1-Göklerde ve yerde ne var ise Allah için tesbih etmektedir. Ve O, güçlüdür, hikmet sahibidir.
Bu mübarek âyetler, bütün kâinatın Cenab-ı Hakk'ı takdîs ve yüceltmede bulunduğunu bildiriyor. Bütün göklere ve yerlere sahip olan O Yüce Yaratıcının bir kısım mukaddes vasıflarını beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: (Göklerde ve yerde ne var ise) Bütün bunlarda bulunan mahlûkat, melekler, insanlar, cinler ve diğerleri (Allah için tesbîh etmektedir.) yâni: Sözle ve lisan-ı hâl ile O Yüce Yaratıcıyı takdîs ve yüceltmeye devam eder bulunmaktadır. Çünki bütün bunların varlığı, bir Ezelî Yaratıcı'nın, bir hikmet sahibi sanatkârın varlığına delâlet ve şahadet edip durmaktadır. (Ve O) Ezeli Yaratıcı (azizdir.) herşeye kaadirdir, galiptir. O'na karşı hiçbir şey muhalefette bulunamaz. Ve o (hakîmdir.) her yarattığı, her emr ve nehyi birer hikmet ve fayda gereğidir.
Bilinmemesi muhtemel kelimeler
Takdis: Büyük hürmet göstermek, mukaddes bilmek. Allahın her hususta noksansız olduğunu söylemek.
2-Göklerin ve yerin mülkü O'nun içindir. Diriltir ve öldürür ve O, her şey tamamen üzerine kaadirdir.
(Göklerin ve yerin mülkü onun içindir) Bütün bu kâinata sahip, onlarda hakîm olan o Yüce Yaratıcıdır. Hepsi de tamamen onun tasarrufları altında bulunmaktadır. O, dilediğini (diriltir) onda hayat sıfatını vücuda getirir (ve) dilediğini de (öldürür) belirlenmiş eceli sona erince onu hayattan mahrum bırakır (ve O) Yüce Yaratıcı (her) mümkün (şey üzere tamamen kaadirdir.) öyle dilediğini diriltmeğe ve öldürmeğe de fazlasıyla kaadirdir. Mülkünde dilediği gibi tasarrufta bulunur, ona kimse mani olamaz.
Bilinmemesi muhtemel kelimeler
Kadir/kaadir olmak: güç yetirebilirlik. Örnek: herşeye kadir olmak= herşeye gücü yetmek.
3-O, evveldir ve âhırdır ve zahirdir ve bâtınıdır ve O, her şeyi bilendir.
(O) Kudret sahibi Yaratıcı (evveldir) onun varlığı ezelîdir, her şeyden öncedir, hepsini de yoktan var eden O'dur. (ve) O Ezeli Yaratıcı (âhirdir) her şeyden sonra da sonsuz olarak kalıcıdır, yok olmaktan uzaktır, (ve) O yüce Mabut (zahirdir) her şeyin üstündedir, onun varlığına bütün mahlûkatı açıkça delâlet etmektedir (ve) o âlemlerin Rabbi (batındır) her şevin aslını hakkıyle bilendir, mahlûkatının akılları, hassaları ise onun ilâhî zatını tamamen olduğu gibi görüp, bilip keyfiyetini tâyin edemez, (ve O) Kâinatın Yaratıcısı (her şeyi bilendir) her şeyi tamamen bilir, ona karşı hiçbir şey gizli kalamaz, açık ve gizli olan her şevi görür, bilir. Buna inanmışızdır.
Bilinmemesi muhtemel kelimeler
Ezelî: herşeyden önce var olan, varlığının başı olmayan
Mabud: ibadet edilen (Allah)
Ayette zikredilen "evvel, âhir, zahir, bâtın" isimleri Hz. Peygamber (asv)'in, Allah'ın doksan dokuz isminin sayıldığı "esmâ-i hüsnâ" ile ilgili hadisin yanı sıra, onun şu şekilde başlayan bir münâcâtında da yer alır:
Müslim' Alıntı:"Allahım! Sen evvelsin, senden önce olan yoktur; sen âhirsin, senden sonra da hiçbir şey yoktur. Sen zahirsin, senden daha açık ve üstün olan yoktur; sen bâtınsın, senden daha gizli ve senden öte hiçbir şey yoktur..." (Müslim, Zikr 61; Tirmizî, Da'avât 19)
Bu isimlerin anlamları kısaca şöyledir:
a) Evvel: Allah Teâlâ kadîmdir, ezelîdir; varlığının başlangıcı yoktur; O, her şeyin başlangıcı ve başlatıcısıdır.
b) Âhir: Allah Teâlâ bakîdir, ebedîdir, varlığının sonu yoktur; her şey sonludur ve sonunda O'na ulaşmak üzere vardır.
c) Zahir: Allah Teâlâ'nın varlığı ve varlığının kanıtları, kudretinin eserleri açıktır. O açıkta olanları bilir; üstündür, yücedir, hikmet sahibidir.
d) Bâtın: O'nun zâtının mahiyeti gizlidir, yaratılmışlarca bilinemez; gözler O'nu göremez, akıllar O'nu idrak edemez, muhayyileler O'nu kuşatamaz. O ise bütün gizlilikleri bilir, her şeye nüfuz eder. (bk. DİA, Evvel, Âhir, Zahir, Bâtın maddeleri)
Bu Âyeti "O Evvel'dir, Âhir'dir, Zâhir'dir, Bâtın'dır" veya "O Evvel, Âhir, Zâhir ve Bâtın'dır" şeklinde de çevirmek mümkündür. (Kuran Yolu, Heyet, ilgili ayetin tefsiri)
Son düzenleme: