Edatlar
EDATLAR (İLGEÇLER)
Tek başına bir anlam taşımayan , ancak kendinden önceki sözcükle birlikte kullanıldığında belirli bir anlamı olan sözcüklerdir.Edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar. En çok kullanılan edatlar şunlardır:
Gibi:
Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.
“-dik için” şeklinde neden- sonuç “-mek için” şeklinde amaç – sonuç ilişkisi kurar.
*Bu elbise için çok para harcadım.
*Ev için size yüz bin lira veririm
Uğruna, yoluna:
* Vatan için nice şehitler verdik.
* Bu eylemi tüm insanlık için yapıyoruz.
Hakkında:
* Veliler bizim okul için ne söylüyorlar?
* Eleştirmenler, filminiz için olumlu konuşuyor.
Aitlik, özgülük:
Birliktelik, araç ,durum ve sebep ilgisi kurar.
Benzerlik ve karşılaştırma ilgisi kurar.
Gibi anlamında kullanılabilir:
Yön ve zaman ilgisi kurar. –e karşı biçiminde kullanılırsa edat olur. Yalın halde kullanılırsa ya da bir ek alırsa edat olmaktan çıkar isimleşir.
Görüş, düşünce, uygun olma anlamları katar:
Koşul ve amaç ilgisi kurar.
Yön ve zaman ilgisi kurar.
Benzetme, sitem ilgisi kurar.
EDATLAR (İLGEÇLER)
Tek başına bir anlam taşımayan , ancak kendinden önceki sözcükle birlikte kullanıldığında belirli bir anlamı olan sözcüklerdir.Edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar. En çok kullanılan edatlar şunlardır:
Gibi:
Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.
- <LI class=MsoNormal>Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendi. (sıfat) <LI class=MsoNormal>Dev gibi dalgalar sahile vuruyordu. (sıfat) <LI class=MsoNormal>Yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner. (zarf) <LI class=MsoNormal>Dolu bir kadeh gibi kırılıyorum avuçlarında.(zarf) <LI class=MsoNormal>Sen de onun gibi düşünüyorsun (karşılaştırma) <LI class=MsoNormal>Annem gibi dolma yapan dünyada bulamazsın (k.) <LI class=MsoNormal>Yataktan kalktığı gibi dışarı fırladı.(hemen,o anda) <LI class=MsoNormal>Haberi aldığı gibi yola çıktı.(hemen,o anda) <LI class=MsoNormal>Ben ona insan gibi davrandım.( yakışır biçimde) <LI class=MsoNormal>Birbirinizle adam gibi konuşun.( yakışır biçimde) <LI class=MsoNormal>Saat üç gibi yanına gelirim. (dolayında) <LI class=MsoNormal>Final maçı akşam sekiz gibi başlar ( dolayında) <LI class=MsoNormal>Bugün yağmur yağacak gibi (tahmin) <LI class=MsoNormal>Galatasaray bu maçı alacak gibi (tahmin) <LI class=MsoNormal>Bir an onu sever gibi oldum (yaklaşma)
- O sırada güneş çıkar gibi oldu. (yaklaşma)
“-dik için” şeklinde neden- sonuç “-mek için” şeklinde amaç – sonuç ilişkisi kurar.
- <LI class=MsoNormal>Yağmur yağdığı için pikniğe gidemedik. (n.s) <LI class=MsoNormal>Hasta olduğum için dersi dinleyemedim. (n.s) <LI class=MsoNormal>Kadın oğlunu görmek için şehre gitti. (a.s)
- İşe girmek için ehliyet almış (a.s)
- <LI class=MsoNormal>Sen benim için dünyanın en güzel kızısın.
- Bu çalışmalar onun için boş bir uğraştı.
*Bu elbise için çok para harcadım.
*Ev için size yüz bin lira veririm
Uğruna, yoluna:
* Vatan için nice şehitler verdik.
* Bu eylemi tüm insanlık için yapıyoruz.
Hakkında:
* Veliler bizim okul için ne söylüyorlar?
* Eleştirmenler, filminiz için olumlu konuşuyor.
Aitlik, özgülük:
- <LI class=MsoNormal>Bu pastayı sizin için ayırdım.
- Bahçeye oğlum için salıncak kurdum.
- O şapka senin için çok büyük.
- <LI class=MsoNormal>Kitabı bir hafta için aldım.
- Birkaç gün için İstanbul’a gideceğim.
Birliktelik, araç ,durum ve sebep ilgisi kurar.
- <LI class=MsoNormal>Köye dolmuşla gidebilirsin. (araç) <LI class=MsoNormal>Uçakla İzmir’e gitmişti (araç) <LI class=MsoNormal>Konsere arkadaşımla gittim. (birliktelik) <LI class=MsoNormal>Çocuk, yolda babasıyla yürüyordu. (birliktelik) <LI class=MsoNormal>Öfkeyle kalkan zararla oturur. (durum ) <LI class=MsoNormal>Gökyüzü, hasretle kucaklasın doğayı. (durum) <LI class=MsoNormal>Sınav heyecanıyla kalemimi unuttum. (sebep)
- Kaza korkusuyla araba kullanamıyor ( sebep)
Benzerlik ve karşılaştırma ilgisi kurar.
- <LI class=MsoNormal>Adana, cennet kadar güzel bir yerdir. (benzerlik) <LI class=MsoNormal>Siirt, bu yaz cehennem kadar sıcaktı. (benzerlik) <LI class=MsoNormal>Bir peri kadar güzel bir kızdı. (benzerlik) <LI class=MsoNormal>Sen de onun kadar çalışsaydın sınavı kazanırdın.(karşılaştırma)
- Babası kadar iyi şarkı söylüyor. (karşılaştırma)
- <LI class=MsoNormal>Bin kadar asker cepheye gidiyordu. (yaklaşık) <LI class=MsoNormal>Pazardan iki kilo kadar pirinç almış. (yaklaşık) <LI class=MsoNormal>Bu ev akşama kadar temizlenecek. (zamanda sınırlama) <LI class=MsoNormal>Cumaya kadar ödevimi bitirmeliyim. (zamanda sınırlama) <LI class=MsoNormal>Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. (zamanda sınırlama)
- Eve kadar yürümem gerekiyor. (mesafe sınırı)
- <LI class=MsoNormal>Yapılacak dünya kadar işim var.
- Avuç içi kadar bir evde yaşıyorlar.
Gibi anlamında kullanılabilir:
- Bu kitabı okuyunca Muğla’yı görmüş kadar oldum.
Yön ve zaman ilgisi kurar. –e karşı biçiminde kullanılırsa edat olur. Yalın halde kullanılırsa ya da bir ek alırsa edat olmaktan çıkar isimleşir.
- <LI class=MsoNormal>Denize karşı bir ev yaptırmış. (yön) <LI class=MsoNormal>Duvara karşı on adım yürü. (yön)
- Sabaha karşı çok şiddetli yağmur yağdı. (zaman)
- <LI class=MsoNormal>Bu sözüne karşı ben ne diyebilirim ki şimdi. (karşılık olarak)
- Resme karşı ilgin ne zaman başladı?( -e yönelik)
- <LI class=MsoNormal>Karşı evin penceresi açık kalmış. (sıfat) <LI class=MsoNormal>Önce karşı sahaya çıktı. (sıfat)
- Karşıya geçmeden önce sağına ve soluna bak.(isim)
Görüş, düşünce, uygun olma anlamları katar:
- <LI class=MsoNormal>Bilim adamlarına göre dünya yok oluyor. (görüş) <LI class=MsoNormal>Anneme göre bu yıl sınavı kesin kazanırmışım. (görüş) <LI class=MsoNormal>Bulunduğun ortama konuşacaksın. ( uygun)
- Zevkime göre bir elbise arıyorum. (uygun)
- <LI class=MsoNormal>Burası eski evimize göre daha büyük.
- Yaşıtlarına göre çok hızlı koşuyorsun.
Koşul ve amaç ilgisi kurar.
- <LI class=MsoNormal>Akşama geri vermek üzere bu kitabı alabilirsin. (koşul)
- Konuşmak üzere kürsüye çıktı. (amaç)
- Hemen eve dönelim, akşam olmak üzere.
- <LI class=MsoNormal>Zil çalmak üzere. ( yaklaşık)
- Her şey planlandığı üzere yapılacak. (şeklinde)
Yön ve zaman ilgisi kurar.
- <LI class=MsoNormal>Eve doğru yürüyorum. (yön)
- Akşama doğru misafir gelecek. (zaman)
- <LI class=MsoNormal>Eğri oturup doğru konuşalım. (zarf) <LI class=MsoNormal>Bu zamanda doğru insanı bulmak zordur. (sıfat)
- Tahtaya bir doğru çizdi. (isim)
Benzetme, sitem ilgisi kurar.
- <LI class=MsoNormal>Gökyüzü sanki yaramaz bir çocuk. (benzetme) <LI class=MsoNormal>Sanki verdiğim her işi yapıyorsun. (sitem)
- Sanki selam verdin de almadık. (sitem)
- <LI class=MsoNormal>İşten sonra bize uğrayacak. <LI class=MsoNormal>Bu işi ancak sen yaparsın. <LI class=MsoNormal>Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek. <LI class=MsoNormal>Sabahtan beri dışarıyı izliyor.
- Bu mutlu olaya sadece yıldızlar şahittir.