Ruh Adam(Hüseyin Nihal ATSIZ)

'PedroDavis

Kıdemli Üye
24 Haz 2015
2,336
190
112
Öncelikle bugün konu anlatımına geçmeden ne olduğuna kısaca değineceğim ve ufak tefek notlar vereceğim.

Konu,
Gökbilge Nihal Atsız'ın yazmış olduğu Ruh Adam kitabının şahsım tarafından yorumlanmasıdır.

Biraz uzun olabilir o yüzden baştan sona okumayacak olanlar var ise henüz başlamadan konuyu terk edebilirler.


Ruh Adam

Nihal Atsız'ın 1972 yılında yayımladığı Ruh Adam kitabı, Türk Edebiyatı için oldukça değerli bir kitaptır.

Ancak burada da olmak üzere çoğu insan kitabı geçin
Nihal Atsız'ı tanımıyor bile.

Maalesef ki, ben ideolojik körlüğün bu tür eserleri etkilediğini düşünüyorum.

Bu kitap bence Türk Edebiyatının en sağlam yazılmış romanıdır.

Dilin kullanımı, olay örgüsü, anlatım şekli ve karakterlerin özellikleri diye sıralayarak gidebilirim.

Temizliği ve oluşturduğu sarsıcı etki Türk Edebiyatında başyapıt olarak görülen eserler ile karşılaştırılabilir.

Sadece
Postmodern özellikler değil Kafkaesk atmosfer, büyülü gerçeklik vs vs. gidebiliriz.

Biliyorum bu eseri çok fazla övmüş gibi görünüyor olabilirim.

Fakat okuyanlar bana çok hak veriyordur eminim..

Metinlerarasılıktan çok katmanlılığa, romanın yayımlanmasından sonra postmodern bir teknik olarak anlatım tekniği eserlerde ustaca kullanılmıştır.

Okuyanları aşırı bir
sembolizmin içine sürükleyen bu eser, arka kapağında da bulunan tanıtım yazısında anlatıldığı gibi "Türk edebiyatında alışılmışın dışında bir romandır."

Romanı övmeye burada bir ara veriyorum artık :)



Ee hocam ne bu
Ruh Adam? diyenler için yüzeysel olarak romandan bahsedeceğim.



Eser, bir Uygur masalı ile başlamaktadır.
Bu masalın günümüz zamanına yansımasıyla sona da eriyor diyebilirim.

Örnek verecek olursak romanın baş rol karakterlerinden
Güntülü ve Selim Pusat, iki bin yıl önce yaşamış ve birbirine kavuşamamış iki insandır.

Yani demek istediğim iki bin yıl önce de günümüzde olduğu gibi sevip de kavuşamama durumu mevcutmuş.

1d5yhy2.PNG



Roman aslında Kralcı kimliğiyle bilinen ve bu sebeple ordudan ihraç edilip ardından üç sene hapis yatmış
Yüzbaşı Selim Pusat'ın bir sene içerisinde yaşamakta olduğu psikolojik dönüşümleri bize aktarır.

Bu sebeple de tahmin edebilirsiniz ki bu roman psikolojiktir.


Selim Pusat için kendi yaşamının tüm manası askerliktir.

Benliğini mesleki kimliğine hizmetkar etmiş, bu sebeple de haksız yere askeriyeden ihracını içten içe hiç kabul etmemiştir.

İçinde bulunduğu bir sene süren psikolojik dönüşümde
Selim'in öğretmen olan eşi Ayşe ve kendi çocuğu ile arasında geçenlere şahit oluyoruz.

Bu süreç içerisinde
Çamlı Koru'da yapmış olduğu seyahatlerin etkisi ile tanıyacağı yeni şahısları ve hatta değişime başlayan kendi iç dünyasını da gözlemleyebiliyoruz.


Gün geçtikçe kendisini yalnız hisseden, çokça içine kapanmaya başlayan
Selim'i kendisi ile ihraç edilen ve Selim'in arkadaşı olan Şeref'in intiharı derinden etkilemiştir.

Ve bu süreçte
Şeref'in ardında bırakmış olduğu intihar notu Selim'in aklını çokça kurcalamaktadır.


eek7myq.PNG


Görselde verdiğim cümle romanın, akla gelen en çarpıcı cümlelerindendir ve okuyanların bir kaç kez daha karşısına çıkacaktır.


Çamlı Koru'da gezinen Selim, şiir okumakta olan daha önce hiç duymadığı bir kadın sesi işitir.

Okurlar bu andan itibaren sıklıkla burası gerçek mi, yoksa
Selim hayal mi görüyor ? tarzında düşüncelere kapılabilirler.

İşte buna
Kafkaesk atmosfer diyoruz.

Kadının okuduğu şiirden bir kısmı buraya bırakacağım.

m14r523.PNG


Bu yabancı kadın
Leyla Mutlak'tır.

Selim, Leyla Mutlak'ın Osmanlı soyundan bir prenses olduğunu öğrenir.

Böylelikle
Leyla dışında bir de, "Yek" Selim'in hayatına girmiş olur.

Romanı okuyanlar bilir, bahsedildiği üzere çirkin ve kambur bir şahıs olan "
Yek", burada şeytanı sembolize etmektedir.

"
Yek" sözcüğü eski Türk lehçelerinde "kötü ruh ve iblis" anlamına gelmektedir.


jplmsu1.PNG



Yek'in Selim'e söylemiş olduğu bir söz Selim'in hayatını resmen altüst etmiştir.


qca43i0.PNG



Henüz 43 yaşında olan
Selim Pusat, kendisinden yirmi beş yaş küçük olan Güntülü'ye aşık olur.

Güntülü ise Selim'in eşi, Ayşe'nin öğrencilerinden biridir.

Selim Pusat öncelikle bu hislerini bastırmaya çalışır ancak sonrasında hasta olur ve yatağa düşer.

Cezmi adında doktor olan bir arkadaşı vardır.

Cezmi'nin Selim'e söyledikleri ile Selim artık içinde bulunduğu bu durumu kabul eder.

Doktor Cezmi'nin aşk ile ilgili cümlelerini de görsel olarak bırakıyorum.

62f2d9g.PNG




Selim tuhaf hisler içerisinde iken sessizliğe bürünür ve pencereden dışarı bakar.
Ardından
Cezmi'ye sorar:

1xh8v45.PNG



Ruh Adam aşk romanı olarak ele alınarak okunabilir ancak şahsi fikrim Ruh Adam aşk romanı değildir.

Fakat tabii ki
aşkı da kapsamakta olan bir eserdir.

Sanki tarihi bir romanmışcasına başlar, siyasi meseleler ile devamlılığını sürdürür ve akabinde felsefi yaklaşımlarda bulunur.

Bu sırada aşk romanı kimliğine bürünür ve en sonunda tarihsel bir biçimde sonra erer.




Örnek verecek olursam:


Selim bir akşam eşi Ayşe'ye birdenbire, "Tasavvuf nedir?" diye soru iletir.

Ardından
Ayşe, Selim'e tasavvufun ne olduğunu ve ne olmadığını anlatır.



Bu sırada da okurlar farklı bir düşünceye yöneltilir.



Selim, Güntülü'ye şiir yazar ve kendisine göndermeye karar verir.

Ancak,
Güntülü bu şiiri Selim'e geri gönderir.

Selim ise bu hareketin ardından red edildiğini düşünür.

"Geri Gelen Mektup" adı ile bildiğimiz bu şiir, eserden bağımsız bir biçimde Türk Edebiyatında kendine yer edinmiştir.

Hatta bu aralar bestelenip şarkıları falan da yapılıyor görüyorum onları da.

Şiirden bir kısım vermezsem olmaz :)

85mkndq.PNG



Selim, gün geçtikçe dış dünya ile bağını koparmaya başlamıştır.

7cavj3z.PNG



Odasında intihar eden arkadaşı
Şeref'in fotoğrafı bulunmaktadır ve Selim odasında onun fotoğrafı ile konuşur.

Hatta
Şeref birkaç defa bulunduğu çerçeveden dışarı çıkarak Selim'in yanına gelir, Selim ile konuşur.

Bu konuşmaların sonunda
Atsız bizlere bu yaşananların hayal olmadığına dair ipuçları bırakmıştır.



Ve asla atlayamayacağım mahkeme bölümü.

Türk romancılığında gösterilen en cesaretli hareketlerden birisidir bu bölümün yazılması.

Bu bölümler, hissettiklerinden dolayı kendisini suçlayan
Selim Pusat'ın insanlık mahkemesinde yargılandığı bölümlerdir.

Bu mahkeme, geçmişten geleceğe tüm insanların bulunduğu devasa bir alanda gerçekleştirilir.

Tarihten gelen bütün önemli isimler tanıklık yaparlar.

Tarihi anlamda çok önemli isimler de mahkemededir.


Selim'in annesi hariç bütün insanlar Selim'i suçlarlar.

Bence eserin en iyi kısımlarının bulunduğu bu bölümlerden sonra
Selim Pusat sona geldiğini düşünür.

Evinde asılı fotoğrafın bulunduğu çerçeveden dışarı çıkarak ortadan kaybolur.




Karakterlerinin isimlerinden ruh hallerine, yer verdiği destanlardan şiire, tarihi kişiliklerden olay örgüsüne kadar ilmek ilmek işlenmiş olan
Ruh Adam, insanda tekrar okuma isteği yarattığı gibi,
herhangi bir zamanda herhangi bir bölümü açılıp okunarak sadece o bölümden edebi haz aldıracak kadar ustalıkla yazılmıştır.

Hatta kitabı baştan sona okumayı geçin öylesine bir sayfasını açıp öylesine bir kısmını okumak bile insana büyük bir keyif verir.

Bu tür romanlar kendini birden fazla kez okutur, bu romanlar oldukça övgüyü hak eden romanlardandır.

Ama bazı romanlar ise kapağını her açtığınızda farklı bir kısmını okuma isteği uyandırır.

İnsanlar bu tür roman karakterlerinin isimlerini çocuklarına dahi verirler.

Velhasıl arkadaşlar bu romanlar her anlamda büyük romanlardır.

Anlattığımız Ruh Adam romanı da böyle bir romandır.



Bu eser okurlarına adeta bir ayna tutar.

Sadece okurlarına da değil, okurlarına ve onların hayatlarına dokunur.

İnsanları en saf hali ile anlatmaya çalışmıştır burada Nihal Atsız.

Bu eserde kendimizi görebilir, rastgele bir sayfasını açıp kendimiz ile yüzleşebiliriz.

Kendinizi bulabileceğinizi düşündüğüm bazı kısımları da aşağıya bırakarak konunu sonuna doğru geleceğim.

i3f73t8.PNG


k4mwaiq.PNG


hmb8y1a.PNG


chvl24q.PNG




Bundan 50 sene önce yazılan bu cümleler, insan ruhlarının benzer olduğunu bizlere gösteriyor.
Tabii ki
Atsız'ın kaleminin ne kadar sağlam olduğunu da gösteriyor.

Baştan sona okuyan herkese teşekkürü borç bilirim.
TurkHackTeam üyeleri adına 'PedroDavis
 
Son düzenleme:

oBugraReis

Moderatör
12 Ocak 2021
2,271
1,418
(nowhere) in
Öncelikle bugün konu anlatımına geçmeden ne olduğuna kısaca değineceğim ve ufak tefek notlar vereceğim.

Konu,
Gökbilge Nihal Atsız'ın yazmış olduğu Ruh Adam kitabının şahsım tarafından yorumlanmasıdır.

Biraz uzun olabilir o yüzden baştan sona okumayacak olanlar var ise henüz başlamadan konuyu terk edebilirler.


Ruh Adam

Nihal Atsız'ın 1972 yılında yayımladığı Ruh Adam kitabı, Türk Edebiyatı için oldukça değerli bir kitaptır.

Ancak burada da olmak üzere çoğu insan kitabı geçin
Nihal Atsız'ı tanımıyor bile.

Maalesef ki, ben ideolojik körlüğün bu tür eserleri etkilediğini düşünüyorum.

Bu kitap bence Türk Edebiyatının en sağlam yazılmış romanıdır.

Dilin kullanımı, olay örgüsü, anlatım şekli ve karakterlerin özellikleri diye sıralayarak gidebilirim.

Temizliği ve oluşturduğu sarsıcı etki Türk Edebiyatında başyapıt olarak görülen eserler ile karşılaştırılabilir.

Sadece
Postmodern özellikler değil Kafkaesk atmosfer, büyülü gerçeklik vs vs. gidebiliriz.

Biliyorum bu eseri çok fazla övmüş gibi görünüyor olabilirim.

Fakat okuyanlar bana çok hak veriyordur eminim..

Metinlerarasılıktan çok katmanlılığa, romanın yayımlanmasından sonra postmodern bir teknik olarak anlatım tekniği eserlerde ustaca kullanılmıştır.

Okuyanları aşırı bir
sembolizmin içine sürükleyen bu eser, arka kapağında da bulunan tanıtım yazısında anlatıldığı gibi "Türk edebiyatında alışılmışın dışında bir romandır."

Romanı övmeye burada bir ara veriyorum artık :)



Ee hocam ne bu
Ruh Adam? diyenler için yüzeysel olarak romandan bahsedeceğim.



Eser, bir Uygur masalı ile başlamaktadır.
Bu masalın günümüz zamanına yansımasıyla sona da eriyor diyebilirim.

Örnek verecek olursak romanın baş rol karakterlerinden
Güntülü ve Selim Pusat, iki bin yıl önce yaşamış ve birbirine kavuşamamış iki insandır.

Yani demek istediğim iki bin yıl önce de günümüzde olduğu gibi sevip de kavuşamama durumu mevcutmuş.

1d5yhy2.PNG



Roman aslında Kralcı kimliğiyle bilinen ve bu sebeple ordudan ihraç edilip ardından üç sene hapis yatmış
Yüzbaşı Selim Pusat'ın bir sene içerisinde yaşamakta olduğu psikolojik dönüşümleri bize aktarır.

Bu sebeple de tahmin edebilirsiniz ki bu roman psikolojiktir.


Selim Pusat için kendi yaşamının tüm manası askerliktir.

Benliğini mesleki kimliğine hizmetkar etmiş, bu sebeple de haksız yere askeriyeden ihracını içten içe hiç kabul etmemiştir.

İçinde bulunduğu bir sene süren psikolojik dönüşümde
Selim'in öğretmen olan eşi Ayşe ve kendi çocuğu ile arasında geçenlere şahit oluyoruz.

Bu süreç içerisinde
Çamlı Koru'da yapmış olduğu seyahatlerin etkisi ile tanıyacağı yeni şahısları ve hatta değişime başlayan kendi iç dünyasını da gözlemleyebiliyoruz.


Gün geçtikçe kendisini yalnız hisseden, çokça içine kapanmaya başlayan
Selim'i kendisi ile ihraç edilen ve Selim'in arkadaşı olan Şeref'in intiharı derinden etkilemiştir.

Ve bu süreçte
Şeref'in ardında bırakmış olduğu intihar notu Selim'in aklını çokça kurcalamaktadır.


eek7myq.PNG


Görselde verdiğim cümle romanın, akla gelen en çarpıcı cümlelerindendir ve okuyanların bir kaç kez daha karşısına çıkacaktır.


Çamlı Koru'da gezinen Selim, şiir okumakta olan daha önce hiç duymadığı bir kadın sesi işitir.

Okurlar bu andan itibaren sıklıkla burası gerçek mi, yoksa
Selim hayal mi görüyor ? tarzında düşüncelere kapılabilirler.

İşte buna
Kafkaesk atmosfer diyoruz.

Kadının okuduğu şiirden bir kısmı buraya bırakacağım.

m14r523.PNG


Bu yabancı kadın
Leyla Mutlak'tır.

Selim, Leyla Mutlak'ın Osmanlı soyundan bir prenses olduğunu öğrenir.

Böylelikle
Leyla dışında bir de, "Yek" Selim'in hayatına girmiş olur.

Romanı okuyanlar bilir, bahsedildiği üzere çirkin ve kambur bir şahıs olan "
Yek", burada şeytanı sembolize etmektedir.

"
Yek" sözcüğü eski Türk lehçelerinde "kötü ruh ve iblis" anlamına gelmektedir.


jplmsu1.PNG



Yek'in Selim'e söylemiş olduğu bir söz Selim'in hayatını resmen altüst etmiştir.


qca43i0.PNG



Henüz 43 yaşında olan
Selim Pusat, kendisinden yirmi beş yaş küçük olan Güntülü'ye aşık olur.

Güntülü ise Selim'in eşi, Ayşe'nin öğrencilerinden biridir.

Selim Pusat öncelikle bu hislerini bastırmaya çalışır ancak sonrasında hasta olur ve yatağa düşer.

Cezmi adında doktor olan bir arkadaşı vardır.

Cezmi'nin Selim'e söyledikleri ile Selim artık içinde bulunduğu bu durumu kabul eder.

Doktor Cezmi'nin aşk ile ilgili cümlelerini de görsel olarak bırakıyorum.

62f2d9g.PNG




Selim tuhaf hisler içerisinde iken sessizliğe bürünür ve pencereden dışarı bakar.
Ardından
Cezmi'ye sorar:

1xh8v45.PNG



Ruh Adam aşk romanı olarak ele alınarak okunabilir ancak şahsi fikrim Ruh Adam aşk romanı değildir.

Fakat tabii ki
aşkı da kapsamakta olan bir eserdir.

Sanki tarihi bir romanmışcasına başlar, siyasi meseleler ile devamlılığını sürdürür ve akabinde felsefi yaklaşımlarda bulunur.

Bu sırada aşk romanı kimliğine bürünür ve en sonunda tarihsel bir biçimde sonra erer.




Örnek verecek olursam:


Selim bir akşam eşi Ayşe'ye birdenbire, "Tasavvuf nedir?" diye soru iletir.

Ardından
Ayşe, Selim'e tasavvufun ne olduğunu ve ne olmadığını anlatır.



Bu sırada da okurlar farklı bir düşünceye yöneltilir.



Selim, Güntülü'ye şiir yazar ve kendisine göndermeye karar verir.

Ancak,
Güntülü bu şiiri Selim'e geri gönderir.

Selim ise bu hareketin ardından red edildiğini düşünür.

"Geri Gelen Mektup" adı ile bildiğimiz bu şiir, eserden bağımsız bir biçimde Türk Edebiyatında kendine yer edinmiştir.

Hatta bu aralar bestelenip şarkıları falan da yapılıyor görüyorum onları da.

Şiirden bir kısım vermezsem olmaz :)

85mkndq.PNG



Selim, gün geçtikçe dış dünya ile bağını koparmaya başlamıştır.

7cavj3z.PNG



Odasında intihar eden arkadaşı
Şeref'in fotoğrafı bulunmaktadır ve Selim odasında onun fotoğrafı ile konuşur.

Hatta
Şeref birkaç defa bulunduğu çerçeveden dışarı çıkarak Selim'in yanına gelir, Selim ile konuşur.

Bu konuşmaların sonunda
Atsız bizlere bu yaşananların hayal olmadığına dair ipuçları bırakmıştır.



Ve asla atlayamayacağım mahkeme bölümü.

Türk romancılığında gösterilen en cesaretli hareketlerden birisidir bu bölümün yazılması.

Bu bölümler, hissettiklerinden dolayı kendisini suçlayan
Selim Pusat'ın insanlık mahkemesinde yargılandığı bölümlerdir.

Bu mahkeme, geçmişten geleceğe tüm insanların bulunduğu devasa bir alanda gerçekleştirilir.

Tarihten gelen bütün önemli isimler tanıklık yaparlar.

Tarihi anlamda çok önemli isimler de mahkemededir.


Selim'in annesi hariç bütün insanlar Selim'i suçlarlar.

Bence eserin en iyi kısımlarının bulunduğu bu bölümlerden sonra
Selim Pusat sona geldiğini düşünür.

Evinde asılı fotoğrafın bulunduğu çerçeveden dışarı çıkarak ortadan kaybolur.




Karakterlerinin isimlerinden ruh hallerine, yer verdiği destanlardan şiire, tarihi kişiliklerden olay örgüsüne kadar ilmek ilmek işlenmiş olan
Ruh Adam, insanda tekrar okuma isteği yarattığı gibi,
herhangi bir zamanda herhangi bir bölümü açılıp okunarak sadece o bölümden edebi haz aldıracak kadar ustalıkla yazılmıştır.

Hatta kitabı baştan sona okumayı geçin öylesine bir sayfasını açıp öylesine bir kısmını okumak bile insana büyük bir keyif verir.

Bu tür romanlar kendini birden fazla kez okutur, bu romanlar oldukça övgüyü hak eden romanlardandır.

Ama bazı romanlar ise kapağını her açtığınızda farklı bir kısmını okuma isteği uyandırır.

İnsanlar bu tür roman karakterlerinin isimlerini çocuklarına dahi verirler.

Velhasıl arkadaşlar bu romanlar her anlamda büyük romanlardır.

Anlattığımız Ruh Adam romanı da böyle bir romandır.



Bu eser okurlarına adeta bir ayna tutar.

Sadece okurlarına da değil, okurlarına ve onların hayatlarına dokunur.

İnsanları en saf hali ile anlatmaya çalışmıştır burada Nihal Atsız.

Bu eserde kendimizi görebilir, rastgele bir sayfasını açıp kendimiz ile yüzleşebiliriz.

Kendinizi bulabileceğinizi düşündüğüm bazı kısımları da aşağıya bırakarak konunu sonuna doğru geleceğim.

i3f73t8.PNG


k4mwaiq.PNG


hmb8y1a.PNG


chvl24q.PNG




Bundan 50 sene önce yazılan bu cümleler, insan ruhlarının benzer olduğunu bizlere gösteriyor.
Tabii ki
Atsız'ın kaleminin ne kadar sağlam olduğunu da gösteriyor.

Baştan sona okuyan herkese teşekkürü borç bilirim.
Elinize Sağlık.
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.