World Of Warcraft Hikayesi

eflatun

Uzman üye
19 Mar 2007
1,741
7
Öyle Güzel B'Yerden :)
World Of Warcraft
III. SAVAŞ’IN KISA BİR ÖZETİ… VE YENİ ÇAĞ’IN KURULUŞU.

Azeroth’un tarihi, savaş ve bitmeyen mücadeleler ile dolu olmasına rağmen, şeytani Burning Legion’ın istilası bilinen en yıkıcı olaydır. Yüzyıllar boyunca ölümlü dünyaya dönmek için sistematik olarak plan yapmışlar ve
dört yıl önce bu büyük planlarını gerçekleştirmişlerdi.

LORDAERON’UN FELAKETİ

Bir nesil önce, Burning Legion lordları Orcish Horde’u (Ork Güruhu) Azeroth’un krallıklarını yoketmek için
serbest bırakmışlardı. Fakat bu planları sürekli olarak kendi aralarında savaşan Orcish Horde’un bozguna uğramasıyla suya düşmüştü. Yılmayan iblisler, ölümlü dünya üzerinde kaosun yayılması için daha birleşik ve
etkili bir güce ihtiyaç olduğuna karar vermişlerdi.

Bunun için Kil’jaeden denen iblis Undead Scourge’u yarattı. Tek bir amaç için korkunç Lich King’in iradesi altında olan Undead (Yaşayan Ölü) savaşçılardan oluşan büyük bir ordu. Kil’jaeden, uşağı Lich King’in yardımıyla Scourge’u toplayıp insan medeniyetini sonsuza kadar yoketmek için hazırladı. Lich King ve ölümlü uşağı Kel’Thuzad insan topraklarına ölümcül bir veba yayarak insanların ölmesini ve ölenlerin diriltilmesiyle Undead ordularının gücüne güç katılmasını planladılar. Hazırlıkları tamamlandığında, Kel’Thuzad ve onun Lanetlilerin Tarikatı ilk darbeyi vurup Kuzey Lordaeron’a vebayı yaydılar.

İnsanların en ünlü kahramanlarından birisi olan Uther Lightbringer, bu hastalıklı bölgeleri araştırıp vebanın yayılmasını önlemek amacıyla bir yol bulmaya çalışmıştı. Çabalarına karşın, veba yayılmaya devam etmişti ve Alliance’ı (İttifak Güçleri) dağılma tehlikesiyle karşı karşıya bırakmıştı. Undead orduları Lordaeron üzerinde ilerlemeye devam ederken, kralın tek oğlu, Prens Arthas, Scourge’a karşı savaşmaya başladı. Arthas, Kel’Thuzad’ı öldürmeyi başardı fakat yine de Lich King’in orduları savaşta düşen her asker ile daha da güçlendi. Durdurulamaz gibi görünen düşman karşısında eli kolu bağlanmış olan Arthas, düşmanın ilerlemesini engellemek için gittikçe daha zor kararlar vermeye başladı ve Uther, Arthas’ı insanlığını kaybettiği konusunda uyarmak zorunda kaldı.

Arthas’ın korkusu ve kararı onun sonu oldu. Veba’nın kaynağını takip ederek buzul toprakları olan Northrend’e ulaştı ve bir sonra vermek için harekete geçti. Fakat halkını kurtarmak için kullanabileceğine inanarak lanetli Rûnkılıcı Frostmourne’u alarak Lich King’in tuzağına düştü. Kılıç gerçekten Arthas’a inanılmaz güç verdi, ancak aynı zamanda ruhunu çaldı. Kayıp ruhu ve parçalanmış akıl sağlığı ile Arthas, Lich King’in en güçlü Death Knight’ına (Ölüm Şövalyesi) dönüştü. Arthas bu değişimden sonra Scourge’u kendi krallığına karşı yönetti, Uther’i yendi ve kendi babası Kral Terenas’ı öldürdü. Arthas’ın bu akla gelmeyecek ihaneti karşısında habersiz yakalanan Lordaeron, Lich King’in ayakları altında ezildi.

SUNWELL, QUEL’THALAS’IN DÜŞÜŞÜ.

Artık düşmanı olarak gördüğü herkesi yenmiş olsa da, Arthas Kel’Thuzad’ın hayaleti tarafından ziyaret ediliyordu. Kel’Thuzad, kendi kalıntılarını High Elf’lerin krallığı Quel’Thalas’ta saklı gizemli Sunwell’e (Güneş Kuyusu) getirmesini Arthas’a söyledi. Bu yüzden, Arthas ve Scourge’u, Quel’Thalas’ı istila ederek High Elf’lerin yetersiz savunmalarını kuşattı. Silvermoon’un Korucu-Generali Sylvanas Windrunner’ın cesurca karşı koymasına karşın Arthas, High Elf ordularını yokederek Sunwell’e ulaştı. Hakimiyetinin zalim bir göstergesi olarak
Sylvanas’ın cesedini bir Banshee, Quel’Thalas’ın fatihine hizmet edecek akılsız bir yaşayan ölü olarak diriltti.

Zamanı geldiğinde, Arthas Kel’Thuzad’ın kalıntılarını Sunwell’in kutsal sularına batırdı. Sonsuzluğun etkili suları bu hareket karşısında kirlenmiş olsada Kel’Thuzad Büyücü Lich olarak yeniden doğdu. Çok daha güçlü bir varlık olarak hayata dönen Kel’Thuzad, Lich King’in sonraki planını açıkladı. Arthas ve ölüler ordusu güneye döndüğünde, Quel’Thalas’ta yaşayan tek bir High Elf bile kalmamıştı. High Elf’lerin dokuz bin yıldan beri duran muhteşem vatanları artık yoktu.

ARCHİMONDE’NİN DÖNÜŞÜ VE KALİMDOR’A KAÇIŞ.

Kel’Thuzad tekrar bütün olduğunda, Arthas Scourge’u güneye, Dalaran’a doğru yöneltti. Burda Büyücü Lich Kel’Thuzad, Medivh’in güçlü büyü kitabını alacak ve İblislordu Archimonde’yi çağırmak için kullanacaktı. O noktadan sonra Burning Legion’un son istilasını Archimonde kendisi yönetecekti. Kirin Tor’un güçlü büyücüleri bile Arthas’ın güçlerinin Medivh’in Kitabı’nı çalmasını engelleyemediler. Ve Kel’Thuzad, çağırma seromonisini yapmak için herşeye sahip olmuştu. On bin yıl sonra, kudretli iblis Archimonde ve orduları tekrar Azeroth’un topraklarına ayak basmıştı. Ancak Dalaran son durakları değildi. Kil’jaeden’in kendi talimatları ile Archimonde ve iblisleri Scourge’u Kalimdor’a takip ettiler, Nordrassil’i, Yeryüzü Ağacı’nı yoketmek için.

Bu kaosun ortasında, gizemli bir kahin, ölümlü ırklara kılavuzluk yapmak için ortaya çıktı. Bu kahin, Medivh’den başkası değildi. Medivh, Horde’a ve Alliance’a karşı karşıya oldukları tehlikeleri anlatıp biraraya gelmeleri konusunda uyardı. Asırlarca nefret ile bilenmiş olan İnsan’lar ve Ork’lar, bunu kabul etmediler. Medivh her ırk ile tek tek ilgilenmek zorunda kaldı, kehanetler ve aldatmacalar ile onları denizin ötesindeki efsanevi Kalimdor kıtasına yönlendirdi. Ork’lar ve İnsan’lar kısa zamanda çok eskiden beri gizli olan Night Elf ırkıyla karşılaştılar.

Genç şef Thrall tarafından yönetilen Ork’lar, Kalimdor’un çorak topraklarında ilerlerken engeller ile karşılaştılar. Cairne Bloodhoof ve kudretli Tauren savaçıları ile dostluk kurmuşlarsa da, pek çok Ork yıllardır rahatsız eden Bloodlust Laneti’ne yenik düşmeye başladı. Thrall’ın en iyi yardımcısı Grom Hellscream bile bundan etkilenmişti. Hellscream ve sadık Warsong savaşçıları Ashenvale Ormanları’nda avlanıp Night Elf
Sentinel’leri ile çarpıştılar. Ork’ların savaşçı yöntemlerine geri döndüğünden emin olan Yarıtanrı Cenarius öne çıkıp Hellscream ve orklarını püskürttü. Yine de, Hellscream ve orkları, doğaüstü nefret ve hiddetleri ile, Cenarius’u öldürmeyi başarıp eski ormanlık alanları kirletmeyi başardılar. Hellscream, daha sonra Thrall’a Mannoroth’u, Ork’ları Bloodlust ile lanetleyen ilk iblislordunu yenmesi için yardım ederek onurunu geri kazandı. Mannoroth’un ölümü ile, Ork’ların Bloodlust Laneti sona ermişti. Medivh, Ork’ları ve İnsan’ları bir ittifak
konusunda ikna etmeye çalışırken, Night Elf’ler kendi gizli yöntemleri ile Burning Legion ile savaşıyorlardı. Night Elf Sentinel’lerin Ölümsüz High Priestess’ı Tyrande Whisperwind, iblisleri ve yaşayan ölüleri Ashenvale Ormanları’nı istila etmelerini engellemek için çaresizce uğraşmaktaydı. Tyrande yardıma ihtiyacı olduğunu
anlayıp Night Elf Druid’lerini bin yıllık uykularından uyandırmak için yola çıktı. Sevgilisi Malfurion Stormrage’i çağıran Tyrande, savunmalarını harekete geçirmekte başarılı oldu ve Burning Legion’u geri püskürttü. Malfurion’un yardımı ile doğanın kendisi ayaklanıp Burning Legion’u, Scourge’u ve yandaşlarını yendi.

Uykuda olan diğer Druid’leri ararken Malfurion zincire vurduğu kardeşi Illidan’ın höyük hapisanesini buldu. Illidan’ın Burning Legion’a karşı onlara yardım edeceği konusunda ikna olan Tyrande, onu serbest bıraktı. Illidan, onlara yardım ettiyse de, bir süre sonra kendi istediklerinin peşinden gitti.

Night Elf’ler, hazırlanıp müthiş bir kararlılık ile Burning Legion ile savaştılar. Burning Legion’un, Well of Eternity’ye (Sonsuzluk Kuyusu) olan arzuları asla azalmamıştı, Yeryüzü Ağacı’nın gücünün kaynağı olan bu yer aynı zamanda Night Elf’lerin krallığının kalbiydi. Eğer Yeryüzü Ağacı’na planladıkları saldırı başarılı olursa iblisler gerçek anlamda dünyayı parçalayacaklardı.

HYJAL DAĞI SAVAŞI

Medivh’in kılavuzluğu ile, Thrall ve Jaina Proudmoore, Kalimdor’daki insan güçlerinin lideri, farklılıklarını bir kenara bırakmanın gerekliliğini farkettiler. Benzer bir şekilde, Malfurion ve Tyrande tarafından yönetilen Night Elf’ler, Yeryüzü Ağacı’nı korumak için birleşmelerinin gerekliliği konusunda anlaştılar. Bu amaç için birleşen Azeroth’un ırkları, beraber çalışıp Yeryüzü Ağacı’nı savunmaya geçtiler. Doğanın kendi gücü ile donanan Malfurion, Nordrassil’in asıl gücünü serbest bıraktı ve Archimonde’u yokedip Burning Legion’un Well of Eternity ile olan bağlarını sonsuza kadar koparttı. Son savaş tüm Kalimdor kıtasını salladı. Well of Eternity’den güç alamayan Burning Legion, ölümlü orduların birleşik kudreti altında ezildi.

HAİN’İN YÜKSELİŞİ

On bin yıllık hapisanesinden serbest bırakılan Illidan, ilk başta Malfurion ve dostlarına yardım etmek için çalıştı, ancak kısa zamanda eski benliğine dönüp Skull of Gul’dan denen Warlock Artifact’inin enerjisini ele geçirdi. Böylece, Illidan şeytani özellikler ve güçlere sahip oldu. Aynı zamanda Gul’dan’ın bazı hatıralarına da sahip olduğundan Dark Titan Sargeras’ın kalıntılarının bulunduğu adanın yerini hatırladı.

Güç ile dolu olan ve tekrar özgürlüğüne kavuşan Illidan, bu olaylar döngüsünde kendi yerini bulmak üzere yola çıktı. Fakat Kil’jaeden Illidan’ın karşısına çıktı ve reddemeyeceği bir teklif yaptı. Kil’jaeden Archimonde’nin yenilmesinden dolayı öfkeliydi, ancak intikamdan çok daha büyük sorunları vardı. Kendi yarattığı Lich King’in kontrol etmek için çok güçlendiğini hisseden Kil’jaeden Illidan’a Ner’Zhul’u (Lich King) yoketmesi için emir verdi ve Scourge’a bir son vermesini istedi. Buna karşılık Illidan sonsuz bir güç ve kalan Burning Legion Lordları’nın yanında gerçek bir yere sahip olacaktı.

Illidan kabul edip hemen Lich King’in ruhunun durduğu Frozen Throne’u yoketmek için yola çıktı. Illidan, Frozen Throne’u yoketmek için kudretli bir Artifact’e ihtiyacı olacağını biliyordu, Gul’dan’ın hatıralarından kazandığı bilgiyi kullanarak Sargeras’ın Lahiti’ni bulmaya karar verdi. Karanlık denizaltı yuvalarından deniz cadısı Lady Vashj tarfından yönetilen Naga’ları çağırarak Kırılmış Adalar’a, Sageras’ın Lahiti’nin bulunduğu yere ulaştı.

Illidan Naga’lar ile yola çıktığı sırada, Muhafız Maiev Shadowsong onu avlamaya başladı. Maiev, Illidan’ın on bin yıldır gardiyanıydı ve onu tekrar yakalamaktan büyük bir zevk alacaktı. Herşeye rağmen, Illidan, Maiev’den kaçarak Sargeras’ın Gözü’nü bulmayı başardı. Sonra önceden büyücü şehri olan Dalaran’a gitti ve buradaki güç hatlarını kullanarak daha da güçlenip Sargeras’ın Gözü’nü kullanarak Lich King’in Northrend’deki kalesi Icecrown’a yokedici bir büyü yaptı. Bu saldırı, Lich King’in savunmalarını parçaladı ve dünyanın çatısını kırdı. Son anda, Illidan’ın yokedici büyüsü, Maiev’e yardıma gelen Malfurion ve Tyrande tarafından durduruldu.

Bu başarısızlıktan Kil’jaeden’in hoşnut olmayacağını bilen Illidan, Outland diye bilinen ve Ork’ların önceki anavatanı Draenor’un son kalıntıları olan boyuta kaçtı. Orada Kil’jaeden’in gazabından saklanırken bir sonraki hareketini planlamaya başladı. Illidan’ı durdurmayı başardıktan sonra Tyrande ve Malfurion eve, Ashenvale Ormanı’na döndüler. Maiev, Illidan’ın peşini bu kadar kolay bırakmayacaktı ve onu takip ederek Outland’e gitmişti.

BLOOD ELF’LERİN YÜKSELİŞİ

Bu sırada Undead Scourge, Lordareon’u ve Quel’Thalas’ı zehirli Plaguelands’e dönüştürmüştü. Sadece birkaç ufak Alliance direniş noktası kalmıştı. Bu direnişçilerden High Elf’lerden oluşan bir grup, Sunstrider Hanedanı’nın sonuncusu Prens Kael’thas tarafından yönetiliyordu. Usta bir büyücü olan Kael, sürekli olarak şüphe ve düşmanlık ile davranan Alliance güçlerinden bıkmaya başlamıştı. Anavatanlarının kaybını yas tutan High Elf’ler kendilerini ölen insanlarının onuruna Blood Elf’ler olarak çağırmaya karar verdiler. Scourge’un daha fazla yayılmasını engellemek için çabaladıkça güçlerini aldıkları Sunwell’den kopmuş olmalarından dolayı çok çektiler. Alliance, Blood Elf’lere kazanmaları imkansız bir savaşa gitmelerini emredince, Naga’lar savaşın kaderini değiştirecek bir yardım önerdi. Ne yazıkki Alliance, Kael’in Naga’lar ile ilişkisini öğrenince kendisini ve halkını hain olarak suçladı. Hapsolan ve ölüme mahkum edilen Blood Elf’ler, Lady Vashj tarafından kurtarıldılar.

Gidecek başka yerleri kalmayan Kael ve Blood Elf’leri, Lady Vashj’ı takip ederek Outland’e gittiler ve Muhafız Maiev Shadowsong’un yakaladığı Illidan’ı kurtardılar. Illidan’a göre Blood Elf’lerin büyüye olan ırksal bağımlılıkları için bir çare yoktu. Fakat Illidan’ın aklında başka bir teklif vardı: Blood Elf’lerin sadakatine karşılık onlara
istedikleri kadar büyü verecekti. Bu Kael’in kabul etmesi gereken bir teklifti, yeni bir büyü kaynağı veya çare olmadan halkı ölecekti. Kael, halkının Highborne soyunu kabul edip Naga’lar ile birleşti. Outland’de üslenen
Illidan, çoğalan ordularını Lich King’e ikinci bir saldırı için topladı.

PLAGUELANDS’TE İÇ SAVAŞ

Ner’zhul yani Lich King, zamanının az olduğunu biliyordu. Frozen Throne’un içinde hapsolmuş ve Kil’jaeden’in
onu yoketmek için birilerini göndereceğinden şüpheleniyordu. Illidan’ın büyüsü ile yapılan hasar Frozen Throne’u kırmıştı ve Lich King günden güne güç kaybediyordu. Kendini kurtarmak için çaresiz olan Lich King, en güçlü ölümlü hizmetkarını çağırdı: Artık kendini Kral Arthas diye çağıran Death Knight’ı. Bu sırada Arthas, Lordaeron’daki iç savaşla uğraşıyordu. Kalan Undead güçlerinin yarısı, Banshee Sylvanas Windrunner tarafından yönetiliyordu ve Undead İmparatorluğu’nun kontrolü için bir darbe planlıyorlardı. Lich King’in gücü tükenirken Arthas’ın güçleri de azalıyordu. Lich King’in akıbetinin farkına varan Arthas, Plaguelands’te savaş tırmanırken kuzeye yöneldi ve Scourge’u yardımcısı Kel’Thuzad’ın ellerine bıraktı.

Sonunda, Sylvanas ve asi Undead güçleri (artık Forsaken olarak biliniyorlardı) yıkılmış başkent Lordaeron’u sahiplenip, kendi kalelerini harabe şehrin altında inşa etmeye başladılar. Forsaken, Scourge’u yenmeye ve Kel’Thuzad’ı ve kölelerini defetmeye yemin etti.

Zayıflamış ancak efendisini kurtarmaya kararlı Arthas Northrend’e ulaştı. Fakat Illidan’ın Naga ve Blood Elf’lerini kendisini beklerken buldu. Arthas ve Nerubian müttefikleri Illidan’ın güçlerine karşı Icecrown ve Frozen Throne’u savunmak için yarıştı.

LİCH KİNG’İN ZAFERİ

Zayıflamış olsa da Arthas, Illidan’ı geçerek Frozen Throne’a önce vardı. Rûnkılıcı Frostmourne’ı kullanarak Lich King’in buzdan hapisanesini kıran Arthas, Ner’zhul’un büyücü miğferi ve zırhını ortaya çıkarttı. Hayal edilmeyecek kadar güçlü olan miğferi başına geçiren Arthas, Ner’zhul’un ruhu ile birleşip tek bir kudretli varlık oldu, aynen Ner’zhul’un en baştan planladığı gibi. Illidan ve orduları Outland’e geri kaçmak zorunda kaldılar, ve Arthas bilinen dünyadaki en güçlü varlıklardan birisi oldu.

Şu anda Arthas, yeni ölümsüz Lich King, Northrend’de yaşıyor, Icecrown kalesini yeniden inşa ettiğine dair söylentiler var. Güvenilir yardımcısı, Kel’Thuzad Plaguelands’deki Scourge’u komuta ediyor. Sylvanas ve asi Forsaken’ları sadece krallığın küçük bir kısmı olan Tirisfal Glades’i kontrol ediyorlar.

ESKİ DÜŞMANLIKLAR – KALİMDOR’UN KOLONİZASYONU

Zafer onların da olsa, ölümlü ırklar savaş ile yıkılmış bir dünyada buldular kendilerini. Scourge ve Burning Legion hemen hemen Lordaeron’un her yanını yıkmıştı, ve Kalimdor’u da neredeyse bitiriyordu. İyileştirecek ormanlar, gömülecek garezler, düzenlenecek anavatanlar vardı. Savaş, her ırkı çok derin yaralamıştı, fakat onlar cömertce biraraya gelmişlerdi. Yeni bir başlangıç için Alliance ve Horde arasında zayıf ta olsa bir ateşkes başlamıştı.

Thrall, Ork’ları Tauren dostlarının yardımıyla yeni bir anavatan kurmak için Kalimdor kıtasına yöneltti. Yeni vatanlarını Thrall’ın öldürülen babasının anısına Durotar diye isimlendirdiler ve bir zamanların şanlı Ork toplumunu tekrar kurmak için işe koyuldular. Şeytani lanet sona erdiğinden, Horde savaş delisi yöntemlerini bırakıp refah ve hayatta kalma üzerine kurulu bir hayat tarzını benimsediler. Onurlu Tauren ve Darkspear kabilesinin kurnaz Troll’lerini de saflarına katan Thrall ve Ork’ları, kendi vatanlarında barış dolu yeni bir hayat sürüyorlar.

Kalan Alliance güçleri, Jaina Proudmoore önderliğinde güney Kalimdor’a yerleştiler. Dustwallow Marsh’ın doğu kıyısında liman kenti Theramore’u inşa ettiler. Orda, İnsan’lar ve Dwarf dostları beraber çalışarak, onlara herzaman düşman olacak bir yerde hayatta kalmaya çabası veriyorlardı. Durotar’ın koruyucuları ve Theramore deneme amaçlı bir ateşkes içinde olsalarda, kırılgan sakinliğin sonsuza kadar varolması beklenmiyordu.

Ork’lar ve İnsan’lar arasındaki barış, Kalimdor’a muazzam bir Alliance Donanmasının varmasıyla yıkıldı. Bu büyük donanma, Jaina’nın babası Amiral Daelin Proudmoore komutası altındaydı ve Arthas yoketmeden önce Lordaeron’dan yola çıkmıştı. Pek çok zorlu ay boyunca denizde yelken açtıktan sonra Amiral Proudmoore kurtulan Alliance mensuplarını arıyordu.

Amiral’in donanması bölgenin stabilitesi için ciddi bir tehdit oluşutuyordu. İkinci Savaş’ın tanınmış bir kahramanı olarak, Jaina’nın babası Horde’un kuvvetli bir düşmanıydı. Ve Ork’ların yeni vatanı Durotar’ı yoketmeye kararlıydı.
Amiral Proudmoore, Jaina’yı korkunç bir karar vermek zorunda bıraktı: Ork’lara karşı savaşta onun yanında yer almak ve yeni müttefiklerine ihanet etmek veya Alliance ve Horde arasındaki kırılgan barışı devam ettirmek için kendi babasıyla savaşmak. Uzun süren iç hesaplaşmalardan sonra Jaina ikinci seçeneği seçti ve delirmiş babasını yenmesi için Thrall’a yardım etti. Ne yazık ki Amiral Proudmoore, Jaina onunla konuşup uzlaşamadan ve Ork’ların artık savaş delisi canavarlar olmadıklarını anlatamadan savaşta öldü. Sadakati karşılığında Ork’lar Jaina’nın ve ordularının Theramore’a dönmelerine izin verdiler...
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.