ABD Atatürk'e Neden Düşman? - Ahmet Taner KIŞLALI
Önceki yazımda bazı somut bilgiler vardır. ABD’li bazı “servis”lerin* Türkiye’ye yönelik çabaları ile ilgili bilgilerdi bunlar. Atatürk’ü ve Kemalizmi yıkmak için gösterilen çabalar yan yana geldiğinde* ortaya
yadsınamayacak bir tablo çıkıyordu. Ama bu tabloya eklenecek* birkaç fırça darbesi daha kalmıştı.
Varan bir:
“CIA İstasyon Şefi” Paul Henze* 1933 yılında bir rapor hazırlıyor : “21. Yüzyıla Doğru Türkiye”. Ve şu “sav”ları savunuyor :
Atatürk ilkeleri soğuk savaş döneminde görevini yapmıştır; ama “yeni dünya düzeni” ile birlikte gerekliliği de kalmamıştır. “Klasik Atatürkçülük” ölmüştür..Aydınların imam-hatip okulları konusundaki endişeleri yersizdir. İran ve Arap parası ile desteklenen köktendincilik* Türkiye için ciddi bir tehlike değildir..
Atatürk’e “deccal” diyen Said-i Nursi ve Nurcular ilericidir..Nakşibendiler geriye dönük değillerdir; Orta Asya Türk cumhuriyetleri ile bağlantıyı sağlayabilirler..
Varan iki:
Samuel Hungtington gibi “bazı” ABD’li yazarlar* Kemalizme karşı “Ilımlı İslam”a sahip çıkıyorlar.Türkiye’nin Batı ile bütünleşmesini istemiyorlar.Türkiye’nin “yeni dünya düzeni” içindeki yerinin “Ilımlı İslam” olması grektiğini düşünüyorlar. Batının çıkarının bunu gerektirdiğini savunuyorlar..
Varan üç:
CIA Türkiye ve Ortadoğu Şeflerinden Graham Fuller de* üç yıl önce bir Türkiye raporu hazırlanıyor..Ve özellikle “Kürt sorunu”na el atıyor:
Irak’ın “üniter” yapısını koruması ABD çıkarlarına uygun değildir. Türkiye Kürtlere özerklik verirse* Kuzey Irak’taki Kürtlerle bir bütünleşme gerçekleşebilir. En kötü şey* Türkiye’nin Irak’a yakınlaşmasıdır.
Şimdi gelelim sorunun yanıtına: ABD “servis”leri Atatürk’e niçin düşman?
Bunun dört temel nedeni var.
Birincisi..
Laik- demokratik Kemalist model* “ihraç” etmeye elverişli değildir. Türkiye’nin toplumsal kültürel altyapısına sahip bulunmayan İslam ülkeleri bu modeli uygulayamazlar. “Ilımlı İslam” ile bütünleşmiş* yarı çağdaş bir Türkiye* ABD çıkarlarına daha uygundur! Üstelik* petrol zengini Ortadoğu ülkelerindeki çağdışı rejimlerin varlığını koruması açısından* Kemalist model tehlikeli bir örnektir. Bu rejimlerin varlığı* Amerikan
çıkarlarının güvencesidir!
İkincisi..
Kemalizmin temelinde ulusal birlik ve tam bağımsızlık ilkeleri vardır. Bu ise* ABD’nin ve genel olarak Batının çıkarlarına terstir. Türkiye ne yıkılmalı* ama ne de bağımsız hareket edebilecek kadar güçlenmelidir. Türkiye Ortadoğuda büyük bir güç olmamalıdır!
Üçüncüsü..
Türkiye’nin Kürtlere özerklik vermesi* giderek federasyonu peşinden getirir. Bir adım sonrası ise* komşu devletlerin de parçalanması ile “bağımsız” bir Kürt devletinin oluşturulmasıdır. Her zaman ABD’ye muhtaç böyle bir devlet* Amerikan çıkarları için en iyi çözümdür. Ama bu formülün uygulanabilmesi için ilk koşul* Türkiye’de Atatürk’ün ve ilkelerinin yıkılmasıdır!
Dördüncüsü..
Yeni dünya düzeninde* uluslar arası sermayenin karşısında kalan tek engel “ulusal devlet”tir. Türkiye’de Atatürk yıkılmadan ulusal devletin yıkılamayacağı ise bir gerçektir!
1994 Aralığında* Yeni Demokrasi Hareketi kurulurken çıkan bir yazım şöyle noktalanıyordu:
“Özal –12 Eylül sayesinde- boşaltılmış bir meydanda işe başamıştı..”Dört eğilimi” birleştirip* ABD’nin çizdiği yolda kararlılıkla yürüdü. Ama bugün artık ne dünya o günün dinyası ne de Türkiye o günün Türkiyesi..Özal öldü* yaşasın Boyner!.. Doğru isim* yanlış zaman.. Ve tarihi* isimler değil “zaman”lar belirler!..”
Suç* bir buçuk yılda tükenen Boyner'de değil* “zaman”da !
Ve zamanlar hep Atatürk’ü haklı çıkarıyor!..
Önceki yazımda bazı somut bilgiler vardır. ABD’li bazı “servis”lerin* Türkiye’ye yönelik çabaları ile ilgili bilgilerdi bunlar. Atatürk’ü ve Kemalizmi yıkmak için gösterilen çabalar yan yana geldiğinde* ortaya
yadsınamayacak bir tablo çıkıyordu. Ama bu tabloya eklenecek* birkaç fırça darbesi daha kalmıştı.
Varan bir:
“CIA İstasyon Şefi” Paul Henze* 1933 yılında bir rapor hazırlıyor : “21. Yüzyıla Doğru Türkiye”. Ve şu “sav”ları savunuyor :
Atatürk ilkeleri soğuk savaş döneminde görevini yapmıştır; ama “yeni dünya düzeni” ile birlikte gerekliliği de kalmamıştır. “Klasik Atatürkçülük” ölmüştür..Aydınların imam-hatip okulları konusundaki endişeleri yersizdir. İran ve Arap parası ile desteklenen köktendincilik* Türkiye için ciddi bir tehlike değildir..
Atatürk’e “deccal” diyen Said-i Nursi ve Nurcular ilericidir..Nakşibendiler geriye dönük değillerdir; Orta Asya Türk cumhuriyetleri ile bağlantıyı sağlayabilirler..
Varan iki:
Samuel Hungtington gibi “bazı” ABD’li yazarlar* Kemalizme karşı “Ilımlı İslam”a sahip çıkıyorlar.Türkiye’nin Batı ile bütünleşmesini istemiyorlar.Türkiye’nin “yeni dünya düzeni” içindeki yerinin “Ilımlı İslam” olması grektiğini düşünüyorlar. Batının çıkarının bunu gerektirdiğini savunuyorlar..
Varan üç:
CIA Türkiye ve Ortadoğu Şeflerinden Graham Fuller de* üç yıl önce bir Türkiye raporu hazırlanıyor..Ve özellikle “Kürt sorunu”na el atıyor:
Irak’ın “üniter” yapısını koruması ABD çıkarlarına uygun değildir. Türkiye Kürtlere özerklik verirse* Kuzey Irak’taki Kürtlerle bir bütünleşme gerçekleşebilir. En kötü şey* Türkiye’nin Irak’a yakınlaşmasıdır.
Şimdi gelelim sorunun yanıtına: ABD “servis”leri Atatürk’e niçin düşman?
Bunun dört temel nedeni var.
Birincisi..
Laik- demokratik Kemalist model* “ihraç” etmeye elverişli değildir. Türkiye’nin toplumsal kültürel altyapısına sahip bulunmayan İslam ülkeleri bu modeli uygulayamazlar. “Ilımlı İslam” ile bütünleşmiş* yarı çağdaş bir Türkiye* ABD çıkarlarına daha uygundur! Üstelik* petrol zengini Ortadoğu ülkelerindeki çağdışı rejimlerin varlığını koruması açısından* Kemalist model tehlikeli bir örnektir. Bu rejimlerin varlığı* Amerikan
çıkarlarının güvencesidir!
İkincisi..
Kemalizmin temelinde ulusal birlik ve tam bağımsızlık ilkeleri vardır. Bu ise* ABD’nin ve genel olarak Batının çıkarlarına terstir. Türkiye ne yıkılmalı* ama ne de bağımsız hareket edebilecek kadar güçlenmelidir. Türkiye Ortadoğuda büyük bir güç olmamalıdır!
Üçüncüsü..
Türkiye’nin Kürtlere özerklik vermesi* giderek federasyonu peşinden getirir. Bir adım sonrası ise* komşu devletlerin de parçalanması ile “bağımsız” bir Kürt devletinin oluşturulmasıdır. Her zaman ABD’ye muhtaç böyle bir devlet* Amerikan çıkarları için en iyi çözümdür. Ama bu formülün uygulanabilmesi için ilk koşul* Türkiye’de Atatürk’ün ve ilkelerinin yıkılmasıdır!
Dördüncüsü..
Yeni dünya düzeninde* uluslar arası sermayenin karşısında kalan tek engel “ulusal devlet”tir. Türkiye’de Atatürk yıkılmadan ulusal devletin yıkılamayacağı ise bir gerçektir!
1994 Aralığında* Yeni Demokrasi Hareketi kurulurken çıkan bir yazım şöyle noktalanıyordu:
“Özal –12 Eylül sayesinde- boşaltılmış bir meydanda işe başamıştı..”Dört eğilimi” birleştirip* ABD’nin çizdiği yolda kararlılıkla yürüdü. Ama bugün artık ne dünya o günün dinyası ne de Türkiye o günün Türkiyesi..Özal öldü* yaşasın Boyner!.. Doğru isim* yanlış zaman.. Ve tarihi* isimler değil “zaman”lar belirler!..”
Suç* bir buçuk yılda tükenen Boyner'de değil* “zaman”da !
Ve zamanlar hep Atatürk’ü haklı çıkarıyor!..