Kuranı Türkçe okumak sevapmıdır

'iMuh@fiz

Özel Üye
11 Ağu 2012
11,010
5
31
Bakü
Biz onu ,Akıl erdiresiniz diye Arapça lisanda bir Kuran olarak indirdik.
(Yusuf-2)
Allah kitabını Arapça bir kuran olarak indirmesinin sebebini bu ayette açıklıyor. Arap kavminin, anlayıp akıl erdirebilmeleri için kuran ı Arapça bir lisanda indirdiğini bildirmektedir.Bu Ayetin hükmünün ana vurgusu kur an dır. “Biz onu”, derken Allah kuran ı kast etmektedir ve o Kuran ın içindeki hükümleri ,bilgileri kast etmektedir. Lisanının ise önemli olmadığını ancak anlayabilmeleri ve akledebilmeleri için Arapça bir kuran olarak indirdiğini bildirir.
Eger biz onu başka bir dilde bir kuran yapsaydık onlar mutlaka, “onun ayetleri genişçe açıklanmalı değimliydi? Başka dilde bir kitap; Arap peygamber öyle mi” derlerdi. (fussilet-44)
Allah bu ayette; Kur an-ı Arap kavmine başka bir lisanda indirmiş olsaydık Onlar mutlaka biz bundan bir şey anlamıyoruz, onun ayetleri genişçe açıklanmalı bize iyice bildirilmeli değimliydi diyeceklerini ,bildirmektedir.
Başka lisanda bir kitap ve Arap peygamber öylemi? Böyle olur mu? biz o zaman nasıl anlayacağız diyeceklerdi. Bu ayetlerde de Kuran ın Arapça bir lisanla inmesinin maksadını açıklamaktadır.O dönemde ki inkar edenler, Allah ın ayetleriyle uğraşanlar dediler ki “Eğer bu kuran Allah tan sa ,o zaman ayetler başka bir lisanla (Allah ın kendi lisanıyla veya başka bir lisanla) gelmeli değilmiydi” dediler. Allah da onlara karşı bu ayetleri indirmiştir.Bu ayetlerde de her şey açıktır, önemli olanın lisan olmadığı Arapça bir kuran olarak indirilmesinin sebebini anlamaları için olduğu hükmü çıkmaktadır.Sizler de kendi lisanınız da okumanız için açık işaretleri görmelisiniz.
Böylece biz sana Arapça lisanda bir Kuran vahyettik ki , şehirlerin anası olan Mekke de ve çevresinde bulunanları uyarasın. (şura-7)
“Böylece biz sana Arapça bir kuran vahyettik ki” İfadesini incelerseniz Arapça kelimesi kuran ı niteleyen bir sıfat görevindedir.Arapçayı çok iyi bilenler bunu doğrulayacaklardır.Gerçek vahyedilenin Kuran yani ondaki bilgiler ve hükümler olduğu ve Yöntem ve tercih edilen iletişim aracını Arapça olmasının da Şehirleri anası olan Mekke de ve çevresinde bulunan Arapları uyarması içindir. Çünkü onlar Arapça lisan konuşuyorlar dı, ve din de ancak böyle yayılabilirdi.Önce Mekke ve çevresi , sonra küreselleşen yeni dünya.Bu sebeple dir ki günümüz dünyasının her lisanı Kuran ı kendi lisanıyla okumalıdır. Kuran’ın Arapça yayılması arap yarımadasında arapça konuşulması nedeniyle yayılmanın ilk basamağıdır. Diğer lisanla bu gelenegi sürdürmelidir.
Apaçık kitaba andolsun ki , iyice anlayasınız diye biz, onu (o kitabı) Arapça bir kuran yaptık.
(Zuhruf 2-3)
Allah, Kitabı üzerine yemin ediyor.(Apaçık kitaba andolsun ki) Arapların iyice anlamaları için Arapça bir kuran yaptı. Onu başka bir lisanlada yapardı , ancak nasıl anlayıp akıl erdireceklerdi.
Kuran’ın tüm insanlara gelmesiyle onu kendi lisanınızda okumalısınız hükmü yukardaki ayetlerin delilleriyle kesinlikle çıkartılır.
Bu ,bilecek bir toplum için Arapça bir Kuran olarak ayetleri genişçe açıklanmış bir kitaptır. (fusıllet-3)
Bu kitap Arapların bilebilmeleri için Arapça bir kuran olarak ayetleri genişçe ve iyice açıklanmış ,bir kitaptır.Maksadın kitap (Kuran ın hükümleri) olduğu bu ayetlerde belirtilmektedir. ‘Arapça bir Kuran’ ifadesinde ;Arapça lisanla bir Kuran olduğunu ifade etmektedir. Arapça Kuran’ın önünde bir niteleme sıfatı olmuştur. Aynı ‘İngilizce lisanda bir kuran’ kelimesi gibidir.
Biz her peygamberi ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara, (Allah ın emirlerini) iyice Açıklasın. Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. 14/4
Allah seçmiş olduğu bütün peygamberleri kendi ülkeleri, kavimleri hangi lisanda konuşuyorlarsa ; emirlerini ,hükümlerini, öğütlerini ; anlamaları ve açıkça beyan etmeleri için o lisanda göndermiştir.Bu Allah ın adetidir.Allah en uygun usulü kullanır.Böylece dilediğini doğru yola iletir.
Kitabı bilmek ,anlamak, akletmek en önemli vurgudur. Allah sürekli bunu vurgulamıştır.”Şüphesiz ki kuran gerçek ve kesin bir bilgidir ve o Allah a karşı gelmekten sakınanlara bir öğüttür.” Buna göre öğüt alamayan bir toplum bitmiştir. Öğütü alması için önce anlamaları gerekir anlamaları içinde aynı iletişim aracını yani aynı lisanı kullanmaları şarttır.
Şu ayetler de Kuranı kendi lisanımızda okumamız ve kendi lisanımızda ibadet edebilmemiz için delillerdir.
“Ve ondan evvel de ,Musa nın bir rehber ve bir rahmet olan kitabı var idi. Ve işte bu da bir kitaptır.Tastik edicidir. Arapça bir lisan ile gönderilmiştir.Zulm edenleri korkutmak için, Muhsin olanlara da bir müjdedir.” 46/12
“Bir eğriliği olmayan, Arapça lisanda bir kuran ki, belki sakınırlar.” 39/28
“Muhakkak ki biz onu Arapça lisanda bir Kuran kıldık, umulur ki siz düşünürsünüz.” 43/03 insan ancak kendi ana dilinde düşünebilir. Arapların kuranı düşünüp anlayabilmeleri için Arapça inmesi en temel gereklilikti. Ancak farklı lisandaki halklar da düşünebilmesi için kendi lisanında dini öğrenmeli ve yaşamalıdır. Bu bir kural, yöntem, sünnet ve emsaldir.
“İşte böylece bu Kuran ı Arapça lisanda bir kitap olarak indirdik ve onda uyarı ve tehditlerimizi farklı üsluplarla anlattık. Ta ki insanlar, Allah a karşı gelmekten korunsunlar ve ta ki o , kendilerine bir ibret ve uyanış versin.” 20/113
Bu ayetlerin hepsinde şu yargı çıkıyor. Arap peygamberin ve Arapça lisan konuşan Arap halkının anlamaları ve bilebilmeleri için bu kitap Arapça lisanda inmiştir.Gerçekte önemli olan kitaptır ve onun içinde ki hükümlerdir.Doğru olan kesinlikle budur.
İniş nedenleri farklı olan dolaylı deliller.
Göklerde ve yerdeki her şey Allah ı tesbih etmektedir.
(Hadid-1),(Haşr-1),(saff-1),(Cum a-1),(teğabun-1)
Yeryüzündeki , gökyüzündeki bütün hayvanlar, bitkiler,melekler ve bütün varlıklar Allah ı tesbih ederler. İnsan ve cinlerden iman edenler ve bütün yaratılmışlar Allah a teşekkür etmektedirler.Hamd ile tesbih etmeyen hiçbir varlık yoktur. Bütün bunların hepsi farklı lisanda Allah ı tesbih etmektedir.Çünkü hepsi farklı lisanda konuşmaktadır. Kendi lisanınızda Allah ı tesbih ettiğinizde Allah ın bilmeyeceğini zannetmek cahilliktir. .Allah her lisanı bilir.Sizleri lisanlarınızdan dolayı hesaba çekmez. Lisanlarınızın , şekillerinizin ,renklerinizin farklılığı onun delillerindendir.
Farklı lisanda olanlar için Kuran’ı anlayamamak büyük bir engeldir. Lisan farklı bir kültürün öğrenilmesini ve tüm gerçekleri kapatan, sınırlayan araçdır. Allah’ı kendi lisanınızda tesbih etmekten daha uygun ve daha tabii bir yol yoktur.
"Ey iman edenler ,Siz ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar , sarhoşken namaza yaklaşmayın." (Nisa-43)
Bu ayet içki ile ilgilidir.Ancak bu ayette bizi ilgilendiren bir yargı,bir amaç vardır.İçki yasaklanmadan önce inen ayettir. Daha sonraki ayetlerde içki yasaklanmıştır.Bu ayet iman eden müminlere, içkili iken ne söylediğini bilemeyen, bilinçsizce ve şuursuzca söylediklerinden dolayı inmiştir. Allah içkili iken ne söyleyeceklerini bilinceye kadar namaza yaklaşmamalarını emretmektedir. Bu ayetlerde ne söyleyeceğinizi bilerek ibadet etmeniz yargısı çıkmaktadır.Sizler ise ibadetlerinizde ne söylediğinizi biliyor musunuz.Sizin durumunuzda içkili bir insanın ne söylediğini bilmemesi gibidir.Ne söylediğinizi bilerek namaz kılmalısınız.
"Vay haline o namaz kılanların ki, onlar namazlarından gafildirler.(ne yaptıklarından habersizler)
Bu ayetin iniş nedeni ve iniş amacı konumuzla doğrudan ilişkili olmasa da, dolaylı olarak ilişkilidir. Sizler de bu ayette ki belirtilen kimseler gibi namazlarınızda ne söylediklerinizden ve ne yaptıklarınızdan habersizsiniz. Allah namazlarından gafil olanlara, habersiz olanlara uyarı veriyor. Onlara “vay haline” diyor. Farklı lisanda olanların Arapça namaz kılması namazlarından gafil olduğunu göstermektedir. Ülkemizde camilerimizde ne yaptığını bilmeyen nice amcalarımız cami cemaatimiz vardır.
Bir kere Fatihanın ve birtakım surelerin anlamlarını okuyun öğrenin bu yeter diyorlar. Bir kere bilmekle değil ,Her seferinde her namazda bilerek ve anlayarak O ayetleri okumalıyız. Bu da ancak kendi lisanınızda mümkün olur. Ayrıca çok değişik ayetlerde okumalıyız.
Zamanla bizim lisanımız değişti. Cumhuriyet döneminde ki o günler karışık ve karanlık günlerdi. Türkçe lisana geçtik ve bir millet geçmişinden, kültüründen ve dininden koparıldı. Şimdi geçmişi bırakalım bugün iki seçeneğiniz var.Ya lisanınız Arapça olmalıdır, ya da kendi lisanımızda dinimizi uygulamalıyız. Arapça lisana geçmek mümkün değildir. Zaten bunu da isteyici değilimdir. Ana dilde ibadet etmenin mecburiyetinde kaldığımızı belirtmek isterim.
Müminler muhakkak felah bulmuş(umduklarına ermişler) dur. Ki onlar namazlarında huşu içinde (Kalbi ve bedeniyle tam teslimiyet halinde ) olanlardır. (Müminun:/1-2)
Namazda huşu içinde olmak da ancak kendi lisanınızla anlayarak,bilerek ve kalbinizle tam bir teslimiyet haliyle olacak bir iştir.Huşu’nun kalbe yerleşmesi için ,Kuran ı çok defa okumalı, anlamalı, düşünmelidir.
Diğer dolaylı deliller.
"Ona hamd ile tesbih etmeyen hiçbir varlık yoktur. Fakat siz onların tesbihini anlamazsınız.” 17/44
"Namazı dosdoğru kıl. çünkü namaz hayasızlıktan ve kötü şeylerden alıkor. Allah ın zikri (olan namaz) ne güzel bir ibadettir.” 29/45 (dosdoğru kılmak ancak anadilde mümkündür.)
“Onlar ki iman etmişler ve kalpleri Allah ı anmakla huzura kavuşmuştur.”13/28 (Allah’ı anmak kendi lisanımızda mümkündür.)
“Onlar, inananlar ve kalpleri Allah ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki kalpler ,ancak Allah ı anmakla huzur bulur.” 13/28
“Sabrederek ve namaz kılarak Allah tan yardım dileyin. 2/45 (herhangi bir konuda, bir sıkıntınızda yardım dilemek için ana dilinize ihtiyaç vardır.)
“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu” 39/9 (Bilmek için anlamak, anlamak için kendi lisanınızı kullanmanız şarttır.)
“İnsanlar imtihandan geçirilmeden, sadece ‘iman ettik’ demeleriyle bırakılı vereceklerini mi sandılar.” 29/2
“Bu (Kur an) insanlar için bir açıklama , Allah a karşı gelmekten sakınanlar için bir hidayet ve bir öğüttür.” 3/138 Hidayete ermek için anlamamız ve dini yaşamamız gereklidir. İbadet etmek ve Allaha dua etmek için kendi lisanınızı kullanmak şarttır.İnsanlarımız öğüt almaları için anlamaları gereklidir. O kitabı Arapça okuyun diyorlar. İnsanları Arapça lisana hapsederek onların anlamasını iman ve ibadet etmelerini bilinçsizce engelliyorlar.

HADİSLERLE DELİLLER
"Kul için , kıldığı namaz sebebiyle ancak, şuuruna erebildiklerinin sevabı vardır." (hadis)
Şuur bir bakıma fark ediştir.yaptıklarını ve ettiklerini bilmek demektir.Aklından geçirdiklerini ve düşündüklerini bilinçle beraber yapma işidir.Onlar namazlarında ne söylediklerini bilmediklerinden hiçbir sevap alamayacaklardır. Ayrıca Allah’a ne dediğini bilmeyenlerin kalplerinde, iman da iyice sağlamlaşmayacaktır.
“Her kul Allah la görüşecektir.Aralarında hiçbir perde ve tercüman olmaksızın.” (hadis)
Her kişi Allah la birebir görüşecek ve Allah insanları tek tek hesaba çekecektir. Bu görüşmede aralarında hiçbir perde ve tercüman olmadan gerçekleşecektir.
Allah kimseyi kendi lisanında ibadet etti diye hesaba çekmez.
“Her müminin kılmış olduğu namazın ecri ve sevabı kendi derecesine göredir” (hadis)
Kendi durumunuza ,ilminize, Allah hakkında ne kadar bilgi sahibi olduğunuza imanınızın derecesine bir bakın.elbette ki bilenlerle bilmeyenler hiç ,bir olur mu.? Bilmek, halis ibadet etmek anadilde mümkündür.
Alimin uykusu cahilin ibadetinden efdaldir.
“İman ,kalp ile bilmek.lisan ile söylemek ve erkan ile amel etmektir.” ( Hz. Ali r.a)
“ Bir taife ürüyecek ve Allah ın kitabını dillerinin uçunda okuyacaklar ve okun cesedden çıkması gibi boş olarak dinden çıkacaklar. ( Hz. Ebu Said r.a)

“Şu üç sebepten dolayı Arap ı sevin. Ben Arabım, Kur an Arapça dır Ve Cennet ehlinin lisanı da Arapçadır.” (Hz. İbni Abbas r.a)
Ne kadar açık ve söylediklerimizi doğrular nitelikte bir hadis.Cennet lisanının Arapça olması da Yıllardır çennete giren arapların sayısının, peygamberin, Kuranın ilk lisanı olması sebebiyledir ki osmanlı da Arapça kullanıyordu.Şimdiki dünya dilinin ingilizce olması gibi cennet de de çok diller olacaktır ancak hakim lisan Arapça olacaktır.

“Allah , yumuşaklık ihtiva eden bir emri, Mukarrebin olan meleklere vahyetmek murat ettiğinde ,onu Farsça vahyeder. Şiddet ihtiva eden bir emri vahyetmek murat ettiğinde ise onu açık bir Arapça ile bildirir.” (Hz. Ebu Umame r.a)
(Allah her lisanda konuşur. Konuşamaz diyen küfre düşer. Melekler de öyle her lisanda konuşurlar. Çünki onlar farklı öz maddeden (nurdan) yaratılmıştır. Onlar anlam , manayı görürler ve onunla beraber sizin lisanınızla konuşurlar.

“ Namazı kılanlar arasında öyle adamlar var ki namazı (huzurla) tam kılar.Onlardan namazı tam kılan, yarım kılan,çeyrek kılan ,beşde bir, altıda bir, yedide bir,sekizde bir onda bir kılan da vardır.” ( Hz. Ammar r.a)

“Altı hal vardır ki onlar vaki olduğunda ölümü temenni edebilirsiniz.Sefihlerin beyliği, Hükmün para ile satılması, Kanın istiffah edilmesi, Zaptiyenin çoğalması, Akrabalığın kesilmesi, Kuran ı kerim in eğlence yapanların çoğalması ve onun musiki gibi dinlenilmesi. Öyle ki adamı mihraba , nağme dinlemek için geçirirler. Halbuki o adamın fıkıhtan haberi bile yoktur.İşte bu durumlarda ölümü istemekte haklı olursunuz.” (Hz. Abis El Gıfari r.a)

“ Ümmetime yakında bir zaman gelir ki, Kuran okuyucu çok, Fakihler az olur.İlim kabz olunur.Kargaşalık çoğalır. Ondan sonra bir zaman gelir ki, Ümmetimden birtakım adamlar Kuran ı okurlar ama bu gırtlaklarını geçmez. Bundan sonra yine öyle bir zaman gelir ki müşrik müminle aynı mevzuda söylediğinin mislinde mücadele eder.”
(Hz. Ebu Hüreyye r.a)

“ Sizlerden biri namaza durduğunda rabbi ile hususi konuşuyor demektir.Binaen kendisi ile kıble arasında rabbi vardır. Sakın ha kıbleye karşı tükürmeyin.”(Hz. Enes r.a) Ne konuştuğunu bilmemek daha kötüdür. Anadilde ibadet mutlak zorunluluktur.


“ Araplardan ilk cennete girecek benim.Faristen ilk cennete girecek Selman dır.Rumlardan ilk cennete girecek Suheyl dir. Habeşten ilk cennete girecek kimse ise Bilal dir.”
(Hz. Ebu Umame r.a)

“Kur an ı Arap şivesi ve Arap makamı ile okuyun.Ehli fıskın ve Nasara veya Yahudi şivesinden de sakının. Benden sonra bir kavim gazel gibi, Ruhbanların mersiyeleri gibi okuyacaklardır.Onların okudukları kuran hançereleri geçmeyecek,Onların kalpleri ve onları beğenenlerin kalpleri de fitneye uğramış olacaktır.”
(Hz. Huzeyfe r.a.)
“Adamın layıkıyla Müslüman olması için dili kalbiyle, Kalbi diliyle bir olmalı, ameliyle sözü aynı olmalı. Komşusu da onun şer ve gailesinden emin olmalıdır.
(Hz. Enes r.a)

“İleride kuran ı dünya için öğrenecekler gelmeden önce , Siz kur an ı okuyun, ve o sebeple cenneti taleb edin. Bilin ki Kuran ı şu üç kişi öğrenir.Kuran ı öğrenmek için öğrenen, Kuran ı geçim kaynağı yapan, ve bir de Allah için okuyan.”
( Hz. Ebu said r.a)
Yukarda ki bazı hadisler Arapça lisan içindir.Bu hadislerde Arapça lisanın boş kelimelerden , ve gereksiz seslerden olmadığı anlatılır.Bazılarında Arapça nın güzel okunması, şivesi ve okunuş tarzıyla ilgilidir.Arapça lisanın okunuş kuralları ve okunuş güzelliğinin dışına çıkılmamasını bildirmektedir.Bazılarında anlayarak namaz kılmayı ve ibadet etmeyi önemli kılmıştır. Bu hadislerin hepsi sizlere delildir. Kimisi doğrudan kimisi de dolaylı delildir.

LİSAN ARAÇTIR
Anlam bilimciler ve dil bilimcileri her şeyin anlamlardan ibaret olduğunu ve lisanın da bunu ortaya koyan araç olduğunu belirtirler. Anlamın tek, araçların çok olduğunu bildirirler. Aynı anlam ,pek çok araçla(lisan ile) ifade edilebilir.Amaç, seçilen anlamın, ifade edilmesidir. İnsanlar dimağındaki anlam ve manaları dili ile anlatırlar.Anlatılmada kullanılan araç lisandır.Bazen insan bir anlamı karşılayan iki ,üç kelime bile kullanabilir.
Anlama soyut ,anlatma somut kavramlardır. Konuşmamızı sağlayan kelimeler önce mana olarak zihnimizde belirir, sonra onu temsil eden kelimelerle hayat bulurlar.Biz konuşurken düşüncelerimizi madde kıvamına kelimelerle döküyoruz. Kelimeler suret giymiş, diğer bir ifadeyle cisimleşmiş manalardır.lisan insanın anladığı ve bildiği duygu ve düşünceleri dışarıya anlatmada kullandığı bir araçtır.

GÜNÜMÜZ DE DURUM
Yaşlı amcaların namaz kılışları dikkatimi çekti. Namaz kılıyorlardı ama ne yaptıklarını , ne söylediklerini ve neden yaptıklarını dahi bilmiyorlardı. Bir şeye inanmışlar ama neye inandıklarını bilmiyorlardı. Çabukça hareketler ediyorlar , Secde de ve Rüku de çabukça üç defa söyleyip kalkıyorlardı. Dinimizi bunlardan ibaret sanıyorlardı.Ne söylediklerini ve anlamlarını da bilmiyorlardı. Onların hali beni üzdü.Ülkede bu insanlar gibi milyonlarca insan var.Şunu iyi biliyorum ki, Allah onları, yaptıklarından dolayı hesaba çekecektir.
Bu ülkede insanların çoğu, Kur-an nın bir anlamının olduğunu dahi bilmiyorlar. Kandillerde, O Kuran ı, bir ses ritmi olarak dinliyorlar. Sonrasında "Oh azına sağlık ne güzel okudu " diyorlar. Namazınızın en güzel tarafı , namaz bittikten sonra ettiğiniz dualar değil midir?. Çünkü Allah a ne söylediğinizi biliyorsunuz. Kur an nın bir anlamı var. Bilmedikçe tam iman etmiş olmayız. İman, Kuran ı okumakla , anlamakla ve bilmekle oluşur. Kuran Allah ın insanlara indirttiği kitaptır. Allah bu kitabı , okuyup anlamamız sonra düşünüp akıl etmemiz ve insanları doğru bir yola sevk etmek için göndermiştir. Kuran’ı anlamadıkça bilmedikçe, düşünüp uygulamadıkça asla doğru bir yola giremeyiz.
Kuran’ı anlayacağınız bir lisanda yani Türkçe bir lisanda okumkamız şarttır..Gerçekte de lisan sadece bir araçtır.Önemli olansa anlam ve manadır. İbadetleri kendi lisanımızda yapmalı namazı kendi lisanımızda kılmalıyız. Kurbanı ve Orucu kendi lisanlarımızdaki dualarla yapıyoruz zaten. Neden en önmli ibadeti Allah ile konuşmayı farklı bir lisana bağlıyorlar çok anlaşılmazdır.
Kur an’ın lisanının yani Arapça lisanın, bir ilahiliği yoktur.Kuran ın her sözü Allah ın sözüdür.Ancak Peygamberin Arap olması ve kavminin de Arap olmasıyla bu lisanla inmiştir. Allah ın dininin, insanlara gelmesi için öncelikle bir peygamber , sonra kavmi olmalıydı. Allah durum bakımından en uygun şartları belirledi. O kavme daha önce hiçbir peygamber gelmemiştir. Kitabını da elbetteki o peygamberinin ve kavminin lisanında seçecekti. Yoksa nasıl anlayıp , inanacaklardı.Elbette ki önce o kavim iman edecekti, sonra Mekke ve çevresi, diğer ülkeler, tüm dünya ve tüm zamanlar. Böylece kıyamete kadar devam edecekti.Bu Allah ın adeti, usülüdür.Bundan daha doğru ve gerçek ne var. Elbette ki önce kendi lisanlarında sonra da bu kürede ki diğer milletler de kendi lisanlarında kuran’ı öğreneceklerdi.
Peygamberin etrafında toplananlar övülecek ve şerefli kimselerdir. Allah’ın dinini yayıp bugüne kadar getirdiler. Arapça lisan, bence en üstün iletişim aracıdır. Biz Kuran ilk Arapça indiği için Arapçayı, peygamber Arap olduğu için Arapları severiz. Arapça lisan, kendi lisanımdan üstündür. Ancak Cumhuriyet dönemiyle lisanımız Türkçe oldu. Biz yeni gelen nesil bunun (kuran ın ve namazın) anlamından uzaklaştık. Eskiden neden Allah ın veli kulları vardı?. Her Belde de çok sayıda türbeler ve evliyaların olması, Onların Allah a, namazlarında ne dediklerini bilmeleri nedeniyledir. Kuran’ı da anlayarak okuyorlardı. Namazı ne güzel kılıyorlardı. (Bu şartlarda pek çok kimse Allah’ın veli kulu olabilir. Sadece önünüzdeki lisan engelini kaldırmalısınız.)
Namaz: Allah ile buluşmak, ona dua ve ibadet etmek, onu zikretmek onunla konuşmak demektir. Farklı lisandaki insanlarımız namazlarında Allah’a ne dediğinizi bilmiyorlar. Ne dediğinizi bilmiyorsanız yanlış yoldasınız. Gerçek, Sizlerin bu ayetleri bilmeniz ve kalbinize yerleştirmenizdir. Allah kalplere bakar şekillerinize suretlerinize ve lisanlarınıza bakmaz. Her namazda, Allah a her dediğinizi, mutlaka anlayarak ve bilerek söylemelisiniz. Bu olmazsa, namaz olmaz.
Hangimiz Kuran’ı anlayarak okudu ve bitirdi. Aranızda çok az kimse çıkacaktır. Onu anlamayarak seslerden okuyanı kast etmiyorum. Anlamını bilerek okuyanlardan bahsediyorum. Çok az çıkar.
Kuran’ı ve namazı anlamalarına engel lisandır. Anlamadan ve nedeni bilinmeden ve niye yaptığını bilmeyen insan ahmaktır.Allah’ın pek çok sözlerinde; Aklet miyorlar mı?, Düşünüp ibret almayacaklar mı?. Düşünmüyorlar mı gibi birçok hitapları vardır. Sizler anlamadan nasıl düşüneceksiniz. Nasıl akıl erdireceksiniz. Düşünmek ve akıl erdirmek dahi kendi lisanınla mümkündür.

Aranızda hala dinimizi bir ses ritminden ibaret olduğunu sananlar var. Onlar dini Arapça’nın okunuş şeklinden ve okunuş güzelliğinden ibaret sanıyorlar. Onlar, harflerin birleşmiş halini okuyorlar. Bu durum İngilizce’nin okunuşu gibidir.

Namaz ibadeti , tüm dinlerde ortak olarak bilinen bir kavramdır.Zamanla eski ümmetler Musa ya ve İsa ya inananlarda bu ibadetleri bıraktılar.Bu bir tür, Allah a yalvarma ve yakarış demektir.Salat yani namaz sözcüğü, İslam ın ortaya koyduğu yeni bir kavram değildir. İslam dan öncede Araplar namaz anlamındaki salat sözcüğünü “dua ve istiğfar” anlamında kullanıyorlardı. Salat sözcüğü aslında “es sılatü” sözcüğünden türemiştir. Bu da ulamak ,eklemek,ulaştırmak birleştirmek anlamındadır. Namaz ibadeti de mümini, rabbi olan Allah a bağladığından ona ulaştığından dolayı, Allah’la birleşmesi buluşması nedeniyle bu manada salat denmiştir.
Namaza başlarken hem ruhun hem bedenin namaza hazır hale getirilmesi,namazda fatiha süresinin bize telkin ettiği duygular,namazdaki ruku nun manası, secdelerin anlamı ve namaz bitiminde okunan Tahiyyat ın telkin ettiği duygular çok mükemmeldir.

İftitah tekbiriyle namaza başlayan bir kimse kimi hak mezheplere göre şu duayı okur.”Kuşkusuz ben yüzümü Allah a birleyici, tam bir Müslüman olarak , gökleri ve yeri yaratan Allah a çevirdim. Ben müşriklerden değilim. Benim namazım da, ibadetlerimde ,hayatımda, ölümümde Alemlerin Rabbi Allah içindir. Onun benzeri ve ortağı yoktur. Ben bununla emrolundum.” Der. Ancak bunu anlayamadığı Arapça lisanla okumuşsa ona hiç birşey kazandırmamıştır. Çünki o duayı anlayarak okuyamamış ve psikolojik olarak Namaza kendini hazırlayamamıştır. Hatta onun verdiği anlamsızlık o kimseyi boşluğa sürüklemiştir.
Namazdan önceki gamet, psikolojik olarak namaza hazırlanmaktır. Allah ile bir araya gelişin inancıdır. Namazdaki süreler ve Allah ile konuşmalarınız ne kadar doğal ve özden olursa o kadar kamili imana erersiniz. Bütün bunlar ancak kendi anadilinizde kıldığınız namaz ile mümkün olacaktır.
Dikkat edin.!. Namazda ne yaptığını bilmeyenlersiniz. O kelimelerin ve hareketlerin, ne anlama geldiğini bilmeyerek yaptığınız işler ancak size bir eziyettir. Siz ancak spor veya birtakım hareketler yapıyorsunuz. Ve Allah bu namaza sadece öfkelenir.
Rükuda Allah ı bir hükümdar gibi görüp, önünde saygıyla, hürmetle, tazimle ve muhtaçlığınızla, üstünlüğün sadece ona ait olduğunu bilerek eğilmenizdir. Hanginiz bu duyguları taşıyarak rükü ediyor. Ne yaptığını bilmeyerek çok ibadet ettiğini zanneden insan var. Onlar ibadet etmiyorlar, onlar boş, birtakım hareketler yapıyorlar.
Anlamak ve bilmek her şeydir. Sizin servetinizdir. Onlarla yaşarsınız. Ve sizleri uyanık, şuurlu ve iyi bir hale getirir. Ölünce de kefenle gitmezsiniz. Sizinle beraber yaptıklarınız ve edindiğiniz bilgileriniz gider.
Namaz da ,Allah ın huzurunda olduğunu bilmemek yanlışlıktır. Nasıl bir zikir içinde olduğunu bilmemek ise büyük yanlışlıktır.
Bilmediğiniz için, anlayarak okuyamadığınız için namazda boşluğa düşüyorsunuz. O boşlukta şeytan var. Sizin aklınıza yaşadığınız pek çok şey getirir.Artık namaz da onunla berabersiniz. Allah’ı unutursunuz. Sizleri bu hale getiren en büyük neden yabancı lisandır.
Dini, iyi bildiğini zannedenlere, bilerek okuyun dediğimde ‘ tabiki anlamını bilerek okumak daha çok sevaptır.’diyorlar.Halbuki anlamını bilmeden kılıyorsanız, size hiçbir şey yok.Hatta sorguya çekilecekler.
Namazda , Örneğin ; Hz Ali, bir gün sırtından ok yer. ve çıkartamazlar.Ali de ; “ben namaza durduğumda çekin çıkartın” der.Ali namazda iken çekerek çıkartırlar.Namazı biten Ali; “ne yaptınız çıkardınız mı” diye sorar.Hz Ali nin bu hali Akıl, idrak, Şuurluluk, dikkat, bütünüyle kendini verme işidir.Bu durum , televizyon seyrederken bir konuya çok ilgi duyduğumuzda, tüm dikkatimizi vermemizle Çevremizdeki sesleri duymamamız ve annemizin gelip “oğlum sana söylüyorum niye bakmıyorsun” demesi gibidir. Şimdi kendi lisanınızla ibadet etmeden nasıl böyle olabilirsiniz ki.
.
ARAPÇA LİSANIN BİR İLAHİLİĞİ YOKTUR

Her peygamber kendi lisanında gelmiştir. Dini, kendi lisanında tebliğ etmiştir. İncili, her Hiristiyan ülke,Pazar günü kiliselerinde kendi lisanında okuyor.Her peygamber kendi kavmi hangi lisandaysa, Allah ın emirlerini ve hükümlerini o lisanda anlatmıştır. Allah onlara kendi içlerinden seçtiği kullarını gönderdi. Evrensel din olan islamı diğer milletler neden kendi lisanında yaşamasınlar ki. Ne kötü karar veriyorlar.
Allah kelimesini, Araplar önceden de bu özel kelimeyi bildiklerini söylediler. Onlar Allah ın isimleri ve vasıfları , bazı putlarının adıydı. Kimisine malik, kimisine rezzak diyorlardı. Putlarından çoğuna Allah’ın bazı isimlerini kullanıyorlardı. Bu kelimeler özel kelimeler değildir. Kuran anlam olarak Allah’ın kelamıdır. Arapça aynı diğer lisanlar gibi sıradan bir lisandır.
Peygamberimiz bugün dünyaya gelip Allah ın dinini Rusya da tebliğ etseydi.Kuran kesinlikle Rusça olarak inecekti.Çünkü onlar ancak böyle anlayacaktı ve diğer kavimlere , gelecek nesillere ve tüm zamana da böyle yayılacaktı. Rusça ve Arapça bir lisanda olması önemli değildir. Önemli olan Kuran’nın olmasıdır.
Kur an, diğer peygamberlerin getirdiği sahifeler ve kitaplar gibi sadece bir kavme getirilmemiştir. Bütün kavimlere, kısaca insanlara ve tüm zamanlara gönderilmiştir. Bu yüzden kendi lisanınızda okuyup bilmek zorundasınız.
Arapça çok eski lisandır. Araplar İslam la şereflenince dinlerini yaymaya başladılar . Hem savaşlarla, hem de kendi istekleriyle onların dinine girenler oluyordu. Öyle bir zaman geldi ki Arapça lisan, yeryüzünün bir kısmında kullanılan hakim bir lisan olmuştu. Bu günümüzün İngilizcesi gibidir. Yeryüzünde her dönem farklı lisanlar hakimiyet sağlamıştır. Artık zamanımızda Arapça’nın hakimliği kalktı. Hem lisanımız değişti hem de İslam küreselleşti. Her milleten ve lisandan İnsanlar Arapça ya yönelip ana dili gibi bilmek gerekeceği için uzun zaman harcamayacaklar. Gelecek nesillerinizde öyle. Günümüz insanlarına bakın, görmüyor musunuz.? O insanlar mutlaka Allah ın Ayetlerinden haberdar olmalılar. Namazlarını da kendi lisanlarında kılmalıdırlar.
Arapça lisana karşı değiliz. Ancak insanlar; bilmeleri, anlamaları, akletmeleri için kendi lisanlarında okumalıdırlar. Gerçek olan da budur. Bizim iki seçeneğimiz vardır. Ya ülkenizin lisanını Arapça yapacaksınız, Ya da Kuran ı ve namazı kendi lisanınızda uygulayacaksınız. Artık ülkenizin lisanının Arapça olması mümkün değildir. Bunu da isteyici değiliz. Kuran ı kendi lisanımızda okumalı ve namazı da kendi lisanımızda kılmalıyız.
Arapça lisanı kendi lisanımdan üstün tutarım. Allah hükümlerini anlatırken o lisanı kullanmıştır. Din o lisanla yayılmıştır. İnsanlar o lisanla dinimizi tebliğ etmiştir. Bu sebeple benim gözümde Arapça üstün bir lisandır . İnsanlarımızın anlaması ve bilmesi için kendi lisanımızda Kuranı okumalı ve namazı kılmalıyız. Allah’ın dinini yaşamamız ve gelecek nesile taşımamız için bu şarttır.
Kur an Arapça lisan ile bütün zamanlara, Bütün kavimlere kıyamete kadar geldi diye Arapça lisan ile okunacaktır hükmünü kim veriyor. Belki de bilinçsizce insanların Allah’ın sözlerini duymasını engelliyorsunuz. İman ise sadece Allah’ın sözlerini okumakla oluşur. Aslında tam tersi olması lazım değil miydi. Yani tüm zamanlara gelmesi, onun sadece Arapça lisanda okunması düşüncesini yanlış kılar, devirir. Bu hükümleri Allah mı verdi, yoksa siz mi uydurdunuz. Allah insanların önüne engel koymak istemez.
Arapça Allah ın lisanı değildir.Allah bundan münezzeh tir.Her lisan Allah ın lisanıdır.Çünkü bütün lisanları O taktir etti. Eğer Arapça Allah ın lisanı olsaydı, Her kitap ve her peygamber Arapça bir lisan ile inerdi. Kitabında buna ait kesin bir hüküm olurdu. Allah ın ve Elçisinin sözlerinde Kesinlikle Kuran ı ve namazı Arapça lisan ile yapacaksınız diye hüküm yoktur. Tam tersi hitaplar bulunmaktadır. Allah ve elçisi ırkçı bir zihniyetle bir lisanda sabit kalmak gibi asla bir tutumları olmaz. Onlar bunlardan münezzehtir. Allah her lisanı bilir ve sizlerin aracılığıyla her lisanı O, oluşturmuştur.
Eğer Allah dileseydi hepinizin lisanını bir tek lisan yapardı. Ancak onun işleri hikmetlerle doludur.Ve o her kişinin niyetini bilendir. Allah sizlere bir zorluk çıkartmak istemez. O dinini en kolay ve en güzel şekilde kıldı. Göklerin ve yerin yaratılması, Lisanlarınızın ve renklerinizin farklı olması da onun varlığının delillerindendir.
Arapça sadece bir lisandır, iletişim aracıdır. Lisan ise akıllarda oluşan mana ve düşüncelerin nefes verme, gırtlak, damak, dil ve dudaklarla kullanılan bir yöntemdir. Anlamını bilmeyerek farklı bir lisanda konuşmak ve onları sürekli tekrar etmek ne dediğini kendisi dahi bilmeyen papağanlara benzer.
 

tr_kerata

Yeni üye
22 Haz 2009
17
0
Üşenmeden okudum yazdıklarını ama bi kaç yerde yanlışın var. 1.si kuran, arap medeniyetnden çıktığı için arapça değil; kuran arapça olduğu için onlar arapça konuşuyorlar. vücudumuzun dili de arapçadır. cennet dili de vs. 2si. Arapça dönemlerin en gelişmiş dilidir. örneğin yol kelimesinin dahi arapçada 8-9 karşılığı olabiliyor. bu zenginlikte olduğu için hataya da yer vermiyor yani apaçık oluyor. kuran türkçeye çevrilince bazı anlam kaymaları yaşıyor ve insanlar yanlış öğreniyor. her gördüğünüz türkçe ayete hadise inanmamak gerekir. kaynağından emin olmak gerekir. yanlış çevirenler varsa seni günaha sokar. tefsir için osmanlı dönemi alimlern yazdıklarını okumanı tavsiye ederm. 600 yıllık osmanlıda 6 tane çeviri yapılmışken cumhuriyet döneminde 180 den fazla yapılmıstr. osmanlı daha özenlidir bu hususta.
 

rayso1996

Katılımcı Üye
14 Ağu 2011
548
0
istanbul
Üşenmeden okudum yazdıklarını ama bi kaç yerde yanlışın var. 1.si kuran, arap medeniyetnden çıktığı için arapça değil; kuran arapça olduğu için onlar arapça konuşuyorlar. vücudumuzun dili de arapçadır. cennet dili de vs. 2si. Arapça dönemlerin en gelişmiş dilidir. örneğin yol kelimesinin dahi arapçada 8-9 karşılığı olabiliyor. bu zenginlikte olduğu için hataya da yer vermiyor yani apaçık oluyor. kuran türkçeye çevrilince bazı anlam kaymaları yaşıyor ve insanlar yanlış öğreniyor. her gördüğünüz türkçe ayete hadise inanmamak gerekir. kaynağından emin olmak gerekir. yanlış çevirenler varsa seni günaha sokar. tefsir için osmanlı dönemi alimlern yazdıklarını okumanı tavsiye ederm. 600 yıllık osmanlıda 6 tane çeviri yapılmışken cumhuriyet döneminde 180 den fazla yapılmıstr. osmanlı daha özenlidir bu hususta.

yav kardesım adamlar kuran cıkmadan oncede arapca konusuyodu ozamanlar o bolgede arapca konusuldugu ıcın kuran arapca cıktı bos bos yorum atma
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.