- 10 Mar 2016
- 103
- 0
Ziya Gökalp 23 Mart 1876da, yerel bir gazetede çalışan memur Çermikli Tevfik Beyin oğlu olarak Diyarbakır Çermikte dünyaya geldi. Eğitimine doğduğu yer olan Diyarbakırda başladı. Amcasından geleneksel İslam ilimlerini öğrendi. 1896da İstanbula giden Gökalp buradaki öğrenimi sırasında Jön Türklerden etkilendi. İttihat ve Terakki Cemiyetine katıldı.
II. Meşrutiyetten sonra İttihat ve Terakkinin Diyarbakır şubesini kurdu ve temsilcisi oldu. Peyman gazetesini çıkardı. 1910da kurulmasında öncülük yaptığı İttihat Terakki İdadi- sinde sosyoloji dersleri verdi. Bir yandan da Genç Kalemler dergisini çıkardı. 1912de Diyarbakır milletvekili olarak Meclis-i Mebusana seçildi, İstanbula taşındı. Türk Ocağının kurucuları arasında yer aldı. Derneğin yayın organı Türk Yurdu başta olmak üzere Halka Doğru, İslam Mecmuası ve Yeni Mecmuada yazılar yazdı. Bir yandan da sosyoloji dersleri verdi.
I. Dünya Savaşında Osmanlı Devletinin yenilmesinden sonra tüm görevlerinden alındı. 1919da İngilizler tarafından Malta Adasına sürgüne gönderildi. Burada kaldığı dönemde ailesiyle yaptığı mektuplaşmalar daha sonra Malta Mektupları adıyla kitaplaştırılmıştır. 2 yıllık sürgün döneminden sonra Diyarbakıra gitti. 1924te kısa süren bir hastalığın ardından İstanbulda hayatını kaybetti. Osmanlı Devletinin parçalanma sürecinde yeni bir ulusal kimlik arayışına girdi. Düşüncesinin temelinde, Türk toplumunun kendine özgü ahlaki ve kültürel değerleriyle Batıdan aldığı bazı değerleri kaynaştırarak bir senteze ulaşma çabası yatıyordu.
Edebi Kişiliği
Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak diye özetlediği bu yaklaşımın kültürel ögesi Türkçülük, ahlaki öğesi de İslamdı. Uluslararası kültürün yapıcı öğesinin ulusal kültürler olduğunu savundu. Saray edebiyatının karşısına Halk edebiyatını koydu. Batının teknolojik ve bilimsel gelişmesini sağlayan pozitif bilim anlayışını benimsedi. Dini, toplumsal birliğin sağlanmasında yardımcı bir öğe olarak değerlendirdi. Toplumsal ve siyasi görüşlerini anlattığı sayısız makale yazarak Türkçülük düşüncesini sistemleştirdi. Milli edebiyatın kurulması ve gelişmesinde önemli rol oynamıştır.
Kısaca özetleyecek olursak;
Genç Kalemler dergisinde yayımladığı Turan şiiri ile Turancılık düşüncesini benimsediğini ortaya koymuştur. Bu hareketin öncüsüdür.
Milli Edebiyatın düşünce temelini atmıştır. Aynı zamanda ilk Türk sosyologlarındandır, sosyoloji ile ilgili önemli makaleler yazmıştır. Genç Kalemler, Türk Yurdu, Yeni Mecmua dergilerinde yazmıştır.
Türkçülük düşüncesini sistemleştirmiştir ve eserlerinde işlemiştir. Türkçülüğün Esasları adlı yapıtında Türkçülük ve milliyetçilik hareketinin ilkelerini sistemli bir biçimde açıklamıştır.
Edebiyatı ve şiiri düşüncelerini açıklamada bir araç olarak görmüştür. Şiir için değil, şuur için ifadesini kullanarak toplum için sanat anlayışını benimsemiştir.
Bir dönem aruz ölçüsünü kullanmış; ancak şiirlerinde genellikle hece ölçüsünü kullanmıştır. 7, 8 ve 11li kalıpları kullanmıştır. Dili oldukça sadedir, sanatlardan uzak bir dil kullanmıştır.
Lirizmden uzak bir söyleyişi vardır. Daha çok didaktik şiirler yazmıştır. Masal niteliği taşıyan şiirleri ve manzum destanları vardır.
Biçim yönünden ilk zamanlar gazel, kıta gibi divan edebiyatı nazım biçimlerini, sonra halk edebiyatı nazım biçimlerini kullanmıştır.
Dile büyük önem vermiştir. Batı dillerinden alınan sözcüklerin karşılığı olarak yeni sözcükler bulmuştur. Türkçe karşılığı olan Arapça ve Farsça sözcüklerin atılması gerektiğini savunmuş ve halk diline yerleşmiş olanları Türkçeleşmiş Türkçe olarak kabul etmiştir. Dil konusundaki düşüncelerini Lisan adlı şiirinde açıklamıştır.
Beş Hececiler üzerinde etkili olmuş, aruzu bırakarak hece ölçüsüne geçmelerini sağlamıştır.
Eserleri:
Şiir: Kızıl Elma, Altın Işık, Yeni Hayat
Düz yazı: Malta Mektupları (mektup), Türkçülüğün Esasları (araştırma), Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak (makale), Türk Medeniyeti Tarihi, Türk Töresi, Türk Ahlakı, Makaleler (10 cilt), Terbiyenin Sosyal ve Kültürel Temelleri