Güle Hasret

3333

Emektar
27 Ara 2005
3,212
45
Little Town.
GÜLE HASRET


Ahir zaman ümmeti olmak, ve O Gül Nebiye hasret kalmak; anlatılamayacak kadar zor ,yazılamayacak kadar derin duygulardır. Bunlar, en güzel o Kutlu Nebiye gönderilen yanık salavatlarla ve ıslak gözlerle anlatılır.
O Gül Nebi öyle sevgi dolu,öyle rakik, öyle vefalı bir dosttu ki,sabah akşam yüzünü görerek selamını alanlar bile özlüyorlar,bir zamanlar görememenin sancısını çekip yataklara düşüyorlardı.
Ashabı kiram için, O Sevgili ile beraber olmak ne denli hoş ve doyumsuz ise, biz O’na hasret ümmeti için de O’nu özlemek ,O’nu hayal etmek o denli zor ve dayanılmaz…
Bizler garip ve mahzun ahir zaman ümmetleri ;şimdi O sevgiliden kalan sakalı şeriflerle, birde bizler için bırakmış olduğu inci hadis-i şerifleriyle yetiniyoruz. Ve haykırıyoruz “
Ey şanlı sevgili,bir sakalı şerifin bile bu kadar güzel, bu kadar mübarekse, ya Sen, ya Sen nasıl güzeldin?
Ey denizler kadar engin vefalı yar;sözlerindeki incelik bile bu kadar hassasken; ya Sen , ya Sen nasıl bir dosttun?
Bir tebessümüne neler vermezdik,bir emrini yerine getirmek için kaç ana babayı, evladı ,yari feda etmezdik.
Alemlerin Rabbi ALLAH(cc)’nin bile “Habibim”diye medh ettiği Sevgiliye sevdalanmak, O’nunla birlikte olmak,O’nu her an yanı başında hissetmek,O’nun yıldızlarıyla aydınlanmak….
Sevgilerin ve muhabbetlerin yapağılaştığı günümüzde gönlümüzü besleyen tek gıda…
Bizler de öyle yapıyoruz şu soğuk kış günlerinde. Ellerimizde kitaplarımız, dillerimizde salavatlarla, gözlerimizi kapatıp Kutlu şehir Medine’ye kanatlanıyoruz. Bizlere her birini yıldızlar olarak tanıttığı ashabıyla olan muhabbetlerine şahit oluyoruz. Bazen, hizmetinde bulunan Enes(ra)oluyoruz. Bazen, namaz için gölünü ferahlatan Bilal (ra)oluyoruz. Bazen de kutlu hanesine varıp Aişe’si, Hatice’si olma cüretinde bulunuyoruz.
Ama hayır!kendimizi nebinin hizmetine adanmış bir köle olarak görüp, Onun daim hadimi olan Enes olmak istiyoruz.
Ya Rab ne büyük saadet! O Nebinin tebessümüne şahit olmak
Ya Rab !ne büyük bahtiyarlık O Habibin rızasını almak.
İstiyoruz ki, bizi de annemiz küçücükken Şanlı Misafire hediye versin.Küçücük ellerimiz ,körpe yüreklerimizle O Sevgilinin yanında olalım. O’nun gül yüzüne bakarak doyalım O’nun doyumsuz nefeslerini dinleyerek büyüyelim. O vefalı dostun abdest suyunu dökelim. Mübarek ellerine havlu sunalım. Önüne yemeklerini getirip, suyu için saatlerce ayakta bekleyelim.Nalinlerini biz tamir edelim. Yattığı yere hırkamızı serip ,ipek tenini koruyalım. Mekkelilere karşı önünde biz set olalım. Ayaklarına batan taşları, ellerimizle öğütelim. O yari ağlatan ,hüzünlendiren her şeyi yok edelim . Bütün geceler uğraşıp, didinip istediği bütün güzellikleri Ona verelim…
Ama bizler Enes(ra)gibi yapmazdık.O’nun gözlerinin içine bakar,O daha emretmeden yerine getirir, özellikle bir iş buyurduğu zaman oyundan, eğlenceden ,arkadaştan yüz çevirir,canımızı feda etmek bahasına o işi yerine getirirdik.
Yemek yemezdik O’nun yanında, ama binlerce kez doyar,su içmeden yaşar ama hiç susuzluk çekmezdik. Çünkü bizim ab-ı hayat kaynağımızın yanı başındaydık. Ne gerek vardı dünyevi gıdalara…
Uyumazdık ,acaba kutlu Sevgilinin bir ricası olurda gecikir miyiz diye. Başucunda ellerimiz divan tutmuş bekler dururduk.
Hatta bazen dizine bile baş koyamazdık, O gül nebiye rahatsızlık verir miyiz düşüncesiyle…Yunus gibi kapısında pas pas olur , ayak tozları olabilmek için uğraşırdık.
Vahy geldiğinde üzerindeki ağır yükü almak için çabalar , O Sevgili ‘yi dinlendirmek için her şeyi seferber ederdik.
Set olurduk savaşlarda ,Obüyük Önderin sağında solunda.O’na değil mızrak sert rüzgarların bile dokunmasına engel olurduk.
Hoşnut olmadığı şeyleri, kimseleri yaklaştırmazdık O’nun yanına. Kötü sözlerden ,fena hallerden her beri tutardık.
Gideceği yere O’ndan önce varır,yerini hazırlar ,havasını güllerle misklendirirdik.
Ağzından çıkan sözleri hemencecik ezberler,günler gecelerce uzak diyarlara ulaştırırdık.
O’nu izleyip yaptıklarını yapma bahasına, gözümüzü bile kıpmadan kopyalardık.
Hele O Mübarek sohbete başladığında başımızda kuş varda kıpırdarsak uçuverecekmiş gibi donar kalırdık. Hayamızdan başımızı kaldırıp o engin gözlerine bile bakamazdık.
İsmimizi mübarek ağızlarından bir kere duyma servetine neler vermezdik…
Mecliste bir işi emredip “kim yapmak ister”diye buyurduğunda her seferinde “biz ya habibALLAH” diye haykırmak isterdik.
Rabbimizin verdiği gücü, kanımızın son noktasına kadar adardık Rasul için.
Sabah akşam ,anam babam,evladım,bu canım Sana fedadır ,eyGönüller Sultanımız diye ağıtlar yakar,inlerdik.
Ya rab!O Sevgili hürmetine,bizi kendine layık kul,O Sultana layık ümmet eyle. Şu verdiğin canımızı O Gül nebinin yolunda şehit olanlardan eyle.(
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.