Askerin anıları..2

*666*

Katılımcı Üye
22 Eyl 2008
363
3
Graphic Team
TERÖRİST OLDUM, DEDİKLERİ GİBİ SAHİDEN TERÖRİST OLDUM

Komando olduktan sonra Özel eğitime tabi tutulduk.

Doğuda'ki olaylar anlatılıyordu, kafa yapısı olarak alıştırıyorlardı.
Sivilde öğrendiklerimle askerde anlatılanlar tam tersti,
" Hangisi Doğru" diye çelişkiye düştüğüm oldu.

Doğu'ya gidince çelişki bitti. Kendi doğrumu bulmuş oldum.
Acemide oldukça ağır bir eğitim aldık.
Bizi, 65 kişiyi köy baskınlarının nasıl yapılacağı üzerine Çatalkaya'ya çıkardılar.

Uzmanlık dalım Mayındı. Doğu'daki terörist diye adlandırdıkları kişilerin yaptıklarını anlatıyorlardı.

Örneğin, "El Bombasını Bardak İçlerine Falan Koyarlar", "Tenekeye Tekme Atmayın, Bomba Çıkabilir" veya "Ölüyü Ellemeyin" gibi.
Normalde yara alınca, ölmeye yakın el bombasını çekip "Karnının Altına Koyuyormuş", çevirdiğin zaman patlıyor.
Sen de o anda ölebilirsin. Ayağından ip bağlayıp çekip çevireceksin. Bastığınız yere dikkat edeceksin.

Bolu komandoları bizim birliğin yan tarafında çadır kurarlardı.

Operasyonlarda yaptıklarının çekimlerini videolardan bize gösteriyorlardı.
Hatta bir defasında, terörist bir çocuğa soru soruyorlar "neredeler falan" diye, helikopter sesi geldiği için tam ses anlaşılmıyor.
"Doğruyu söylersen seni serbest bırakacağız..."
diyorlar, özetliyorum aklımda kalan kadarıyla, çocuk bir şey anlatıyor.
Orada kesiliyor, bu sefer helikopterden aşağı atıyorlar ******, orada öldürüyorlar, onlara şahit olduk.

Bolu Komandoları'nın Ellerinde şeffaf şeyler var, "Bunlar Ne?" dedim, anahtarlık yapmışlar.
"Oğlum," diyor, "bu kulak oğlum." "Ne kulağı?" dedim.
Öldürdükleri teröristlerin kulaklarını koka kolanın içinde asitle eritince bir kıkırdak çıkıyor meydana, onlarla anahtarlıklar yapmışlar.

Yani onlar da kafayı yemişler. Bolu komandoları direkt sıcak temas altındaydılar ve onların yaşadıkları çok farklıydı.
Operasyonlarda, arkadaşlarının kaya üzerine pantolonu açık ve tersten bırakıldıklarını ve tecavüz edildiğini, ondan etkilendiklerini ifade ediyorlardı bize.

Aynı şekilde 35 kişinin ölümündeki Lice'deki olaylarında söylenen bir şey vardı.
1995-1996 olması lazım.
Bahsettim ya oradaki ölenlerin resimleri vardı orduevinde diye. Bu kobra helikopterci dediklerimiz konuşuyorlardı.
O şeytan üçgeninde teröristlerin olduğu biliniyor, helikopter çocukları üçgenin tam ortasında, yanlış koordinatla boş bir araziye bırakmış.
Hepsi sağ ele geçmiş, çatışmaya girme imkânları olmamış...

Sağ olarak ele geçirilip işkence gördükleri resimlerde de belli.
Bunlar anlatılıyor, bizi etkiliyor ister istemez.

Sohbet sırasında köydeki kızlara tecavüz ettiklerini, yüzbaşıları vardı adı..., Bolu komando birliğinin başındaki.
Köye girdiklerinde bağırıyorlar, "lan sizin erkekleriniz nerede" diye. Kadınlar da, "İstanbul'da, çalışmaya gittiler" demişler.
Hadi lan... Küfürü kullanmak istemiyorum.
Dağlarda çatışıyorlar, kafanıza göre takılın diye askerlere istedikleri bayanlarla yatmaya başlamışlar, yani bu serbest bırakılmış...

Bolu komandoları kafayı yemiş çocuklardı, ipler kopmuş, her şeyi bitmiş yaşamlar...

Şimdi iyiyim, pek asabi bulmuyorum kendimi, anam hep bana kızar, "niye tepkisizsin, bir şey yap" der.

Kendi tedavimi kendim yaptım.
Aslında çok şeylerle karşılaştım.
Askerdeyken bir ara herkese silah çekiyordum.
Kafayı tam dağıtmıştım.
Hatta bir defasında tetiğe bastım, silah patlamadı.
"Deli misin" falan dediler.
Subaylar falan korkmaya başladı.
Adam kaç metreden kimliğini çıkarıp gelmeye başladı.
Terörist oldum, dedikleri gibi sahiden terörist oldum.

 

*666*

Katılımcı Üye
22 Eyl 2008
363
3
Graphic Team
TERÖRİSTLER ARASINDA ADIMIZ "PİÇ TABURU"DUR

Nefes almak çok güzel bir duygu.
Bu felsefeyle yaşıyorum.
Askerden önce her şey iş-ev, ev-iş, başka şey yoktu, sakallı, pasaklı, kirli...

Şimdi giyimime, konuşmama, traşıma, her şeyime dikkat ediyorum. Neden?
Yaşamak güzel.

"Piriktepe'de güneşin doğuşu bir başkadır" derler.
Çatışmanın olduğu tepeye çıkınca, güneşin doğduğu tarafta iki tane zirve:
Akdağlar...
Resim yaparlar ya, iki dağın arasında güneş doğuyor gibi, öyle.
Fotoğrafını da çekmiştik.
Fotoğraf makinası hep yanımızda.
Arkadaşlarımla beraber en son öldürdüğüm teröristin fotoğrafını çektim, hatıra kalsın diye.

Ne kadar doğru, ne kadar yanlış onu bilmiyorum.
Bana göre doğru.
Onların pusuya düşürüp de şehit ettikleri arkadaşlarımızın hallerini de gördüm.
Siz, bir teröristin eline düşen bir askerin halini gördünüz mü?
Onu yapan insan değildir.

Gene Elazığ'ın bir ilçesine, vermeyeyim ismini, bağlı bir karakoldan 600-700 metrede acemi askerler, en büyük aptallıkları da "olay olmuyor, gene olmaz" diye kulaklarında volkmenle pusuya çıkıyorlar.
Basına yansımadı tabii.
Kimi elinde dergi, kimi elinde kâğıt kalem açık havada mevzie çökmüşler, yazıyorlar, çiziyorlar,
evinde keyif çatıyorsun gibi.
Yanlarında uyaracak rütbeli yok, yakın mevzilere rütbeli çıkmaz.
Acemi askerin başına tim çavuşu ya da onbaşı verirsin.
PKK'lılar Silah bile dayamadan kıtır kıtır kesmişler hepsini.
Boğazdan kesip öldürmekle bıraksalar iyi,
"Kulaklarını Kesmişler, Gözlerini Oymuşlar, Erkeklik Organlarını Kesip Ağızlarına Vermişler."
Ama biz daha beterini yaptık onlara.

Dört beş şehit ailesine oğullarının kefenini açıp yüzüne baktılar mı diye sorun bakalım... "Gösterdiler Mi" diye sorun.
Göstermezler...!
Gösterecek bir şey bırakmıyorlar çünkü.
Özür diliyorum, ağlıyorum, bu kadar zararlı geleceği bilseydim...

Anlatmak da bir bakıma iyi oluyor.
Taburda eğitim diye bir olayımız yoktu.
Görevden geldikten sonra zorluğa göre üç dört güne kadar istirahat, ye, iç, yat, kalk. Her görevde muhakkak hata yapıyorduk.
Geçtiğimiz yerde iz bırakıyorduk.
Konserve yedin, kutuyu gömeceksin.
Komutan görmeden fırlatıyorduk.

Çoğu asker ağırlık olduğu için konserveyi bırakıyor, kuru ekmek kraker yemeye başlıyor. Ben ketçap alırdım, plastik, bir de mayonez, ekmek, salam, sucuk, sosis, görevin uzunluğuna göre iki üç tane...
Arkadaşlarımız şehit oldu, çok ağladık.

Elazığ bölgesindeki şehitlerin kanını bizim tabur yerde bırakmadı.
Bir asker şehit olduysa, onun haricinde muhakkak kelle almışızdır.
Şehitin arkasından hemen operasyon düzenliyoruz.
İntikam için çıkılır, başka bir şey için değil.
Gerçi görevdir ama, herkesin istediği tek şey birisi elimize geçsin.

Telsiz konuşmalarından duyuyoruz, teröristlerin arasında bizim taburun lakabı
"*** tabur"dur.
Biz ummadıkları anda, ummadıkları yerden çıkarız.
Ele geçirdiğimiz teröristlerde kimlik çıkmazsa, Türk mü, müslüman mı nasıl anlayabilirsin?
Sünnetli mi diye bakardık, yüzde 60'ı, yüzde 70'i sünnetsiz çıkardı.
İsimleri Manukyan, Katilyan, zart zurt. Suriye isimleri, Lübnan uyruklu, Ermeni çoktu.

Birini ele geçirdik.
Adı Ali idi, on yedi yaşlarında, Diyarbakırlı. Anlattığına göre, Antalya'da iki milyon lira için PKK'ya katılmış biri.
Dağlarda dolaşmış, nereye gittiğini de bilmiyor.
Onu öldürdük, bölük komutanı, tim komutanımız öldürdü.
Bize beş dakika önce kurşun sıkıyordu.
"Sıkmıyom, etmiyom," diyor.
Silahını bulduk, ateşleme mekanizması sıkışmış, sıkışmasa daha ateş edecek.
"Abiler, affedin, her şeyi söyleyeceğim," diyordu.

Karargâh bölüğü dahil beş bölük vardı, biri İl Komando Bölüğüydü.
Sürekli göreve çıkan dört bölüktü.
İşte rütbeli dahil, dört bölük yüz onar desek, 440. 160-170 kişi de Karargâh Bölüğü, toplam 600-650 kişiyi geçmez.

Bizim bölüğün geneli çiftçi, memur, bakkal, esnaf, yani küçük esnaf, öğretmen, emekli gibi Türk tabakasının orta halli ailesi.
Bölükte sekiz-on kişinin aile durumu çok iyiydi.
Birinin torpili ters tepmiş, benimki de salaklıktan.

Şoför arkadaşların tümü isteyerek gelmiş de, kalanını bilmiyorum.
Bizim bölüğün yüzde seksen doksanı hep çatışma olmasını isterdi.
Ankaralı bir arkadaşım,
"Batıya çıksaydı üzülürdüm, burada hiç olmazsa maaş var" derdi.

Ben değil de, çoğu arkadaş evlenme davasına beyaz eşyalarını orada düzdüler.
Biri hastalansa, hiç sevmesek dahi, herkes yardım eder.
Bu dostluklar askerlikle birlikte bitiyor.

Bu bizim hayatımızda yaşayamadığımız 17 ayımız.
Ayrıca iznimiz daha çok, mükafatlarımız var.
Mesela, hesaplayınca, benim askerliğim 15 aya geliyor.
Toplam izinler 123 gün, yani 4 ay.
Geriye kalıyor 13 ay.
Orada arkadaşlar aileden daha yakın.
Devrelerime, "yılbaşında, sonra da Ramazan Bayramında kartımı atarım" dedim. "Kurban Bayramı'nda yalnız bana gönderenlere atarım" dedim.

35 kişiydik, herkese attım, gelen üç tane, üçü de badim. Badilik çok özel. Herkesin bir lakabı vardı, benimki "Keskin" idi.
Övünmek değil de, "beş kilometreye sinek koysak vururdun" derlerdi.

Dağa çıkınca tabur komutanının lafıydı:
"Gecenin karanlığı çöktüğü zaman eşitiz.
" Karanlıkta, merminin nereden çıkacağı belli olmaz.

İlk ve en büyük çatışmayı 68 tane kelleyi aldığımızda yaşadık.
Korktum.
Kendi helikopterlerimiz yanlışlıkla bize bomba attı, onların da suçu yok.
Tetiğe erken basmaktan dolayı galiba.
Attıkları bombalar tepeyi sıyırdı tam bizim önümüze düştü.
Allaha çok şükür ölen olmadı, kaya setinin soluna düştü, sağa düşseydi...
Ölümden döndük, yanılmıyorsam 16-19 Nisan olacak, Arıcak'taydık, pusu faaliyetlerine gitmiştik.
Döneceğimiz gün terörist grup pusudaki birlikleri görmüş, telsizle anons ediyorlar, kahvaltı ediyorduk.
68 kelleyi alınca bölük komutanı kellelerin dağıtımını yaptı, bizim bölüğe 13 kelle vermişler.

Çatışmaya ilk giden biziz, çoğunluğunu yapan biziz.
Komando Özel Harekât, yani Askeri Özel Harekât geldi.
Biz en az yarısını bekliyorduk.
Para ödülü meselesi değil de, bizim taburun başarısı.
Mesela Tunceli Bölük Komutanı, "Elazığ Jandarma Komando taburuna gereken ilgi ve alakayı gösterin" demiş.

Yasak kalktı, paso çarşıya çıkmaya başladık.
Yemeklerimiz daha da güzelleşti, istihkaklarımız arttı.
Kumanyaya dardanel tonlar, salamlar, sucuklar gelmeye başladı.
Kumanya ve konserve alaydan, istihkak Şırnak'tan, nakit para.
Mesela "İki Gün Üstüste Tatlı Çıktıysa Bilin ki, Zor Bir Görev Var, Bizi Dopingliyorlar."

Ama acemi birliğinde 1981 mühürlü et gördüm. Zaten acemi birliğinde hiç yemek yiyemedim..

Özel Harekât'lılarla karşılaşınca muhabbet ederdik...
Onlar çok gözüpek insanlar.
Askerde kendime, "gözüpek" derdim, ama onların mermiler havada uçuşurken terörist arkasında koştuğuna şahit oldum.

Orada yaşananlar çok farklı.
Sigarayı neden bıraktım?
Arkadaşım yanımda sigara yüzünden şehit oldu.
Dört gün sonra, teskereye gidecekti, ben de bayram iznine.

4 Şubat 97'de, Tunceli'de.
Yasak olan her şeyi yaptık.
Gece arazide sigaranın ışığı beş-altı kilometre kadar gözüküyor, bir tek mermi, beş gram mı diyeyim on gram mı diyeyim, hayatınız onun ucunda.
Olaydan sonra sigara yaktım, söndürdüm, bir daha yakmadım.

Taburda iki karton sigaramı arkadaşlara dağıttım. "Bir daha bana sigara uzatanın da," dedim, "gerekirse, anasını belleyim."

Arkadaşım öldüğünde elime verselerdi, hiç gözünün yaşına bakmadan canlı canlı derisini yüzebilirdim.
Şahsım olarak, ondan sonra da terörist öldürdüm.
Hiçbir askerimizin kanının yerde kaldığını zannetmiyorum.
Askerlerimize yapılanlardan dolayı intikam duygusuna kapıldım, normalde kinci, intikamcı değilim.
Askerlik insanı intikamcı yapıyor, öç almak gibi.
Yaptıklarına karşılık vermek gibi, terazinin kefelerini eşitlemek gibi...

37 gün dağdan aşağıya inmedim, ayağımdan botlarım çıkmadı,bir haftalık ekmek yiyorsun, yeri geliyor ekmeğin küflü tarafını ayıklıyorsun.
Doğu'da askerlik yapanların çoğu yenecek otları bilir, ebe gümeciymiş, sarı kulakmış... Gümüşhaneli bir arkadaşımız dikenli bir şeyi ayıklar, tuzlar, tahmin edemeyeceğiniz tatlar yaratırdı.
Eşref turpu, sarı başak... Konserve kutusunda suyunu ısıt, çayını iç.

Ne başarmıştım?
Kelle almıştım.
Bir arkadaşımla beraber kelle aldık.
Bizim aldığımız tescilli olduğu için mükâfat verdiler.
Böyle üç-dört sefer aldık.
Mevzideydik, gece görüşte kontrol ediyorduk, gördük.
Üç kişilerdi, görünce yapacak tek şey var, ateş etmek.
Ateş etmezsen başka bir gün, belki o seni vurur.
Terörist değil, normal bir köylü dahi olsa gecenin karanlığında ateş etmek zorundayız. Kimin geçtiğini bilmiyoruz.
Allaha çok şükür, hiç köylü vurmadık.
Bizim bölük, hatta bizim tabur çok kelle aldı.
Tunceli'de Ali Boğazı'nda, Mazgirt'te, Hozat'ta, Çemişkezek'te çok mağara aramasına katıldım.
Çok asker şehit oluyor ama bizden, askerlerden kaynaklanıyor.

O kadar gözümüz kara ki, mağaralara hiç düşünmeden giriyoruz.
İçeri el bombası atıyoruz, tarıyoruz, mesela adam kurtulsa girdiğimizde bizi öldürür.

Allaha çok şükür, olmadı.
Keçinin geçemeyeceği yerlerde erzak bulduk.
"Teröristlerde helikopter mi var" diye düşünürsün.
Aç olduğumuzda işe yaradı.
Çok ceviz bulurduk, askerlikte yediğim cevizi sivilde yememişimdir.
Ceviz, badem, taze tabii.
Çikolata, kadın çorapları, kadın iç çamaşırları bulduk, doğum kontrol hapları, prezervatif...
Bir toplumun yaşayabilmesi için gerekli her şeyi bulduk.
Unları, yağları yakardık, riskten değil, taşıyamazsın.
Akdağları'na çıkınca üç gün sürüyordu görev.
Anlatırlar, napalm bombası atıyorlar, yangın bombası atıyorlar. Bir an yanıyor, ağaçlar yüksek nemden tutuşmuyor.

İzinlerden dolayı, her askerin çıktığı görev sayısı farklı, ben 110-120'ye yakın göreve çıktım.

Sakık operasyonu gibi bir de Apo operasyonu düzenlenir büyük ihtimalle.
Operasyonu yapan Bordo Bereliler
"Anne Sevmiyor, Baba Sevmiyor, Vatanı Seviyor".

Bingöl'de bir operasyonda onları görmüştüm, tek dertleri vatanları.
Benim için de vatan önemli ama onlarınki belki bir saplantı ya da yetişme tarzları... Askerdeyken, "vatan için öl" deselerdi, ölürdüm.
Şimdi, "sen ölürsen biter örgüt" deseler, ölürüm.
Şu anda ******m yok, ailem üzülür ama yeğenim var, abimin oğlu, onun geleceği garanti olur.

Askerden geldikten sonra, bazen birden uyanıyorum, ama neden uyandığımı bilmiyorum.
Bir ses duyuyorum uyanıyorum.
Şimdi çok nadir yani.
İlk geldiğimde gecede iki üç sefer uyanıyordum.
Askerlikle ilgili rüya görmüyorum, görmek istemiyorum.
Kendimi biraz kontrol ediyorum.
Yaşadıklarımın bilincindeyim, bazı arkadaşlarım hâlâ etkisinde.

En az 22 yaşındaki askerin komando olması lazım daha gençler çok çabuk pusuya düşüyor.

Kürt lafını, herhalde, ilkokul yıllarında ilk kez duydum.
Kürdün ne demek olduğunu bilmiyordum.
Sonra "Kürt" demenin Karslı, Erzurumlu gibi Doğulu demek olduğunu düşündüm.

Kafamı çalıştıracak yaşa gelince Kürdün tam olarak ne demek olduğunu öğrendim.

Şu anda bana göre Kürt ... TC topraklarında hepimiz Türk müyüz, Türküz...
Doğu'da gördüğüm Kürt halkının bizlerle bir sorunu yok.

Apo'nun arkasında Kürt halkı yok ki, kendisi Kürtçe bilmiyor.
Kürtçe konuşmasını bilmeyen bir adam Kürt hakkını savunuyor.
Türkçe konuşmasını bilmeyen bir adam Türk halkının hakkını savunabilir mi?

Orayla burası arasında ekonomik açıdan çok fark var.
En başta medeniyetin ne demek olduğunu tam olarak bilmiyorlar.
Köyde televizyon var çalıştırmıyorlar.
Bir tek köyün erkekleri TV seyrediyor kahvede.
Kürt kadına, tercüman aracılığıyla "kaç senelik evlisin" diye sorduk.
Hesaplayamıyor. "İlk bu oldu," diyor, mesela 17-18 senelik evli.

Bu kadın prezervatiften tutun da...
bir sutyeni bilmiyorlar.
Nasıl bilsin?
Askerde 24 yaşında sünnet olmamış insanla karşılaştım.
Ermeni değil sonuçta.
Söylediğine göre, babasına kasabaya ***ürmek zor gelmiş.
Köye doktor gelmemiş, hasta olmamış, hiç doktora gitmemiş.
Sonra prostat yüzünden hastaneye düşünce doktor sünnet ediyor.

Türkçe anlamayan kadına, "sus gebertirim" deyince onu öldüreceğimi anlıyor ama...

Düşman beş para etmez birisi...
Düşman, devletime, vatanıma zarar vermek isteyenler.
Tek PKK değil PKK'yı destekleyenler benim düşmanım esasında.
Özel bir düşmanım yok.
Zafer başarı.
Askerlikte verilen görevi eksiksiz yerine getirmek.
Askerlikte onu öğrendim.
Bir şeyi ne fazla yapacaksın ne eksik yapacaksın.
Şimdiki tehlike üzüntü, askerlikteki tehlike ölüm.

 

sda

Üye
3 Eyl 2007
129
0
Dağlar
Hayal gücüne hayran kaldım. Tipik er anlatımları. Bolu komandolarına psikopat diyorsan sen bizi tanımamışsın. Eğirdir Dağ Komando Okulunda eğitim aldım. Psikopatlığın kitabını yazarım. Ayrıca bir er bana silah çekerse askerliğinide bitiremez. Elimdende kurtulamaz. Başımızdaki Mavi Berenin şerefinin gereğini veririm. Bu kadar açık ve net.
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.