EEG Sinyalleri ile Biyometrik Tanıma Sistemleri Üzerine Araştırma

Kruvazör

Yazılım Ekibi Lideri
28 Mar 2020
1,724
2,542
Wrong Side Of Heaven

Herkese merhaba arkadaşlar ben Coderx37
Bugün sizlerle EEG sinyalleri ve bu sinyallerin biyometrik veri sınıfında güvenliğini konuşacağız.
Bu konuyu okumadan önce EEG Konu Bu konuyu okumanız şiddetle tavsiye edilir.


OKUMA SÜRESİ: 13 dakika


Giriş:

Bu metnin amacı, EEG sinyallerini kullanarak yüksek güvenlik gerektiren kimlik doğrulama sistemlerinin günümüz dünyasındaki akıbetini değerlendirmektir.
oxmlz22.png


Günümüzde, bireylerin kimliklerini güvenli bir şekilde doğrulamaları için parmak izi, iris tanıma, ses analizi ve yüz tanıma gibi biyometrik yöntemler sıklıkla kullanılmaktadır. Ancak, bu yöntemlerin bazı zayıf noktaları vardır ve biyometrik verilerin sahtesinin oluşturulabilmesi riski bulunmaktadır. Bu nedenle, kimlik doğrulama sistemlerini daha güvenli hale getirmek amacıyla farklı biyometrik özelliklerin araştırılması gerekmektedir.


Bu gereksinim doğrultusunda;


Elektroensefalogram (EEG) sinyalleri dikkat çeken bir biyometrik özellik olarak öne çıkmaktadır.

EEG sinyalleri, beyin aktivitesinin yansımasıdır ve bu aktivitenin kişiselleştirilmiş bir iz oluşturduğu genel kabul görmüş bir gerçektir. Dahası, EEG sinyalleri, diğer biyometrik verilere göre daha güvenli bir yapıya sahiptir ve kopyalanmaları son derece zorlu bir süreç gerektirir.





Bu güven nereden gelmekte?

1) Kişisel ve Kompleks İzler: Her bireyin EEG sinyalleri benzersizdir ve bu sinyaller, kişinin beyin aktivitesini yansıtır. Beyin aktivitesi, kişinin düşünce süreçleri, duygusal durumu ve diğer biyometrik özellikleri ile karmaşık bir şekilde ilişkilidir. Bu nedenle EEG sinyalleri, kişiselleştirilmiş ve karmaşık bir iz bırakır.

2) Beyin İçi Erişim Zorluğu: EEG sinyalleri, doğrudan kişinin beyin aktivitesini ölçer. Bu, bir başkasının sinyalleri çalmak için kişinin beyin aktivitesine fiziksel olarak erişmesi gerektiği anlamına gelir. Diğer biyometrik veriler, örneğin parmak izleri veya yüz tanıma, daha kolay bir şekilde kopyalanabilir.

3) Sürekli Değişen Doğa: EEG sinyalleri, kişinin sürekli olarak değişen zihinsel ve duygusal durumlarına yanıt verir. Bu sürekli değişen doğa, kopyalama girişimlerini daha karmaşık hale getirir. Diğer biyometrik özellikler, sabit bir yapıya sahiptir ve bu nedenle daha kolay bir şekilde kopyalanabilir.

Kişinin EEG verilerini kafasına zorla makine takıp almaya çalışmanız durumunda kişi anlık korku duygusu ile gereken işlemi tamamlayamayacaktır.


4) Donanım ve Yazılım Gereksinimleri: EEG sinyallerinin doğru bir şekilde ölçülmesi için özel donanım ve yazılım gereklidir. Bu, sinyali izinsiz olarak çalmayı daha karmaşık bir hale getirir.



Biyometrik kimlik doğrulama sistemleri birçok farklı uygulama alanında kullanılır, özellikle yanımızdan hiç ayırmadığımız telefon, bilgisayar gibi teknolojik cihazlar için idealdir.
Ancak, veri gizliliği, veri güvenliği ve yanılma oranı gibi konuların titizlikle ele alınması gerekmektedir.

Bilgi temelli kimlik doğrulama, kullanıcıların kendilerine özgü numara kombinasyonları veya kullanıcı adı-şifre gibi gizli bilgiler kullanarak kimliklerini doğruladıkları bir sistemdir. Bu gizli bilgiler, güvenlik amacıyla özel bir veri tabanında saklanır. Sisteme giriş yapmak isteyen kullanıcılar, bu gizli bilgileri girdiklerinde, veri tabanındaki bilgilerle eşleştiklerinde kimlikleri doğrulanır. Ancak, bu sistemlerin dezavantajı, kullanıcıların kombinasyon veya kullanıcı adı-şifre bilgilerinin kolayca başkalarının eline geçebilme riskidir.

Aidiyet temelli kimlik doğrulama, kullanıcıların genellikle eşsiz ve kendileriyle özdeşleşmiş nesneleri, örneğin kapı anahtarları, kriptografik anahtarlar veya manyetik kartlar gibi nesneleri kullanarak sisteme giriş yapmalarını sağlar. Ancak, bu kimlik doğrulama yöntemi, bu nesneleri kaybetme riski gibi potansiyel tehlikeler içermektedir.

bu iki riskli durum ele alındığında bir yol daha ortaya çıkıyor.

Biyometrik kimlik doğrulama

Biyometrik kimlik doğrulama kişilerin kendilerini diğerlerinden ayıran benzersiz fizyolojik veya davranışsal özelliklerini kullanır. Parmak izi, EEG, yüz tanıma, iris tarama, el izi veya imza gibi bu özellikler, kimlik doğrulama için kullanılır ve kişinin kimliğini kesin bir şekilde tanımlar.

EEG sinyallerinin biyometrik tanıma için potansiyeli aşağıdaki faktörlere dayanmaktadır:​
Benzersizlik: Her bireyin EEG sinyalleri kendine özgüdür. Beyindeki anatomik ve fizyolojik farklılıklar, kişiye özgü EEG örüntülerinin oluşmasına neden olur. Bu benzersizlik, bir kişiyi diğerlerinden ayırt etmek için kullanılabilir.

Güvenlik: EEG sinyalleri, fiziksel olarak kopyalanması veya sahtelenmesi zor olan bir biyometrik özellik olarak kabul edilir. Diğer biyometrik özelliklere kıyasla daha güvenli bir tanıma yöntemi olabilir, çünkü EEG sinyalleri beyinde doğrudan oluşan bir aktiviteyi yansıtır ve dışarıdan manipüle edilmesi zordur.

Dinamiklik: EEG sinyalleri, zaman içindeki değişiklikleri yansıtır. Beyin aktivitesi, bireyin zihinsel durumu, duygusal durumu, dikkat seviyesi gibi faktörlere bağlı olarak değişir. Bu dinamiklik, daha sağlam ve güvenilir bir biyometrik tanıma sistemine olanak sağlayabilir.

Ölçeklenebilirlik: EEG sinyalleri, farklı durumlarda ve farklı görevlerde kaydedilebilir. Bu, biyometrik tanıma sistemlerinin çeşitli senaryolarda kullanılabilmesini sağlar. Örneğin, EEG tabanlı bir tanıma sistemi, dikkat odaklı görevlerde veya beyin aktivitesinin duygusal tepkilere yanıt olarak değerlendirildiği durumlarda kullanılabilir. EEG sinyalleriyle biyometrik tanıma yapmak için, sinyallerin işlenmesi, özellik çıkarılması ve sınıflandırma yöntemlerinin kullanılması gerekmektedir. MATLAB gibi programlar, EEG sinyallerinin analizinde yaygın olarak kullanılan araçları sağlar.​


Özetlemek gerekirse, EEG sinyalleri, benzersizlik, güvenlik, dinamiklik ve ölçeklenebilirlik gibi faktörler nedeniyle biyometrik tanıma için potansiyele sahiptir. Ancak, EEG tabanlı bir tanıma sistemi geliştirmek karmaşık olabilir ve doğruluk oranını artırmak için gelişmiş sinyal işleme ve veri analizi tekniklerinin kullanılması gerekebilir.​
Peki bu Doğrulama işlemi nasıl gerçekleştiriliyor?
seyu0bg.png
Kalıp Eşleştirme: Bu yöntemde, bir kişinin önceden kaydedilmiş EEG kalıpları bir veritabanında saklanır. Kimlik doğrulama veya tanıma sırasında, mevcut EEG sinyalleri kaydedilir ve saklanan kalıplarla karşılaştırılır. Benzerlik ölçütleri kullanılarak bir eşleşme skoru hesaplanır ve belirli bir eşik değeri aşıldığında bir kişi tanınır veya doğrulanır.
Madem bu kadar güvenli ve mantıklı neden şuan kullanılmıyor?​
EEG sinyallerinin ölçülebileceği cihazların maliyeti bu alanla hobi olarak ilgilenen bir insanın asla karşılayamayacağı düzeydedir.
Maliyetin bu kadar yüksek olması sebebiyle bu teknolojiye ulaşım oldukça zordur.
Rakipleri olan Göz, parmak izi, yüz gibi biyometrik verileri toplayan sensörler çok ucuza tedarik edilmektedir.
cmohirj.png

Verilerin filtrelenmesi ve Epoklama​
Beyin kompleks bir yapıdır ve sürekli çalışmakta, her duruma tepki oluşturmaktadır.
Bu kadar veri trafiği içerisinde istediğimiz verileri elde edebilmemiz için belirli filtreleme işlemleri uygulamamız gerekmektedir.
şimdi filtreleme tekniklerine bakalım:

Epoklama, EEG sinyalini zaman aralıklarına ayırarak analiz için daha küçük parçalara bölmek anlamına gelir. Bu yöntem, sinyal üzerindeki belirli olayları veya durumları incelemek için kullanılır. Örneğin, bir görev tabanlı EEG deneyinde, belirli bir uyarıcıya veya görev dönemine ilişkin beyin aktivitesini analiz etmek için epoklar oluşturulur.

Düşük Geçiren Filtre (Low-pass Filter): Düşük geçiren filtre, belirli bir frekansın üzerindeki bileşenleri azaltır veya filtreler. Bu filtre, yüksek frekans gürültüsünü ortadan kaldırarak düşük frekanslı bileşenlere odaklanmayı sağlar. EEG sinyallerindeki yüksek frekansları filtrelemek için kullanılabilir.

Yüksek Geçiren Filtre (High-pass Filter): Yüksek geçiren filtre, belirli bir frekansın altındaki bileşenleri azaltır veya filtreler. Bu filtre, düşük frekans gürültüsünü ortadan kaldırarak yüksek frekanslı bileşenlere odaklanmayı sağlar. EEG sinyallerindeki düşük frekanslı bileşenleri filtrelemek için kullanılır.

Band Geçiren Filtre (Band-pass Filter): Band geçiren filtre, belirli bir frekans aralığındaki bileşenleri korurken diğer frekanslardaki bileşenleri azaltır veya filtreler.
Bu filtre, belirli bir frekans bandında yoğunlaşmayı sağlar. Örneğin, belirli bir EEG frekans aralığındaki dalga aktivitesini vurgulamak için kullanılır.

Band Engelleyen Filtre (Band-stop Filter): Band engelleyen filtre, belirli bir frekans aralığındaki bileşenleri ortadan kaldırır veya azaltırken diğer frekanslardaki bileşenleri korur. Bu filtre, istenmeyen frekans bantlarındaki gürültüyü kaldırmak için kullanılır.​



ml8sx41.png
FİNAL VE DENEY​
Henüz kesinliği hakkında net fikirler olmayan EEG sistemlerini günümüzün önemli bir parçası haline getirmeden önce şu gereksinimleri ve durumları da bilmeliyiz:

EEG Sinyalleri şuan teknolojinin el verdiği kadarıyla kafaya takılan büyük ve pahalı cihazlarla yapılmaktadır. yani taşınabilir değildir.
Bir veri doğrulama işlemi yaklaşık 15-20 sn civarı sürse de ilk EEG ölçümleri 15 dakika civarında sürmektedir.
Sağlığa bilinen hiç bir zararı yoktur lakin belli bir duruma odaklanmak ve devamında tekrardan o durumu düşünmenin, odaklanmanın vereceği zihinsel yorgunluk bilinmektedir.
Şimdi sonuçları teknik olarak ele alalım:
Şöyle bir senaryomuz olsun
3 erkek 5 kız olmak üzere 8 katılımcıdan alınan 14 kanallı EEG sinyalleriyle veri setleri oluşturalım. ve gereken tüm epoklama, filtreleme işlemlerini halledelim.
Bu 8 kişiden düşünce yoluyla bir kasayı açmaları istenmektedir.

Bu deneyden elde edilen veriler ışığında en kısa süren kasa açma işleminin 10 saniye sürdüğü saptanmıştır ve veri toplanma anında esas alınan odaklanma ve düşünme durumunu yapılan literatür taraması sonucunda karşılayan frekans aralığının Beta Düşük ve Beta Orta olduğu görülmüştür. Alt frekans bantları için ayrı ayrı oluşturulan performans değerlendirme tabloları sonucunda, Beta-Orta frekans bandında özelliklerin yüzde10’u (3 adet özellik) kullanılarak Karar Ağaçları algoritmasının %100 doğruluk oranı ile en iyi performans gösteren algoritma olduğu belirlenmiştir.
ql8wrtp.png


Hedeflenen alt frekans bantlarına ilişkin tahmin modelleri oluşturulmuş ve minimum sürede tespitler gerçekleştirilmiştir. Oluşturulan her bir frekans bant aralığı için modeller farklı performans göstermiştir. Kasa açma işlemi 10 saniyelik epoklarla gerçekleştirilmiştir. %100 doğruluk oranı elde edilmiştir.​
Sonuç olarak 10 saniyelik sürede oluşturulan tahmin modelleri ile yüksek doğruluk oranında kasa açma işlemi yapılmıştır.
Yani yakın gelecekte EEG sinyallerini biyometrik veri olarak kullanmamız mümkün gözüküyor.

OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.
 

Grimner

Adanmış Üye
28 Mar 2020
6,308
4,733
Elinize sağlık Kodır hocam, çok güzel ve bilgilendirici bir yazı olmuş.

Kişinin EEG verilerini kafasına zorla makine takıp almaya çalışmanız durumunda kişi anlık korku duygusu ile gereken işlemi tamamlayamayacaktır.
Kişiyi kandırarak da elde edilemez mi hocam? 🗿
Kendisini kandırsak ve makineyi kafasına öyle taksak..

Ayrıca kişinin her duygu değişiminde veri vermeme olayı mı var? Yoksa belli başlı duygular üzerinde mi?
Öyleyse kişinin geçireceği bir sıkıntı da verilerin kaybolması durumu olmaz mı?

EEG sinyallerinin ölçülebileceği cihazların maliyeti bu alanla hobi olarak ilgilenen bir insanın asla karşılayamayacağı düzeydedir.
Ortalama ücreti ne kadar olur hocam?

2) Beyin İçi Erişim Zorluğu: EEG sinyalleri, doğrudan kişinin beyin aktivitesini ölçer. Bu, bir başkasının sinyalleri çalmak için kişinin beyin aktivitesine fiziksel olarak erişmesi gerektiği anlamına gelir. Diğer biyometrik veriler, örneğin parmak izleri veya yüz tanıma, daha kolay bir şekilde kopyalanabilir.
Bu zorla ulaşım olayı uyurken yapılsa nasıl bir sonuç verir acaba? 🤔

en kısa süren kasa açma işleminin 10 saniye sürdüğü saptanmıştır
Bu süre odak seviyesine görevse, odak seviyesi arttıkça sürenin düşecektir değil mi?
 

louise0357

Anka Underground Team
21 Tem 2023
487
177
/

Herkese merhaba arkadaşlar ben Coderx37
Bugün sizlerle EEG sinyalleri ve bu sinyallerin biyometrik veri sınıfında güvenliğini konuşacağız.
Bu konuyu okumadan önce EEG Konu Bu konuyu okumanız şiddetle tavsiye edilir.


OKUMA SÜRESİ: 13 dakika


Giriş:

Bu metnin amacı, EEG sinyallerini kullanarak yüksek güvenlik gerektiren kimlik doğrulama sistemlerinin günümüz dünyasındaki akıbetini değerlendirmektir.
oxmlz22.png


Günümüzde, bireylerin kimliklerini güvenli bir şekilde doğrulamaları için parmak izi, iris tanıma, ses analizi ve yüz tanıma gibi biyometrik yöntemler sıklıkla kullanılmaktadır. Ancak, bu yöntemlerin bazı zayıf noktaları vardır ve biyometrik verilerin sahtesinin oluşturulabilmesi riski bulunmaktadır. Bu nedenle, kimlik doğrulama sistemlerini daha güvenli hale getirmek amacıyla farklı biyometrik özelliklerin araştırılması gerekmektedir.


Bu gereksinim doğrultusunda;


Elektroensefalogram (EEG) sinyalleri dikkat çeken bir biyometrik özellik olarak öne çıkmaktadır.

EEG sinyalleri, beyin aktivitesinin yansımasıdır ve bu aktivitenin kişiselleştirilmiş bir iz oluşturduğu genel kabul görmüş bir gerçektir. Dahası, EEG sinyalleri, diğer biyometrik verilere göre daha güvenli bir yapıya sahiptir ve kopyalanmaları son derece zorlu bir süreç gerektirir.





Bu güven nereden gelmekte?

1) Kişisel ve Kompleks İzler: Her bireyin EEG sinyalleri benzersizdir ve bu sinyaller, kişinin beyin aktivitesini yansıtır. Beyin aktivitesi, kişinin düşünce süreçleri, duygusal durumu ve diğer biyometrik özellikleri ile karmaşık bir şekilde ilişkilidir. Bu nedenle EEG sinyalleri, kişiselleştirilmiş ve karmaşık bir iz bırakır.

2) Beyin İçi Erişim Zorluğu: EEG sinyalleri, doğrudan kişinin beyin aktivitesini ölçer. Bu, bir başkasının sinyalleri çalmak için kişinin beyin aktivitesine fiziksel olarak erişmesi gerektiği anlamına gelir. Diğer biyometrik veriler, örneğin parmak izleri veya yüz tanıma, daha kolay bir şekilde kopyalanabilir.

3) Sürekli Değişen Doğa: EEG sinyalleri, kişinin sürekli olarak değişen zihinsel ve duygusal durumlarına yanıt verir. Bu sürekli değişen doğa, kopyalama girişimlerini daha karmaşık hale getirir. Diğer biyometrik özellikler, sabit bir yapıya sahiptir ve bu nedenle daha kolay bir şekilde kopyalanabilir.

Kişinin EEG verilerini kafasına zorla makine takıp almaya çalışmanız durumunda kişi anlık korku duygusu ile gereken işlemi tamamlayamayacaktır.


4) Donanım ve Yazılım Gereksinimleri: EEG sinyallerinin doğru bir şekilde ölçülmesi için özel donanım ve yazılım gereklidir. Bu, sinyali izinsiz olarak çalmayı daha karmaşık bir hale getirir.





Biyometrik kimlik doğrulama sistemleri birçok farklı uygulama alanında kullanılır, özellikle yanımızdan hiç ayırmadığımız telefon, bilgisayar gibi teknolojik cihazlar için idealdir.
Ancak, veri gizliliği, veri güvenliği ve yanılma oranı gibi konuların titizlikle ele alınması gerekmektedir.

Bilgi temelli kimlik doğrulama, kullanıcıların kendilerine özgü numara kombinasyonları veya kullanıcı adı-şifre gibi gizli bilgiler kullanarak kimliklerini doğruladıkları bir sistemdir. Bu gizli bilgiler, güvenlik amacıyla özel bir veri tabanında saklanır. Sisteme giriş yapmak isteyen kullanıcılar, bu gizli bilgileri girdiklerinde, veri tabanındaki bilgilerle eşleştiklerinde kimlikleri doğrulanır. Ancak, bu sistemlerin dezavantajı, kullanıcıların kombinasyon veya kullanıcı adı-şifre bilgilerinin kolayca başkalarının eline geçebilme riskidir.

Aidiyet temelli kimlik doğrulama, kullanıcıların genellikle eşsiz ve kendileriyle özdeşleşmiş nesneleri, örneğin kapı anahtarları, kriptografik anahtarlar veya manyetik kartlar gibi nesneleri kullanarak sisteme giriş yapmalarını sağlar. Ancak, bu kimlik doğrulama yöntemi, bu nesneleri kaybetme riski gibi potansiyel tehlikeler içermektedir.

bu iki riskli durum ele alındığında bir yol daha ortaya çıkıyor.


Biyometrik kimlik doğrulama

Biyometrik kimlik doğrulama kişilerin kendilerini diğerlerinden ayıran benzersiz fizyolojik veya davranışsal özelliklerini kullanır. Parmak izi, EEG, yüz tanıma, iris tarama, el izi veya imza gibi bu özellikler, kimlik doğrulama için kullanılır ve kişinin kimliğini kesin bir şekilde tanımlar.

EEG sinyallerinin biyometrik tanıma için potansiyeli aşağıdaki faktörlere dayanmaktadır:



Benzersizlik: Her bireyin EEG sinyalleri kendine özgüdür. Beyindeki anatomik ve fizyolojik farklılıklar, kişiye özgü EEG örüntülerinin oluşmasına neden olur. Bu benzersizlik, bir kişiyi diğerlerinden ayırt etmek için kullanılabilir.



Güvenlik: EEG sinyalleri, fiziksel olarak kopyalanması veya sahtelenmesi zor olan bir biyometrik özellik olarak kabul edilir. Diğer biyometrik özelliklere kıyasla daha güvenli bir tanıma yöntemi olabilir, çünkü EEG sinyalleri beyinde doğrudan oluşan bir aktiviteyi yansıtır ve dışarıdan manipüle edilmesi zordur.



Dinamiklik: EEG sinyalleri, zaman içindeki değişiklikleri yansıtır. Beyin aktivitesi, bireyin zihinsel durumu, duygusal durumu, dikkat seviyesi gibi faktörlere bağlı olarak değişir. Bu dinamiklik, daha sağlam ve güvenilir bir biyometrik tanıma sistemine olanak sağlayabilir.



Ölçeklenebilirlik: EEG sinyalleri, farklı durumlarda ve farklı görevlerde kaydedilebilir. Bu, biyometrik tanıma sistemlerinin çeşitli senaryolarda kullanılabilmesini sağlar. Örneğin, EEG tabanlı bir tanıma sistemi, dikkat odaklı görevlerde veya beyin aktivitesinin duygusal tepkilere yanıt olarak değerlendirildiği durumlarda kullanılabilir. EEG sinyalleriyle biyometrik tanıma yapmak için, sinyallerin işlenmesi, özellik çıkarılması ve sınıflandırma yöntemlerinin kullanılması gerekmektedir. MATLAB gibi programlar, EEG sinyallerinin analizinde yaygın olarak kullanılan araçları sağlar.







Özetlemek gerekirse, EEG sinyalleri, benzersizlik, güvenlik, dinamiklik ve ölçeklenebilirlik gibi faktörler nedeniyle biyometrik tanıma için potansiyele sahiptir. Ancak, EEG tabanlı bir tanıma sistemi geliştirmek karmaşık olabilir ve doğruluk oranını artırmak için gelişmiş sinyal işleme ve veri analizi tekniklerinin kullanılması gerekebilir.



Peki bu Doğrulama işlemi nasıl gerçekleştiriliyor?

seyu0bg.png




Kalıp Eşleştirme: Bu yöntemde, bir kişinin önceden kaydedilmiş EEG kalıpları bir veritabanında saklanır. Kimlik doğrulama veya tanıma sırasında, mevcut EEG sinyalleri kaydedilir ve saklanan kalıplarla karşılaştırılır. Benzerlik ölçütleri kullanılarak bir eşleşme skoru hesaplanır ve belirli bir eşik değeri aşıldığında bir kişi tanınır veya doğrulanır.



Madem bu kadar güvenli ve mantıklı neden şuan kullanılmıyor?

EEG sinyallerinin ölçülebileceği cihazların maliyeti bu alanla hobi olarak ilgilenen bir insanın asla karşılayamayacağı düzeydedir.

Maliyetin bu kadar yüksek olması sebebiyle bu teknolojiye ulaşım oldukça zordur.

Rakipleri olan Göz, parmak izi, yüz gibi biyometrik verileri toplayan sensörler çok ucuza tedarik edilmektedir.

cmohirj.png



Verilerin filtrelenmesi ve Epoklama

Beyin kompleks bir yapıdır ve sürekli çalışmakta, her duruma tepki oluşturmaktadır.

Bu kadar veri trafiği içerisinde istediğimiz verileri elde edebilmemiz için belirli filtreleme işlemleri uygulamamız gerekmektedir.

şimdi filtreleme tekniklerine bakalım:





Epoklama, EEG sinyalini zaman aralıklarına ayırarak analiz için daha küçük parçalara bölmek anlamına gelir. Bu yöntem, sinyal üzerindeki belirli olayları veya durumları incelemek için kullanılır. Örneğin, bir görev tabanlı EEG deneyinde, belirli bir uyarıcıya veya görev dönemine ilişkin beyin aktivitesini analiz etmek için epoklar oluşturulur.





Düşük Geçiren Filtre (Low-pass Filter): Düşük geçiren filtre, belirli bir frekansın üzerindeki bileşenleri azaltır veya filtreler. Bu filtre, yüksek frekans gürültüsünü ortadan kaldırarak düşük frekanslı bileşenlere odaklanmayı sağlar. EEG sinyallerindeki yüksek frekansları filtrelemek için kullanılabilir.



Yüksek Geçiren Filtre (High-pass Filter): Yüksek geçiren filtre, belirli bir frekansın altındaki bileşenleri azaltır veya filtreler. Bu filtre, düşük frekans gürültüsünü ortadan kaldırarak yüksek frekanslı bileşenlere odaklanmayı sağlar. EEG sinyallerindeki düşük frekanslı bileşenleri filtrelemek için kullanılır.



Band Geçiren Filtre (Band-pass Filter): Band geçiren filtre, belirli bir frekans aralığındaki bileşenleri korurken diğer frekanslardaki bileşenleri azaltır veya filtreler.

Bu filtre, belirli bir frekans bandında yoğunlaşmayı sağlar. Örneğin, belirli bir EEG frekans aralığındaki dalga aktivitesini vurgulamak için kullanılır.



Band Engelleyen Filtre (Band-stop Filter): Band engelleyen filtre, belirli bir frekans aralığındaki bileşenleri ortadan kaldırır veya azaltırken diğer frekanslardaki bileşenleri korur. Bu filtre, istenmeyen frekans bantlarındaki gürültüyü kaldırmak için kullanılır.





ml8sx41.png










FİNAL VE DENEY

Henüz kesinliği hakkında net fikirler olmayan EEG sistemlerini günümüzün önemli bir parçası haline getirmeden önce şu gereksinimleri ve durumları da bilmeliyiz:



EEG Sinyalleri şuan teknolojinin el verdiği kadarıyla kafaya takılan büyük ve pahalı cihazlarla yapılmaktadır. yani taşınabilir değildir.

Bir veri doğrulama işlemi yaklaşık 15-20 sn civarı sürse de ilk EEG ölçümleri 15 dakika civarında sürmektedir.

Sağlığa bilinen hiç bir zararı yoktur lakin belli bir duruma odaklanmak ve devamında tekrardan o durumu düşünmenin, odaklanmanın vereceği zihinsel yorgunluk bilinmektedir.






Şimdi sonuçları teknik olarak ele alalım:

Şöyle bir senaryomuz olsun

3 erkek 5 kız olmak üzere 8 katılımcıdan alınan 14 kanallı EEG sinyalleriyle veri setleri oluşturalım. ve gereken tüm epoklama, filtreleme işlemlerini halledelim.

Bu 8 kişiden düşünce yoluyla bir kasayı açmaları istenmektedir.



Bu deneyden elde edilen veriler ışığında en kısa süren kasa açma işleminin 10 saniye sürdüğü saptanmıştır ve veri toplanma anında esas alınan odaklanma ve düşünme durumunu yapılan literatür taraması sonucunda karşılayan frekans aralığının Beta Düşük ve Beta Orta olduğu görülmüştür. Alt frekans bantları için ayrı ayrı oluşturulan performans değerlendirme tabloları sonucunda, Beta-Orta frekans bandında özelliklerin yüzde10’u (3 adet özellik) kullanılarak Karar Ağaçları algoritmasının %100 doğruluk oranı ile en iyi performans gösteren algoritma olduğu belirlenmiştir.

ql8wrtp.png




Hedeflenen alt frekans bantlarına ilişkin tahmin modelleri oluşturulmuş ve minimum sürede tespitler gerçekleştirilmiştir. Oluşturulan her bir frekans bant aralığı için modeller farklı performans göstermiştir. Kasa açma işlemi 10 saniyelik epoklarla gerçekleştirilmiştir. %100 doğruluk oranı elde edilmiştir.


Sonuç olarak 10 saniyelik sürede oluşturulan tahmin modelleri ile yüksek doğruluk oranında kasa açma işlemi yapılmıştır.



Yani yakın gelecekte EEG sinyallerini biyometrik veri olarak kullanmamız mümkün gözüküyor.






OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.

elinize sağlık hocam
 

teux

Katılımcı Üye
23 Ocak 2023
959
1,329

Herkese merhaba arkadaşlar ben Coderx37
Bugün sizlerle EEG sinyalleri ve bu sinyallerin biyometrik veri sınıfında güvenliğini konuşacağız.
Bu konuyu okumadan önce EEG Konu Bu konuyu okumanız şiddetle tavsiye edilir.


OKUMA SÜRESİ: 13 dakika


Giriş:

Bu metnin amacı, EEG sinyallerini kullanarak yüksek güvenlik gerektiren kimlik doğrulama sistemlerinin günümüz dünyasındaki akıbetini değerlendirmektir.
oxmlz22.png


Günümüzde, bireylerin kimliklerini güvenli bir şekilde doğrulamaları için parmak izi, iris tanıma, ses analizi ve yüz tanıma gibi biyometrik yöntemler sıklıkla kullanılmaktadır. Ancak, bu yöntemlerin bazı zayıf noktaları vardır ve biyometrik verilerin sahtesinin oluşturulabilmesi riski bulunmaktadır. Bu nedenle, kimlik doğrulama sistemlerini daha güvenli hale getirmek amacıyla farklı biyometrik özelliklerin araştırılması gerekmektedir.


Bu gereksinim doğrultusunda;


Elektroensefalogram (EEG) sinyalleri dikkat çeken bir biyometrik özellik olarak öne çıkmaktadır.

EEG sinyalleri, beyin aktivitesinin yansımasıdır ve bu aktivitenin kişiselleştirilmiş bir iz oluşturduğu genel kabul görmüş bir gerçektir. Dahası, EEG sinyalleri, diğer biyometrik verilere göre daha güvenli bir yapıya sahiptir ve kopyalanmaları son derece zorlu bir süreç gerektirir.





Bu güven nereden gelmekte?

1) Kişisel ve Kompleks İzler: Her bireyin EEG sinyalleri benzersizdir ve bu sinyaller, kişinin beyin aktivitesini yansıtır. Beyin aktivitesi, kişinin düşünce süreçleri, duygusal durumu ve diğer biyometrik özellikleri ile karmaşık bir şekilde ilişkilidir. Bu nedenle EEG sinyalleri, kişiselleştirilmiş ve karmaşık bir iz bırakır.

2) Beyin İçi Erişim Zorluğu: EEG sinyalleri, doğrudan kişinin beyin aktivitesini ölçer. Bu, bir başkasının sinyalleri çalmak için kişinin beyin aktivitesine fiziksel olarak erişmesi gerektiği anlamına gelir. Diğer biyometrik veriler, örneğin parmak izleri veya yüz tanıma, daha kolay bir şekilde kopyalanabilir.

3) Sürekli Değişen Doğa: EEG sinyalleri, kişinin sürekli olarak değişen zihinsel ve duygusal durumlarına yanıt verir. Bu sürekli değişen doğa, kopyalama girişimlerini daha karmaşık hale getirir. Diğer biyometrik özellikler, sabit bir yapıya sahiptir ve bu nedenle daha kolay bir şekilde kopyalanabilir.

Kişinin EEG verilerini kafasına zorla makine takıp almaya çalışmanız durumunda kişi anlık korku duygusu ile gereken işlemi tamamlayamayacaktır.


4) Donanım ve Yazılım Gereksinimleri: EEG sinyallerinin doğru bir şekilde ölçülmesi için özel donanım ve yazılım gereklidir. Bu, sinyali izinsiz olarak çalmayı daha karmaşık bir hale getirir.





Biyometrik kimlik doğrulama sistemleri birçok farklı uygulama alanında kullanılır, özellikle yanımızdan hiç ayırmadığımız telefon, bilgisayar gibi teknolojik cihazlar için idealdir.
Ancak, veri gizliliği, veri güvenliği ve yanılma oranı gibi konuların titizlikle ele alınması gerekmektedir.

Bilgi temelli kimlik doğrulama, kullanıcıların kendilerine özgü numara kombinasyonları veya kullanıcı adı-şifre gibi gizli bilgiler kullanarak kimliklerini doğruladıkları bir sistemdir. Bu gizli bilgiler, güvenlik amacıyla özel bir veri tabanında saklanır. Sisteme giriş yapmak isteyen kullanıcılar, bu gizli bilgileri girdiklerinde, veri tabanındaki bilgilerle eşleştiklerinde kimlikleri doğrulanır. Ancak, bu sistemlerin dezavantajı, kullanıcıların kombinasyon veya kullanıcı adı-şifre bilgilerinin kolayca başkalarının eline geçebilme riskidir.

Aidiyet temelli kimlik doğrulama, kullanıcıların genellikle eşsiz ve kendileriyle özdeşleşmiş nesneleri, örneğin kapı anahtarları, kriptografik anahtarlar veya manyetik kartlar gibi nesneleri kullanarak sisteme giriş yapmalarını sağlar. Ancak, bu kimlik doğrulama yöntemi, bu nesneleri kaybetme riski gibi potansiyel tehlikeler içermektedir.

bu iki riskli durum ele alındığında bir yol daha ortaya çıkıyor.


Biyometrik kimlik doğrulama

Biyometrik kimlik doğrulama kişilerin kendilerini diğerlerinden ayıran benzersiz fizyolojik veya davranışsal özelliklerini kullanır. Parmak izi, EEG, yüz tanıma, iris tarama, el izi veya imza gibi bu özellikler, kimlik doğrulama için kullanılır ve kişinin kimliğini kesin bir şekilde tanımlar.

EEG sinyallerinin biyometrik tanıma için potansiyeli aşağıdaki faktörlere dayanmaktadır:



Benzersizlik: Her bireyin EEG sinyalleri kendine özgüdür. Beyindeki anatomik ve fizyolojik farklılıklar, kişiye özgü EEG örüntülerinin oluşmasına neden olur. Bu benzersizlik, bir kişiyi diğerlerinden ayırt etmek için kullanılabilir.



Güvenlik: EEG sinyalleri, fiziksel olarak kopyalanması veya sahtelenmesi zor olan bir biyometrik özellik olarak kabul edilir. Diğer biyometrik özelliklere kıyasla daha güvenli bir tanıma yöntemi olabilir, çünkü EEG sinyalleri beyinde doğrudan oluşan bir aktiviteyi yansıtır ve dışarıdan manipüle edilmesi zordur.



Dinamiklik: EEG sinyalleri, zaman içindeki değişiklikleri yansıtır. Beyin aktivitesi, bireyin zihinsel durumu, duygusal durumu, dikkat seviyesi gibi faktörlere bağlı olarak değişir. Bu dinamiklik, daha sağlam ve güvenilir bir biyometrik tanıma sistemine olanak sağlayabilir.



Ölçeklenebilirlik: EEG sinyalleri, farklı durumlarda ve farklı görevlerde kaydedilebilir. Bu, biyometrik tanıma sistemlerinin çeşitli senaryolarda kullanılabilmesini sağlar. Örneğin, EEG tabanlı bir tanıma sistemi, dikkat odaklı görevlerde veya beyin aktivitesinin duygusal tepkilere yanıt olarak değerlendirildiği durumlarda kullanılabilir. EEG sinyalleriyle biyometrik tanıma yapmak için, sinyallerin işlenmesi, özellik çıkarılması ve sınıflandırma yöntemlerinin kullanılması gerekmektedir. MATLAB gibi programlar, EEG sinyallerinin analizinde yaygın olarak kullanılan araçları sağlar.







Özetlemek gerekirse, EEG sinyalleri, benzersizlik, güvenlik, dinamiklik ve ölçeklenebilirlik gibi faktörler nedeniyle biyometrik tanıma için potansiyele sahiptir. Ancak, EEG tabanlı bir tanıma sistemi geliştirmek karmaşık olabilir ve doğruluk oranını artırmak için gelişmiş sinyal işleme ve veri analizi tekniklerinin kullanılması gerekebilir.



Peki bu Doğrulama işlemi nasıl gerçekleştiriliyor?

seyu0bg.png




Kalıp Eşleştirme: Bu yöntemde, bir kişinin önceden kaydedilmiş EEG kalıpları bir veritabanında saklanır. Kimlik doğrulama veya tanıma sırasında, mevcut EEG sinyalleri kaydedilir ve saklanan kalıplarla karşılaştırılır. Benzerlik ölçütleri kullanılarak bir eşleşme skoru hesaplanır ve belirli bir eşik değeri aşıldığında bir kişi tanınır veya doğrulanır.



Madem bu kadar güvenli ve mantıklı neden şuan kullanılmıyor?

EEG sinyallerinin ölçülebileceği cihazların maliyeti bu alanla hobi olarak ilgilenen bir insanın asla karşılayamayacağı düzeydedir.

Maliyetin bu kadar yüksek olması sebebiyle bu teknolojiye ulaşım oldukça zordur.

Rakipleri olan Göz, parmak izi, yüz gibi biyometrik verileri toplayan sensörler çok ucuza tedarik edilmektedir.

cmohirj.png



Verilerin filtrelenmesi ve Epoklama

Beyin kompleks bir yapıdır ve sürekli çalışmakta, her duruma tepki oluşturmaktadır.

Bu kadar veri trafiği içerisinde istediğimiz verileri elde edebilmemiz için belirli filtreleme işlemleri uygulamamız gerekmektedir.

şimdi filtreleme tekniklerine bakalım:





Epoklama, EEG sinyalini zaman aralıklarına ayırarak analiz için daha küçük parçalara bölmek anlamına gelir. Bu yöntem, sinyal üzerindeki belirli olayları veya durumları incelemek için kullanılır. Örneğin, bir görev tabanlı EEG deneyinde, belirli bir uyarıcıya veya görev dönemine ilişkin beyin aktivitesini analiz etmek için epoklar oluşturulur.





Düşük Geçiren Filtre (Low-pass Filter): Düşük geçiren filtre, belirli bir frekansın üzerindeki bileşenleri azaltır veya filtreler. Bu filtre, yüksek frekans gürültüsünü ortadan kaldırarak düşük frekanslı bileşenlere odaklanmayı sağlar. EEG sinyallerindeki yüksek frekansları filtrelemek için kullanılabilir.



Yüksek Geçiren Filtre (High-pass Filter): Yüksek geçiren filtre, belirli bir frekansın altındaki bileşenleri azaltır veya filtreler. Bu filtre, düşük frekans gürültüsünü ortadan kaldırarak yüksek frekanslı bileşenlere odaklanmayı sağlar. EEG sinyallerindeki düşük frekanslı bileşenleri filtrelemek için kullanılır.



Band Geçiren Filtre (Band-pass Filter): Band geçiren filtre, belirli bir frekans aralığındaki bileşenleri korurken diğer frekanslardaki bileşenleri azaltır veya filtreler.

Bu filtre, belirli bir frekans bandında yoğunlaşmayı sağlar. Örneğin, belirli bir EEG frekans aralığındaki dalga aktivitesini vurgulamak için kullanılır.



Band Engelleyen Filtre (Band-stop Filter): Band engelleyen filtre, belirli bir frekans aralığındaki bileşenleri ortadan kaldırır veya azaltırken diğer frekanslardaki bileşenleri korur. Bu filtre, istenmeyen frekans bantlarındaki gürültüyü kaldırmak için kullanılır.





ml8sx41.png










FİNAL VE DENEY

Henüz kesinliği hakkında net fikirler olmayan EEG sistemlerini günümüzün önemli bir parçası haline getirmeden önce şu gereksinimleri ve durumları da bilmeliyiz:



EEG Sinyalleri şuan teknolojinin el verdiği kadarıyla kafaya takılan büyük ve pahalı cihazlarla yapılmaktadır. yani taşınabilir değildir.

Bir veri doğrulama işlemi yaklaşık 15-20 sn civarı sürse de ilk EEG ölçümleri 15 dakika civarında sürmektedir.

Sağlığa bilinen hiç bir zararı yoktur lakin belli bir duruma odaklanmak ve devamında tekrardan o durumu düşünmenin, odaklanmanın vereceği zihinsel yorgunluk bilinmektedir.






Şimdi sonuçları teknik olarak ele alalım:

Şöyle bir senaryomuz olsun

3 erkek 5 kız olmak üzere 8 katılımcıdan alınan 14 kanallı EEG sinyalleriyle veri setleri oluşturalım. ve gereken tüm epoklama, filtreleme işlemlerini halledelim.

Bu 8 kişiden düşünce yoluyla bir kasayı açmaları istenmektedir.



Bu deneyden elde edilen veriler ışığında en kısa süren kasa açma işleminin 10 saniye sürdüğü saptanmıştır ve veri toplanma anında esas alınan odaklanma ve düşünme durumunu yapılan literatür taraması sonucunda karşılayan frekans aralığının Beta Düşük ve Beta Orta olduğu görülmüştür. Alt frekans bantları için ayrı ayrı oluşturulan performans değerlendirme tabloları sonucunda, Beta-Orta frekans bandında özelliklerin yüzde10’u (3 adet özellik) kullanılarak Karar Ağaçları algoritmasının %100 doğruluk oranı ile en iyi performans gösteren algoritma olduğu belirlenmiştir.

ql8wrtp.png




Hedeflenen alt frekans bantlarına ilişkin tahmin modelleri oluşturulmuş ve minimum sürede tespitler gerçekleştirilmiştir. Oluşturulan her bir frekans bant aralığı için modeller farklı performans göstermiştir. Kasa açma işlemi 10 saniyelik epoklarla gerçekleştirilmiştir. %100 doğruluk oranı elde edilmiştir.


Sonuç olarak 10 saniyelik sürede oluşturulan tahmin modelleri ile yüksek doğruluk oranında kasa açma işlemi yapılmıştır.



Yani yakın gelecekte EEG sinyallerini biyometrik veri olarak kullanmamız mümkün gözüküyor.






OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.

Elinize sağlık coder hocam
 

'Anka

Basın&Medya Ekibi Kıdemli
8 Eyl 2021
3,325
2,510
Merhaba,

Bu tür bilimsel çalışmalar, beyin sinyalleri kullanarak insanların kimliklerini doğrulama veya tanıma amacıyla yapılan biyometrik sistemlerin geliştirilmesini amaçlıyor. Ve genelde benim dikkatimi çeken konular arasındadır. Bu tür bilgi paylaşımları, ilgili alanda çalışan veya konu hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen kişiler için oldukça faydalı olur. Konu için teşekkür ederim Coderx37.

Saygılarımla,
'Anka
 

Kruvazör

Yazılım Ekibi Lideri
28 Mar 2020
1,724
2,542
Wrong Side Of Heaven
elinize sağlık hocam

Emeğinize sağlık

Elinize sağlık coder hocam

Elinize sağlık hocam <3


Elinize emeğinize sağlık coder hocam <3
Çok iyi bir konu hazırlamışsınız.

Merhaba,

Bu tür bilimsel çalışmalar, beyin sinyalleri kullanarak insanların kimliklerini doğrulama veya tanıma amacıyla yapılan biyometrik sistemlerin geliştirilmesini amaçlıyor. Ve genelde benim dikkatimi çeken konular arasındadır. Bu tür bilgi paylaşımları, ilgili alanda çalışan veya konu hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen kişiler için oldukça faydalı olur. Konu için teşekkür ederim Coderx37.

Saygılarımla,
'Anka
Teşekkürler.
 

TheNeferian

Basın&Medya Ekibi
27 Kas 2022
1,438
1,143
є.ค♡

Herkese merhaba arkadaşlar ben Coderx37
Bugün sizlerle EEG sinyalleri ve bu sinyallerin biyometrik veri sınıfında güvenliğini konuşacağız.
Bu konuyu okumadan önce EEG Konu Bu konuyu okumanız şiddetle tavsiye edilir.


OKUMA SÜRESİ: 13 dakika


Giriş:

Bu metnin amacı, EEG sinyallerini kullanarak yüksek güvenlik gerektiren kimlik doğrulama sistemlerinin günümüz dünyasındaki akıbetini değerlendirmektir.
oxmlz22.png


Günümüzde, bireylerin kimliklerini güvenli bir şekilde doğrulamaları için parmak izi, iris tanıma, ses analizi ve yüz tanıma gibi biyometrik yöntemler sıklıkla kullanılmaktadır. Ancak, bu yöntemlerin bazı zayıf noktaları vardır ve biyometrik verilerin sahtesinin oluşturulabilmesi riski bulunmaktadır. Bu nedenle, kimlik doğrulama sistemlerini daha güvenli hale getirmek amacıyla farklı biyometrik özelliklerin araştırılması gerekmektedir.


Bu gereksinim doğrultusunda;


Elektroensefalogram (EEG) sinyalleri dikkat çeken bir biyometrik özellik olarak öne çıkmaktadır.

EEG sinyalleri, beyin aktivitesinin yansımasıdır ve bu aktivitenin kişiselleştirilmiş bir iz oluşturduğu genel kabul görmüş bir gerçektir. Dahası, EEG sinyalleri, diğer biyometrik verilere göre daha güvenli bir yapıya sahiptir ve kopyalanmaları son derece zorlu bir süreç gerektirir.





Bu güven nereden gelmekte?

1) Kişisel ve Kompleks İzler: Her bireyin EEG sinyalleri benzersizdir ve bu sinyaller, kişinin beyin aktivitesini yansıtır. Beyin aktivitesi, kişinin düşünce süreçleri, duygusal durumu ve diğer biyometrik özellikleri ile karmaşık bir şekilde ilişkilidir. Bu nedenle EEG sinyalleri, kişiselleştirilmiş ve karmaşık bir iz bırakır.

2) Beyin İçi Erişim Zorluğu: EEG sinyalleri, doğrudan kişinin beyin aktivitesini ölçer. Bu, bir başkasının sinyalleri çalmak için kişinin beyin aktivitesine fiziksel olarak erişmesi gerektiği anlamına gelir. Diğer biyometrik veriler, örneğin parmak izleri veya yüz tanıma, daha kolay bir şekilde kopyalanabilir.

3) Sürekli Değişen Doğa: EEG sinyalleri, kişinin sürekli olarak değişen zihinsel ve duygusal durumlarına yanıt verir. Bu sürekli değişen doğa, kopyalama girişimlerini daha karmaşık hale getirir. Diğer biyometrik özellikler, sabit bir yapıya sahiptir ve bu nedenle daha kolay bir şekilde kopyalanabilir.

Kişinin EEG verilerini kafasına zorla makine takıp almaya çalışmanız durumunda kişi anlık korku duygusu ile gereken işlemi tamamlayamayacaktır.


4) Donanım ve Yazılım Gereksinimleri: EEG sinyallerinin doğru bir şekilde ölçülmesi için özel donanım ve yazılım gereklidir. Bu, sinyali izinsiz olarak çalmayı daha karmaşık bir hale getirir.





Biyometrik kimlik doğrulama sistemleri birçok farklı uygulama alanında kullanılır, özellikle yanımızdan hiç ayırmadığımız telefon, bilgisayar gibi teknolojik cihazlar için idealdir.
Ancak, veri gizliliği, veri güvenliği ve yanılma oranı gibi konuların titizlikle ele alınması gerekmektedir.

Bilgi temelli kimlik doğrulama, kullanıcıların kendilerine özgü numara kombinasyonları veya kullanıcı adı-şifre gibi gizli bilgiler kullanarak kimliklerini doğruladıkları bir sistemdir. Bu gizli bilgiler, güvenlik amacıyla özel bir veri tabanında saklanır. Sisteme giriş yapmak isteyen kullanıcılar, bu gizli bilgileri girdiklerinde, veri tabanındaki bilgilerle eşleştiklerinde kimlikleri doğrulanır. Ancak, bu sistemlerin dezavantajı, kullanıcıların kombinasyon veya kullanıcı adı-şifre bilgilerinin kolayca başkalarının eline geçebilme riskidir.

Aidiyet temelli kimlik doğrulama, kullanıcıların genellikle eşsiz ve kendileriyle özdeşleşmiş nesneleri, örneğin kapı anahtarları, kriptografik anahtarlar veya manyetik kartlar gibi nesneleri kullanarak sisteme giriş yapmalarını sağlar. Ancak, bu kimlik doğrulama yöntemi, bu nesneleri kaybetme riski gibi potansiyel tehlikeler içermektedir.

bu iki riskli durum ele alındığında bir yol daha ortaya çıkıyor.


Biyometrik kimlik doğrulama

Biyometrik kimlik doğrulama kişilerin kendilerini diğerlerinden ayıran benzersiz fizyolojik veya davranışsal özelliklerini kullanır. Parmak izi, EEG, yüz tanıma, iris tarama, el izi veya imza gibi bu özellikler, kimlik doğrulama için kullanılır ve kişinin kimliğini kesin bir şekilde tanımlar.

EEG sinyallerinin biyometrik tanıma için potansiyeli aşağıdaki faktörlere dayanmaktadır:



Benzersizlik: Her bireyin EEG sinyalleri kendine özgüdür. Beyindeki anatomik ve fizyolojik farklılıklar, kişiye özgü EEG örüntülerinin oluşmasına neden olur. Bu benzersizlik, bir kişiyi diğerlerinden ayırt etmek için kullanılabilir.



Güvenlik: EEG sinyalleri, fiziksel olarak kopyalanması veya sahtelenmesi zor olan bir biyometrik özellik olarak kabul edilir. Diğer biyometrik özelliklere kıyasla daha güvenli bir tanıma yöntemi olabilir, çünkü EEG sinyalleri beyinde doğrudan oluşan bir aktiviteyi yansıtır ve dışarıdan manipüle edilmesi zordur.



Dinamiklik: EEG sinyalleri, zaman içindeki değişiklikleri yansıtır. Beyin aktivitesi, bireyin zihinsel durumu, duygusal durumu, dikkat seviyesi gibi faktörlere bağlı olarak değişir. Bu dinamiklik, daha sağlam ve güvenilir bir biyometrik tanıma sistemine olanak sağlayabilir.



Ölçeklenebilirlik: EEG sinyalleri, farklı durumlarda ve farklı görevlerde kaydedilebilir. Bu, biyometrik tanıma sistemlerinin çeşitli senaryolarda kullanılabilmesini sağlar. Örneğin, EEG tabanlı bir tanıma sistemi, dikkat odaklı görevlerde veya beyin aktivitesinin duygusal tepkilere yanıt olarak değerlendirildiği durumlarda kullanılabilir. EEG sinyalleriyle biyometrik tanıma yapmak için, sinyallerin işlenmesi, özellik çıkarılması ve sınıflandırma yöntemlerinin kullanılması gerekmektedir. MATLAB gibi programlar, EEG sinyallerinin analizinde yaygın olarak kullanılan araçları sağlar.







Özetlemek gerekirse, EEG sinyalleri, benzersizlik, güvenlik, dinamiklik ve ölçeklenebilirlik gibi faktörler nedeniyle biyometrik tanıma için potansiyele sahiptir. Ancak, EEG tabanlı bir tanıma sistemi geliştirmek karmaşık olabilir ve doğruluk oranını artırmak için gelişmiş sinyal işleme ve veri analizi tekniklerinin kullanılması gerekebilir.



Peki bu Doğrulama işlemi nasıl gerçekleştiriliyor?

seyu0bg.png




Kalıp Eşleştirme: Bu yöntemde, bir kişinin önceden kaydedilmiş EEG kalıpları bir veritabanında saklanır. Kimlik doğrulama veya tanıma sırasında, mevcut EEG sinyalleri kaydedilir ve saklanan kalıplarla karşılaştırılır. Benzerlik ölçütleri kullanılarak bir eşleşme skoru hesaplanır ve belirli bir eşik değeri aşıldığında bir kişi tanınır veya doğrulanır.



Madem bu kadar güvenli ve mantıklı neden şuan kullanılmıyor?

EEG sinyallerinin ölçülebileceği cihazların maliyeti bu alanla hobi olarak ilgilenen bir insanın asla karşılayamayacağı düzeydedir.

Maliyetin bu kadar yüksek olması sebebiyle bu teknolojiye ulaşım oldukça zordur.

Rakipleri olan Göz, parmak izi, yüz gibi biyometrik verileri toplayan sensörler çok ucuza tedarik edilmektedir.

cmohirj.png



Verilerin filtrelenmesi ve Epoklama

Beyin kompleks bir yapıdır ve sürekli çalışmakta, her duruma tepki oluşturmaktadır.

Bu kadar veri trafiği içerisinde istediğimiz verileri elde edebilmemiz için belirli filtreleme işlemleri uygulamamız gerekmektedir.

şimdi filtreleme tekniklerine bakalım:





Epoklama, EEG sinyalini zaman aralıklarına ayırarak analiz için daha küçük parçalara bölmek anlamına gelir. Bu yöntem, sinyal üzerindeki belirli olayları veya durumları incelemek için kullanılır. Örneğin, bir görev tabanlı EEG deneyinde, belirli bir uyarıcıya veya görev dönemine ilişkin beyin aktivitesini analiz etmek için epoklar oluşturulur.





Düşük Geçiren Filtre (Low-pass Filter): Düşük geçiren filtre, belirli bir frekansın üzerindeki bileşenleri azaltır veya filtreler. Bu filtre, yüksek frekans gürültüsünü ortadan kaldırarak düşük frekanslı bileşenlere odaklanmayı sağlar. EEG sinyallerindeki yüksek frekansları filtrelemek için kullanılabilir.



Yüksek Geçiren Filtre (High-pass Filter): Yüksek geçiren filtre, belirli bir frekansın altındaki bileşenleri azaltır veya filtreler. Bu filtre, düşük frekans gürültüsünü ortadan kaldırarak yüksek frekanslı bileşenlere odaklanmayı sağlar. EEG sinyallerindeki düşük frekanslı bileşenleri filtrelemek için kullanılır.



Band Geçiren Filtre (Band-pass Filter): Band geçiren filtre, belirli bir frekans aralığındaki bileşenleri korurken diğer frekanslardaki bileşenleri azaltır veya filtreler.

Bu filtre, belirli bir frekans bandında yoğunlaşmayı sağlar. Örneğin, belirli bir EEG frekans aralığındaki dalga aktivitesini vurgulamak için kullanılır.



Band Engelleyen Filtre (Band-stop Filter): Band engelleyen filtre, belirli bir frekans aralığındaki bileşenleri ortadan kaldırır veya azaltırken diğer frekanslardaki bileşenleri korur. Bu filtre, istenmeyen frekans bantlarındaki gürültüyü kaldırmak için kullanılır.





ml8sx41.png










FİNAL VE DENEY

Henüz kesinliği hakkında net fikirler olmayan EEG sistemlerini günümüzün önemli bir parçası haline getirmeden önce şu gereksinimleri ve durumları da bilmeliyiz:



EEG Sinyalleri şuan teknolojinin el verdiği kadarıyla kafaya takılan büyük ve pahalı cihazlarla yapılmaktadır. yani taşınabilir değildir.

Bir veri doğrulama işlemi yaklaşık 15-20 sn civarı sürse de ilk EEG ölçümleri 15 dakika civarında sürmektedir.

Sağlığa bilinen hiç bir zararı yoktur lakin belli bir duruma odaklanmak ve devamında tekrardan o durumu düşünmenin, odaklanmanın vereceği zihinsel yorgunluk bilinmektedir.






Şimdi sonuçları teknik olarak ele alalım:

Şöyle bir senaryomuz olsun

3 erkek 5 kız olmak üzere 8 katılımcıdan alınan 14 kanallı EEG sinyalleriyle veri setleri oluşturalım. ve gereken tüm epoklama, filtreleme işlemlerini halledelim.

Bu 8 kişiden düşünce yoluyla bir kasayı açmaları istenmektedir.



Bu deneyden elde edilen veriler ışığında en kısa süren kasa açma işleminin 10 saniye sürdüğü saptanmıştır ve veri toplanma anında esas alınan odaklanma ve düşünme durumunu yapılan literatür taraması sonucunda karşılayan frekans aralığının Beta Düşük ve Beta Orta olduğu görülmüştür. Alt frekans bantları için ayrı ayrı oluşturulan performans değerlendirme tabloları sonucunda, Beta-Orta frekans bandında özelliklerin yüzde10’u (3 adet özellik) kullanılarak Karar Ağaçları algoritmasının %100 doğruluk oranı ile en iyi performans gösteren algoritma olduğu belirlenmiştir.

ql8wrtp.png




Hedeflenen alt frekans bantlarına ilişkin tahmin modelleri oluşturulmuş ve minimum sürede tespitler gerçekleştirilmiştir. Oluşturulan her bir frekans bant aralığı için modeller farklı performans göstermiştir. Kasa açma işlemi 10 saniyelik epoklarla gerçekleştirilmiştir. %100 doğruluk oranı elde edilmiştir.


Sonuç olarak 10 saniyelik sürede oluşturulan tahmin modelleri ile yüksek doğruluk oranında kasa açma işlemi yapılmıştır.



Yani yakın gelecekte EEG sinyallerini biyometrik veri olarak kullanmamız mümkün gözüküyor.






OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.

Eline sağlık
 

Kruvazör

Yazılım Ekibi Lideri
28 Mar 2020
1,724
2,542
Wrong Side Of Heaven
Elinize sağlık Kodır hocam, çok güzel ve bilgilendirici bir yazı olmuş.


Kişiyi kandırarak da elde edilemez mi hocam? 🗿
Kendisini kandırsak ve makineyi kafasına öyle taksak..

Ayrıca kişinin her duygu değişiminde veri vermeme olayı mı var? Yoksa belli başlı duygular üzerinde mi?
Öyleyse kişinin geçireceği bir sıkıntı da verilerin kaybolması durumu olmaz mı?


Ortalama ücreti ne kadar olur hocam?


Bu zorla ulaşım olayı uyurken yapılsa nasıl bir sonuç verir acaba? 🤔


Bu süre odak seviyesine görevse, odak seviyesi arttıkça sürenin düşecektir değil mi?
Şimdi bu konuda bir kişi üzerinde test yapmadığım için söyleyeceklerim varsayımsal ifadeler olacaktır.

kişiyi kandırmaktan kasıt çok ciddi bir biçimde beyininin işleyişini engelleyecek kadar bir hipnoz süreci ise elbette, ya da kişi uyuşturucu bir madde etkisinde olsa beelki.
ama uyuşturucu beynin çalışmasını sekteye uğrattığı için bu da bir çıkar yol olmaktan çıkıyor.

üzgün olma mutlu olma sinirlenme ve çeşitli duygularda belirli paremetreler oynak olacağı için duygu durumunun stabil olması ölçüm için daha iyidir.
Yani yine ölçüm yapabilirsin ama verilerin stabilliği durumu şüpheli olur.

Ortalama ücret için geliştirme maliyeti vs her şeyi dışarıda bırakarak söylüyorum ki EEG Headset fiyatı: € 1.099,00

uyurken alınan verilerle bir kasa açma işlemi yapılabilmesi için kişinin uyku halindeyken o eylemi düşünmesi lazım diğer türlü olmaz.


Aynen öyle tüm mevzu odaklanmak aslında.
kafanda o kilidi açmak için oluşturduğun düşünceye ne kadar hızlı ve net odaklanırsan o kadar kısa sürede eylemi gerçekleştirirsin.
 

Kruvazör

Yazılım Ekibi Lideri
28 Mar 2020
1,724
2,542
Wrong Side Of Heaven


Ellerine sağlık

Teşekkürler.
@Coderx37 daha önce EEG tecrüben olmuş muydu? :)
Hocam EEG cihazlarının fiyatlarından kaynaklı teori haricinde uygulamalı biçimde EEG ile bir tecrübem henüz olmadı.
Ama bağlantıda olduğum bir profesör sayesinde yakın zamanda deneyim etmeyi düşünüyorum.
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.