- 15 Mar 2018
- 180
- 0
Bediüzzaman Hazretleri, ömrünün son anına kadar hep imana ve İslâma hizmet için çalışmış aynı zaman da ömrünü Müslüman kardeşlerine hizmet etmeye adamıştır.
Üstad bu yolda nefsini ve izzetini de feda ederek, kardeşleri için dertlenmiş, onların her sorunlarını her daim çözmek için uğraşmıştır. Baskı ve işkence altındayken bile kendi canını ve nefsini değil İslâmı ve Müslüman kardeşlerini düşünmüştür. O gönül ve muhabbet insanıdır. Nur hareketinin tarihte hep baskı ve işkencelere maruz kalmasına rağmen, günümüzde halen en çok rağbet edilen ve sevilen camia olmasının sebebi şüphesiz Üstad Bediüzzaman Hazre+lerinin bu fedakârlığıdır.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, ırk olarak Kürt olmasına rağmen, Türkler içinde yaşamış, en büyük destekçileri ve talebeleri Türklerden meydana gelmiştir.
Risale-i Nurun 26. Mektup 3. Meselesinde ırkçılık üzerine şu tesbitte bulunmuştur: Şimdi ise, birbirine en çok muhtaç ve birbirinden mazlûm ve birbirinden fakir ve ecnebi baskısı altında ezilen İslâm milletleri içinde, milliyetçilik fikriyle birbirine yabanî bakmak ve birbirini düşman gibi görmek, öyle bir felâkettir ki, tarif edilmez!
Bediüzzaman Hazretleri Türk ile Kürtün kardeş olduğunu, Risale-i Nurun bir çok yerinde vurgulamıştır. Türklerin ve Kürtlerin eskiden beri ortak inanç, kültür ve tarih birlikteliğinin olduğunu vurgulayan Üstad, Türk ve Kürtün küffara karşı cihad arkadaşı olduğunu 29. Mektup 6. Kısımda anlatmıştır.
Üstad, Kürt milletinin huzur ve saadetinin Türk kardeşleriyle birlikte olmasıyla sağlanacağını ifade etimştir. Bediüzzaman Münâzarâtta bu gerçeği şöyle anlatır: Emin olunuz biz Kürtler başkalara benzemiyoruz. Yakînen biliyoruz ki, toplum hayatımız Türklerin hayat ve saadetinden neşet eder. İşte Üstadın bu görüşleri çok canlı bir şekilde Türk-Kürt kardeşliğinin nasıl sağlanacağının reçeteleridir.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, 1908 yılında İstanbulda bulunan bazı Kürtlere hitaben yaptığı konuşmasında şöyle demiştir: Bizim düşmanımız cehalet, zaruret ve ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz. Ve bizi bir cihette teyakkuza ve terakkîye sevk eden hakîki kardeşlerimiz Türklerle ve komşularımızla dost olup el ele vereceğiz. Zîra husûmette fenalık var; husûmete vaktimiz yoktur.
Yaklaşık 40 yıldır A. B. D, İsrail, Avrupa ülkeleri ve PKK terör örgütünün kaşıdığı Kürtü Türke düşman yapma çalışmaları halen devam etmektedir. Ülkemizin doğusunda yaşanan bu problem hem Türk hem de Kürt vatandaşlarımızı mağdur etmektedir. Kardeşi kardeşe düşman eden dış güçler, ırkçılık ve milliyetçilik saikleriyle vatanımızı bölmeye çalışmaktadırlar. Bu sorunuçözmek içinÜstad Bediüzzamanın görüşlerine ihtiyacımız vardır.
Üstad bu yolda nefsini ve izzetini de feda ederek, kardeşleri için dertlenmiş, onların her sorunlarını her daim çözmek için uğraşmıştır. Baskı ve işkence altındayken bile kendi canını ve nefsini değil İslâmı ve Müslüman kardeşlerini düşünmüştür. O gönül ve muhabbet insanıdır. Nur hareketinin tarihte hep baskı ve işkencelere maruz kalmasına rağmen, günümüzde halen en çok rağbet edilen ve sevilen camia olmasının sebebi şüphesiz Üstad Bediüzzaman Hazre+lerinin bu fedakârlığıdır.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, ırk olarak Kürt olmasına rağmen, Türkler içinde yaşamış, en büyük destekçileri ve talebeleri Türklerden meydana gelmiştir.
Risale-i Nurun 26. Mektup 3. Meselesinde ırkçılık üzerine şu tesbitte bulunmuştur: Şimdi ise, birbirine en çok muhtaç ve birbirinden mazlûm ve birbirinden fakir ve ecnebi baskısı altında ezilen İslâm milletleri içinde, milliyetçilik fikriyle birbirine yabanî bakmak ve birbirini düşman gibi görmek, öyle bir felâkettir ki, tarif edilmez!
Bediüzzaman Hazretleri Türk ile Kürtün kardeş olduğunu, Risale-i Nurun bir çok yerinde vurgulamıştır. Türklerin ve Kürtlerin eskiden beri ortak inanç, kültür ve tarih birlikteliğinin olduğunu vurgulayan Üstad, Türk ve Kürtün küffara karşı cihad arkadaşı olduğunu 29. Mektup 6. Kısımda anlatmıştır.
Üstad, Kürt milletinin huzur ve saadetinin Türk kardeşleriyle birlikte olmasıyla sağlanacağını ifade etimştir. Bediüzzaman Münâzarâtta bu gerçeği şöyle anlatır: Emin olunuz biz Kürtler başkalara benzemiyoruz. Yakînen biliyoruz ki, toplum hayatımız Türklerin hayat ve saadetinden neşet eder. İşte Üstadın bu görüşleri çok canlı bir şekilde Türk-Kürt kardeşliğinin nasıl sağlanacağının reçeteleridir.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, 1908 yılında İstanbulda bulunan bazı Kürtlere hitaben yaptığı konuşmasında şöyle demiştir: Bizim düşmanımız cehalet, zaruret ve ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz. Ve bizi bir cihette teyakkuza ve terakkîye sevk eden hakîki kardeşlerimiz Türklerle ve komşularımızla dost olup el ele vereceğiz. Zîra husûmette fenalık var; husûmete vaktimiz yoktur.
Yaklaşık 40 yıldır A. B. D, İsrail, Avrupa ülkeleri ve PKK terör örgütünün kaşıdığı Kürtü Türke düşman yapma çalışmaları halen devam etmektedir. Ülkemizin doğusunda yaşanan bu problem hem Türk hem de Kürt vatandaşlarımızı mağdur etmektedir. Kardeşi kardeşe düşman eden dış güçler, ırkçılık ve milliyetçilik saikleriyle vatanımızı bölmeye çalışmaktadırlar. Bu sorunuçözmek içinÜstad Bediüzzamanın görüşlerine ihtiyacımız vardır.
Son düzenleme: