Hospitalier Şövalyeleri (St. Jean Şövalyeleri, Rodos Şövalyeleri)
Hospitalier (Hastane) Şövalyeleri veya St. Jean Şövalyeleri olarak bilinen bu tarikat, 11. yüzyılda kurulmuş şövalye birliğidir. Sonradan ismi üs olarak seçtikleri Rodos Adası nedeniyle Rodos Şövalyeleri olarak değiştirilmiştir.
Önceleri bir hayır kuruluşu olarak bilinen bu oluşum, İtalyan tacirler tarafından Müslümanlardan alınan özel izinle Kudüste şehre gelecek yoksul ve hasta hacı adaylarına yardım etmek için kurulmuştur. Katolik Kilisesine bağlı olan bu yardım kuruluşu, günümüze kadar süregelmiş, tarihin bazı dönemlerinde bağımsız bir devlet olarak güçlü bir ordu ve donanmaya sahip olmuştur. Merkezi İtalyanın Roma kentinde bulunan tarikat (Malta Tarikatı) Avrupa, İslam ve Osmanlı tarihinde büyük izler bırakmıştır. Zaman geçtikçe güçlenen tarikat, 1309da Rodos Adasını ele geçirmiş ve güçlü bir donanma kurmuşlardır.
Sayıları 2000lerle belirtilen bu şövalyeler, yerel veya merkezi yönetimden ayrı olarak hareket etmiş; kendilerini sadece Papaya karşı sorumlu hissetmişlerdir. Zırhlarının üzerinde giydikleri uzun mantoların üzerindeki beyaz haç ile tanınan bu şövalyeler, Haçlı Ordusunun süvari birliği olarak en çetin çatışmalarda düşman ile savaşmışlardır. Önceleri Hacıyolu olarak adlandırılan Kudüs yolunu korumalarına rağmen zamanla Haçlı ruhuna katılmış, daha sonraları ise Müslümanların Endülüsten çıkarılmaları sürecinde ve Haçlıların denizdeki harekatlarında görev almışlardır. Şövalye tarikatının başlangıcı kesin olarak saptanamamaktadır.
Hospitalier Şövalyelerinin Kuruluşu
İlk Hıristiyanlar kutsal saydıkları Kudüsü ziyaret etmek istediklerinde zorluklarla karşılaşıyorlardı. Uzun yolculuklar, hastalıklar ve yollardaki çeteler ile birlikte bu hac yolu çok zordu. M.S 600lerde Papa, Büyük Gregori Abbot Probusa fakir ve yardıma muhtaç hacılar için Kudüste bir düşkünler evi açması için yetki verdi. M.S 800lerde Bin Bir Gece Masallarının ünlü kişisi Harun Reşid, İmparator Şarlmanın isteği üzerine düşkünler evininin daha büyük bir yapı olarak inşasına ve yanına da kütüphane eklenmesine izin verdi. Bu hoşgörülü anlayış İslam ve Hıristiyan kültürlerini birbirine yaklaştırmış; fakat bu huzur ortamı 200 yıl kadar sonra, Halife El-Hakim zamanında son bulmuştur. Düşkünler evi ve bitişiğindeki kütüphane ortadan kaldırılmış fakat yine de iki kültür arasındaki ticaret devam etmiştir.
El Hakimin ölümünden sonra İtalya kıyılarında küçük bir devlet olan Amalfili tüccarlar, Şarlmanın yardımıyla kurdukları düşkünler evinin toprağını satın alarak burayı bir hastaneye çevirmişlerdir. Hospitalier Şövalyelerinin sembolü olan Beyaz Haç işareti (Malta Haçı) kurulan bu hastanenin duvarına asılmıştır. Malta Haçı olarak da bilinen bu sembol, aynı zamanda Amalfili Cumhuriyetinin resmi bayrağı ve Amalfili tüccarların gemilerinin de kullandıkları bir semboldü. Avrupalı Hıristiyanların 1. Haçlı Seferini başlattıktan sonra 1099 yılında Kudüsü ele geçirmeleriyle birlikte, kuşatma sırasında bu hastane birçok şövalyeye yardım etmiş ve hastanede tedavi olan şövalyelerin bir kısmı hastaneye yüklü bağışlarda bulunurken bir kısmı da hastanede kalarak bu kutsal mekana hizmet etmeyi seçmişlerdir. Hastanenin kurucusu sayılan kutsanmış Gerard, Benedektin tarikatını bırakarak Saint Jean Aziz Yahya Düşkünler Evi Keşişleri adıyla yeni bir tarikat kurmuş ve kurulan bu yeni tarikat II. Pascalis tarafından onaylanmış ayrıca bünyesine bir askeri hizmet bölümü de eklenmiştir. 1099 yılında haçlıların Kudüsü ele geçirmesiyle birlikte, bu hastane daha da güçlenmiş ve İtalyanların Filistin yolu üzerinde birçok han kurulmuştur. Gerek şövalyelerin maddi ve gerekse askeri yardımlarıyla Hospitalier Şövalyeleri dönemin en etkili kurumlarından biri haline gelmiştir. Hospitalier Şövalyeleri olarak bilinen bu hastanede, Hıristiyan kutsal mekanlarını ziyarete gelen hacılara büyük yardım ve konukseverlik gösterileceği biliniyordu. Esasen şövalye olarak anılan tarikat, amaç olarak iyileştirme ve yardım amacıyla kurulmuştur. Fark ettiğiniz gibi kullanılan isimler Hospitalier=Hospita= Hastane olarak dikkat çekmektedir.
1187 yılında Selahaddin Eyyubi tarafından Kudüsün geri alınmasından sonra şövalyeler Kudüsü terk etmek zorunda kaldılar. Tarikat üyeleri bu olay üzerine Akkaya yerleştiler. Akkaya yerleşen tarikat üyeleri daha sonra 1291 de Acrenin (Akka) düşüşüyle birlikte hem hac yolu üzerindeki hacıları tedavi etmek hem de onlara yardım etmek için Filistine yakın olan Kıbrısa yerleştiler. Ardından 1308 yılında Menteşeoğullarının elinde bulunan Rodosu ele geçiren şövalyeler burayı tarikatın merkezi yaptılar. Mayıs 1312 tarihinde Papa V. Clementin Tapınak Şövalyelerinin kapatıldığını ve mallarının Hospitalier Şövalyelerine devredildiğini açıklamasıyla birlikte tarikat daha da güçlendi. Günümüzde de halen hazırda çalışmalarına devam eden Tapınak Şövalyeleri gizemli olarak bilinen, rivayete göre Hz. Musanın Kızıldenizi geçtiğinde yanında taşıdığı Davutun sandığını aramaktadırlar.
Donanma olarak güçlenen ve Akdenizdeki Türk ticaret gemilerine ve Osmanlı donanmasına zarar veren Rodos Şövalyeleri, Osmanlı için Kanuni Sultan Sülaymanın tabiriyle devletin göğsünde bir hançerdi. Rodosun daha önce kuşatılması düşünülmüştü fakat Yavuz Sultan Selimin ölümünden sonra bu görev yerine geçen oğlu Kanuni Sultan Süleymana nasip oldu. Rodos Adası, 1522de altı aylık kuşatmadan sonra Osmanlı Devleti tarafından ele geçirildi ve şövalyeler adadan kovuldular. 1 Ocak 1523de adayı terk eden şövalyeler, Akdenizde başıboş dolaşmaya başladılar. Başıboş gezen şövalyelere Avusturya, İspanya ve Sicilyayı yöneten İmparator V. Charles 1530 yılında Akdenizin ortasındaki Malta adasını verdi. Türkler 1565 yılında bu sefer Maltaya hücum ettiler; fakat bu sefer başarılı olamadılar. 1798de Napolyon Bonapart adayı ele geçirdi ve tarikatın merkezi 1834 yılında Romaya taşındı.
Günümüzde Hospitalier Şövalyeleri
Tarikatın tarihi sürecine kısaca göz atıldığında önceleri yardım amacıyla kurulan tarikat, zamanla donanmasının güçlenerek bir askeri birlik haline gelmesine rağmen zamanla yenilgiler ve kuşatmalarla yardımcı bir tarikat görevini yeniden üstlenmişlerdir. Günümüzde kendilerine ait bir toprakları olmamasına rağmen bir yardım kuruluşu olarak bilinen tarikat, Birleşmiş Milletlere gözlemci olarak katılan bu yardımcı kuruluş aralarında Türkiye hariç 96 ülkenin bulunduğu bir diplomatik ilişkiler ağının da muhatabıdır. Toprakları olmamasına ve bir yardım kuruluşu niteliğine sahip olmasına rağmen tarikat, Katolik olması nedeniyle birçok ülkeyle diplomatik çerçevede önemli bir statüye sahiptir.
Hospitalier (Hastane) Şövalyeleri veya St. Jean Şövalyeleri olarak bilinen bu tarikat, 11. yüzyılda kurulmuş şövalye birliğidir. Sonradan ismi üs olarak seçtikleri Rodos Adası nedeniyle Rodos Şövalyeleri olarak değiştirilmiştir.
Önceleri bir hayır kuruluşu olarak bilinen bu oluşum, İtalyan tacirler tarafından Müslümanlardan alınan özel izinle Kudüste şehre gelecek yoksul ve hasta hacı adaylarına yardım etmek için kurulmuştur. Katolik Kilisesine bağlı olan bu yardım kuruluşu, günümüze kadar süregelmiş, tarihin bazı dönemlerinde bağımsız bir devlet olarak güçlü bir ordu ve donanmaya sahip olmuştur. Merkezi İtalyanın Roma kentinde bulunan tarikat (Malta Tarikatı) Avrupa, İslam ve Osmanlı tarihinde büyük izler bırakmıştır. Zaman geçtikçe güçlenen tarikat, 1309da Rodos Adasını ele geçirmiş ve güçlü bir donanma kurmuşlardır.
Sayıları 2000lerle belirtilen bu şövalyeler, yerel veya merkezi yönetimden ayrı olarak hareket etmiş; kendilerini sadece Papaya karşı sorumlu hissetmişlerdir. Zırhlarının üzerinde giydikleri uzun mantoların üzerindeki beyaz haç ile tanınan bu şövalyeler, Haçlı Ordusunun süvari birliği olarak en çetin çatışmalarda düşman ile savaşmışlardır. Önceleri Hacıyolu olarak adlandırılan Kudüs yolunu korumalarına rağmen zamanla Haçlı ruhuna katılmış, daha sonraları ise Müslümanların Endülüsten çıkarılmaları sürecinde ve Haçlıların denizdeki harekatlarında görev almışlardır. Şövalye tarikatının başlangıcı kesin olarak saptanamamaktadır.
Hospitalier Şövalyelerinin Kuruluşu
İlk Hıristiyanlar kutsal saydıkları Kudüsü ziyaret etmek istediklerinde zorluklarla karşılaşıyorlardı. Uzun yolculuklar, hastalıklar ve yollardaki çeteler ile birlikte bu hac yolu çok zordu. M.S 600lerde Papa, Büyük Gregori Abbot Probusa fakir ve yardıma muhtaç hacılar için Kudüste bir düşkünler evi açması için yetki verdi. M.S 800lerde Bin Bir Gece Masallarının ünlü kişisi Harun Reşid, İmparator Şarlmanın isteği üzerine düşkünler evininin daha büyük bir yapı olarak inşasına ve yanına da kütüphane eklenmesine izin verdi. Bu hoşgörülü anlayış İslam ve Hıristiyan kültürlerini birbirine yaklaştırmış; fakat bu huzur ortamı 200 yıl kadar sonra, Halife El-Hakim zamanında son bulmuştur. Düşkünler evi ve bitişiğindeki kütüphane ortadan kaldırılmış fakat yine de iki kültür arasındaki ticaret devam etmiştir.
El Hakimin ölümünden sonra İtalya kıyılarında küçük bir devlet olan Amalfili tüccarlar, Şarlmanın yardımıyla kurdukları düşkünler evinin toprağını satın alarak burayı bir hastaneye çevirmişlerdir. Hospitalier Şövalyelerinin sembolü olan Beyaz Haç işareti (Malta Haçı) kurulan bu hastanenin duvarına asılmıştır. Malta Haçı olarak da bilinen bu sembol, aynı zamanda Amalfili Cumhuriyetinin resmi bayrağı ve Amalfili tüccarların gemilerinin de kullandıkları bir semboldü. Avrupalı Hıristiyanların 1. Haçlı Seferini başlattıktan sonra 1099 yılında Kudüsü ele geçirmeleriyle birlikte, kuşatma sırasında bu hastane birçok şövalyeye yardım etmiş ve hastanede tedavi olan şövalyelerin bir kısmı hastaneye yüklü bağışlarda bulunurken bir kısmı da hastanede kalarak bu kutsal mekana hizmet etmeyi seçmişlerdir. Hastanenin kurucusu sayılan kutsanmış Gerard, Benedektin tarikatını bırakarak Saint Jean Aziz Yahya Düşkünler Evi Keşişleri adıyla yeni bir tarikat kurmuş ve kurulan bu yeni tarikat II. Pascalis tarafından onaylanmış ayrıca bünyesine bir askeri hizmet bölümü de eklenmiştir. 1099 yılında haçlıların Kudüsü ele geçirmesiyle birlikte, bu hastane daha da güçlenmiş ve İtalyanların Filistin yolu üzerinde birçok han kurulmuştur. Gerek şövalyelerin maddi ve gerekse askeri yardımlarıyla Hospitalier Şövalyeleri dönemin en etkili kurumlarından biri haline gelmiştir. Hospitalier Şövalyeleri olarak bilinen bu hastanede, Hıristiyan kutsal mekanlarını ziyarete gelen hacılara büyük yardım ve konukseverlik gösterileceği biliniyordu. Esasen şövalye olarak anılan tarikat, amaç olarak iyileştirme ve yardım amacıyla kurulmuştur. Fark ettiğiniz gibi kullanılan isimler Hospitalier=Hospita= Hastane olarak dikkat çekmektedir.
1187 yılında Selahaddin Eyyubi tarafından Kudüsün geri alınmasından sonra şövalyeler Kudüsü terk etmek zorunda kaldılar. Tarikat üyeleri bu olay üzerine Akkaya yerleştiler. Akkaya yerleşen tarikat üyeleri daha sonra 1291 de Acrenin (Akka) düşüşüyle birlikte hem hac yolu üzerindeki hacıları tedavi etmek hem de onlara yardım etmek için Filistine yakın olan Kıbrısa yerleştiler. Ardından 1308 yılında Menteşeoğullarının elinde bulunan Rodosu ele geçiren şövalyeler burayı tarikatın merkezi yaptılar. Mayıs 1312 tarihinde Papa V. Clementin Tapınak Şövalyelerinin kapatıldığını ve mallarının Hospitalier Şövalyelerine devredildiğini açıklamasıyla birlikte tarikat daha da güçlendi. Günümüzde de halen hazırda çalışmalarına devam eden Tapınak Şövalyeleri gizemli olarak bilinen, rivayete göre Hz. Musanın Kızıldenizi geçtiğinde yanında taşıdığı Davutun sandığını aramaktadırlar.
Donanma olarak güçlenen ve Akdenizdeki Türk ticaret gemilerine ve Osmanlı donanmasına zarar veren Rodos Şövalyeleri, Osmanlı için Kanuni Sultan Sülaymanın tabiriyle devletin göğsünde bir hançerdi. Rodosun daha önce kuşatılması düşünülmüştü fakat Yavuz Sultan Selimin ölümünden sonra bu görev yerine geçen oğlu Kanuni Sultan Süleymana nasip oldu. Rodos Adası, 1522de altı aylık kuşatmadan sonra Osmanlı Devleti tarafından ele geçirildi ve şövalyeler adadan kovuldular. 1 Ocak 1523de adayı terk eden şövalyeler, Akdenizde başıboş dolaşmaya başladılar. Başıboş gezen şövalyelere Avusturya, İspanya ve Sicilyayı yöneten İmparator V. Charles 1530 yılında Akdenizin ortasındaki Malta adasını verdi. Türkler 1565 yılında bu sefer Maltaya hücum ettiler; fakat bu sefer başarılı olamadılar. 1798de Napolyon Bonapart adayı ele geçirdi ve tarikatın merkezi 1834 yılında Romaya taşındı.
Günümüzde Hospitalier Şövalyeleri
Tarikatın tarihi sürecine kısaca göz atıldığında önceleri yardım amacıyla kurulan tarikat, zamanla donanmasının güçlenerek bir askeri birlik haline gelmesine rağmen zamanla yenilgiler ve kuşatmalarla yardımcı bir tarikat görevini yeniden üstlenmişlerdir. Günümüzde kendilerine ait bir toprakları olmamasına rağmen bir yardım kuruluşu olarak bilinen tarikat, Birleşmiş Milletlere gözlemci olarak katılan bu yardımcı kuruluş aralarında Türkiye hariç 96 ülkenin bulunduğu bir diplomatik ilişkiler ağının da muhatabıdır. Toprakları olmamasına ve bir yardım kuruluşu niteliğine sahip olmasına rağmen tarikat, Katolik olması nedeniyle birçok ülkeyle diplomatik çerçevede önemli bir statüye sahiptir.