Domuz Eti
--------------------------------------------
Domuz Eti Bazen insanlar domuz eti yenilebilir mi, zararlı mı? diye düşünür. Eğer et doğru bir şekilde pişirilmezse, etin içindeki parazitler hastalığa sebep olabilirler. Bu durum tavuk eti için olduğu kadar, koyun eti veya dana eti için de aynıdır. Yani domuz etinin sağlığa zararlı olabileceği yönündeki endişeler, iyi pişirilmediği takdirde kümes hayvanları, av etleri, küçük baş ve büyük baş hayvanların etleri için de geçerlidir.
Bazen de insanlar domuz eti yemenin dini açıdan zararlı olup olmadığını; imana zarar verip vermediğini tartışırlar. Mesih İsa dini açıdan insanı kirleten ve imana zarar veren şeyi şu şekilde açıklamıştır:
Matta 15:10 İsa, halkı yanına çağırıp onlara, Dinleyin ve şunu belleyin dedi. 11 Ağızdan giren şey insanı kirletmez. İnsanı kirleten ağızdan çıkandır.
Görüldüğü üzere Tanrının yarattığı bir şeyi yememiz ya da bu şeyi yemekten kaçınmamız, Tanrının bizlerin imanını ya da ruhani hayatını onaylaması veya reddetmesi anlamına gelmiyor. Çünkü ayet İnsanın dışında olup içine giren hiçbir şey onu kirletemez. İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır diyerek (Markos 7:15), günahın içsel bir problem olduğuna dikkat çekmektedir.
Günahı ya da ruhsal anlamda kirliliği (murdar) dışsal şeylerde değil, içsel gerçeklikte (yürekte) görmemiz esastır.
Sonuç olarak domuz eti yemek ya da yememek, kişisel bir seçimdir; dindarlığın bir yaptırımı değildir.
Matta 15:17 Ağza giren her şeyin mideye indiğini, oradan da helaya atıldığını bilmiyor musunuz? 18 Ne var ki ağızdan çıkan, yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten de budur. 19 Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, fuhuş, hırsızlık, yalan yere tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır. 20 İnsanı kirleten bunlardır
Nasıl ki, bir avuç su ile ruhumuzun kirliliğini yıkayamayacağımız gibi, domuz eti yemekle de ruhumuzu kirletmeyiz ya da domuz etinden kaçınmakla daha kutsal olamayız.
Koloseliler ayetinin (2:20-21) ne dediğine bakın: Mesihle birlikte ölüp dünyanın temel ilkelerinden kurtulduğunuza göre, niçin dünyada yaşayanlar gibi, Şunu elleme, Bunu tatma, Şuna dokunma gibi kurallara uyuyorsunuz?
Görüldüğü üzere bu ayette imanın kalitesini belirleyen şey, kişinin Mesih İsa ile olan ilişkisidir. Yani Tanrı ile diri bir ilişki, Tanrının Kutsal Sözlerini temel alan bir yaşam söz konusu olmadıkça, yaptığımız hiçbir iş bizleri Tanrıda daha kutsal ya da daha kabul edilebilir bir kişi yapmaya yetmez. Bu yüzden diğer bir ayet de şöyle söylemektedir:
Koloseliler 2:16 Bu nedenle kimse yiyecek içecek, bayram, yeni ay ya da Şabat Günü konusunda sizi yargılamasın.
Tanrının Sözü olan Kutsal Kitap iman ve itaat konusunda tek rehberimizdir. Öyleyse günah ya da kutsallık konusunda ya da ruhani hayata dair herhangi bir konuda, ne bir geleneği, ne kültürümüzün öğretisini, ne mevcut dünya görüşünü ne de bir çoğunluğun fikri olduğu için bir öğretiyi olduğu gibi kabul edemeyiz; her görüşü Tanrının öğretisi ile sınarız.
Tanrının bu yaratılışına ait olan kuzu etini yerken daha çok lütuf kazanıyor; domuz eti yerken kazandığımız lütufları kaybediyor değiliz. Çünkü Tanrı bizleri yaptığımız işlere göre değil, Mesihe olan imanımızla kabul ediyor.
Tanrı aklımızın ve yüreğimizin gerçek, saygıdeğer, doğru, pak, sevimli, hayranlık uyandıran, erdemli ve övülmeye değer şeylerle meşgul olmasından hoşnut olur (Filipililer 4:8). Kutsal ve dindar bir yaşama dair olan bu tanıma baktığımızda, domuz etini yemek ya da yememek konusunun burada söz konusu edilemeyeceğini görmekteyiz.
Benliğin işleri olarak ifade ettiğimiz ve insanın iç varlığında olan günahı, ayetler fuhuş, pislik, sefahat, putperestlik, büyücülük, düşmanlık, çekişme, kıskançlık, öfke, bencil tutkular, ayrılıklar, bölünmeler, çekememezlik, sarhoşluk, çılgın eğlenceler gibi şeyler olarak özetlemektedir (Galatyalılar 5:19-21). Günahın buradaki tanımına baktığımızda, insanı yaratıldığı amacın dışına çıktığı durumları, insanlığa yakışmayan ve Tanrının Yasasına (On Emir) aykırı olan şeyleri görmekteyiz.
Eğer Tanrı her şeyi çok iyi yaratmışsa, bizler yeme-içme gibi kişisel tercihlerimizi dinin öğretisiymiş gibi, başkalarına dayatamayız. Diğer bir ayetin ne dediğini hatırlayın:
Romalılar 14:6 Belli bir günü kutlayan, Rab için kutlar. Her şeyi yiyen, Tanrıya şükrederek Rab için yer. Bazı şeyleri yemeyen de Rab için yemez ve Tanrıya şükreder.
Özetle, Tanrıyı hoşnut etmek için insanın yapacağı şey, bir şeyi yemek ya da bir şeyi yemekten kaçınmak değildir:
Yuhanna 6:28 Onlar da şunu sordular: Tanrının istediği işleri yapmak için ne yapmalıyız? 29 İsa, Tanrının işi Onun gönderdiği kişiye [Mesih İsaya] iman etmenizdir diye yanıt verdi.
--------------------------------------------
Domuz Eti Bazen insanlar domuz eti yenilebilir mi, zararlı mı? diye düşünür. Eğer et doğru bir şekilde pişirilmezse, etin içindeki parazitler hastalığa sebep olabilirler. Bu durum tavuk eti için olduğu kadar, koyun eti veya dana eti için de aynıdır. Yani domuz etinin sağlığa zararlı olabileceği yönündeki endişeler, iyi pişirilmediği takdirde kümes hayvanları, av etleri, küçük baş ve büyük baş hayvanların etleri için de geçerlidir.
Bazen de insanlar domuz eti yemenin dini açıdan zararlı olup olmadığını; imana zarar verip vermediğini tartışırlar. Mesih İsa dini açıdan insanı kirleten ve imana zarar veren şeyi şu şekilde açıklamıştır:
Matta 15:10 İsa, halkı yanına çağırıp onlara, Dinleyin ve şunu belleyin dedi. 11 Ağızdan giren şey insanı kirletmez. İnsanı kirleten ağızdan çıkandır.
Görüldüğü üzere Tanrının yarattığı bir şeyi yememiz ya da bu şeyi yemekten kaçınmamız, Tanrının bizlerin imanını ya da ruhani hayatını onaylaması veya reddetmesi anlamına gelmiyor. Çünkü ayet İnsanın dışında olup içine giren hiçbir şey onu kirletemez. İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır diyerek (Markos 7:15), günahın içsel bir problem olduğuna dikkat çekmektedir.
Günahı ya da ruhsal anlamda kirliliği (murdar) dışsal şeylerde değil, içsel gerçeklikte (yürekte) görmemiz esastır.
Sonuç olarak domuz eti yemek ya da yememek, kişisel bir seçimdir; dindarlığın bir yaptırımı değildir.
Matta 15:17 Ağza giren her şeyin mideye indiğini, oradan da helaya atıldığını bilmiyor musunuz? 18 Ne var ki ağızdan çıkan, yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten de budur. 19 Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, fuhuş, hırsızlık, yalan yere tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır. 20 İnsanı kirleten bunlardır
Nasıl ki, bir avuç su ile ruhumuzun kirliliğini yıkayamayacağımız gibi, domuz eti yemekle de ruhumuzu kirletmeyiz ya da domuz etinden kaçınmakla daha kutsal olamayız.
Koloseliler ayetinin (2:20-21) ne dediğine bakın: Mesihle birlikte ölüp dünyanın temel ilkelerinden kurtulduğunuza göre, niçin dünyada yaşayanlar gibi, Şunu elleme, Bunu tatma, Şuna dokunma gibi kurallara uyuyorsunuz?
Görüldüğü üzere bu ayette imanın kalitesini belirleyen şey, kişinin Mesih İsa ile olan ilişkisidir. Yani Tanrı ile diri bir ilişki, Tanrının Kutsal Sözlerini temel alan bir yaşam söz konusu olmadıkça, yaptığımız hiçbir iş bizleri Tanrıda daha kutsal ya da daha kabul edilebilir bir kişi yapmaya yetmez. Bu yüzden diğer bir ayet de şöyle söylemektedir:
Koloseliler 2:16 Bu nedenle kimse yiyecek içecek, bayram, yeni ay ya da Şabat Günü konusunda sizi yargılamasın.
Tanrının Sözü olan Kutsal Kitap iman ve itaat konusunda tek rehberimizdir. Öyleyse günah ya da kutsallık konusunda ya da ruhani hayata dair herhangi bir konuda, ne bir geleneği, ne kültürümüzün öğretisini, ne mevcut dünya görüşünü ne de bir çoğunluğun fikri olduğu için bir öğretiyi olduğu gibi kabul edemeyiz; her görüşü Tanrının öğretisi ile sınarız.
Tanrının bu yaratılışına ait olan kuzu etini yerken daha çok lütuf kazanıyor; domuz eti yerken kazandığımız lütufları kaybediyor değiliz. Çünkü Tanrı bizleri yaptığımız işlere göre değil, Mesihe olan imanımızla kabul ediyor.
Tanrı aklımızın ve yüreğimizin gerçek, saygıdeğer, doğru, pak, sevimli, hayranlık uyandıran, erdemli ve övülmeye değer şeylerle meşgul olmasından hoşnut olur (Filipililer 4:8). Kutsal ve dindar bir yaşama dair olan bu tanıma baktığımızda, domuz etini yemek ya da yememek konusunun burada söz konusu edilemeyeceğini görmekteyiz.
Benliğin işleri olarak ifade ettiğimiz ve insanın iç varlığında olan günahı, ayetler fuhuş, pislik, sefahat, putperestlik, büyücülük, düşmanlık, çekişme, kıskançlık, öfke, bencil tutkular, ayrılıklar, bölünmeler, çekememezlik, sarhoşluk, çılgın eğlenceler gibi şeyler olarak özetlemektedir (Galatyalılar 5:19-21). Günahın buradaki tanımına baktığımızda, insanı yaratıldığı amacın dışına çıktığı durumları, insanlığa yakışmayan ve Tanrının Yasasına (On Emir) aykırı olan şeyleri görmekteyiz.
Eğer Tanrı her şeyi çok iyi yaratmışsa, bizler yeme-içme gibi kişisel tercihlerimizi dinin öğretisiymiş gibi, başkalarına dayatamayız. Diğer bir ayetin ne dediğini hatırlayın:
Romalılar 14:6 Belli bir günü kutlayan, Rab için kutlar. Her şeyi yiyen, Tanrıya şükrederek Rab için yer. Bazı şeyleri yemeyen de Rab için yemez ve Tanrıya şükreder.
Özetle, Tanrıyı hoşnut etmek için insanın yapacağı şey, bir şeyi yemek ya da bir şeyi yemekten kaçınmak değildir:
Yuhanna 6:28 Onlar da şunu sordular: Tanrının istediği işleri yapmak için ne yapmalıyız? 29 İsa, Tanrının işi Onun gönderdiği kişiye [Mesih İsaya] iman etmenizdir diye yanıt verdi.