Osmanlı Devletinin kazandığı son zafer Tesalya Harbi de denilen 1313 (1897) tarihli Yunan Harbidir. Yunanlıların Girite taarruzu üzerine kopan harbde Osmanlı ordusu, Avrupalı askerî otoritelerin Altı ayda geçilemez dediği Termofil geçidini 24 saatte geçip Atina önüne gelmişti.
Sakarya ve Dumlupınar bir yana bırakılacak olursa, Osmanlı Devletinin kazandığı son harb, 1313 (1897) tarihli Yunan Harbidir. Tesalya Harbi adı da verilen bu harbden kimsenin fazla haberi yoktur. Mekteplerde bahsedilmez. Merasimi yapılmaz. Bu harb vesilesiyle yakılan meşhur Dömeke Türküsü bile Çanakkaleye mâl edilir. Sebebi çok basit; bu harbi Sultan Hamid kazanmıştır da ondan. Sadece Yunan Harbi mi, Niğbolu, Mohaç, Preveze, hatta Malazgirt bile unutulmuştur. Bilmeyen Türk tarihini Çanakkaleden ibaret zannedecek. Halbuki Çanakkale büyük bir harb içinde lokal bir savunma muharebesidir. Mağlubiyeti engelleyememiş; hatta harbi geciktirerek kaybın faturasının ağır olmasında rol oynamıştır. Son zamanlarda sürekli ön plana çıkarılmasının sebebi, iktidarlarını resmen kaybedeli 100 yıl geçmesine rağmen, bazılarının şahsında hâlâ varlığını sürdürmeye çalışan İttihatçı zihniyete sunî bir şeref pâyesi kazandırmak arzusudur. 250 bin kayıp verilen, en güzide vatan evlâtlarının toprağa düştüğü bir zafer! Çanakkalede destanlar yazdığı için milletin Enver Paşa ve arkadaşlarına borçlu olduğuna inananlar bile vardır. Herkes bunların bütün bu belâları milletin başına açıp, sonra da Tavşana kaç! Tazıya tut! hesabı belâyı savmak için biraz uğraşarak kahraman kesildiklerini bilmez değildir.
SULH HAYIRLIDIR
Harbin sebebi Yunanlıların Osmanlı topraklarına taarruzudur. 19. asır başlarında istiklâlini kazanan Yunanistan, kuzeye doğru genişletme hevesinde olmuştur. Bunu yaparken de Rusyayı hep arkasında bulmuştur. 1864te Yedi Adaları, 93 Harbinin ardından da Tesalyayı elde etti. 1890 senesinden beri el altından tahrik edip ayaklandırdığı Girite 1897 Şubatında asker çıkardı. Ahalisinin ekseriyeti Hristiyan olan Giritte o zaman muhtar bir idare vardı. Rumlar ve Müslümanlar adanın idaresinde müştereken söz sahibi idi. Yapılacak bir muharebede gâlip gelse bile Avrupalıların rahat bırakmayacağını ve Yunanistanın Atinadan idare edilmediğini bilen Sultan II. Abdülhamid işi sulh yoluyla halletmek istedi. Ama muvaffak olamadı.
17 Nisan 1897de Yunanistana savaş ilân edildi. Edhem Paşa kumandan tayin olundu. Osmanlı ordusu hududu ihlâl eden Yunanlıları durdurup, hücuma geçerek meydan muharebesinden ziyade çete harblerine alışkın Yunanlıları perişan halde geri çekilmeye mecbur etti. Bilahare Osmanlılar harbin insiyatifini ele aldı. 23 Nisandaki hücum üzerine Yenişehir (Larissa) ve Tırnova Osmanlıların eline geçti. Ertesi günkü Milonya Meydan Muharebesinde Yunan ordusu tamamen bozuldu. Osmanlı ordusu Tırhalaya geldiğinde şehri boşaltılmış buldu. Bu arada halk Atina ve Pirede sokaklara döküldü ve hükûmet istifa etti. Yeni hükûmet harbe devam kararı aldı.
BOZGUNA UĞRATILDI
Bunun üzerine 5 Mayısta taarruza geçen Osmanlı birlikleri, Prens Konstantin kumandasındaki 25 bin kişilik Yunan ordusunu yeniden bozguna uğrattı. Prens, kalan askerlerle Dömekeye çekildi. Bu arada Epir cephesinde hücum eden Yunanlılar püskürtüldü. Avrupa devletleri araya girip Osmanlı hükûmetine sulh teklif etti. Padişah buna cevabını yaklaşan Kurban Bayramından sonra vereceğini söyledi. Osmanlı ordusu taktik gereği geri çekildi. 13 Mayısta Yunanlıların Garibovadaki Osmanlı birliklerine taarruzu üzerine padişah mütârekeden vazgeçti. Edhem Paşa birlikleriyle çeşitli kollardan ilerledi. Müstahkem mevkilere yerleşmiş Yunan birlikleri sökülüp atıldı. Düşman askerleri mühimmatını geride bırakarak dağınık bir şekilde kaçmaya başladı.
Osmanlı ordusu, Avrupalı askerî otoritelerin Altı ayda geçilemez! dediği Termofil geçidini 24 saatte geçti. Antik çağda koskoca İran ordusunu 300 Ispartalı bu geçitte durdurmuştu. Osmanlı ordusuna Atina yolu açılınca telâşa kapılan Yunan hükûmeti istifa etti. Yunanistan, Rusyayı aracı koydu. Rus Çarı II. Nikola telgrafla bizzat padişaha müracaat ederek sulh istedi. 19 Mayısta harekât durduruldu. Böylece büyük kahramanlık destanları yazılan Tesalya Harbi Osmanlıların son zaferiyle bitti. Mamafih neticede padişahın korktuğu gerçekleşti. Osmanlı ordusu gâlip geldiği halde, zaferden istifade etmek şöyle dursun, ağır bir mâlî buhrana düştü; bir daha da belini doğrultamadı. Bu da Sultan Hamidin sonunu hazırladı. Maaşlarını zamanında alamayan askerlerin hürriyet sloganıyla dağa çıkıp ilân ettirdikleri 1908 Meşrutiyeti ile Yunanistan cesaret bulup Giriti topraklarına kattığını açıkladı. 1913 Balkan Bozgunu ile Rumelideki çoğu vatan toprağı gibi Tesalya ve Girit de resmen Yunanistana verildi. Böylece İttihatçılar Osmanlı Devletinin mezarcısı oldular.
Sakarya ve Dumlupınar bir yana bırakılacak olursa, Osmanlı Devletinin kazandığı son harb, 1313 (1897) tarihli Yunan Harbidir. Tesalya Harbi adı da verilen bu harbden kimsenin fazla haberi yoktur. Mekteplerde bahsedilmez. Merasimi yapılmaz. Bu harb vesilesiyle yakılan meşhur Dömeke Türküsü bile Çanakkaleye mâl edilir. Sebebi çok basit; bu harbi Sultan Hamid kazanmıştır da ondan. Sadece Yunan Harbi mi, Niğbolu, Mohaç, Preveze, hatta Malazgirt bile unutulmuştur. Bilmeyen Türk tarihini Çanakkaleden ibaret zannedecek. Halbuki Çanakkale büyük bir harb içinde lokal bir savunma muharebesidir. Mağlubiyeti engelleyememiş; hatta harbi geciktirerek kaybın faturasının ağır olmasında rol oynamıştır. Son zamanlarda sürekli ön plana çıkarılmasının sebebi, iktidarlarını resmen kaybedeli 100 yıl geçmesine rağmen, bazılarının şahsında hâlâ varlığını sürdürmeye çalışan İttihatçı zihniyete sunî bir şeref pâyesi kazandırmak arzusudur. 250 bin kayıp verilen, en güzide vatan evlâtlarının toprağa düştüğü bir zafer! Çanakkalede destanlar yazdığı için milletin Enver Paşa ve arkadaşlarına borçlu olduğuna inananlar bile vardır. Herkes bunların bütün bu belâları milletin başına açıp, sonra da Tavşana kaç! Tazıya tut! hesabı belâyı savmak için biraz uğraşarak kahraman kesildiklerini bilmez değildir.
SULH HAYIRLIDIR
Harbin sebebi Yunanlıların Osmanlı topraklarına taarruzudur. 19. asır başlarında istiklâlini kazanan Yunanistan, kuzeye doğru genişletme hevesinde olmuştur. Bunu yaparken de Rusyayı hep arkasında bulmuştur. 1864te Yedi Adaları, 93 Harbinin ardından da Tesalyayı elde etti. 1890 senesinden beri el altından tahrik edip ayaklandırdığı Girite 1897 Şubatında asker çıkardı. Ahalisinin ekseriyeti Hristiyan olan Giritte o zaman muhtar bir idare vardı. Rumlar ve Müslümanlar adanın idaresinde müştereken söz sahibi idi. Yapılacak bir muharebede gâlip gelse bile Avrupalıların rahat bırakmayacağını ve Yunanistanın Atinadan idare edilmediğini bilen Sultan II. Abdülhamid işi sulh yoluyla halletmek istedi. Ama muvaffak olamadı.
17 Nisan 1897de Yunanistana savaş ilân edildi. Edhem Paşa kumandan tayin olundu. Osmanlı ordusu hududu ihlâl eden Yunanlıları durdurup, hücuma geçerek meydan muharebesinden ziyade çete harblerine alışkın Yunanlıları perişan halde geri çekilmeye mecbur etti. Bilahare Osmanlılar harbin insiyatifini ele aldı. 23 Nisandaki hücum üzerine Yenişehir (Larissa) ve Tırnova Osmanlıların eline geçti. Ertesi günkü Milonya Meydan Muharebesinde Yunan ordusu tamamen bozuldu. Osmanlı ordusu Tırhalaya geldiğinde şehri boşaltılmış buldu. Bu arada halk Atina ve Pirede sokaklara döküldü ve hükûmet istifa etti. Yeni hükûmet harbe devam kararı aldı.
BOZGUNA UĞRATILDI
Bunun üzerine 5 Mayısta taarruza geçen Osmanlı birlikleri, Prens Konstantin kumandasındaki 25 bin kişilik Yunan ordusunu yeniden bozguna uğrattı. Prens, kalan askerlerle Dömekeye çekildi. Bu arada Epir cephesinde hücum eden Yunanlılar püskürtüldü. Avrupa devletleri araya girip Osmanlı hükûmetine sulh teklif etti. Padişah buna cevabını yaklaşan Kurban Bayramından sonra vereceğini söyledi. Osmanlı ordusu taktik gereği geri çekildi. 13 Mayısta Yunanlıların Garibovadaki Osmanlı birliklerine taarruzu üzerine padişah mütârekeden vazgeçti. Edhem Paşa birlikleriyle çeşitli kollardan ilerledi. Müstahkem mevkilere yerleşmiş Yunan birlikleri sökülüp atıldı. Düşman askerleri mühimmatını geride bırakarak dağınık bir şekilde kaçmaya başladı.
Osmanlı ordusu, Avrupalı askerî otoritelerin Altı ayda geçilemez! dediği Termofil geçidini 24 saatte geçti. Antik çağda koskoca İran ordusunu 300 Ispartalı bu geçitte durdurmuştu. Osmanlı ordusuna Atina yolu açılınca telâşa kapılan Yunan hükûmeti istifa etti. Yunanistan, Rusyayı aracı koydu. Rus Çarı II. Nikola telgrafla bizzat padişaha müracaat ederek sulh istedi. 19 Mayısta harekât durduruldu. Böylece büyük kahramanlık destanları yazılan Tesalya Harbi Osmanlıların son zaferiyle bitti. Mamafih neticede padişahın korktuğu gerçekleşti. Osmanlı ordusu gâlip geldiği halde, zaferden istifade etmek şöyle dursun, ağır bir mâlî buhrana düştü; bir daha da belini doğrultamadı. Bu da Sultan Hamidin sonunu hazırladı. Maaşlarını zamanında alamayan askerlerin hürriyet sloganıyla dağa çıkıp ilân ettirdikleri 1908 Meşrutiyeti ile Yunanistan cesaret bulup Giriti topraklarına kattığını açıkladı. 1913 Balkan Bozgunu ile Rumelideki çoğu vatan toprağı gibi Tesalya ve Girit de resmen Yunanistana verildi. Böylece İttihatçılar Osmanlı Devletinin mezarcısı oldular.