Başına çuval geçirilen Türk askerlerinin intikamı.Okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum

hakan1494

Yeni üye
12 Eyl 2009
27
0
Arkadaşlar başka bir sitede dolaşırken gördüm bunu ve sizlerle paylaşmak istedim. Türk'ün intikamı böyle olur işte.05,06,2004 yılında yayınlanmış bir haberdir.


Türk askeri, Kuzey Irak'ta geçen yıl meydana gelen ve büyük moral bozukluğuna yol açan “çuval olayı”nın rövanşını aldı. Sınırı geçen bir grup yakalandı. Karakola ***üren grubun Amerikalı askerler olduğu anlaşılınca başlarına çuval geçirildi. Olay, Türkiye ABD ilişkilerinin sağlığı açısından gizli tutuldu..

Kokpi Tepesi civarında 3 peşmerge yanlarında yaklaşık 20 Amerikalı asker ile birlikte sınırı geçip Türk tarafına girdi. Aslında bölgede, karşılıklı olarak bu tür sınır ihlalleri zaman zaman oluyordu.
Bu kez sınırı geçen peşmergeler işliğindeki ABD askerleri mayınlı alana girdiklerinin farkına varmamışlardı. Farkına vardıkları anda ise iş işten geçti. Grup geri dönmek isterken, gruptan biri yanlışlıkla aydınlatma mayınına basınca, ortalık bir anda gündüz gibi aydınlandı. Gruptakiler mayınlı bölgenin ortasında kala kaldılar. Gruptakiler, mecburen bulunduğu yerde hareketsiz durunca , bu sırada sınırda denetim yapan Türk askerleri tarafından kıskıvrak yakalandılar.
İşte Süleymaniye'de yaşanan Türk Özel Kuvvetleri'nden bir grup askerin başına geçirilen çuvalın rövanşı, grubun, karakola getirilmesinden sonra alındı. Grubun içinde ABD askerlerinin de olduğunu gören Türk askerleri, geçen yıl Irak’ta yaşanan çuval olayını hatırlayarak, ABD askerlerinin başlarına çuval geçirdiler.
Ve başlarına çuval geçirilmiş ABD'li askerlerin durumu fotoğrafları çekilerek belgelendi.
Sınır bölgesindeki askeri birliğin komutanı, işin içine ABD askerlerinin girmesi nedeniyle durumdan hemen Ankara’yı, Genelkurmay Karargahı'nı haberdar etti. Yaşanan olay ayrıntılarıyla rapor edildi ve bu konuda talimat beklendiği kaydedildi.
Ankara’nın konuyu bir süre görüştüğü, en üst düzeye kadar durumun anlatıldığı görüş alışverişinde bulunulduğu öğrenildi. Sonunda sınırdaki birlik komutanlığına talimat gönderildi:
“ABD askerlerinin silahlarını geri verin ve sınırdan öte tarafa bırakın…”
Kısacası; Genelkurmay, Türk-Amerikan ilişkilerini dikkate alarak, olayı daha fazla büyütmeden kapatmayı tercih etmişti.
Ancak, Amerikalı bir grup asker, başına çuval geçirilerek bir süre alıkonulmuş, yani ABD’nin bu tür olaylarda başvurduğu yöntem aynen uygulanarak, “mütekabiliyet” (karşılıklık) esası uygulanmıştı.

Süleymaniye unutulmadı

Hürriyet Gazetesi'nin geçen yıl 5 Temmuz’da manşetten duyurduğu haberde, Süleymaniye’de Türk askerlerinin başına Amerikalılar'ın çuval geçirdikleri duyuruyordu. Gündeme bomba gibi düşen haber Türk Silahlı Kuvvetleri'nde büyük moral bozukluğuna yolaçmış, kamuoyunda büyük bir infial yaratmıştı. Türkiye'de herkes bu gelişmeden büyük üzüntü duymuştu. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök başta olmak üzere, Silahlı Kuvvetler ve Hükümet olayı "çok sert bir şekilde" protesto etti, ABD ev Türk generallerin başkanlığında bir soruşturma komisyonu kuruldu. Komisyon çalışmaları sonrası Türk ve ABD tarafları karşılıklı açıklamalar yaparak, olayı yumuşatmaya çalışmışlardı.
Süleymaniye'de ne olmuştu? Olayın şöyle gerçekleştiği biliniyor:
Süleymaniye’de görev yapan Türk Özel Kuvvetleri, temsilcilik binasında otururlarken, etrafta ABD askerlerinin koşuşturduğunu ve bir helikopterin alçak uçuş yaptığını gördüler. Bunun üzerine yakında bir yerlerde Amerikalılar'ın operasyon yaptığını zanneden Türk askerleri, durumu görmek için temsilcilik binasının kapısına çıktıklarında, kafalarına silahlarını doğrultmuş ABD'li askerler ile karşılaştılar. Tim komutanı yüzbaşı bu aşamada büyük bir soğukkanlılık göstererek, elleri tetikte olan tim mensuplarına “ateş açmamaları” emri verdi.
ABD birliğinin başındaki komutan da bu davranışa uyarak, o da kendi askerlerine ateş açılmaması talimatı verdi. ABD’li komutan “Türk timini ***ürmek için geldiklerini” söyleyip silahlarını almak isteyince yeniden ortam gerildi ve küçük tartışma ve tartaklanmalar oldu.
Sonuçta Türk askerleri, başlarına çuval geçirilerek ABD karargahına ***ürüldüler. Olayın Ankara’ya intikal ettirilmesi üzerine yapılan girişimler sonucu Türk Özel Kuvvetleri mensupları ancak 4 gün sonra serbest bırakıldılar. Olayın KYB’liler tarafından ABD kuvvetlerine “Türk Özel Kuvvetleri'nin Kerkük Valisi'ne bir suikast hazırlığı içinde oldukları” ihbarı üzerine gerçekleştiği öğrenildi. Soruşturma sonucunda ise, bu ihbarın asılsız olduğu ortaya çıktı. Ancak bu olay Kuzey Irak’taki Türk ve ABD askerleri arasında kamuoyuna yansımayan ve zaman zaman yaşanan bazı gerginliklerin devam ettiğini de ortaya çıkardı.

Türk ve ABD orduları arasında en büyü güven bunalımı yarattı

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Süleymaniye'deki olayın, Türk ve ABD orduları arasında, "en büyük güven bunalımı"nı yarattığını söylemişti.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Süleymaniye olayına ilişkin ilk açıklamasını olayın kamuoyunda duyulmasından 3 gün sonra ABD'nin Türkiye eski Büyükelçisi Robert Pearson'ın 7 Temmuz 2003 günü sabahı yaptığı veda ziyareti sırasında yaptı.
Genelkurmay Başkanı, kırgınlığını ve tepkisini, olayın Türkiye ve ABD orduları arasında "en büyük güven bunalımını" yarattığını söyleyerek dile getirdi. Özkök, bu olayın bir ABD politikası olduğunu zannetmediğini, ancak mahalli bir olay olarak değerlendirilmesinde de güçlük çektiğini vurguladı.
Özkök, olayın 4 Temmuz günü, yani ABD'nin Bağımsızlık Günü'nde olduğunun altını çizdi. Olayın alınan bir istihbarat doğrultusunda gerçekleştirildiğini kaydeden Özkök, ancak istihbaratın araştırılmasının bu şekilde olmasının kabul edilemez olduğunun altını çizdi.
Genelkurmay Baykanı Özkök, "Bir istihbaratın hali, bu şekilde olmamalıydı, biz ABD ile omuz omuza savaştık. Bir istihbarat var ise bize aksettirilmeliydi" dedi.
100 kişilik bir ABD birliğinin, mahalli personelin de katılımıyla özel tim binasını kuşattıklarını söyleyen Özkök, Türk askerlerinin ise gelenleri müttefik olarak karşıladıklarını dile getirdi. Ancak ABD askerlerinin içerde bir kısım malzemeyi tahrip ettiğini, bir kısmını da aldığını anlatan Özkök, askeri ve sivil personelin de Kerkük'e oradan da Bağdat'a ***ürüldüğünü belirtti.
Orgeneral Özkök, olayı araştırmak için müşterek bir araştırma komisyonu kurulacağını ve komisyonun ertesi günden (8 Temmuz 2003) itibaren itibaren çalışmalara başlayacağını da açıkladı.
 

rapche89

Uzman üye
15 Tem 2009
1,220
0
Şöyle Bir Gercekte Var Ama Abd Türk Askerimize Çuval Gecirme Olayından Sonra Abd Savunma Bakanı Türkiyeye Geldiğinde Bizim bakanlarımıza Binlerce Kez Teşşekür Ediyor Nedeni İse Eyer Türk Askerine Çarpışın Emri Verilse Orada Olan Tüm Amerikan Askerleri Evlerine Tabutla Gidecekti Çünkü Orada Görev Alan Eskerlerimiz Özel Harekattandı Bunu Farkına Varan Amerika Ne Kadar Uçuz Atlattıgını Anladı Sonradan..
 

hakan1494

Yeni üye
12 Eyl 2009
27
0
Sana katılıyorum binbaşım bu da ayrı bir paragraf o anki olaylara şahit olan ; Tercüman Metin ÖNGEL

1. ÇUVAL TANIĞI ABD ADINA TERCÜMANLIK YAPAN METİN ÖNGEL:
ELLERİ ARKADAN PLASTİK KELEPÇELİ
Gözaltı merkezinde, buraya getirilen 33 kişi vardı. Bunların sorgusunu yaptılar. Ben gözaltına alınanları Kuzey Iraklı Türkmen sanıyordum, sonra 11 Türk askerinin de gözaltına alındığını gördüm. Türk askerleri, Süleymaniye’de Dışişleri İrtibat Bürosu’nda görevliydiler. Hepsinin ellerini arkadan plastik kelepçeyle kelepçelemişlerdi. Kafalarına çuval geçirilmişti. Gözaltı merkezinde değişik odalar vardı. Bunları, 3-4 ayrı odaya dağıttılar.
ASKERLERİMİZE YİYECEK VE SİGARA GÖTÜRDÜM
İlk sorgu sırasında ben, bizimkilere su, yemek ve sigara ***ürdüm. Amerikalılar, getirilenler arasında Türk askeri olduğunu biliyorlardı; ama bilmezlikten geliyorlardı.
Kitabınızda tüm gerçekleri anlatmanız gerekmez miydi?
2. ÇUVAL TANIĞI "ÇUVAL" KİTABI YAZARI İNGİLİZ MICHAEL TODD:
Türkiye ve Amerika arasında savaş başlatmak istemiyorum. Bu kitap sadece bir başlangıç. Eğer orada yaşananları detaylı anlatırsam savaş çıkar.
Yerden beyaz bir çuvalın alındığını gördüm. “Geçirin kafasını” lafını duydum. Elektrikler kesilmeden önce duvara tekrar şiddetle çarpıldım ve ayaklarımı ayırmam için tekmelendim. Çok kabaydılar, cinsel organıma bile sert davrandılar. Çuvalın ağzı açıldı ve kafama geçirildi. Bu ağzın etrafında dişleri yoktu, köşeleri vardı, hevesli eller tarafından çuval zorla kafama geçirildi. Çuvalın kokusu hala burnumda.

Türk Özel Kuvvetleri Komutanı Binbaşı Aydın E.
“4 Temmuz Cuma günkü baskını önce Amerikalıların Iraklılarla bir çatışması sandığını söyledi. “Amerikalılar havaya ateş açıyorlardı. Önce sokakta çatışma çıktı sandım. Kapıyı açıp onlara yardım etmek istedim. Bir baktım bize doğru ateş ediyorlar.Amerikalılar bize doğru gaz bombası attılar. Olayın değişik boyutlara girmemesi için teslim olduk”...
 

By New Hacker

Kıdemli Üye
21 Eki 2009
3,441
0
Damla Sakızlı Klavyem
Olay Şöyledir:

AMERİKA'NIN TAKTİĞİ PARÇA PARÇA ALMAKTIR

■ 4 Temmuz 2003 günü ne oldu?
4 Temmuz'a gelmeden, 11 Eylül ve sonrasını konuşmakta fayda vardır. 11 Eylül 2001'de Amerika'da yaşanan terör olayının ardından Genelkurmay'da değerlendirme toplantısı yapıldı. Afganistan ve Irak değerlendirildi, dönemin Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu'na da Amerika'nın Irak'a müdahalesi ve Türkiye'nin kırmızı çizgileri tekrar ifade edildi. Amerika'nın Irak'a müdahalesinin ardındansa ben, Amerika ile mutlaka oturup konuşalım önerisini getirdim. Bu, neticede bir alışveriş ve karar masasına oturduğunuzda Türkiye'nin konumunun netleşmesi anlamına gelecekti. Bunun nedeni de açıktı, Amerika'nın taktiği parça parça almak olduğu için, konumun önceden belirlenmesi gerektiğini söyledim.

MUTABAKAT MUHTIRASI'NA VARILMIŞTI

■ Çuval Olayı'ndan önce Amerika ile mutabakata varıldı mı?
2003 yılının başında Amerikan gemileri Akdeniz'e geldiğinde Amerika ile mutabakata varılmamıştı. Amerika'nın isteği, İskenderun Limanı ve Silopi üzerinden lojistik ve küçük unsurlarını Kuzey Irak'a geçirmekti.
Tezkere'den bir ay önce Ankara'da Dışişleri'nde "Mutabakat Muhtırası"na varıldı. Bununla birlikte K Irak'ta asker bulundurma ve Türkmenler'in haklarına tecavüz edildiği takdirde müdahale şansımız oluyordu. Ancak mutabakata varılsa da süreç farklı gelişti. 25 Şubat 2003'te birinci tezkerenin kabulünün ardından TSK olarak, "Birinci tezkerenin geçirilmesi, ikinci tezkerenin de geçeceği anlamına gelir" dedik ve uyardık. 1 Mart 2003'te ise ikinci tezkere bildiğiniz gibi Meclis'ten geçmedi. Bunun ardından Türkiye'deki Amerikan kuvvetleri yumurta, domates atılarak hem protesto edildi hem bu kuvvetler geri çekildi.
Kerkük'te ABD birliklerini komuta eden Albay Mayville'in bundan rahatsızlık duyduğu ve yakın çevresine "Bunun hesabını soracağını" dediği bilgisine de sahiptik.

TÜRKİYE-AMERİKAN İLİŞKİLERİ GERİLİYOR


■ Çuval Olayı, tezkerenin hesabı mıydı?
Ona gelmeden iki önemli olay yaşandı. îlki 2003 yılı Şubat sonu Mart başı gibi Bulgaristan'dan havalanan bir Amerikan uçağına "Teşhis tanıma" uygulandı. Hava sahanızdan geçen uçağın verdiği rotayı takip etmesi gerekir, Ege üzerinde Amerikan uçağına teşhis tanıma yapıldı ve bu uçak daha sonra Akdeniz üzerinden Spilik-Erbil arasında Harir Havaalam'na bir kısım unsurlarını indirdi. Bu indirme olayı sırasında bildiğimiz kadarıyla birkaç askeri de öldü. Bu olaydan 1-1.5 ay kadar sonra 22-23 Nisan 2003 tarihlerinde biz bir olay yaşadık.

NE KORKAK NE HAZIRLIKSIZDILAR


■ Türk timi hazırlıksız mıydı?
Timimiz Amerikan konvoyu Kerkük'ten yola çıktığı andan itibaren onları izliyordu. O timdeki her görevli Süleymaniye'de peşinde 4-5 PKK'lı olan onlarca operasyonun ardından orada konuşlanan bir timdi.
Süleymaniye timi, 1 yüzbaşı, 2 üsteğmen ve 8 astsubaydan oluşuyordu. Kriz çıkmadan önce de orada görevliydiler. Masa başı kahramanlarının dediği gibi ne korkak ne hazırlıksızdılar. Timimiz konvoyun gelişine an be an vakıftı. Yani baskın için çıktıkları noktadan baskın anma kadar Amerikan kuvvetinin hareketi izlendi. Timimiz bu hareketliliği önce Süleymaniye kavşağına yakın bir noktada Amerika'nın İran'a yönelik bir radar faaliyeti olarak algılıyor. Bu faaliyet için konvoyun görevlendirildiği düşünülüyor. Süleymaniye kenti üzerinde yine bir Amerikan askeri helikopterinin "O" çizerek bir kontrol uçuşu gözlemleniyor.

HOŞ GELDİNİZ DERKEN ÜZERİNE ÇULLANIYORLAR


■ Baskın sırasmda neler yaşanıyor?
Saat 14.50-15.00 sıralarında timimizin bulunduğu binanın da yer aldığı sokağın girişi iki zırhlı araç tarafından kapatılıyor. Bununla eş zamanlı olarak tüm muhaberat (haberleşme) olanakları Amerikalılar tarafından etkisiz hale getiriliyor. 60 ila 90 arasında Amerikan askeri, 150-180 civarında KYB (Talabani'ye bağlı) peşmergeleri ve yine onlara destek için oraya gelen 300 kadar peşmerge üç halka halinde binayı sarıyor. Talabani'nin oğlu Bafel de olay yerine beyaz bir ciple geliyor. Mayville'in tabur komutanı olan yarbay rütbesinde bir Amerikan askeri bizim binamıza yöneliyor. Bu sırada dışarıdaki peşmergelerin bir bölümü kontrolsüz şekilde havaya ateş açıyor. Bu gelişmeler yaşanırken tim silahbaşı yapıyor ve tim komutanı yüzbaşı daha önce istihbarat paylaşımı yaptığı, çay
içtiği bu yarbaya kapıyı açıp, içeri davet ediyor. "Hoş geldiniz" derken Yüzbaşımızın üzerine çullanıyorlar. Yüzbaşımız bunun üzerine "Ateş etmeyin" diyor. Bu olay Talabani'nin sarayına 150, kentin belediye başkanının evine 5 metre uzaklıkta yaşanıyor. 11 tim mensubu, 2 aşçı, 9 yaşında bir çocuk ve 4 Türkmen ziyaretçiyle kapıda duran 3 KYB peşmergesi toplam 21 kişi gözaltına almıyor.

GENELKURMAY VE HÜKÜMETİN 45 DAKİKA SONRA HABERİ OLDU


■ Sizin olaydan ne zaman haberiniz oldu?
Olaydan 45 dakika sonra Genelkurmay'm üst kademesindeki komutanların da hükümetin de yaşanan hadiseden haberi oldu. Çirkin biçimdeki uygulamanın ardından önce Süleymaniye'deki Atadi Parkı'na ardından Kerkük'teki Amerikan Üssü'ne askerlerimiz ***ürülüyor.
Bu sırada TSK'nm askerî, hükümetin siyasî baskısı da oldu. Ancak 4 Temmuz'un onların ulusal günü olması nedeniyle bu müdahalelerde sıkıntı yaşandı. Ertesi gün ise Bağdat Havalimanı yakınlarında ikinci defa ifadeleri alınıyor. 5 Temmuz günü saat 23.00-23.30 sıralarında ise Ankara Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndan Tümgeneral Sadık Ercan ile görüştüler. 6 Temmuz'un ilk saatlerinde askerlerimize elbiseleri iade ediliyor ve sabah 06.30 gibi de Süleymaniye'ye dönüşleri sağlanıyor.

Amerika bizden özür diledi ama kabul etmedik

Yakından tanığı olarak olayın altıncı yılında ne hissediyorsunuz nasıl derlendiriyorsunuz?
Eğer yazabilirseniz, bizim için 4 Temmuz, sşliğin günüdür. Hiç kimse böyle bir kalleşliği bilememiştir sivil ya da asker. Bakın, neden 5 açılmadığı üzerine eleştiriler yapılıyor, şunu düşünmek gerek; ateş açılsaydı ve 11 şehide karşı çok daha fazla Amerikalı ve peşmerge ölseydi Türkiye bunu siyaseten açıklayabilir miydi? Açıklayamazdı...

SÜLEYMANİYE'YE ZİYARETE GELDİLER

Amerika'nın bu olayın ardından net bir özrü oldu mu?
101 'inci Amerikan Hava indirme Tümen Komutanı Tümg. Petraeus, Süleymaniye'ye ziyarette bulundu ve Musul'da timimize yemek
vererek özür diledi. Bunu biz yeterli bulmadık ve yeterli bulmadığımızı da Amerika'nın Ankara'daki komutanı Korgeneral Broadvvater'a söyledik.
Bunun üzerine Avrupa'daki ABD Kuvvet Komutanı Korgeneral Silverstre, Ankara'ya geldi ve "ABD Silahlı Kuvvetleri olarak sizden özür diliyorum. Ancak bizden şunu beklemeyin, Amerika olarak illegal bir şey yaptık, Türkiye'den özür diliyoruz diye açıklamada bulunamayız" dedi.
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.