Bir tıp merkezinin uzmanları, yıkılan Dünya Ticaret Merkezinin çevresinde yaklaşık 3 kilometre çapındaki bir alanda yaşayan 300 kadın üzerinde araştırma yapmışlar. Neticede, olay mahalline yakın-uzaklık farkına bağlı olarak, hamile kadınlar ve bebekleri üzerinde farklı etkilere şahit olmuşlardır. Mesela, bu araştırmanın verilerine göre, New York`da yıkılan Dünya Ticaret Merkezinin(ikiz kuleler) yakın çevresinde yeni doğan bebeklerin, uzaktakilere göre 150 gram daha hafif ve 2,5 santimetre daha kısa doğdukları, kadınların da ortalama 3-4 gün daha erken doğum yaptıkları tesbit ediliyor. Araştıramanın sonuçları ilmi kriterlere dayandığı gibi, aslında böyle bir neticeyi akılla, mantıkla, ruhiyatla da izah etmek mümkün. Bir kere, kural tanımaz terörün yıkıcı manzarasına yakından şahit olan anne-babaların, bu ürpertici olaydan fazlasıyla etkilenmesi, hatta zaman zaman uykularının kaçması normaldir. İşte, böylesine bir stres ve olumsuz etki alanı içine giren anne ve babaların düçar oldukları ruh haletinin, küçük çocuklara, hatta anarahmindeki cenind[dlere bile geçtiği ve onları da menfi yönde etkilemiş olduğu gerçeği, Amerika`daki Columbia Üniversitesinin bir araştırmasıyla açıklığa kavuşuyor. Üniversiteye bağlı Tıp Merkezi araştırmacılarının bu yönde elde ettikleri bulguları yorumlayan uzman doktorlar, ana rahmindeki bebeklerin, 11 Eylül`de yıkılan Dünya Ticaret Merkezi`nin zehirli kalıntıları ve tozlar ile saldırı sonucu annelerinin yaşadığı stres, ya da her ikisinden aynı anda etkilenmiş olabilirler. Araştırmanın detaylı sonuçlarını merak edenler, Environmental Health Perspectives isimli internet dergisine müracaat edebilir. Ülkemizde durum Yaklaşık otuz beş yıldır anarşi ve ardından terör belasına düçar olup, bu illetten fazlasıyla etkilenmiş ülkelerin başında Türkiye gelir. Ne var ki, ülkemizde telef olan canlar ve heba edilen paralar dışında, terörün ne gibi kayıplara, zararlara sebebiyet verdiğine dair açıklanmış bilgiler mevcut değil. Aslında, kaybolan insan sayısı gibi, kör kuyuya atarcasına harcanan paralar hakkında da ortada sağlıklı bilgiler yok. Şimdiye kadar hep çelişkili ve birbirini teyid etmeyen açıklamalar yapıldı. Neyse, elden gidenler bir yana, hiç olmazsa elde kalanlar üzerinde ilmi araştırmalar yapılsa bari. Mesela, terör belası yüzünden köylerin, mezraların ve sair yerleşim alanlarının boşaltılması; büyük muhaceret ve göç dalgalarının şehir hayatını etkilemesi; bunca zaman kan ve gözyaşı ortamında yetişip büyüyen çocuklar üzerindeki psiko-fizik tesirler; sosyal adaletteki sarsıntının ve bozulmanın yol açtığı etkiler ve bu çalkantıların sağlık, eğitim gibi hayati konular üzerindeki tesirlerine dair birtakım araştırmalar yapılamaz mı? Ve, bu araştırmalarla ortaya çıkan tabloya bakarak ona göre birtakım çareler, tedbirler, öneriler geliştirilemez mi? Biline ki, öyle her şeyi kendi haline bırakmak, bir zaaf ve acziyet göstergesidir. Toplumsal problemler ciddiyetle ele alınmaz ve üzerinde aynı ciddiyetle ilmi araştırmalar, tahliller yapılmazsa, başlangıçta küçük de olsa, zamanla büyür, hatta bir kısmı kangren gibi olur. Bugün bir türlü baş edilemeyen ve neredeyse yurdun her yanını sarmış bulunan kapkaç, hırsızlık, gasp, soygun, cinnet, cinayet, bombalama, sabotaj, fuhuş ve uyuşturucu ticareti gibi hayatı sarsan, insanımızı tedirgin eden vak`aların altında yatan sebepler acaba nelerdir? Şüphesiz, bütün bu menfiliklerde, anarşi ve teröre bulaşıklığı yüzünden psikolojisi bozulmuş insan faktörünün payı büyüktür. İster henüz doğmadan ve isterse doğduktan sonra, insanımız özellikle son otuz beş yıllık dönemde önce anarşi fitnesinden, ardından da terör musibetinden ziyadesiyle etkilendi. Bu olumsuz etkilerin giderilmesine çalışmak noktasında, başta siyaset ve üniversite çevreleri olmak üzere, gönüllü kuruluşlara ve nihayetinde vatandaş olarak hepimize derece derece belirli vazifeler düşüyor. Vazifesinin şuurunda olanlara ne mutlu. Günün tarihi * Camiler Haftası. 1009: Gazneli Mahmud`un tahta çıkışı. 1960: Fazıl Ahmed Paşanın Belgrad kuşatması. 1918: Şam, İtilaf ordularınca işgal edildi. 1920: Milli Kuvvetlerimiz, Kars`ın Kağızman ilçesine girerek burayı düşman işgalinden kurtardı. 1939: Almanya Polonya`yı işgal etti. 1949: Çin(Sosyalist) Halk Cumhuriyetinin kuruluşu. 1951: Eskişehir`de Hava Harb Okulu açıldı. 1957: Batman`ın ilçe olması kabul edildi. Bu tarihten birkaç yıl önce küçük bir köy (İluh) olan ilçe, otuz yıl sonra ise nüfusu 300-400 binlerde seyreden büyük bir şehir haline gelip aynı zamanda 72. vilayet oldu. 1972: Boksör Cemal Kamacı, 63.5 kiloda Avrupa profesyonel boks şampiyonu oldu. :secret