maxzey
Üye
- 3 Haz 2017
- 87
- 0
Asıl adı Osman Nuri'dir. Gazi Osman Paşa, 1832 yılında Tokatda doğdu. Babası, istanbul kereste gümrüğünde katip olan Mehmed Efendi, annesi Şakire Hatun'dur. Ailenin tek erkek çocuğu olan Osman, henüz 7-8 yaşlarındayken ailesiyle birlikte İstanbul'a babasının yanına gitti. Önce Beşiktaş Askeri Rüşdiyesine, daha sonra 1844te dayısının ders nazırı bulunduğu askeri idadiye yazıldı. Buradaki 5 yıllık tahsisinin ardından Mekteb-i Harbiyeye girdi ve 1853 yılında mülazım-ı sani rütbesiyle okuldan mezun oldu.
Gazi Osman Paşa, Erkanıharp sınıfına kaydolduysa da Kırım Savaşı'nın çıkması üzerine Rumelideki orduya sevkedildi. Savaşta gösterdiği yararlılık ve kahramanlık dolayısıyla rutbesi 21 Mart 1855 tarihinde mülazım-ı evveliğe (Üsteğmen) yükseltildi.
Kırım Savaşı sona erince İstanbula dönerek erkanıharp sınıfına devam etti. Daha sonra kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. 1859 yılında Osmanlı ülkesinin nüfus sayımı ile kadastro usulünde haritasının çizilmesinin kararlaştırılması üzerine bu hizmete askeri temsilci olarak tayin edildi ve iki yıl bu vazifede kaldı. 1861'de Rumeli Ordusunda görev yaptıktan sonra Suriyede başlayan Yusuf Kerem ayaklanması sebebiyle Cebelilübnana gönderildi.
1866 yılında Giritte baş gösteren Rum isyanı dolayısıyla bölgeye yollandı. Adı geniş ölçüde ilk defa bu hareket sırasında gösterdiği gayret ve fedakarlık sayesinde duyuldu. Özellikle Serdarıekrem Ömer Paşanın takdirini kazandı. Bu dönemde rütbesi miralaylığa (Albay) yükseltildi ve kendisine üçüncü dereceden Mecidiye nişanı verildi.
1868'de gönderildiği Yemendeki başarıları ile Mirliva (Tuğgeneral) rütbesine terfi edildi. Yemen'in havasına alışamayan Osman Paşa hastalandığı için 1871 yılında istanbula döndü. Birkaç aylık hava değişiminden sonra Üçüncü Ordunun redif livalığına tayin edildi. Bir süre ordu merkezi olan Manastırda kaldı.
1873 yılında Yenipazar Tümeni kumandanlığına getirildi ve kendisine feriklik (Tümgeneral) rütbesi verildi. Ardından İstanbul Merkez Kumandanlığına atanan Osman Paşa, görevde kısa bir süre kaldıktan sonra önce Arnavutlukta bulunan İşkodra kumandanlığına, oradan da Bosna kumandanlığına gönderildi.
Bosna Valisi Derviş Paşa ile aralarının açılması üzerine 1875 yılında merkezi Erzurum olan dördüncü Ordu Erkanıharp Başkanlığına tayin edildiyse de Balkanların tam bir kargaşa içinde bulunması nedeniyle aynı yıl Nişe gönderildi. Ardından boşalan Vidin kumandanlığına getirildi.
Sırp Prensi Milanın 2 Temmuz 1876 tarihinde Osmanlı Devletine savaş ilan etmesi sırasında Rus generallerinin kumanda ettiği Sırp ordusunu bozguna uğrattı. Asıl şöhretini burada elde ettiği zaferlerle kazandı. Kendisine ikinci rütbeden Mecidiye nişanı ile 1876 yılında müşirlik (Mareşal) rütbesi verildi.
24 Nisan 1872 tarihinde Ruslar Osmanlı Devletine savaş ilan ettikleri sırada Osman Paşa Vidindeki Garp Ordusu kuvvetleri kumandanlığında bulunuyordu. Kendisine verilen emir üzerine Vidinden 25.000 kişilik kolordusu ile 7 Temmuz 1877 tarihinde Plevneye ulaştı. Osman Paşa hiçbir savunma tesisi bulunmayan Plevneyi çepeçevre kazdırdığı siperler ve toprak tabyalarla kuvvetli bir savunma merkezi haline getirdi. Bu döneme kadar görülmemiş bu savunma düzeni Osman Paşaya askeri tarihte önemli bir yer kazandırdı.
Rusların buraya yönelik olarak 8 Temmuz 1877de Alman asıllı General Schilder kumandasında başlattıkları saldırılara 60 bin kişilik Osmanlı silahlı gücü giderek sayıları 250 bine ulaşan Rus-Rumen silahlı gücüne karşı koydu, I. Plevne Muharebesi olarak tarihe geçen bu kanlı çarpışma,1877-1878 Osmanlı-Rus savaşlarında Rusların Rumeli cephesinde yedikleri ilk darbe oldu.
Takviye alan Rus kuvvetleri Plevne üzerine 18 Temmuz 1877 tarihinde ikinci defa taarruzda bulundular. Fakat 26 saat süren bu savaşta gösterilen direniş ve karşı saldırı sonucu Ruslar bir defa daha bozguna uğradı.
Rumenlerin de savaşa katılmasını sağlayan Ruslar, 7-11 Eylül tarihleri arasında gerçekleşen III. Plevne Muharebesinde de başarı kazanamadı. Bu zafer üzerine Osman Paşaya gazilik unvanı verildi.
Birbiri ardınca başarısızlığa uğrayan Ruslar ise Plevneyi 13 Eylülde kuşatma altına aldılar. Uzun süren bu kuşatma sırasında mühimmat ve yiyecek sıkıntısı çekmeye başlayan kale müdafileri huruç hareketinde (yararak dışarı çıkma) bulunmaya karar verdi. 10 Aralık sabahı 40.000 kişiden oluşan ordusunu iki kısma ayıran Osman Paşa, Vid suyunu geçmeye çalıştığı sırada Rus-Rumen topçularının ateşi sonucu bir şarapnel parçasıyla yaralandı. Erkanıharp zabitlerinin yapılabilecek daha fazla bir şeyin olmadığını belirtmeleri üzerine de teslim olmak zorunda kaldı. Bir süre Bugot, Bükreş, Harkof ve Rusyada esir hayatı yaşadı.
Rus çarı tarafından kendisine kahramanlığını takdir amacıyla çifte kartal nişanı verildi. İstanbula dönüşü için Abdülhamit II, Serasker Müşir Rauf Paşayı yâver-i ekremilik ve fevkalâde büyük elçilik pâyeleriyle Petersburga gönderdi. İçinde Gazi Osman Paşanın da bulunduğu heyetin İstanbula gelişi büyük bir törenle kutlandı.
Gazi Osman Paşa, 14 Mart 1878 tarihinde Hassa Ordusu müşavirliğine getirildi. 5 Kasım 1878'de Mabeyn müşiri oldu ve ölünceye kadar bu görevde kaldı. Hatta ölümünden sonra bile yerine başka bir atama yapılmadı.
1878-1885 yılları arasında seraskerlik (Genelkurmay Başkanı) yaptı. 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı'nda Osmanlı Ordusu kumandanı Edhem Paşa'dan harbe dair kesin bir cevap gelmemesi ve basında Yunan galibiyetinden bahsedilmesi üzerine 23 Nisan 1897 tarihinde başmüfettiş sıfatıyla hareketi yürütmek üzere savaş yerine gönderildi.
Gazi Osman Paşa; yaverlik unvanı, mefharet, birinci rütbeden Mecidi ve imtiyaz nişanlarına ilave olarak papa da dahil kendisini takdir eden yabancı devlet başkanları ile hükümdarlar tarafından birinci rütbeden nişanlarla ödüllendirilmiştir.
Askeri şahsiyetinin yanında saraydaki görevleri sırasında siyasi faaliyetlerde bulundu. İngilizlerin Osmanlı Devleti üzerinde uyguladıkları baskı politikasına karşı İstanbulda bulunan Müslüman unsurlar arasında sağlam bir yer edinerek dini grupların birleşmesini sağladı. Hindistan, Mısır ve Arabistandaki İngiliz karşıtı gruplarla da münasebette bulundu.
Yıldız Sarayında ordunun ıslahını ele alan komisyon çalışmalarına katıldı. Yapılacak ıslahat hareketinin Avrupa tesirinden uzak ve öz değerlere bağlı olması gerektiğini savunarak aksi fikirdeki ıslahat komisyonu kararlarına muhalefet etti. Bu meseleden dolayı kendisiyle Sadrazam Hayreddin Paşa arasındaki siyasi mücadele paşanın 16 Temmuz 1879da görevinden istifa etmesiyle sonuçlandı.
Muhaliflerinin fikir ve eğilimlerine şiddetle karşı çıkması aleyhinde birtakım ithamlara yol açtı. Bu ithamları incelemek üzere padişahın emriyle kurulan komisyon iddiaların asılsız olduğunu ortaya koydu.
Gazi Osman Paşa iyi derecede Arapça, biraz da Farsça ve Fransızca biliyordu. Ferik Neşet Paşanın kız kardeşi Fatma Zâtıgül Hanımla yaptığı evlilikten Nureddin, Kamaleddin, Cemaleddin ve Hüseyin Abdulkadir adlı dört çocuğu olmuştur. Torunları halen İstanbul, Kahire ve Pariste yaşamaktadır. Sultan II. Abdülhamit kendisini çok takdir ettiği için iki kızını Osman Paşanın iki oğluyla evlendirmiştir.
Gazi Osman Paşa, 5 Nisan 1900 tarihinde 68 yaşında vefat etti. Türbesi, kendisini çok seven ve saygı duyan Padişah II. Abdülhamid tarafından yaptırıldı. Cenazesi Fatih Camii avlusuna gömüldü.
Etkileri
Türkiye'de bazı illerde Gazi Osman Paşa anısına inşa edilmiş veya ismi verilmiş yapıtlar bulunmaktadır. Gaziosmanpaşa Üniversitesi ve Gaziosmanpaşa Stadyumu bulunmaktadır. Bunun yanında hatırasını yaşatmak için ismi İstanbul'un Gaziosmanpaşa ilçesine, Tokat'ın Gaziosmanpaşa kasabasına ve futbol takımı Gaziosmanpaşaspor'a, birçok ilde sokak, cadde ile hastane, okul gibi yerlere verilmiştir.
Son düzenleme: