Halep’te Türk Ordusu’na İhanet

eldrisancalotht

Yeni üye
28 Şub 2023
46
30
Halep’te Türk Ordusu’na İhanet


,

Halep’te Türk Ordusu’na İhanet
Mustafa Kemal Paşa bir müddet doktorların ısrarı üzerine Viyana ve Karlsbad’da tedavi edildikten sonra, 4 Ağustos 1918 tarihinde İstanbul’a döndü. Padişah ölmüş, yerine Vahdettin geçmişti. Mustafa Kemal Paşa seyahatteyken ona yapmış olduğu telkinlerden bir netice çıkacağını umuyordu. Padişah Başkomutanlığı doğrudan doğruya üstüne alabilir, memleketini felaketten kurtarmak çabasında bulunabilirdi. Fakat yeni Padişahtan hiçbir şey beklemek doğru olmadığını anlamakta gecikmedi.
Suriye’de durum kötüydü. Alman generali geri alınmış, fakat yerine yine bir Alman generali getirilmişti. Mustafa Kemal Paşa’yı tekrar Yedinci Ordu Komutanlığına tayin ettiler. İstanbul’dan hiçbir ümidi kalmadığı için, orduya faydalı olabilecek son görevlerini yapmak üzere komutanlığı kabul etti ve Suriye’de Nablus’a gitti.
Cepheyi biraz dolaştıktan sonra gördü ki artık her şey bitmiştir. İngilizler hücuma kalktıkları zaman yapabilecek hiçbir şey kalmamıştır. Kendisi diyor ki:
-“Düşününüz, yüzlerce kilometre uzanan bir cephe üzerinde üç ordu. İsimleri ordu… Zayıf, dağınık bir takım kuvvetler.”
İlk işi elindeki kuvvetleri bir araya toplamak olmalıydı. Karlsbad’da tam tedavi görmediği için de hastaydı. On beş gün yatakta kaldı.
Bir gün kendisine İstanbul’dan gelen raporları okuyorlardı. Bu raporlarda bir İngiliz esirin söyledikleri dikkatini çekti:
-“Bir daha okuyunuz” dedi.
Anladı ki, İngilizler hemen o günler de bütün cephe boyunca hücuma geçeceklerdi.
-“Biraz sonra ordu kurmay heyetini görmek istiyorum” dedi.
Yatağından kalktı, giyindi. İş odasına gelerek bir ordu emri hazırlattı. Bu emirde düşmanın 19 Eylül’de hücuma geçeceğini söyleyerek, ordunun alacağı önlemlerin ne olacağını bildiriyordu. Ordusuna verdiği emri, Ordular Gurubunun başındaki Alman komutanına da yollamıştı. Mustafa Kemal Paşa’nın tahminlerine inanmadı ve güldü.
Ama o, kendi kuvvetlerine emirlerini verdi. 19-20 Eylül gecesi İngilizler top ateşiyle hücuma geçtiler, Yedinci Orduların sağındaki orduyu yardılar ve esir ettiler. Düşman süvarileri, boş kalan cepheden geçerek Gurup Komutanı Alman Mareşalinin karargâhını bastı. Komutan kendini güç kurtarabildi.
Mustafa Kemal Paşa bin güçlük içinde, nehirden geçerek, çöllerden aşarak ordusunu Şam’a kadar getirdi. Hemen sezdi ki şehir, Türkleri arkadan vurmak üzeredir.
Bu sırada ona Şam’daki Yedinci Orduyu başkasına bırakıp, Rayak’taki kuvvetlerin başına geçmesi için emir verdiler. Trenle Rayak’a gitti. Kuvvetler darma dağınıktı. Askerlerini güvendiği subayların idaresinde derledi, toparladı.
Şam’daki komutan, kuvvetleri bırakarak kaçmıştı. Mustafa Kemal Paşa gördü ki orduda emir komuta kalmamıştı. Herkes başının çaresine düşmüştü. Şam ve Rayak’taki kuvvetlerin hepsini kendi idaresine alarak, Halep’e doğru çekip kurtarmaya karar verdi. Kuvvetleri Halep’te topladı. Yüzyıllardan beri Türklerin idaresinde yaşayan Filistin’i, Suriye‘yi ve daha önce de Hicaz’ı kaybetmiştik. Türklüğün Arap dünyasıyla artık alakası kalmamıştı.1
1 ATAY, Falih Rıfkı, Babamız Atatürk, 2. Baskı, Doğan Kardeş Matbaacılık, İstanbul 1966, s. 54-57.
Kaynak: Atatürk’ten Gençliğe Unutulmaz Anılar, Ahmet Gürel, Mayıs 2009
 

Maveraün Nehr

Blue Expert / Head of Malware Team
25 Haz 2021
979
1,880
41.303921, -81.901693
1. Dünya savaşı sırasında yakalanan bir Osmanlı subayı ile Arap isyancılar çölde seyahat etmektedirler. Bu sırada isyancıların lideri ile Osmanlı subayı ile bir diyalog gerçekleşir. Osmanlı subayı boynundaki dürbünü Arapların başlarında bulunan lidere uzatır ve sorar:
-Karşıda görünen nedir?
Arap lideri dürbünü alır uzun uzun bakar ve o esnada Osmanlı subayına cevaben:
-Osmanlı bayrağı...
Esir Osmanlı subayı; "Dikkatli bakın çünkü çok özleyeceksiniz." der.

Bu yüzden Arapları gram sevmem. İsrail hak ettiği topraklardadır.
 
8 Mar 2023
61
8
Halep’te Türk Ordusu’na İhanet


,

Halep’te Türk Ordusu’na İhanet
Mustafa Kemal Paşa bir müddet doktorların ısrarı üzerine Viyana ve Karlsbad’da tedavi edildikten sonra, 4 Ağustos 1918 tarihinde İstanbul’a döndü. Padişah ölmüş, yerine Vahdettin geçmişti. Mustafa Kemal Paşa seyahatteyken ona yapmış olduğu telkinlerden bir netice çıkacağını umuyordu. Padişah Başkomutanlığı doğrudan doğruya üstüne alabilir, memleketini felaketten kurtarmak çabasında bulunabilirdi. Fakat yeni Padişahtan hiçbir şey beklemek doğru olmadığını anlamakta gecikmedi.
Suriye’de durum kötüydü. Alman generali geri alınmış, fakat yerine yine bir Alman generali getirilmişti. Mustafa Kemal Paşa’yı tekrar Yedinci Ordu Komutanlığına tayin ettiler. İstanbul’dan hiçbir ümidi kalmadığı için, orduya faydalı olabilecek son görevlerini yapmak üzere komutanlığı kabul etti ve Suriye’de Nablus’a gitti.
Cepheyi biraz dolaştıktan sonra gördü ki artık her şey bitmiştir. İngilizler hücuma kalktıkları zaman yapabilecek hiçbir şey kalmamıştır. Kendisi diyor ki:
-“Düşününüz, yüzlerce kilometre uzanan bir cephe üzerinde üç ordu. İsimleri ordu… Zayıf, dağınık bir takım kuvvetler.”
İlk işi elindeki kuvvetleri bir araya toplamak olmalıydı. Karlsbad’da tam tedavi görmediği için de hastaydı. On beş gün yatakta kaldı.
Bir gün kendisine İstanbul’dan gelen raporları okuyorlardı. Bu raporlarda bir İngiliz esirin söyledikleri dikkatini çekti:
-“Bir daha okuyunuz” dedi.
Anladı ki, İngilizler hemen o günler de bütün cephe boyunca hücuma geçeceklerdi.
-“Biraz sonra ordu kurmay heyetini görmek istiyorum” dedi.
Yatağından kalktı, giyindi. İş odasına gelerek bir ordu emri hazırlattı. Bu emirde düşmanın 19 Eylül’de hücuma geçeceğini söyleyerek, ordunun alacağı önlemlerin ne olacağını bildiriyordu. Ordusuna verdiği emri, Ordular Gurubunun başındaki Alman komutanına da yollamıştı. Mustafa Kemal Paşa’nın tahminlerine inanmadı ve güldü.
Ama o, kendi kuvvetlerine emirlerini verdi. 19-20 Eylül gecesi İngilizler top ateşiyle hücuma geçtiler, Yedinci Orduların sağındaki orduyu yardılar ve esir ettiler. Düşman süvarileri, boş kalan cepheden geçerek Gurup Komutanı Alman Mareşalinin karargâhını bastı. Komutan kendini güç kurtarabildi.
Mustafa Kemal Paşa bin güçlük içinde, nehirden geçerek, çöllerden aşarak ordusunu Şam’a kadar getirdi. Hemen sezdi ki şehir, Türkleri arkadan vurmak üzeredir.
Bu sırada ona Şam’daki Yedinci Orduyu başkasına bırakıp, Rayak’taki kuvvetlerin başına geçmesi için emir verdiler. Trenle Rayak’a gitti. Kuvvetler darma dağınıktı. Askerlerini güvendiği subayların idaresinde derledi, toparladı.
Şam’daki komutan, kuvvetleri bırakarak kaçmıştı. Mustafa Kemal Paşa gördü ki orduda emir komuta kalmamıştı. Herkes başının çaresine düşmüştü. Şam ve Rayak’taki kuvvetlerin hepsini kendi idaresine alarak, Halep’e doğru çekip kurtarmaya karar verdi. Kuvvetleri Halep’te topladı. Yüzyıllardan beri Türklerin idaresinde yaşayan Filistin’i, Suriye‘yi ve daha önce de Hicaz’ı kaybetmiştik. Türklüğün Arap dünyasıyla artık alakası kalmamıştı.1
1 ATAY, Falih Rıfkı, Babamız Atatürk, 2. Baskı, Doğan Kardeş Matbaacılık, İstanbul 1966, s. 54-57.
Kaynak: Atatürk’ten Gençliğe Unutulmaz Anılar, Ahmet Gürel, Mayıs 2009
Domuzdan post araptan dost olmaz.
 

Liprow

Katılımcı Üye
15 Şub 2021
415
529

Arapların bir çoğu bilim kafalı bir toplumu, Din karşıtlığı bazında değerlendiriyor. Bunu anlamak zor değil. Ülkemize giren suriyelilerin tavır, davranış ve ahlak değerlerini kendi toplumumuz bazında tartarak anlaya biliriz. Ne yazık ki tam da ne yüzden ülkemizde olduklarını çoğu insan bilmiyor. Tek bilinen şey "SAVAŞ" fakat bu savaşın ortaya çıkış biçimini de bilmek lazım. Savaşın Şii ve Sunni ayrımı yüzünden çıktığı ne kadar çok lanse edilirse edilsin şöyle bir gerçek var.
Mevcut bir iktidara Demokrasi namlusu yerine Silahlarının namlusunu gösteren bir grubun, kaybedeceklerini anladıklarında ilk işleri kaçmak olmuştur.
Bu bizde dahil bir çok insana "vicdan" gibi Dini yoruma açık bir kavramı ipotek etmeleri ile birlikte yanlış anlamamıza sebebiyet verdi.
Elbette şuan ki Esad İktidarı Masum değildir. Çünkü TÜRK Kanı dökmüştür. Bedeli er yada geç ödenir.
Fakat ülkemize giren suriye kökenli kişinlerin hepsini "masum" kavramıyla değerlendiremeyiz.
Çünkü değiller.
Bunu aklı başında her insan anlayabilir.
Ülkemizde ki arapların doğum oranlarına göz atarsanız, ileride daha büyük bir sıkıntı çekeceğimiz aşikar.
Neslimi araplarla beraber okutmak İstemiyorum ve istememelisiniz.
 

MuhammedTr768

Kıdemli Üye
7 Kas 2021
2,933
1,815
31
MyKrallife
1. Dünya savaşı sırasında yakalanan bir Osmanlı subayı ile Arap isyancılar çölde seyahat etmektedirler. Bu sırada isyancıların lideri ile Osmanlı subayı ile bir diyalog gerçekleşir. Osmanlı subayı boynundaki dürbünü Arapların başlarında bulunan lidere uzatır ve sorar:
-Karşıda görünen nedir?
Arap lideri dürbünü alır uzun uzun bakar ve o esnada Osmanlı subayına cevaben:
-Osmanlı bayrağı...
Esir Osmanlı subayı; "Dikkatli bakın çünkü çok özleyeceksiniz." der.

Bu yüzden Arapları gram sevmem. İsrail hak ettiği topraklardadır.
Arap düşmanlığından dolayı İsrail'i sevmek saçma geliyor. Bu aynı amerikadan nefret etmekten dolayı çini sevmek kadar saçma. O kadar vahşiliğe imza atmış devleti sırf başka bir ırkı sevmediğinden dolayı sevmek saçma bir şey bence.
 

MGALIDER™

Katılımcı Üye
21 Eyl 2021
763
319
23
1. Dünya savaşı sırasında yakalanan bir Osmanlı subayı ile Arap isyancılar çölde seyahat etmektedirler. Bu sırada isyancıların lideri ile Osmanlı subayı ile bir diyalog gerçekleşir. Osmanlı subayı boynundaki dürbünü Arapların başlarında bulunan lidere uzatır ve sorar:
-Karşıda görünen nedir?
Arap lideri dürbünü alır uzun uzun bakar ve o esnada Osmanlı subayına cevaben:
-Osmanlı bayrağı...
Esir Osmanlı subayı; "Dikkatli bakın çünkü çok özleyeceksiniz." der.

Bu yüzden Arapları gram sevmem. İsrail hak ettiği topraklardadır.
Siyaset şahsi fikirler üzerine kurulsaydı şuanda bu topraklarda bile yaşamıyor olurduk. İsrailin toprağı bile yok, onlar o topraklardan da sürülecek.
Arap ile islam düşmanlığını birleştirmek ayrı bir konu.
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.