Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allahındır. İçinizdekini açığa vursanız
da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar,
dilediğine azap eder. Allahın gücü her şeye hakkıyla yeter. (Bakara, 2/284)
Yüce Allah bilgisi ve ilmi sınırsız olandır. Bizler onun kulları olarak ancak bazı
şeyleri bilebiliriz. Doğal olarak bizim bilgilerimiz sınırlıdır. Ancak yüce Rabbimizin
bilgisi her şeyi kuşatmıştır. O görünen görünmeyen her şeyi bilir. Hatta bizim
zihnimizden geçirdiklerimizi, içimizden geçenleri de bilir. O bize bizden de yakın
olandır. Göklerde ve yerde bulunan her şey yüce Rabbimize aittir. Varlık Onundur,
Onun mülküdür. Bütün kâinatta Allahın ilminden, bilgisinden gizli hiçbir şey düşünülemez.
Yüce Yaratan hepsini bilir. Bizler de bu varlığa dâhil olduğumuz için
bizlerin de içimizde ve dışımızda olanı ve yaptıklarımızı bilir.
Bizler içimizde bulunanı açıklasak da, gizli tutsak da, hepsini bilmektedir.
Allahın bilgisinden hiçbir şey, hatta içimizden, kalbimizden geçen şeyler dahi gizli
kalmadığına göre duygu ve düşüncelerimizi daima kontrol etmeli, kötü, çirkin ve
günah olan şeyleri içimizden geçirmemeye çalışmalıyız. Bizler Allahın kulları olarak
düşüncelerimizi, içimizi, dışımızı Rabbimizin hoşnut olacağı şekilde saf ve temiz
tutmanın gayretinde olmalıyız.
Biz insanlar yaptığımız davranışlardaki niyet ve kararlılığa göre iradeli olarak
yaptığımız işlerimizden hesaba çekiliriz. Rabbimiz istemeden aklımıza gelen ve gerçekleştirmediğimiz
düşüncelerden dolayı bizi hesaba çekmiyor. Bu elbette Rabbimizin
yüceliğindendir. Eğer iyi bir şeye hayırlı bir davranışa niyet eder içimizden bunu yapmayı geçirirsek Rabbimiz bunu yapamasak dahi bize sevap veriyor. Bu konuda
Allah Resulü şöyle buyurmuştur:
Allah, ümmetimin içinden geçirdiklerini -söylemedikçe ve yapmadıkça- bağışlamıştır.
(Müslim, Îmân, 201-202)
Kulum iyi bir şeyi yapmaya niyetlendiği zaman ona bir sevap yazarım, onu yaptığı
zaman ise ondan 700e kadar katlayarak sevap yazarım. Kötü bir şey yapmaya niyetlenip
de onu yapmadığı zaman günah yazmam, yaptığı takdirde ise bir günah yazarım.(Müsli
m,Îmân,204-207)
Sahâbe Resûlullaha gelerek zihinlerinden, inançla ilgili olup açıklamaları mümkün
olmayan bazı kötü düşüncelerin gelip geçtiğini söylediklerinde Allahın elçisi
kendilerine şu cevabı vermiştir: O imanın ta kendisidir (Müslim, Îmân, 209).
Biz kullar olarak her birimiz Allahın mağfiret ve affına muhtacız. Onun ilahi affı
ve bağışı olmadan gerçek kurtuluşa ermemiz mümkün değildir.
İnsanların hiçbir hâli Allahtan gizli kalmaz. Kendi hür irademizle yaptığımız
tercih ve seçimlerin hepsi hesap kapsamının içine girer. Allah bunların hesabını sorar
ve bizleri sorumlu tutar. Ancak O rahmeti her şeyi kuşatan Rabbimiz, sorumluluk
kesinleştikten sonra dilediğini bağışlar, mağfiret eder. İşte Rabbimiz bu ayette
bağışlamayı azabın önüne almıştır. Onun elbette bağışlaması umulur. Ancak bunlar
Onun istemesine ait işlemler ve hükümler olduğundan mağfiretin kime, adaletin
kime nasip olacağını yine Allahtan başka kimse bilmez. Bu gerçek karşısında
insanlar haklarına düşen şeyin azap olmaması için, açık veya gizli her türlü fenalıktan
sakınıp kâmil imanla hayır ve hasenata sarılmalı, iyilikleri ve faziletleri alışkanlık
hâline getirip güzel huylarla donanmalıdır. Kendilerinde çirkin şeyler huy, meleke
ve ahlak olarak değil, hâl olarak dahi bulunmamalı, insanlar kendi içlerindeki her
fenalığı söküp atmaya çalışmalıdır. Haset, kıskançlık, çekemezlik gibi kötü duygu
ve düşüncelerden kendilerini arındırmalı, kardeşlik, cömertlik, ihsan, hayır ve iyilik
hususunda yardımlaşma gibi güzelliklerin peşinde olmalıdır.
Burada önemli olan nokta; düşünce planında olan ama eyleme dönüştürmeyip
vazgeçtiğimiz kötülüklerden sorumlu olmadığımız gibi, bu düşüncemizden vazgeçtiğimizde
sevap kazanacağımız olgusudur. Düşündüğümüz ve yaptığımız her şeyin
Rabbimiz tarafından bilindiğinin idrakinde olan biz Müslümanlar nerede olursak
olalım kötülük yapmamıza imkân var mıdır? Çünkü bizler ne yaparsak yapalım
Rabbimiz tarafından bilinmektedir:
Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü
biz ona şah damarından daha yakınız. Üstelik biri insanın sağ tarafında, biri sol tarafında
oturmuş iki alıcı melek de (onun yaptıklarını) alıp kaydetmektedir. (Kâf, 50/16-17) buyuran
Rabbimiz, bizim her yaptığımızı hakkıyla bilmekte ve meleklerine kaydettir57
mektedir. Böyle sıkı bir kontrol altında olduğumuzu düşünerek her hâlimizle doğru
ve dürüst davranmalıyız.
İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden)
hazır bir melek bulunmasın. (Kaf, 50/18) ayetine kulak verip, her konuştuğumuz ve
yaptığımızın kayda geçtiğini düşünerek bütün hayatımız boyunca Rabbimizin emirlerine
uygun hareket etmeliyiz. Şöyle bir düşünelim; ticaret yaparken yanımızda
olmayan birine bir şey vermemiz gerektiğinde, kimsenin bulunmadığı bir ortamda
onun hakkını tam olarak veriyor muyuz? Kimsenin bilemeyeceği, göremeyeceği bir
yerde bir haramı işlemeyi veya birine bir kötülük yapmayı planladığımız zaman
insanlar görmüyor ama ilmi her şeyi kuşatan Rabbim beni görüyor diye ürpererek
hemen bu kötülükten vazgeçebiliyor muyuz? Yoksa nasıl olsa kimse görmüyor, öyleyse
rahatlıkla bu haramı işleyebilirim mi diyoruz. Eğer kimse görmese de Rabbim
beni görüyor ve yaptıklarımı biliyor diye o kötülükten uzaklaşabiliyorsak işte mesele
hallolmuş demektir. Yüce Rabbimizin her şeyi bildiğine ve ahirette bu yaptığımız
kötülüklerden hesaba çekileceğimize inandığımıza göre nasıl yanlışlık yapabiliriz?
Eğer tek başımıza kaldığımızda nasıl olsa kimse görmüyor diye haramları ve
kötülükleri işleyebiliyorsak hemen bu yanlışlıktan vazgeçmeli ve yüce Rabbimizin
şu uyarısına kulak vermeliyiz:
(Ey Muhammed!) Sen hangi işte bulunursan bulun, ona dair Kurandan ne okursan
oku ve (ey insanlar, sizler de) hangi şeyi yaparsanız yapın, siz ona daldığınızda biz sizi
mutlaka görürüz. Ne yerde, ne de gökte, zerre ağırlığınca, (hatta) bu zerreden daha küçük
veya daha büyük olsun, hiçbir şey Rabbinden uzak (ve gizli) olmaz; hepsi muhakkak apaçık
bir kitapta (Levh-i Mahfuzda yazılı)dır. (Yunus, 10/61)
KAYNAK: Kur'an'dan Oğütler (Diyanet İşleri Yayınları)
da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar,
dilediğine azap eder. Allahın gücü her şeye hakkıyla yeter. (Bakara, 2/284)
Yüce Allah bilgisi ve ilmi sınırsız olandır. Bizler onun kulları olarak ancak bazı
şeyleri bilebiliriz. Doğal olarak bizim bilgilerimiz sınırlıdır. Ancak yüce Rabbimizin
bilgisi her şeyi kuşatmıştır. O görünen görünmeyen her şeyi bilir. Hatta bizim
zihnimizden geçirdiklerimizi, içimizden geçenleri de bilir. O bize bizden de yakın
olandır. Göklerde ve yerde bulunan her şey yüce Rabbimize aittir. Varlık Onundur,
Onun mülküdür. Bütün kâinatta Allahın ilminden, bilgisinden gizli hiçbir şey düşünülemez.
Yüce Yaratan hepsini bilir. Bizler de bu varlığa dâhil olduğumuz için
bizlerin de içimizde ve dışımızda olanı ve yaptıklarımızı bilir.
Bizler içimizde bulunanı açıklasak da, gizli tutsak da, hepsini bilmektedir.
Allahın bilgisinden hiçbir şey, hatta içimizden, kalbimizden geçen şeyler dahi gizli
kalmadığına göre duygu ve düşüncelerimizi daima kontrol etmeli, kötü, çirkin ve
günah olan şeyleri içimizden geçirmemeye çalışmalıyız. Bizler Allahın kulları olarak
düşüncelerimizi, içimizi, dışımızı Rabbimizin hoşnut olacağı şekilde saf ve temiz
tutmanın gayretinde olmalıyız.
Biz insanlar yaptığımız davranışlardaki niyet ve kararlılığa göre iradeli olarak
yaptığımız işlerimizden hesaba çekiliriz. Rabbimiz istemeden aklımıza gelen ve gerçekleştirmediğimiz
düşüncelerden dolayı bizi hesaba çekmiyor. Bu elbette Rabbimizin
yüceliğindendir. Eğer iyi bir şeye hayırlı bir davranışa niyet eder içimizden bunu yapmayı geçirirsek Rabbimiz bunu yapamasak dahi bize sevap veriyor. Bu konuda
Allah Resulü şöyle buyurmuştur:
Allah, ümmetimin içinden geçirdiklerini -söylemedikçe ve yapmadıkça- bağışlamıştır.
(Müslim, Îmân, 201-202)
Kulum iyi bir şeyi yapmaya niyetlendiği zaman ona bir sevap yazarım, onu yaptığı
zaman ise ondan 700e kadar katlayarak sevap yazarım. Kötü bir şey yapmaya niyetlenip
de onu yapmadığı zaman günah yazmam, yaptığı takdirde ise bir günah yazarım.(Müsli
m,Îmân,204-207)
Sahâbe Resûlullaha gelerek zihinlerinden, inançla ilgili olup açıklamaları mümkün
olmayan bazı kötü düşüncelerin gelip geçtiğini söylediklerinde Allahın elçisi
kendilerine şu cevabı vermiştir: O imanın ta kendisidir (Müslim, Îmân, 209).
Biz kullar olarak her birimiz Allahın mağfiret ve affına muhtacız. Onun ilahi affı
ve bağışı olmadan gerçek kurtuluşa ermemiz mümkün değildir.
İnsanların hiçbir hâli Allahtan gizli kalmaz. Kendi hür irademizle yaptığımız
tercih ve seçimlerin hepsi hesap kapsamının içine girer. Allah bunların hesabını sorar
ve bizleri sorumlu tutar. Ancak O rahmeti her şeyi kuşatan Rabbimiz, sorumluluk
kesinleştikten sonra dilediğini bağışlar, mağfiret eder. İşte Rabbimiz bu ayette
bağışlamayı azabın önüne almıştır. Onun elbette bağışlaması umulur. Ancak bunlar
Onun istemesine ait işlemler ve hükümler olduğundan mağfiretin kime, adaletin
kime nasip olacağını yine Allahtan başka kimse bilmez. Bu gerçek karşısında
insanlar haklarına düşen şeyin azap olmaması için, açık veya gizli her türlü fenalıktan
sakınıp kâmil imanla hayır ve hasenata sarılmalı, iyilikleri ve faziletleri alışkanlık
hâline getirip güzel huylarla donanmalıdır. Kendilerinde çirkin şeyler huy, meleke
ve ahlak olarak değil, hâl olarak dahi bulunmamalı, insanlar kendi içlerindeki her
fenalığı söküp atmaya çalışmalıdır. Haset, kıskançlık, çekemezlik gibi kötü duygu
ve düşüncelerden kendilerini arındırmalı, kardeşlik, cömertlik, ihsan, hayır ve iyilik
hususunda yardımlaşma gibi güzelliklerin peşinde olmalıdır.
Burada önemli olan nokta; düşünce planında olan ama eyleme dönüştürmeyip
vazgeçtiğimiz kötülüklerden sorumlu olmadığımız gibi, bu düşüncemizden vazgeçtiğimizde
sevap kazanacağımız olgusudur. Düşündüğümüz ve yaptığımız her şeyin
Rabbimiz tarafından bilindiğinin idrakinde olan biz Müslümanlar nerede olursak
olalım kötülük yapmamıza imkân var mıdır? Çünkü bizler ne yaparsak yapalım
Rabbimiz tarafından bilinmektedir:
Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü
biz ona şah damarından daha yakınız. Üstelik biri insanın sağ tarafında, biri sol tarafında
oturmuş iki alıcı melek de (onun yaptıklarını) alıp kaydetmektedir. (Kâf, 50/16-17) buyuran
Rabbimiz, bizim her yaptığımızı hakkıyla bilmekte ve meleklerine kaydettir57
mektedir. Böyle sıkı bir kontrol altında olduğumuzu düşünerek her hâlimizle doğru
ve dürüst davranmalıyız.
İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden)
hazır bir melek bulunmasın. (Kaf, 50/18) ayetine kulak verip, her konuştuğumuz ve
yaptığımızın kayda geçtiğini düşünerek bütün hayatımız boyunca Rabbimizin emirlerine
uygun hareket etmeliyiz. Şöyle bir düşünelim; ticaret yaparken yanımızda
olmayan birine bir şey vermemiz gerektiğinde, kimsenin bulunmadığı bir ortamda
onun hakkını tam olarak veriyor muyuz? Kimsenin bilemeyeceği, göremeyeceği bir
yerde bir haramı işlemeyi veya birine bir kötülük yapmayı planladığımız zaman
insanlar görmüyor ama ilmi her şeyi kuşatan Rabbim beni görüyor diye ürpererek
hemen bu kötülükten vazgeçebiliyor muyuz? Yoksa nasıl olsa kimse görmüyor, öyleyse
rahatlıkla bu haramı işleyebilirim mi diyoruz. Eğer kimse görmese de Rabbim
beni görüyor ve yaptıklarımı biliyor diye o kötülükten uzaklaşabiliyorsak işte mesele
hallolmuş demektir. Yüce Rabbimizin her şeyi bildiğine ve ahirette bu yaptığımız
kötülüklerden hesaba çekileceğimize inandığımıza göre nasıl yanlışlık yapabiliriz?
Eğer tek başımıza kaldığımızda nasıl olsa kimse görmüyor diye haramları ve
kötülükleri işleyebiliyorsak hemen bu yanlışlıktan vazgeçmeli ve yüce Rabbimizin
şu uyarısına kulak vermeliyiz:
(Ey Muhammed!) Sen hangi işte bulunursan bulun, ona dair Kurandan ne okursan
oku ve (ey insanlar, sizler de) hangi şeyi yaparsanız yapın, siz ona daldığınızda biz sizi
mutlaka görürüz. Ne yerde, ne de gökte, zerre ağırlığınca, (hatta) bu zerreden daha küçük
veya daha büyük olsun, hiçbir şey Rabbinden uzak (ve gizli) olmaz; hepsi muhakkak apaçık
bir kitapta (Levh-i Mahfuzda yazılı)dır. (Yunus, 10/61)
KAYNAK: Kur'an'dan Oğütler (Diyanet İşleri Yayınları)