Atatürk'ün din ile ilgili söylediği sözler.

Mporgan

Katılımcı Üye
7 Kas 2011
774
0
Klavye'den :)
Atatürk'ün Din ile ilgili söylediği sözler ;
(konu yanlış yerdeyse özür dilerim)

Din vardır ve lazımdır. Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur. Yalnız şurası var ki din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır.


Tanrı birdir, büyüktür; dinsel usullerin oluşumlarına bakarak diyebiliriz ki: İnsanlar iki sınıfta, iki devirde düşünülebilir. İlk devir, insanlığın çocukluk ve gençlik devridir. İkinci devir, insanlığın erginlik ve olgunluk devridir. İnsanlık birinci devirde tıpkı bir çocuk gibi, tıpkı bir genç gibi yakından ve maddi vasıtalarla kendisiyle ilgilenmeyi gerektirir. Allah, kullarının gerekli olan olgunlaşma noktasına ulaşmasına kadar onlarla içlerinden bazıları aracılığı ile ilgilenmeyi tanrılık gereğinden saymıştır. Onlara Hz Adem Aleyhisselamdan itibaren kayıtlara geçmiş veya geçmemiş sayısız denecek kadar çok nebiler (kendilerine kutsal kitap gönderilmemiş peygamberler), peygamberler ve elçiler göndermiştir. Fakat peygamberimiz vasıtasıyla en son dini ve medeni gerçekleri verdikten sonra, artık insanlıkla aracı ile temasta bulunmaya lüzum görmemiştir.


İnsanlığın anlayış, aydınlanma ve olgunlaşma derecesi sayesinde her kulun doğrudan doğruya, tanrısal ilhamlarla temas edebilme kabiliyetine eriştiğini kabul buyurmuştur ve bu sebepledir ki, Cenabı Peygamber, peygamberlerin sonuncusu olmuştur ve kitabı, en mükemmel kitaptır.


Allah kavramı insan beyninin çok güç kavrayabileceği fizik ötesi bir meseledir.


Allah’ın emri çok çalışmaktır… Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre ilim ve fen, her türlü medeni buluşlardan azami derecede yararlanmak zorunludur.


Allah dünya üzerinde yarattığı bu kadar nimetleri, bu kadar güzellikleri insanlar yararlansın, varlık ve bolluk içinde olsun diye yaratmıştır ve azami derecede faydalanabilmek için de, bugün evrenden esirgediği zekâyı, aklı insanlara vermiştir.


Allah birdir. Şanı büyüktür.. Peygamberimiz efendimiz hazretleri, Allah tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. Bunun temel esası hepimizce bilinmektedir ki, yüce Kur’andaki anlamı açık olan ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz, son dindir. En mükemmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa ve gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun düşüyor. Eğer akla, mantığa ve gerçeğe uymamış olsaydı, bununla diğer ilahi tabiat kanunları arasında çelişki olması gerekirdi. Çünkü, tüm evren kanunlarını (maddi ve manevi alem kanunlarını) yapan tanrıdır.




Ezan ve Kur’an-ı Türklerden başka hiçbir müslüman milleti bu kadar güzel okuyamaz. Bunlara muhteşem müzik ahengi veren Türk sanatkârlarıdır.


Atatürk'e DİNSİZ diyen bazı aklı kıt olanlar özellikle okusun ...

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE...
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Se-ZeR

Emektar
12 Tem 2008
10,796
117
Antalya
Kıt beyinler ancak kıt düşünebilirler.
Böyle yüksek bir dehanın dinden uzak kaldğı düşünülemez...
 

Hack00007

Katılımcı Üye
20 Eki 2012
323
0
Nereye...
Atatürk, Din ve Toplum

Kanlı savaşların, okunan kitapların ve zihinsel aktivtelerin Atatürk üzerinde bıraktığı derin izler, onun dinle ilgilenmesini sağlamıştır.

Atatürk’ ün 1923 yılında, Kurtuluş Savaşı yıllarındaki ruh halini koruduğu görülmektedir. Halka yaptığı konuşmalarda, sıkça dini referanslara başvurmaya ve dini içerikli sözler söylemeye devam etmiştir.

Fakat Atatürk´ün 1923-1924 yıllarında İslami duyarlıkları yüksek, inançlı bir insan portresi çizmesinin tek nedenini, onun ruh haline bağlamak doğru değildir. Bunun bir diğer nedeni de tıpkı Kurtuluş Savaşı sırasında olduğu gibi, „meşruiyet“ kaygısıdır.

Atatürk, konuşmalarında hiçbir zaman, herhangi bir kaygıyla, dinsizlik (ateizm) propagandası yapmamıştır. Özellikle, coğu kez İslam dinine sahip çıkan bir lider portresi çizmiştir.

Anadolu insanını çok iyi tanıyan Atatürk, -zannedildiği gibi- din-bilim modernizm arasında bir „uzlaşma“ yaratmaya özen göştermiştir.

O günlerde adeta, Einstein`in „Din olmadan bilim eksiktir, bilim olmadan din kördür, sözünü cağrıştırırcasına hareket etmiştir.

Atmış olduğu tüm adımlarda, İslami bakışı göz ardı etmeden; yaptıklarının ve yapacaklarının ısrarla dine aykırı olmadığını ve olmayacağını belirtmiştir.

Cumhuriyet´in köklerinin İslam tarihine dayandığını söylemesi dışında, „Dinime, hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum; şuura muhalif, terakkiye mani hiçbir sey içermiyor… Akla mantığa uygun her şey dinidir“ şeklindeki bir çok ifadesi, bu kanıyı doğrular nitelikteki örnekler arasındadır.

Ancak Atatürk´ün din konusunda hep „konjonktürel“ hareket ettiği iddiasıda doğru değildir.

Evet, tabii ki çok iyi bir straejist olan Atatürk din konusunda da zaman zaman konjonktürel hareket etmiştir ama onun iç dünyasında; hızlı calışan beyninin kıvrımlarında bir Allah düşüncesi hep var olmuştur.

Lord Kinross, Atatürk´ün toplum karşısındaki dinsel tutumu ve din görüşü konusunda şunları söylemiştir.

„Zaferi kanıncaya kadar halk karşısında dine bağlı davranmış olan Mustafa Kemal, son yıllarda bu konu üzerinde daha serbest ve eleştirici biçimde konuşmaya başlamıstı.

Dine inançla. Müslümanlık onun gözünde, mantık, mahakeme bilim ve bilgiyle uyumlulluk içinde `doğal bir dindi ´.

`Milletin kalbine yönelmiş zehirli bir hancer`olan yobazlığa bütün gücüyle karşıydı. Cağdaş bir görünüşün Müslümanlığa aykırı olduğunu ileri sürenleri azarlıyordu.

Camilerde Cuma günü verilen vaazların bilim kurallarına uygun olması gerekliydi. Vaizler, uygarlık dünyasının siyasi ve sosyal koşullarını yakından izlemek zorundaydılar.“

Atatürk´ün Söylev ve Demeçleri incelendiğinde, onun din kurumunu asla göz ardı etmeden ve değerini azaltmadan, hatta yaptıklarını din noktasından bakıldığında da doğru ugulamalar olarak takdim etme gayreti icinde olduğu görülmektedir.

Bu bakımdan, “Atatürk din yerine bilimi veya milliyetçiliği yerleştirmek istiyordu” şeklindeki “bütüncül” yorumların gerçeği yansıtmadığı söylenebilir.

Atatürk, “din-bilim” ve “din-milliyetçilik” alanlarını birbirinin alternatifi olarak görmemiştir.
Her iki alanı, ya ayrı ayrı değerlendirmiş ya da birbirinin tamamlayıcısı olarak görmüştür. Şüphesiz, bir gerçekçi olan Atatürk için bu durum, biraz da Türkiye´nin o günkü koşullarıyla ilgilidir.

Ancak asırların yanlış telkinleriyle din, Türkiye´de bilimin ve uluşlaşmanın önünü kesici, bilimi ve uluslaşmanın önünü kesici, bilimi ve uluslaşmayı engelleyici bir işlev gördüğünden Atatürk zaman zaman dine yüklenerek, dini eleştirerek bilimin ve milliyetçiliğin önünü açmaya calışmıştır.

Örneğin bu amaçla 1930 yılında Vatandaş genelde dinlere özelde de İslam dinine eleştiriler yöneltmiştir.
 
Son düzenleme:

Hack00007

Katılımcı Üye
20 Eki 2012
323
0
Nereye...
Süpheci Yaklaşım

Atatürk´ün ömrü boyunca değişik zamanlarda, dinin ve manevi değerlerin önemine ve grekliliğine işaret ettiği belgelerle kanıtlanabilecek bir gerçekliktir.

Bu gerçekliği kabul ettikten sonra, Atatürk ve din konusunda değişik açılımlar yapılabilir.
Örneğin, bu konuda süpheci yaklaşımlar oldukça yararlı olabilir.

Atatürk´ü anlama noktasındaki yetersizlik, onun iç dünyasını anlamak söz konusu olduğunda daha da artmaktadır, inanıp inanmadığını, ruh ve madde konusundaki düşüncelerini anlayabilmek için sadece görünenlerle yetinmemek gerekir.

Dolasıyla, halka hitaben yaptığı konuşmalar, yazdığı yazılar dışında, özel hayatının derinlerine kadar inmek gerekir.

Her konuda olduğu gibi, Atatürk´ü doğru anlama kaygısı taşıyanlar için şüphecilik kaçınılmazdır. Çünkü süpheler giderilmeden doğruya ulaşılması imkansızdır.

Atatürk ve din konusu incelenirken akla takılan şüpheler üzerinde durmaktan kaçınılmamalıdır. Örneğin, Atatürk´ün değişik zamanlarda halka yaptığı konuşmalarda verdiği mesajlar, zaman zaman kendi iç dünyasıyla çelişiyor olabilir.

Çok iyi bir taktisyen olan Atatürk, gerçek düşüncelerini, iç dünyasindaki fırtınaları birçok kere halka yönelik konuşmalarına yansıtmamış olabilir!

Örneğin, Halka yönelik konuşmalarında, dinin gerekli ve önemli olduğunu söylerken; bunu toplumsal, siyasal ya da daha değisik kaygılarla söylemiş olabilir! Dolayısıyla sadece bu konuşmalarından hareketle, onun iç dünyasıyla ilgili kesin yargılara varmak doğru değildir.

Aynı şekilde dinle barışık olduğu dönemlerinde yazmış olduğu yazılarda, yapmış olduğu konuşmalarda, yine değişik kaygılarla “maddeci” ve “pozitivist” değerlendirmeler yapmış da olabilir.

Bu iki zıt süpheci yaklaşım yanında, birçok kere Atatürk´ün , iç düyasındaki bütün olup bitenleri büyük bir samimiyetle dışa vurduğu dönemlerin olduğu da bilinerek, Atatürk ve din konusu değerlendirilmelidir.

Bütün bu nedenlerden dolayı, Atatürk´ün iç dünyasının kapılarını aralamak için çok farklı kaynaklardan ustalıkla yararlanmak, en önemlisi bütüncül ve kesin değerlendirmelerden kaçınmak gerekir.

Atatürk´ün toplumsal ve siyasal tutumu incelenirken, yazdıkları ve söyledikleri ne kadar önemliyse, onun iç dünyasını ve ruh halini incelerken de onu tanıyanların anlattıkları o kadar önemlidir.

Atatürk´le ilgili anlatılanlara baktığımızda, din, inanç ve İslam konularında Atatürk´ün pek de bilinmeyen, hatta daha çok yanlış bilinen yönleri ortaya çıkmaktadır.
 
Son düzenleme:

Hack00007

Katılımcı Üye
20 Eki 2012
323
0
Nereye...
İste bir örnek:

Allah Büyük Bir Kuvvettir

Atatürk´ün gizli dünyasının kapılarını manevi kızlarından Sabiha Gökçen´in bir anısıyla açalım.

Sabiha Gökçen, 10-11 yaşlarındayken Bursa´da Atatürk´ün köşküne çok yakın bir yerde oturmaktadır. Bursa´da Atatürk´ün köşküne çok yakin bir yerde oturmaktadır. Bursa´ya gelişinde Sabiha Gökçen´le karşılaşan Atatük, onu manevi kızı olarak yanına almaya karar vermiştir. Atatürk´le birlikte Çankaya´ya gelmeyi kabul eden Sabiha Gökçen, kısa sürede kendini Ata´nın özel dünyası içinde bulmuştur.

Her sabah Atatürk´ün elini öpmeyi âdet haline getiren küçük Sabiha, o günlerde Atatürk´ün, sabahları sık sık “Allah” sözcüğünü tekrarladığına tanık olmuştur.

Atatürk bir gün Sabiha Gökçen`e, ‘’Sen dindar mısın?’’ diye sormuş, Gökçen bu soruya, ‘’Evet, dindarım!’’ diye yanıt vermiştir. Bu yanıtı çok beğenen Atatürk Gökçen’e, ‘’Çok iyi! Allah büyük bir kuvvettir. Ona daima inanmak lazımdır’’ demiş ve bu konuda uzun uzun açıklama yapmıştır.


Sabiha Gökçen ayrıca Atatürk’ ün ‘’dinsiz’’ olduğu şeklindeki söylentilerin doğru olmadığını, bu söylentilerin uydurma iftiralar olduğunu beyan etmiştir.
 

MasqeLiHackeR

Katılımcı Üye
18 Eyl 2012
377
0
TSK
Arkadaşlar biliyorsuzun ki elhamdülillah türk milleti müslümandır. Bazı afedersiniz şerefsizler bizim bu yönümüzü kullanarak atatürk dinsizdir şu dinsizdir o bunu yaptı bu bunu yaptı diye iftiralar atarak iç savaş kargaşa yaratmaya çalışıyor. Ülkemizin %98 i eğitimli olduğu için ve türk milletinin zeki olduğunu kavrayamadıkları için bu vatanı bölemiyorlar. Ne Mutlu Türküm Diyene..
 

Mporgan

Katılımcı Üye
7 Kas 2011
774
0
Klavye'den :)
Arkadaşlar biliyorsuzun ki elhamdülillah türk milleti müslümandır. Bazı afedersiniz şerefsizler bizim bu yönümüzü kullanarak atatürk dinsizdir şu dinsizdir o bunu yaptı bu bunu yaptı diye iftiralar atarak iç savaş kargaşa yaratmaya çalışıyor. Ülkemizin %98 i eğitimli olduğu için ve türk milletinin zeki olduğunu kavrayamadıkları için bu vatanı bölemiyorlar. Ne Mutlu Türküm Diyene..

Akıllı insan bu laflara inanmaz kardeşim. Ne Mutlu TÜRK'üm diyene !
 

arexarif

Yeni üye
23 Kas 2010
48
0
"Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar (!)"
Tarih bize öğretir ki, bütün dinler, milletlerin cehaletlerinin yardımıyla utanmaksızın Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar tarafından tesis olunmuştur. M. Kemal

Kaynak: Atatürkün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, Afet İnan

Kuran: "Gökten indiği sanılan kitapların doğmaları"
...Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. M. Kemal

Kaynak: Söylev ve demeçler, cilt 1, s 389. (1 Kasım 1938'deki son meclis konuşması)


"Suçlu Allah'ın dinidir."
Kralların ve padişahların istibdadına (baskılı yönetim), dinler mesnet olmuştur. M. Kemal

Kaynak: Atatürkün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, s 30.

Bunlar da var.
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.