Arkadaşlar başka bir sitede dolaşırken gördüm bunu ve sizlerle paylaşmak istedim. Türk'ün intikamı böyle olur işte.05,06,2004 yılında yayınlanmış bir haberdir.
Türk askeri, Kuzey Irak'ta geçen yıl meydana gelen ve büyük moral bozukluğuna yol açan “çuval olayı”nın rövanşını aldı. Sınırı geçen bir grup yakalandı. Karakola ***üren grubun Amerikalı askerler olduğu anlaşılınca başlarına çuval geçirildi. Olay, Türkiye ABD ilişkilerinin sağlığı açısından gizli tutuldu..
Kokpi Tepesi civarında 3 peşmerge yanlarında yaklaşık 20 Amerikalı asker ile birlikte sınırı geçip Türk tarafına girdi. Aslında bölgede, karşılıklı olarak bu tür sınır ihlalleri zaman zaman oluyordu.
Bu kez sınırı geçen peşmergeler işliğindeki ABD askerleri mayınlı alana girdiklerinin farkına varmamışlardı. Farkına vardıkları anda ise iş işten geçti. Grup geri dönmek isterken, gruptan biri yanlışlıkla aydınlatma mayınına basınca, ortalık bir anda gündüz gibi aydınlandı. Gruptakiler mayınlı bölgenin ortasında kala kaldılar. Gruptakiler, mecburen bulunduğu yerde hareketsiz durunca , bu sırada sınırda denetim yapan Türk askerleri tarafından kıskıvrak yakalandılar.
İşte Süleymaniye'de yaşanan Türk Özel Kuvvetleri'nden bir grup askerin başına geçirilen çuvalın rövanşı, grubun, karakola getirilmesinden sonra alındı. Grubun içinde ABD askerlerinin de olduğunu gören Türk askerleri, geçen yıl Irak’ta yaşanan çuval olayını hatırlayarak, ABD askerlerinin başlarına çuval geçirdiler.
Ve başlarına çuval geçirilmiş ABD'li askerlerin durumu fotoğrafları çekilerek belgelendi.
Sınır bölgesindeki askeri birliğin komutanı, işin içine ABD askerlerinin girmesi nedeniyle durumdan hemen Ankara’yı, Genelkurmay Karargahı'nı haberdar etti. Yaşanan olay ayrıntılarıyla rapor edildi ve bu konuda talimat beklendiği kaydedildi.
Ankara’nın konuyu bir süre görüştüğü, en üst düzeye kadar durumun anlatıldığı görüş alışverişinde bulunulduğu öğrenildi. Sonunda sınırdaki birlik komutanlığına talimat gönderildi:
“ABD askerlerinin silahlarını geri verin ve sınırdan öte tarafa bırakın…”
Kısacası; Genelkurmay, Türk-Amerikan ilişkilerini dikkate alarak, olayı daha fazla büyütmeden kapatmayı tercih etmişti.
Ancak, Amerikalı bir grup asker, başına çuval geçirilerek bir süre alıkonulmuş, yani ABD’nin bu tür olaylarda başvurduğu yöntem aynen uygulanarak, “mütekabiliyet” (karşılıklık) esası uygulanmıştı.
Süleymaniye unutulmadı
Hürriyet Gazetesi'nin geçen yıl 5 Temmuz’da manşetten duyurduğu haberde, Süleymaniye’de Türk askerlerinin başına Amerikalılar'ın çuval geçirdikleri duyuruyordu. Gündeme bomba gibi düşen haber Türk Silahlı Kuvvetleri'nde büyük moral bozukluğuna yolaçmış, kamuoyunda büyük bir infial yaratmıştı. Türkiye'de herkes bu gelişmeden büyük üzüntü duymuştu. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök başta olmak üzere, Silahlı Kuvvetler ve Hükümet olayı "çok sert bir şekilde" protesto etti, ABD ev Türk generallerin başkanlığında bir soruşturma komisyonu kuruldu. Komisyon çalışmaları sonrası Türk ve ABD tarafları karşılıklı açıklamalar yaparak, olayı yumuşatmaya çalışmışlardı.
Süleymaniye'de ne olmuştu? Olayın şöyle gerçekleştiği biliniyor:
Süleymaniye’de görev yapan Türk Özel Kuvvetleri, temsilcilik binasında otururlarken, etrafta ABD askerlerinin koşuşturduğunu ve bir helikopterin alçak uçuş yaptığını gördüler. Bunun üzerine yakında bir yerlerde Amerikalılar'ın operasyon yaptığını zanneden Türk askerleri, durumu görmek için temsilcilik binasının kapısına çıktıklarında, kafalarına silahlarını doğrultmuş ABD'li askerler ile karşılaştılar. Tim komutanı yüzbaşı bu aşamada büyük bir soğukkanlılık göstererek, elleri tetikte olan tim mensuplarına “ateş açmamaları” emri verdi.
ABD birliğinin başındaki komutan da bu davranışa uyarak, o da kendi askerlerine ateş açılmaması talimatı verdi. ABD’li komutan “Türk timini ***ürmek için geldiklerini” söyleyip silahlarını almak isteyince yeniden ortam gerildi ve küçük tartışma ve tartaklanmalar oldu.
Sonuçta Türk askerleri, başlarına çuval geçirilerek ABD karargahına ***ürüldüler. Olayın Ankara’ya intikal ettirilmesi üzerine yapılan girişimler sonucu Türk Özel Kuvvetleri mensupları ancak 4 gün sonra serbest bırakıldılar. Olayın KYB’liler tarafından ABD kuvvetlerine “Türk Özel Kuvvetleri'nin Kerkük Valisi'ne bir suikast hazırlığı içinde oldukları” ihbarı üzerine gerçekleştiği öğrenildi. Soruşturma sonucunda ise, bu ihbarın asılsız olduğu ortaya çıktı. Ancak bu olay Kuzey Irak’taki Türk ve ABD askerleri arasında kamuoyuna yansımayan ve zaman zaman yaşanan bazı gerginliklerin devam ettiğini de ortaya çıkardı.
Türk ve ABD orduları arasında en büyü güven bunalımı yarattı
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Süleymaniye'deki olayın, Türk ve ABD orduları arasında, "en büyük güven bunalımı"nı yarattığını söylemişti.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Süleymaniye olayına ilişkin ilk açıklamasını olayın kamuoyunda duyulmasından 3 gün sonra ABD'nin Türkiye eski Büyükelçisi Robert Pearson'ın 7 Temmuz 2003 günü sabahı yaptığı veda ziyareti sırasında yaptı.
Genelkurmay Başkanı, kırgınlığını ve tepkisini, olayın Türkiye ve ABD orduları arasında "en büyük güven bunalımını" yarattığını söyleyerek dile getirdi. Özkök, bu olayın bir ABD politikası olduğunu zannetmediğini, ancak mahalli bir olay olarak değerlendirilmesinde de güçlük çektiğini vurguladı.
Özkök, olayın 4 Temmuz günü, yani ABD'nin Bağımsızlık Günü'nde olduğunun altını çizdi. Olayın alınan bir istihbarat doğrultusunda gerçekleştirildiğini kaydeden Özkök, ancak istihbaratın araştırılmasının bu şekilde olmasının kabul edilemez olduğunun altını çizdi.
Genelkurmay Baykanı Özkök, "Bir istihbaratın hali, bu şekilde olmamalıydı, biz ABD ile omuz omuza savaştık. Bir istihbarat var ise bize aksettirilmeliydi" dedi.
100 kişilik bir ABD birliğinin, mahalli personelin de katılımıyla özel tim binasını kuşattıklarını söyleyen Özkök, Türk askerlerinin ise gelenleri müttefik olarak karşıladıklarını dile getirdi. Ancak ABD askerlerinin içerde bir kısım malzemeyi tahrip ettiğini, bir kısmını da aldığını anlatan Özkök, askeri ve sivil personelin de Kerkük'e oradan da Bağdat'a ***ürüldüğünü belirtti.
Orgeneral Özkök, olayı araştırmak için müşterek bir araştırma komisyonu kurulacağını ve komisyonun ertesi günden (8 Temmuz 2003) itibaren itibaren çalışmalara başlayacağını da açıkladı.
Türk askeri, Kuzey Irak'ta geçen yıl meydana gelen ve büyük moral bozukluğuna yol açan “çuval olayı”nın rövanşını aldı. Sınırı geçen bir grup yakalandı. Karakola ***üren grubun Amerikalı askerler olduğu anlaşılınca başlarına çuval geçirildi. Olay, Türkiye ABD ilişkilerinin sağlığı açısından gizli tutuldu..
Kokpi Tepesi civarında 3 peşmerge yanlarında yaklaşık 20 Amerikalı asker ile birlikte sınırı geçip Türk tarafına girdi. Aslında bölgede, karşılıklı olarak bu tür sınır ihlalleri zaman zaman oluyordu.
Bu kez sınırı geçen peşmergeler işliğindeki ABD askerleri mayınlı alana girdiklerinin farkına varmamışlardı. Farkına vardıkları anda ise iş işten geçti. Grup geri dönmek isterken, gruptan biri yanlışlıkla aydınlatma mayınına basınca, ortalık bir anda gündüz gibi aydınlandı. Gruptakiler mayınlı bölgenin ortasında kala kaldılar. Gruptakiler, mecburen bulunduğu yerde hareketsiz durunca , bu sırada sınırda denetim yapan Türk askerleri tarafından kıskıvrak yakalandılar.
İşte Süleymaniye'de yaşanan Türk Özel Kuvvetleri'nden bir grup askerin başına geçirilen çuvalın rövanşı, grubun, karakola getirilmesinden sonra alındı. Grubun içinde ABD askerlerinin de olduğunu gören Türk askerleri, geçen yıl Irak’ta yaşanan çuval olayını hatırlayarak, ABD askerlerinin başlarına çuval geçirdiler.
Ve başlarına çuval geçirilmiş ABD'li askerlerin durumu fotoğrafları çekilerek belgelendi.
Sınır bölgesindeki askeri birliğin komutanı, işin içine ABD askerlerinin girmesi nedeniyle durumdan hemen Ankara’yı, Genelkurmay Karargahı'nı haberdar etti. Yaşanan olay ayrıntılarıyla rapor edildi ve bu konuda talimat beklendiği kaydedildi.
Ankara’nın konuyu bir süre görüştüğü, en üst düzeye kadar durumun anlatıldığı görüş alışverişinde bulunulduğu öğrenildi. Sonunda sınırdaki birlik komutanlığına talimat gönderildi:
“ABD askerlerinin silahlarını geri verin ve sınırdan öte tarafa bırakın…”
Kısacası; Genelkurmay, Türk-Amerikan ilişkilerini dikkate alarak, olayı daha fazla büyütmeden kapatmayı tercih etmişti.
Ancak, Amerikalı bir grup asker, başına çuval geçirilerek bir süre alıkonulmuş, yani ABD’nin bu tür olaylarda başvurduğu yöntem aynen uygulanarak, “mütekabiliyet” (karşılıklık) esası uygulanmıştı.
Süleymaniye unutulmadı
Hürriyet Gazetesi'nin geçen yıl 5 Temmuz’da manşetten duyurduğu haberde, Süleymaniye’de Türk askerlerinin başına Amerikalılar'ın çuval geçirdikleri duyuruyordu. Gündeme bomba gibi düşen haber Türk Silahlı Kuvvetleri'nde büyük moral bozukluğuna yolaçmış, kamuoyunda büyük bir infial yaratmıştı. Türkiye'de herkes bu gelişmeden büyük üzüntü duymuştu. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök başta olmak üzere, Silahlı Kuvvetler ve Hükümet olayı "çok sert bir şekilde" protesto etti, ABD ev Türk generallerin başkanlığında bir soruşturma komisyonu kuruldu. Komisyon çalışmaları sonrası Türk ve ABD tarafları karşılıklı açıklamalar yaparak, olayı yumuşatmaya çalışmışlardı.
Süleymaniye'de ne olmuştu? Olayın şöyle gerçekleştiği biliniyor:
Süleymaniye’de görev yapan Türk Özel Kuvvetleri, temsilcilik binasında otururlarken, etrafta ABD askerlerinin koşuşturduğunu ve bir helikopterin alçak uçuş yaptığını gördüler. Bunun üzerine yakında bir yerlerde Amerikalılar'ın operasyon yaptığını zanneden Türk askerleri, durumu görmek için temsilcilik binasının kapısına çıktıklarında, kafalarına silahlarını doğrultmuş ABD'li askerler ile karşılaştılar. Tim komutanı yüzbaşı bu aşamada büyük bir soğukkanlılık göstererek, elleri tetikte olan tim mensuplarına “ateş açmamaları” emri verdi.
ABD birliğinin başındaki komutan da bu davranışa uyarak, o da kendi askerlerine ateş açılmaması talimatı verdi. ABD’li komutan “Türk timini ***ürmek için geldiklerini” söyleyip silahlarını almak isteyince yeniden ortam gerildi ve küçük tartışma ve tartaklanmalar oldu.
Sonuçta Türk askerleri, başlarına çuval geçirilerek ABD karargahına ***ürüldüler. Olayın Ankara’ya intikal ettirilmesi üzerine yapılan girişimler sonucu Türk Özel Kuvvetleri mensupları ancak 4 gün sonra serbest bırakıldılar. Olayın KYB’liler tarafından ABD kuvvetlerine “Türk Özel Kuvvetleri'nin Kerkük Valisi'ne bir suikast hazırlığı içinde oldukları” ihbarı üzerine gerçekleştiği öğrenildi. Soruşturma sonucunda ise, bu ihbarın asılsız olduğu ortaya çıktı. Ancak bu olay Kuzey Irak’taki Türk ve ABD askerleri arasında kamuoyuna yansımayan ve zaman zaman yaşanan bazı gerginliklerin devam ettiğini de ortaya çıkardı.
Türk ve ABD orduları arasında en büyü güven bunalımı yarattı
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Süleymaniye'deki olayın, Türk ve ABD orduları arasında, "en büyük güven bunalımı"nı yarattığını söylemişti.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Süleymaniye olayına ilişkin ilk açıklamasını olayın kamuoyunda duyulmasından 3 gün sonra ABD'nin Türkiye eski Büyükelçisi Robert Pearson'ın 7 Temmuz 2003 günü sabahı yaptığı veda ziyareti sırasında yaptı.
Genelkurmay Başkanı, kırgınlığını ve tepkisini, olayın Türkiye ve ABD orduları arasında "en büyük güven bunalımını" yarattığını söyleyerek dile getirdi. Özkök, bu olayın bir ABD politikası olduğunu zannetmediğini, ancak mahalli bir olay olarak değerlendirilmesinde de güçlük çektiğini vurguladı.
Özkök, olayın 4 Temmuz günü, yani ABD'nin Bağımsızlık Günü'nde olduğunun altını çizdi. Olayın alınan bir istihbarat doğrultusunda gerçekleştirildiğini kaydeden Özkök, ancak istihbaratın araştırılmasının bu şekilde olmasının kabul edilemez olduğunun altını çizdi.
Genelkurmay Baykanı Özkök, "Bir istihbaratın hali, bu şekilde olmamalıydı, biz ABD ile omuz omuza savaştık. Bir istihbarat var ise bize aksettirilmeliydi" dedi.
100 kişilik bir ABD birliğinin, mahalli personelin de katılımıyla özel tim binasını kuşattıklarını söyleyen Özkök, Türk askerlerinin ise gelenleri müttefik olarak karşıladıklarını dile getirdi. Ancak ABD askerlerinin içerde bir kısım malzemeyi tahrip ettiğini, bir kısmını da aldığını anlatan Özkök, askeri ve sivil personelin de Kerkük'e oradan da Bağdat'a ***ürüldüğünü belirtti.
Orgeneral Özkök, olayı araştırmak için müşterek bir araştırma komisyonu kurulacağını ve komisyonun ertesi günden (8 Temmuz 2003) itibaren itibaren çalışmalara başlayacağını da açıkladı.