"Ölüm yalnızca iki santim yukarıda,' diyor Ahmet acı acı.Kafanızı siperden iki santim yukarı kaldırdınız mı alnınızın ortasına kurşunu yersiniz."
TUNCELİ
Hayatımda Tunceli diye bir yer duymadıydım. "Çok ufak bir yerdir, vadinin içi," dediler. Bilmediğin yer, illa ki heyecanlanıyorsun.
Komutanlar "gideceğiniz yer çok güzel," demişlerdi.
Acemide çok başarılı olunca bizleri bilgisayar kurasına sokmadan Tunceliye gidecekler arasına seçmişlerdi.
Tunceliye gittik araziyi ve coğrafi yapısını bilmediğimiz için bir ay bir yere gitmedik. Sabaha karşı, çatışmaya girdik.
Dokuz saat sürmüştü.İlk ateşte bir arkadaşımızı da şehit verdik.
Anons ettik, teslim olmalarını istedik. Ateşle karşılık verdiler.
Tugay komutanı asker öldüğünü duyunca, "Ağır Silah Kullanın" dedi. Şehit olan arkadaşımız bizden biraz üstteydi, teskeresine altı yedi günü vardı, Çorum'a cenazesi gidiyor. Babası, "Teskere Yerine Cenaze Mi Gelecekti," diyor, o anda kriz geliyor, ölüyor.O anda insan şok oluyor.
Zaten açtık, sabaha karşı gittik, akşama kadar da çatışma sürdü.
O anda açlık aklına gelmiyor... İhbar 12 kişiydi; üçü kaçmayı başardı, dokuzunu öldürdük.
Şehit arkadaşı birliğe gönderdik. Kalan teröristleri Ovacık il Jandarmaya teslim ettik. Bu çatışmayı üç dört ay üstümüzden atamadık.
Mazgirt'te bir olayda dokuz kişiyi öldürdük, iki bayan bir erkek canlı yakaladık, teslim oldular. Kadının biri hamileydi. Teröristlerle karşılaşınca, insan öfkelenmez mi? Araçlara bindiriyorduk, il Jandarmaya teslim ediyorduk, sorgusu orada soruluyordu. Teröriste dokunamazsın. Yasak.
Konuşsanız da, sana cevap olarak özgürlük işareti yapıyor. Jandarmaya normal ihbar, bize kesin ihbar gelirdi.
Biz gider, imha ederdik. Mesela "burada dokuz terörist görülmüştür," dendiğinde, kesin vardır yani.
Biz çok dolaşırdık, köylü seni terörist olarak bilir, asker olarak bilmez. İhbar alınca terörist gibi köye gidersin. "Arkadaşlar gelecekti, ne yana gittiler," dersin. Neyin ne olduğunu bilmiyorsun, abdest alıp gidiyorduk.
Ayağımızdan bir ay bot çıkmadığı olmuştur. Dağda bazen telsizin şarjı bitince irtibat kesiliyor, araç gelmiyor, aç kaldığımız zaman oluyordu. Normalde çok güzel yemek çıkıyordu. Dağda konserve yiyorduk; et, balık...
Güneydoğu sorunu, Kürt sorunu yok da bir kişi ortalığı bulandırıyor.
Öyle Kürt diye Türk diye bir olay yoktur.
Öcalan olmasa bu sorun olmaz, arkasında çok büyük devletler var, adamı koruyorlar.
Mesela rahmetlik Türkeş, "izin versinler, üç ayda kellesini getireyim," demişti.
Türkeş'e neden izin vermediler, bilmiyorum. Haberleri izliyorum, aynı bizim operasyon yaptığımız yerlerde operasyona devam ediliyor, değişen bir şey yok. Aslında, orduyu, askeri durumu düşünecek olursan, bitmemesine imkân yok...
TUNCELİ
Hayatımda Tunceli diye bir yer duymadıydım. "Çok ufak bir yerdir, vadinin içi," dediler. Bilmediğin yer, illa ki heyecanlanıyorsun.
Komutanlar "gideceğiniz yer çok güzel," demişlerdi.
Acemide çok başarılı olunca bizleri bilgisayar kurasına sokmadan Tunceliye gidecekler arasına seçmişlerdi.
Tunceliye gittik araziyi ve coğrafi yapısını bilmediğimiz için bir ay bir yere gitmedik. Sabaha karşı, çatışmaya girdik.
Dokuz saat sürmüştü.İlk ateşte bir arkadaşımızı da şehit verdik.
Anons ettik, teslim olmalarını istedik. Ateşle karşılık verdiler.
Tugay komutanı asker öldüğünü duyunca, "Ağır Silah Kullanın" dedi. Şehit olan arkadaşımız bizden biraz üstteydi, teskeresine altı yedi günü vardı, Çorum'a cenazesi gidiyor. Babası, "Teskere Yerine Cenaze Mi Gelecekti," diyor, o anda kriz geliyor, ölüyor.O anda insan şok oluyor.
Zaten açtık, sabaha karşı gittik, akşama kadar da çatışma sürdü.
O anda açlık aklına gelmiyor... İhbar 12 kişiydi; üçü kaçmayı başardı, dokuzunu öldürdük.
Şehit arkadaşı birliğe gönderdik. Kalan teröristleri Ovacık il Jandarmaya teslim ettik. Bu çatışmayı üç dört ay üstümüzden atamadık.
Mazgirt'te bir olayda dokuz kişiyi öldürdük, iki bayan bir erkek canlı yakaladık, teslim oldular. Kadının biri hamileydi. Teröristlerle karşılaşınca, insan öfkelenmez mi? Araçlara bindiriyorduk, il Jandarmaya teslim ediyorduk, sorgusu orada soruluyordu. Teröriste dokunamazsın. Yasak.
Konuşsanız da, sana cevap olarak özgürlük işareti yapıyor. Jandarmaya normal ihbar, bize kesin ihbar gelirdi.
Biz gider, imha ederdik. Mesela "burada dokuz terörist görülmüştür," dendiğinde, kesin vardır yani.
Biz çok dolaşırdık, köylü seni terörist olarak bilir, asker olarak bilmez. İhbar alınca terörist gibi köye gidersin. "Arkadaşlar gelecekti, ne yana gittiler," dersin. Neyin ne olduğunu bilmiyorsun, abdest alıp gidiyorduk.
Ayağımızdan bir ay bot çıkmadığı olmuştur. Dağda bazen telsizin şarjı bitince irtibat kesiliyor, araç gelmiyor, aç kaldığımız zaman oluyordu. Normalde çok güzel yemek çıkıyordu. Dağda konserve yiyorduk; et, balık...
Güneydoğu sorunu, Kürt sorunu yok da bir kişi ortalığı bulandırıyor.
Öyle Kürt diye Türk diye bir olay yoktur.
Öcalan olmasa bu sorun olmaz, arkasında çok büyük devletler var, adamı koruyorlar.
Mesela rahmetlik Türkeş, "izin versinler, üç ayda kellesini getireyim," demişti.
Türkeş'e neden izin vermediler, bilmiyorum. Haberleri izliyorum, aynı bizim operasyon yaptığımız yerlerde operasyona devam ediliyor, değişen bir şey yok. Aslında, orduyu, askeri durumu düşünecek olursan, bitmemesine imkân yok...