Ülkesinden Kaçan Adam
VAKTİYLE NİL NEHRİ, bir yıl Mısıra hiç su taşımadı ve sonunda dayanılmaz
bir kıtlık baş gösterdi.
Öyle oldu ki, susuzluktan kıvranan insanlar dağlara çıktı. Nil sanki kurumuştu.
İnsanlar feryat edip inleyerek yağmur dilediler, ama hiç fayda etmedi. Bunun
üzerine içlerinden biri, tasavvuf büyüklerinden Zünnunun dergâhına koştu:
"Ey yüce sultan! Halk sıkıntı içinde, çok acı çekiyor. Ne olur, şu âcizler için bir
dua buyur. Cenab-ı Allah sevdiği kullarının dualarını reddetmez!" dedi.
Bu sözleri duyan Zünnun, hemen hırkasını toplayıp şehri terk etti,
Kızıldenizin kenarındaki Medyen kasabasına kaçtı. Şehre çok geçmeden, öyle
bir yağmur yağdı ki, halk suya doydu, herkesin yüzü güldü.
Aradan yirmi gün geçti. Medyene, "Kara yürekli bir bulut, Mısırın üstünde
ağlamış" diye bir haber geldi.
Bunun üzerine Zünnun, havuzlar bahar selleriyle dolduğu için, ülkesine geri
döndü.
Bu arada, bu büyük mânâ sultanını ziyaret eden biri kendisine usulca sordu:
"Halk senden dua istedi, etmedin. Kalktın Medyene kaçtın. Bu şehri terk
edişinde ne hikmet vardı?"
Zünnun şöyle cevap verdi:
"İşitmiştim ki kurtların, kuşların, vahşi hayvanların rızıkları, kötüler yüzünden
daralırmış. Çok düşündüm, bu memlekette kendimden günahkâr kimse
görmedim. Anladım ki, bu kuraklık, bu bereketsizlik benim yüzümden oluyor.
Halka benim fenalığım dokunuyor. İyilik kapısı benim şerrimden kapanıyor.
Halkı sıkıntıdan kurtarmak için Mısırı terk ettim!"
bir kıtlık baş gösterdi.
Öyle oldu ki, susuzluktan kıvranan insanlar dağlara çıktı. Nil sanki kurumuştu.
İnsanlar feryat edip inleyerek yağmur dilediler, ama hiç fayda etmedi. Bunun
üzerine içlerinden biri, tasavvuf büyüklerinden Zünnunun dergâhına koştu:
"Ey yüce sultan! Halk sıkıntı içinde, çok acı çekiyor. Ne olur, şu âcizler için bir
dua buyur. Cenab-ı Allah sevdiği kullarının dualarını reddetmez!" dedi.
Bu sözleri duyan Zünnun, hemen hırkasını toplayıp şehri terk etti,
Kızıldenizin kenarındaki Medyen kasabasına kaçtı. Şehre çok geçmeden, öyle
bir yağmur yağdı ki, halk suya doydu, herkesin yüzü güldü.
Aradan yirmi gün geçti. Medyene, "Kara yürekli bir bulut, Mısırın üstünde
ağlamış" diye bir haber geldi.
Bunun üzerine Zünnun, havuzlar bahar selleriyle dolduğu için, ülkesine geri
döndü.
Bu arada, bu büyük mânâ sultanını ziyaret eden biri kendisine usulca sordu:
"Halk senden dua istedi, etmedin. Kalktın Medyene kaçtın. Bu şehri terk
edişinde ne hikmet vardı?"
Zünnun şöyle cevap verdi:
"İşitmiştim ki kurtların, kuşların, vahşi hayvanların rızıkları, kötüler yüzünden
daralırmış. Çok düşündüm, bu memlekette kendimden günahkâr kimse
görmedim. Anladım ki, bu kuraklık, bu bereketsizlik benim yüzümden oluyor.
Halka benim fenalığım dokunuyor. İyilik kapısı benim şerrimden kapanıyor.
Halkı sıkıntıdan kurtarmak için Mısırı terk ettim!"
* * *
Büyüklük istiyorsan herkese hürmet et. Büyükler kendilerini herkesten
fena görürler. Sen kendini küçük bilmedikçe, insanlar katında aziz
olamazsın. Kendini küçüklerden sayan, hem dünyada, hem de ahirette
büyüklüğe kavuşur.
Ey bizim mezarımıza uğrayan ziyaretçiler! Sâdi toprak olmuşsa ne önemi
var, o zaten sağlığında da topraktı. Sâdi, rüzgar gibi âlemi dolaşmışsa da,
sonunda o da kendisini kara toprağa teslim etti. Çok geçmeden vücudunu
toprak yiyecek, sonra da rüzgar o toprakları yeryüzünün her yanına
savuracak! Mânâ gülistanı açıldı açılalı, hiçbir bülbül Sâdi kadar güzel
inlemedi. Böyle bir bülbül ölür de, toprağından gül bitmezse, şaşırmaz mısın?
fena görürler. Sen kendini küçük bilmedikçe, insanlar katında aziz
olamazsın. Kendini küçüklerden sayan, hem dünyada, hem de ahirette
büyüklüğe kavuşur.
Ey bizim mezarımıza uğrayan ziyaretçiler! Sâdi toprak olmuşsa ne önemi
var, o zaten sağlığında da topraktı. Sâdi, rüzgar gibi âlemi dolaşmışsa da,
sonunda o da kendisini kara toprağa teslim etti. Çok geçmeden vücudunu
toprak yiyecek, sonra da rüzgar o toprakları yeryüzünün her yanına
savuracak! Mânâ gülistanı açıldı açılalı, hiçbir bülbül Sâdi kadar güzel
inlemedi. Böyle bir bülbül ölür de, toprağından gül bitmezse, şaşırmaz mısın?
Moderatör tarafında düzenlendi: