Mehmet Akif’in Mustafa Kemal’e güveni
--------------------------------------------------------------------------------
Mehmet Akif ve Atatürk milli mücadelenin manevi ve maddi iki kahramanıdır. Cumhuriyet kurulmadan önce Atatürk Akif’e çok güvenir ve çok saygı duyardı. Akif’in mecliste çalışmasını dahi Atatürk istemiştir. Ve Akif vekilleri aydınlatarak güzel hizmetlerde bulunmuştur.
Fakat Cumhuriyet sonrası Akif’e ülke genelindeki siyasiler tarafından büyük bir taarruz başlatılır. Ve adı “İrticacı yazar” olarak anılmaya başlatılır. O kadar büyük hizmetler verdikten sonra bu üzücü olaylar Akif’i sarsar ve Mısır’a yerleşir. Hatta ölümüne neden olan siroz hastalığının ülke dışında kalma üzüntüsünden oluştuğu söylenir. Çünkü Akif ağzına bir damla içki koymamıştır.
Aşağıdaki bir hatıra Akif’in Atatürk’ü ne kadar taktir ettiğini ve güvendiğini gösteren bir belgedir:
Akif’in yakın arkadaşlarından Baytar Şefik o günlerle ilgili bir hatırasını şöyle anlatıyor: “Sakarya muharebesinin en heyecanlı bir gecesi. Top sesleri Ankara’dan işitiliyor. Akif Beyin Tacettin Dergâhı yanındaki evinin bahçesinde oturuyoruz. Mebuslar Ankaralı, komşular hayli kalabalık. Ledel’icap Ankara’dan uzaklaşmak için herkes tetikte. Fena bir haber gelirse hemen hareket edilecek. Üstad endişe gösterenleri teskin ediyor:
-Telaşa mahal görmüyorum. Evvelallah ona (Mustafa Kemal’e), onun askerliğine güvenilir. Ordumuz inşallah galebe çalacak. Buna imanım var’
Mithat Cemal (Kuntay) Akif için “O, ömründe bir tek defa bir saadete vukuundan evvel inandı” der ve bir hatırasını şöyle anlatır:
“İstiklâl zaferine.
Doğacaktır sana vadettiği günler hakkın
Kimbilir belki yarın, belki yarından da yakın.
Bu sefer nasıl inandın, dedim.
Başımızdaki adamı kim görse inanırdı” dedi.
--------------------------------------------------------------------------------
Mehmet Akif ve Atatürk milli mücadelenin manevi ve maddi iki kahramanıdır. Cumhuriyet kurulmadan önce Atatürk Akif’e çok güvenir ve çok saygı duyardı. Akif’in mecliste çalışmasını dahi Atatürk istemiştir. Ve Akif vekilleri aydınlatarak güzel hizmetlerde bulunmuştur.
Fakat Cumhuriyet sonrası Akif’e ülke genelindeki siyasiler tarafından büyük bir taarruz başlatılır. Ve adı “İrticacı yazar” olarak anılmaya başlatılır. O kadar büyük hizmetler verdikten sonra bu üzücü olaylar Akif’i sarsar ve Mısır’a yerleşir. Hatta ölümüne neden olan siroz hastalığının ülke dışında kalma üzüntüsünden oluştuğu söylenir. Çünkü Akif ağzına bir damla içki koymamıştır.
Aşağıdaki bir hatıra Akif’in Atatürk’ü ne kadar taktir ettiğini ve güvendiğini gösteren bir belgedir:
Akif’in yakın arkadaşlarından Baytar Şefik o günlerle ilgili bir hatırasını şöyle anlatıyor: “Sakarya muharebesinin en heyecanlı bir gecesi. Top sesleri Ankara’dan işitiliyor. Akif Beyin Tacettin Dergâhı yanındaki evinin bahçesinde oturuyoruz. Mebuslar Ankaralı, komşular hayli kalabalık. Ledel’icap Ankara’dan uzaklaşmak için herkes tetikte. Fena bir haber gelirse hemen hareket edilecek. Üstad endişe gösterenleri teskin ediyor:
-Telaşa mahal görmüyorum. Evvelallah ona (Mustafa Kemal’e), onun askerliğine güvenilir. Ordumuz inşallah galebe çalacak. Buna imanım var’
Mithat Cemal (Kuntay) Akif için “O, ömründe bir tek defa bir saadete vukuundan evvel inandı” der ve bir hatırasını şöyle anlatır:
“İstiklâl zaferine.
Doğacaktır sana vadettiği günler hakkın
Kimbilir belki yarın, belki yarından da yakın.
Bu sefer nasıl inandın, dedim.
Başımızdaki adamı kim görse inanırdı” dedi.