- 27 Tem 2013
- 845
- 0
Lozan antlaşması: 1923
Bitiş tarihi: 2023 ( anlaşma 100 yıl)
======================================
''Türkiye, Türklere bırakılamayacak kadar zengin bir ülkedir.''
''Türkler, hazine üzerinde oturan dilencilerdir.''
'' Su akar, Türk bakar.''
Sözlerini eminim duymuşsunuzdur.!!!!
SİZLER İÇİN ARAŞTIRDIM.
SİZLER İÇİN TOPLADIM LÜTFEN OKUYUN.
DAHA BİRÇOK BİLMEDİGİNİZ ŞEYLERE ŞAHİT OLACAKSINIZ...!!!!!
Lozan antlaşması bittiğinde İnönü ''100 yıl '' kazandık demiştir. Bunun anlamı batı ile 100 yıl kapışmayacağız ya da batı bize 100 yıl daha saldırmayacaktır.
Lozan antlaşmasının 100 yıl gecerli olduğu söylenmiştir. 12 ile 24 arasında gizli madde olduğu söylenmektedir. Varsa böyle gizli maddeler gizlliliğin doğası gereği bilemeyiz.
Türkiye'nin bağımsızlık meseleleri bir yana, iç güvenliği zaten sağlanamamaktadır. Ayrılıkçı güçler, her zamankinden çok daha yakınlar bugün Lozan sınırlarını bozmaya. Öte yandan, Lozan sınırları da tam anlamıyla tatbik edilememiştir (Irak meselesi).
Bu anlamda,şüphesiz uluslararası hakim güçler Türkiye halkının rahatlaması ve Kemalist yönetim "kamburunun" ortadan kalkması için 2023'ü ağızları sulana sulana beklemektedir.
Lozansız bir Türkiye'de, değişecek olan, sadece üniter devlet kavramının ortadan kalkışı ve laiklik, demokrasi gibi temel esasların erimesi değil, çoğunluk diktasına dayalı bir İslam rejiminin tesisi olacaktır. Diğer birçok Sünni İslam rejimi gibi, Türk-İslam rejimi de belliki ABD'nin ve Batı'nın garantisi altında olacaktır. Bugün giderek gelişen Anadolu orta sınıfı ve muhafazakar sermaye, sadece el sanatı ve küçük tezgah alanında işletmeci olmayacak, büsbütün bir finans ve sanayi devi olacaktır. Tabi, doğal kaynakların kullanımı da Batı güçlerinin taşeronluğu düzeyinde devam edecek, pazarımız bir Neoliberal pazar haline gelebilecektir.
Başka bir deyişle, 2024 yılında artık yeni ruj almanız gerekmeyebilir. Artık Facebook'a ne fotoğraf koyacağım diye düşünmeniz gerekmeyebilir. En tabiki, bu sitenin yarısını oluşturan kadın erkek ilişkileri de aileler arası mutabakat düzeyine inebilir.
Lozan'ınızı koruyun, o sizindir.
2023, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 100üncü yıldönümü olacak. Daha şimdiden 2023 yılında Türkiye için kurgulanan senaryolar birbiri üstüne havalarda uçuşturuluyor. İddialar odur ki, TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET YAŞAYACAKTIR denilen ülkemiz sahibi olduğu jeopolitik-coğrafi konumu, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri, su varlığı nedeniyle birçok devletin ağzını sulandırarak, iştahını kabartarak 2023 yılına ulaşmadan bölünüp, parçalanacakmış!? Hatta nasıl bölüneceğini ne hallere düşürüleceğini gösteren haritalar bile yayınlanmaktadır.
![gc3a2vurun-senaryosu-bu-ama.jpg](http://skyturkvngenc.files.wordpress.com/2011/12/gc3a2vurun-senaryosu-bu-ama.jpg)
Güneydoğunun tümü, Doğu Anadolunun bir kısmı ''KÜRDİSTAN'', Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz bölgelerinin bir kısmı ''ERMENİSTAN'' olacak!? Türkiye için ABD, AB ve İsrail tarafından çizilmiş üç farklı harita var. 2023 yılına kadar Türkiye nin nasıl üçe bölüneceğini gösteren bu üç senaryoyu bilmek ve ortamı buna göre değerlendirmek lazım. Türkiye Cumhuriyeti topraklarının bölünmesine razı mı olacağız. Yoksa bölünmemesi ve İLELEBET YAŞAMASI İÇİN GEREĞİNİ Mİ YAPACAĞIZ. Bu gün iktidar olan AKPnin yapmak istediği nedir?
![1439020038.jpg](http://www.aytendirier.com/blog/galeri/1439020038.jpg)
Ana kucağından çıkıp ilkokul ile gerçek hayata adım atan her Türk ******nun "ABC" ile birlikte öğrendiği ikinci şey ülkemizin içinde bulunduğu tehlikelerdir. Jeopolitik konumu nedeniyle her zaman yabancı devletlerin iştahını kabartan bir coğrafya üzerinde kurulu olan milletimize vatanlık yapan Türkiye, son dönemde yeniden şekillenen ve yakın zaman içinde köklü değişiklere gebe olan Orta Doğu'da nasıl bir rol üstlenecek? Çeşitli çevrelerce iddia edildiği gibi ABD, AB ve İsrail'in Türkiye topraklarında ''Bağımsız bir Kürdistan devleti'' kurmak, Ermenistan'ı Anadolu'ya doğru genişletmek amaçları olanlar hem içeriden hemde dış odaklardan yüksek şiddetle, tehdit edilerek seslendirilmektedir. Değişen güç dengeleri içinde Türkiye kendini nasıl konumlandıracak veya koruyacak?
Bu kafamızı bulandıran, sinir sistemimizi harab eden meseleleri anlamak, çözebilmek için Lozan Barış Anlaşmasını ve perdenin arkasını irdelemek gerekir. 24 Temmuz 1923 Lozan antlaşması imzalandığında İnönü Haydarpaşa Garında kendisini karşılayan coşkulu kalabalığa zafer kazanmış komutan edasıyla ''100 yıl '' kazandık demiştir. Bunun anlamı batı ile 100 yıl savaşmayacağız ya da emperyalist batı bize 100 yıl daha saldırmayacaktır. Özellikle Başbakanda 2023 yani Cumhuriyetin 100. yılına atıfta bulunarak dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına gireceğiz, milli gelirimiz 25.000 dolar olacak, kendi otomobilimizi, uçağımızı, uzay teknolojimizi, tankımızı, topumuzu, tüfeğimizi, gemimizi yapacağımıza dair projeksiyonlar oluşturuyor olması bu tarihe dair iyice merakımı arttırdı.
Lozan antlaşmasının 100 yıl gecerli olduğu gerçekse ve 12 ile 24 arasında gizli maddeler varsa böyle gizli maddeler gizlliliğin doğası gereği bilemeyiz.
Ancak cereyan eden, vuku bulan anlaşmalardan, devletin batı devletlerine verdiği çeşitli ödünlerden, bu kadarda olmaz dedirten siyasi davranışlardan bazı çıkarımlarda bulanabiliriz. İngilizlerin Lozan Antlaşmasından sonra İstanbul'u terketmeleri, Lozandan sonra yeni bir anayasa yapılması, devletin temel niteliklerinin bu süreçten sonra değiştirilmesi Lozan'da bize bazı şeylerin dayatıldığına işaret etmektedir.
Mesela önceleri Hilafetin kaldırılması taraftarı olmayan Atatürk İnönüden gelen telgrafla birden Hilafet karşıtlığı halet-i ruhiyesiyle kaldırılmasını çoğunluğun itirazına rağmen diktatöryasıyla kaldırtmıştır hemde ne tehditlerle..
Latin harflerinin kabul edilmesiyle milletin eskiyle bağının koparılarak hafızasız dumur bir millet tesis edilmesi şart koşulmuş olmalı.
Kılık kıyafet kanunu ile namuslu, dindar Anadolu Türk milleti açılıp, saçılmaya sapkınlaştırılmaya çalışılmıştır karşı koyan alimler, dindar millet asılarak, işkence görerek, dayak atılarak Kurtuluş savaşından daha fazla şehit verdirilmiştir.
Laiklik kafirliğiyle din ile devlet işlerini birbirinden ayırarak Kuran hükümlerinin toplum yaşamından uzaklaştırılması ve yerine tanrıtanımazlık inancını yerleştirme şartı diğer bir gizli maddedir.
Şeri kanunların kaldırılıp yerine oradan buradan yamalı bohça gibi batı devletlerinin kanunlarını tercümeyle dayatılması bir başka maddeyi oluşturur.
Toprak bakımından adaların kayalık olması gerkeçesiyle Yunanlılara bırakılması, batı Trakyanın peşkeş çekilmesi, gerekirse İstanbulun bile verilmeye niyetlenilmesi, Limni adasının unutulması, Musul ve Kerkük misakı milli sınırları içinde olmasına rağmen alınamaması ve diğer Osmanlı toprakları konusunda hiçbir itirazın olmaması ve vatan topraklarının koparılmasını sessiz kalınmış ve diplomasi nedir bilmeyen hatta anadili Ermenice'den başka bir dil bilmeyen İsmet baş müzakereci olarak Mustafa Kemal tarafından görevlendirilmesi manidar olup, ver kurtul aymazlığıyla bir an önce kurulacak Cumhuriyeti yönetmeye başlanmak zevk-ü sefa tahtına oturulmak istenmesiyle alakalı ihtiras olarak görüyorum.
Türkiye 24 Nisan 2023 tarihi itibariyle bütün yeraltı servetlerini ve doğal kaynaklarını kullanma hakkından feragat edecek, bu hak anlaşmada imza sahibi olan diğer memleketlerin olacaktır. İş bu maddeye ormanlar, değerli madenler ve bütün enerji kaynakları da istisnasız dahildir.
Yer altı kaynaklarımızı katiyetle çıkaramamız ile alakalı bu gizli maddenin yürürlükte olduğunu Türkiyenin egemenlik haklarını hiçe sayan çıkarılan petrol ve doğalgazın ancak % 25ine sahip olabildiğimiz 1957 tarihli Maxwell petrol anlaşmasıyla ABD ve İngiltere orijinli petrol firmalarına imtiyaz tanıyan bu anlaşma Türkiyeye senede ancak 10 sondaj imkanı veriyordu üstelik bazı bölgelerde (Sivas, Kastamonu, Kars-Erzurum) aramasını yasaklıyordu MTA ve TPAOnun emekli olmuş mühendislerinin anlatımlarına bakarsanız kömür veya linyit arıyoruz diye kaçak sondaj yapabiliyorduk. Diyarbakırda bulduğumuz petrol 400 metre havaya fışkırıyordu o yörenin bütün köylüleri de canlı şahittirler İngilizlerin haberi bir şekilde oldu gelip betonladılar petrolü çıkaran mühendislerin hepsi değişik nedenlerle kısa bir süre sonra öldüler. Anadolunun birçok ıssız alanları vatansever petrol arayıcısı mühendislerin kemiklerine ev sahipliği etmektedir 2007 yılına kadar devam etti aynı tarihte AKP hükümetinin meclisten geçirdiği yeni petrol yasası Türkiyeye yabancı firmalar karşısında ancak petrolün kdvleri hariç % 2sine sahip olabileceğini hüküm altına alabilmiş öncekinden daha korkunç bir anlaşmadır.
Daha dün Karadenizde Istranca açıklarında hayli büyük bir rezerv doğalgaz bulduk ne oldu hemen İngiliz firması palas pandıras ortaklık anlaşması yapmak için geldi baskı kuruyor inanmazsanız açın ilgili haberleri okuyun ve kalıbımı basarım Türkiye işletme hakkını onlara verecektir!
Peki böyle bir anlaşma var da neden yabancı firmalar bunları çıkarmıyor sadece yurtdışından ithal ettiğimiz bugün 55 milyar dolar harcadığımız belimizi büken bu dış ticaret açığının % 60ını teşkil eden petrolün ancak dağıtımını ve petrol istasyonlarını işletiyorlar diyebilirsiniz bende size bu ülkenin madenlerini ve petrolü rezerve ediyorlar anlayacağınız bütün dünyada bitince başka bir enerji kaynağını geliştirene veya diğer ülkelere, milletlere vurulacak son darbe için saklanmak isteniyor diye düşünüyorum.
Petrol müdürümüzün 2023 sonrası enerji açığımız olmayacak demesi çok anlamlıdır. Kazdağlarındaki altın rezervlerinin çok yüksek olduğu söyleniyor. Dış bağlantılı bazı çevreci örgütlerin direniş göstermesi karşısında devletin sessiz kalması, bana çok anlamsız gelmişti.
Farkındaysanız 2023 sonrası için yeni Osmanlı haritaları piyasaya sürülmeye başlandı.
Öncelikle gündemden 2 olayı birleştirmek istiyorum..Birincisi Kürtlerin bağımsızlık ve özerklik ilanları diğeri de Ermenistan CumhurBaşkanının Ağrı Dağı ile ilgili sözleri.
![arz-i_mevud.jpg](https://2.bp.blogspot.com/-lzYJbqkYhgs/T_14ZtUMEAI/AAAAAAAAR4k/EuWdi9sPLeA/s320/arz-i_mevud.jpg)
ABD ve AB tarafından resmi Nato toplantılarında gösterilen Türkiye toprakları üzerinde Kürdistan haritalarını, başımızdaki bela terör örgütü pkkya desteklerini, Irak ve Afganistanın işgali, Irakın üç bölgeye (Kuzeyde Kürt, Orta kesimde sunni Arap ve Güneyde Şii Arap bölgesine ayrılması, Suriyenin iç savaşla üç bölgeye ayrılmak istenmesi, Arap baharını kaotik diziler gibi demokrasi isyanlarıyla Kuzey Afrika ve Ortadoğuda ülkelerin sınırlarının değiştirilmeye çalışıması, Somali, Sudan gibi sahra altı ülkelerinin ikiye ayrılması ve İsrailinde içinde olduğu Lübnan olayları ve İrana bir bahaneyle saldırılmak istenmesi bize bu dehşet senaryolarının gerçekliği konusunda bir fikir verecektir.
2023 yılında ABD, AB ve İsrail nasıl bir Türkiye istiyorlar, bunu bilmek gerekir. İsrail, bölgede kendi kontrolünde olacak bir Kürt devletinin kurulmasını istemektedir. Kurulacak böyle bir devlet üzerinden Türkiyeyi, Irakı, Suriyeyi ve İranı baskı altına almayı hayal etmekte. AB, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini Türkiye için fazlalık olarak görmektedir. Onlara göre ancak ufaltılmış bir Türkiye ABye alınabilir. Türkiye, Irak, Suriye ve İrandan koparılmış topraklar üzerinde bir Kürt devleti kurulması ABD nin de politikasıdır. Ortadoğuyu kontrol altına alması için gereklidir.
Düşünsenize bir I.Dünya savaşından yenik çıktığımızda Sevrle dayatılan Kürt ve Ermeni toprak istekleri yıl 2012'de yine tekerrürle ısıtılıp, ısıtılıp önümüze getirilen ve dayatılan büyük bir sorundur. Yine aynı şekilde İsrail ile ilgili aramızdaki sorunlar halen devam ediyor!??
Buradan çıkartılacak 2 Komplo teorisi var..Birincisi bunlar danışıklı dövüş mü? Yoksa AKP gerçekten istenilen Büyük Türkiye için mi mücadele ediyor?
2023 Yılında Lozan Anlaşması ile Türkiye yer altı ve yer üstü zenginliklerini kurtarıp tamamen özgür bir ülke olacaktır
Her ne kadar araştırmacılar ve bilim adamları Türkiyede Petrol çıkartılmıyor çünkü yok dese de bugün bir çok doğu ilimizde petrol rezervleri bakımından Abdulhamit Han zamanından beri bilinen çok zengin petrol kaynakları olduğu özenle saklanan ve inkar edilen İstanbul'un Fatih Sultan Mehmed Han tarafından fethi kadar gerçektir..
Bugün petrolle birlikte diğer madenlerde özellikle Bor, altın, bakır, uranyum ve diğer alternatif enerji madenleri açısından oldukça zengin topraklarımız bulunuyor..
Bugün eğer o madenlerin işletme ve kullanma haklarına sahip olabilirsek gerisini siz düşünün..
2023 Yılında Türkiye Başkanlık ve Eyalet Sistemine Geçecek?
Karşı çıktığım projelerden birisi..Türkiye 2 yada 3 farklı eyalete bölünerek bir başkanlık sistemiyle yönetilecek..Bugün Amerika topraklarında hakim kılınan eyalet sistemi Türkiyeye getirilmek isteniyor..
Tabi bu olması güç bir ihtimal ama umarım halkımız bu düşünceye prim tanımaz..
2023 Büyük Türkiye Projesi
Lozan anlaşmasının gizli maddelerinden kurtulan Türkiye Cumhuriyeti Osmanlının izinden gitmek isteyecektir..Yada alternatif Türklük düşüncesi olan Turan politikasını izleyerek Orta Asya Türk cumhuriyetlerini Türkiye liderliğinde toplayarak bölgesel değil dünya gücü haline gelmek isteyecektir..
Turgut Özalın, Eşref Bitlisin, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ebu Feyz Elçibeyin ve daha nice devlet adamlarının öldürülmesi bu planlara ABD, AB ve İsrail tarafından engel olunması isteğindendir.
Bushun yardımcısı Dick Cheneyin tarihi itirafında ''İslama karşı açtığımız savaş çerçevesinde Afganistan ve Irak işgal etmemizin amacı kurulacak olan İslam ve Türk birliğini engelleyerek İsrailin bugün ve gelecekte var olmasını sağladık.'' demiştir ilginç değil mi?
Yada en kötü ihtimal gerçek bir Kurtuluş savaşı..!
Büyük Türkiye için;
Yerel olarak bir çok adımda yeniliklere imza attık..Ve çoğu alanda dışa bağımlılıktan kurtulmaya çalışıyor..Gerek Silah olarak gerekse teknoloji olarak bir çok gelişmiş ülkeyle aynı konumdayız..
Ülke olarak okuma yazma oranımızı oldukça iyi yerlere ve konumlara geldi..Halkımız artık daha bilinçli!??..%90′lara varan okuma-yazma oranına sahibiz..
Nüfusu: 100 Milyon
Kişi Başına Düşen Milli Gelir: 25.000$+
İşsizlik: % 0.08-
Yaş Ortalaması: 40+
Enflasyon: 0,02-
Ortalama Yaşam Süresi: 80+
Kişi Başına Araç : 2 +
İŞ KOLLARINDA ÇALIŞAN NÜFUS ORANI:
- Tarım: % 10
- Sanayi: % 50
- Devlet Hizmet: % 38
- Diğer: 2 %
İslam ve Türk birliğini kurmuş, ileri teknoloji ürünlerini güçlü AR-GE çalışmalarıyla üreten, Üniversitelerini bilim-teknoloji kurumlarına dönüştürmüş, kendi otomobilini, bilgi teknolojilerini, uçağını, helikopterini, nükleer gücünü (ekonomik-savaş), uzaya fırlatma teknolojisine sahip, tibbi cihazlar üretimde ve sağlık alanında yaptığı reformlarla dünyanın heryerinden hasta kabul eden, bütün silahlarını kendisi üreten, yenilenebilir enerji kaynaklarını ve yer altı kaynaklarını milletinin refahı için sonuna kadar kullanan bölgesinde ve dünyada etkin süper güçlü Türkiyenin arzusundayız.
Parçalanmış bir Türkiye için;
Kürtler özerklik ilan eder Büyük Kürdistan kurulur..Ermeniler soykırım tezinden vazgeçmez Doğu Anadolu illerini içine alan Ermenistan genişletilir..
Aleviler ve farklı kültürel çatışmalar Dersim katliamından sonra günümüzdeki dış zorlamalarla Kürt, Ermeni ve Rum açılımlarıyla korkudan kabuklarına çekilmiş ve gizliden illegal örgütlerde boy gösteren Alevi-Ermeniler adeta üzerlerindeki ölü toprağını attılar yeni yeni nüfus tanımları yapılarak çatışmalar, fütursuz sert tartışmalarda baş aktör olmaya başladılar bile.
İsrail ile ilişkiler kötü durumda gibi görünüyor ancak ticaret rakamları ve GAPtaki toprakların satışına, özelleştirilen KİTlerin sahiplerine ve altın madenlerinin işleticilerinin menşeine bakarsanız gerçekler hiçte öyle değildir.
Bu meseleler o partiyle bu partiyle yada ideolojik taraftarlıkla açıklanamayacak ve değerlendirilemeyecek kadar hepimizi tüm Türkiye Vatandaşlarının aynı hassasiyetle davranmasını zorunlu kılan ölüm-kalım kararları olacaktır..
Sonuçta biz bugüne kadar çıkar saikleri (iç-dış mihraklar) tarafından suni olarak çıkarılan, manipüle edilen hep kardeş kavgasından geri bıraktırıldık..Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Yörük, Zaza bunların hepsinin aynı vatanda bir geçmişimiz var ne zaman başkalarınca nifak sokulmuş o zamanlar birbirimizi yemiş, her alanda biçare kalmışız. Lüzumsuz, boş konularla gündemi meşgul eden siyasilerin polemikleriyle ''Cambaza bak!'' oyununun süjesi, kandırılanı olmayı bırakıp asıl meselelere odaklanarak, kafa yorup çözüm üretme zorunluluğumuz ''yok olmak, yada varlığımızı sürdürmek'' anlamını taşımaktadır. Madem bu ülkede beraber yaşamak zorundayız birleşip asıl düşmanı altetmemiz gerekiyor yoksa ortada ne vatanımız kalır nede bayrağımız.
Bizim savunduğumuz ve büyük bir arzuyla istediğimiz tabiki Büyük Türkiye!
Türkiye hakkındaki kararı ancak bu millet verir o milletki; ceddine yaraşır güçte, dünya milletlerine adaletle hükmeden ''Yeni Osmanlı İmparatorluğu'' olacaktır.
YARARLI OLDUGUNU DÜŞÜNÜYORSANIZ EGER LÜTFEN TEŞEKKÜRÜ VE KENDİ YORUMUNUZU ÇOK GÖRMEYİNİZ
Son düzenleme: