İstanbul'dan Anadoluya Yapılan Silah Sevkiyatı

C0M!S3R-eX

Uzman üye
14 Kas 2006
1,174
27
MİLLÎ MÜCADELE'DE İSTANBUL'DAN ANADOLU'YA YAPILAN SİLÂH
SEVKIYATI


Türkler lehine tek bir hükmü bile bulunmayan Mondros Mütârekesi'nin, sadece yedinci ve yirmi dördüncü maddelerinin ortaya koyduğu olumsuz durum, bunun bir ateşkesten çok, bir devleti yıkmak, bir milleti yok ölmek an lamına geldiğinin açık ifadesi idi. Çünkü İtilaf Devletleri yedinci maddeye dayanarak, memleketin herhangi bir yerini kendi güvenliklerini tehdit ede çek durum olduğugerekçesiyle işgal hakkını elde etmişler, Yirmi dördüncü madde ile de, Doğu Anadolu'da bir Ermeni Devleti kurulması için zemin ha zırlamışlardır.

Ayrıca Yunanlılar'ı Anadolu'yu işgale teşvik etmişlerdir. Bu bakımdan Osmanlı Devleti, Mondros'ta, şartları daha önceden tespit edilmiş bir mütareke ile karşı karşıya kalmış ve hatta imzalamaya mecbur bırakılmıştır. Büyük devletler, mütareke şartlarını istedikleri şekilde yönlendirdikleri gibi, verdikleri sözü de tutmamışlardır. 1917'de Rusya'da meydana gelen Bolşevik ihtilali, galiplerden birini safdışı bırakmış olarak, Boğazlar ve İstanbul'un statüsü hususunda yeni boyutlar kazandırmıştır. Buna ilaveten İngiltere'nin izlemiş olduğu siyaset Fransız ve İtalyanları rahatsız etmiş, hatta kızdırmıştır.




Mondros Mütarekesi'ni imzalamak zorunda bırakılan Osmanlı Hükümeti' nin başı olan sadrâzam Ahmet İzzet Paşa ise, memleketin içinde bulunduğu bu zor şartlar altında bir şeyler yapabilmek için çırpınmaktaydı. Hemen birçoğu talebeleri olan memleketin güzide evlatlarını ülkenin kilit noktalarına yerleştirebilmek için yoğun çaba sarf ediyordu. Nitekim Adana'da bulunan Mustafa Kemal Paşa'yı Harbiye Nezareti emrine almış, Yusuf İzzet Paşa'yı karargâhı Bandırma'da bulunan 14. kolordu kumandanlığına, Cevad (Çobanlı) Paşa'yı Erkân-ı Harbiye-i umûmiye Riyasetine , 3. kolordu kumandanı miralay İsmet Bey'i Harbiye Nezareti müsteşarlığına tâyin etmiştir . 31 Ekim 1918'de de Birinci Kafkas kolordusunu lâğvederek, Kâzım Karabekir Paşa'yı Harbiye Nezareti emrine almıştır . Ancak, Karabekir Paşa İstanbul'a geldiği sırada Ahmet İzzet Paşa Hükümeti istifa etmiş tir. Bilindiği üzere bütün bu kumandanlar Millî Mücadele'de unutulmaz hizmetler vermişlerdir.

Mondros Mütarekesi ile ordunun elindeki silahların azaltılması söz konu su olduğu için, İtilaf Devletleri Osmanlı Hükümeti'ne baskı yapmaya başlamışlardı. Zamanın Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye Reisi Fevzi (Çakmak) Paşa, General Milne'e 27 Ocak 1919'da gönderdiği bir tahriratta, Türk ordusunun elinde kalmasını teklif ettiği silahların 40801 piyade tüfeği, 756 makineli tüfek, 632 top olarak tespit edilmesini istemişti. Uzun müzakerelerden sonra 29 Mayıs 1919'da tüfek sayısı her ne kadar 50878 olarak tespit edilmişse de, makineli tüfek sayısı 240'a, top sayısı da 256'ya indirilmiştir. Bunun dışında kalan silahların İtilaf Devletleri'ne teslimi istenmiş ve öyle de yapılmıştır . Böylece Millî Mücadeleye girişte, Türk ordusunun savaş güç ve yeteneğinin ne ölçülerde düşürüldüğü hususunda genel bir kanaate varabilmek için, Mart 1919 sonuna değin İtilaf kuvvetlerine teslim edilmiş bulunan silah ve cephanenin dökümüne bir göz atmak gerekir :

Teslim edilen top sayısı 533, sürgü kolları dahil teslim edilen tüfek sayı sı 186000, piyade cephanesi 23027713 adet. Elde kalan top sayısı 945, tüfek sayısı 324476, makineli tüfek 987, piyade cephanesi 165927 sandık . Türk ordusuna bırakılan silah ve cephanenin çok büyük bir kısmı İstanbul'da depolanmıştı. Anadolu'da dağınık bulunan birliklerdeki silahlarla ancak 3-4 tümen donatmak mümkündü. Bunların içinde ise, en düzgün ve malzeme bakımından en iyi durumda olanı merkezi Erzurum'da bulunan 15. kolordu idi. Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıktığı sırada, Anadolu'daki diğer birliklerle birlikte genel ordu mevcudu 30 - 35 bin muharip dolayındaydı. Böylesine güçsüzleştirilmiş bir ordu ile uzun sürecek bir İstiklâl Savaşına girişmek mümkün değildir. Türk ordusunun bu büyük mücadeleyi kazanabilmesi için önemli sayıda insan ve cephaneye ihtiyacı vardı. Bunu sağlamak için uygulamaya konulan tedbirlerin en önemlisi, İstanbul'da İtilaf Devletleri'nin elinde bulunan çok büyük miktardaki silah ve malzemeyi Anadolu'ya kaçırmaktı. Ancak işgal altında bulunan bir memleketin yeniden bağımsızlığına kavuşabilmesi, etkin ve yaygın bir istihbarat ağının olmasına, iyi bir teşkilatın kurulmasına bağlıdır. Bu gizli teşkilatların İstanbul'da kurulup, faaliyette bulunmasının sebebi, İtilaf Devletleri kumandanlıklarının, Osmanlı Devlet dairelerinin ve büyük ölçüde silah depolarının İstanbul'da bulunması idi. Toprakları düşman işgaline uğramış her memlekette kurulmuş olan mukavemet teşkilatları her şeyden evvel iyi bir istihbarata muhtaçtır. İstanbul'un bir çok semtinde millî teşkilatlar kurulurken, bu ihtiyaç göz önünde tutularak, değerli ve yetenekli şahsiyetler, işgal kuvvetlerinin içine, bürolarına, üst düzey mevkilerine kadar sızmışlardı. Bu teşkilatların amacı, İtilaf Devletleri'nin içimizde meydana getirmeye çalıştıkları nifakları bertaraf ederek, silah ve cephaneden başka subay kaçırmak, Kuvâ-yı Millîyeyi her su rette desteklemek, bilhassa güvenilir kaynaklardan bilgi toplayarak Ankara' ya ulaştırmaktı.
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.