Mu ve Türkler

ineedcaffeine

Yeni üye
7 Haz 2016
14
0
Mu kıtası ve Türkler'in kökeni konusunda bazı soru ve görüşlerim olacak hatalı gördüğünüz yerleri düzeltirseniz sevinirim :)
Öyle ahım şahım bilgili bir insan değilim,ancak hiçbirşey bilmeyen birisi de olmadığıma emin olabilirsiniz.Mu kıtası hakkında öğreniğim yeni bilgiler kafamda birden bir ışık yanmasına sebep oldu ve herşey yapboz gibi bir araya geldi.Bunları yazıya dokmek istedim,ve sonucu karşınızda :)

1-) Mu kıtası battıktan sonra Asya bozkırlarına göç eden Uygurların kurdugu buyuk ımparatorlugun sınırlarının Anadoludan,Kafkaslardan,Sibiryadan,Orta Dogu'dan Japon denizi'ne kadar uzandıgı iddia ediliyor.O halde Göktürkler'den sonra kurulan Uygur devleti 2.Uygur devleti olarak adlandırılmalıdır.Türk kültürü ve tarihi içerisinde Uygurlar zincirin kopuk halkası gibidir.Hunlar,Mete,Attila,Göktürkler,Moğollar,Timur,Altınorda,Avarlar daha onlarcası...Bu Türk devletlerinin hepsi göçebe hayatı benimsedi.Sonralarda kurulan Osmanlı ve selçuklu gibi devletler ve modern cumhuriyetler konunun dışına alındıgında,ve kafkaslarda bulunan,üstünde Türk töresine uygun kıyafetleri,ay yıldız nakışlarıyla "Ben Türk'üm" diyen 3500 yıllık mumya düşünüldüğünde neredeyse 4000 yıllık Türk tarihinde hiç yerleşik hayat yok,Uygurlar hariç.Bize hep Budizm'in bir kolu olan Maniheizm dininin etkileri,et yememenin,savaşmamanın Türkleri zayıflattığı anlatıldı.Ama atlanan birşey var.James Churchward,hayatının 50 yıllık bir dönemini Mu kıtasını araştırmaya adadı.Hindistan,Tayland gibi Budizmin yaygın oldugu ulkelerde buldugu 14.000 yıllık tabletler,bize aslında bugün elde ettiğimiz bilgileri verecek kitapları yazmasına vesile oldu.Benim de en çok dikkatimi çeken cümle,bir tablette yazan "Ülkemiz battı,biz de buraya kaçtık" sözüydü.O halde 1. Büyük Uygur Devleti,Mu'dan gelip,Budizm'i Asya'ya getiren,Çin Devleti'nin gizlemek için uğraştığı en büyüğünün uzunlugu 300 metre olan piramitleri yapan,ve tarihte ön Türkler dediğimiz Sakalara ve Hunlara yenilmez olmalarını sağlayacak teknolojiyi veren devlet miydi?

2-) Birinci sorunun açıklaması gibi olacak bu soruda bahsetmek istediğim şey budizm ve göktanrı inancı ile alakalı.Tarihin yüzeysel olarak geçtiğinin aksine Türkler kolaylıkla din değiştiren bir toplum değil.Zira İslamı kabul etmeleri onbinlerce Türk'ün Araplar tarafından katledilmesinden sonra oldu,zira Göktanrı inancı Türk'ün kalbine öyle işledi ki,21.yüzyılda bile hala izlerini taşıyoruz (nazar boncugu,eşikte oturmama,çocugu kundaklama,kurşun dökme).Peki ya neden? Bir tarafta büyük Uygur devleti,Budist iken,diğer tarafta bütün bu izler yok olup,tamamen farklı bir millet gibi hareket eden göçebe Türkler ortaya çıktı? Bütün bu göçebe kültürün arasında,dinini değiştirmesi 150 yıl süren,o 150 yıllık kaostan sonra bile halen ırkının tamamında bu değişim gözlenmeyen milletten Budist Uygurlar çıktı? Neden göçebe Türklerin fetih ateşini kirletmişçesine Uygurlardan soğuk tavırlarla söz edildi?
Bütün bunların cevabını Budizmin anavatanı gibi görülen Hindistan'a giderek buluyoruz.Budizm,üstün insan modelinin dinsel tavırlarla şekillendirilmiş hali gibi.Oradan çıkan meditasyon,astral seyahat,reenkarnasyon konuları dünyanın dört bir yanında öğretiliyor ve takipçi buluyor.Uygur sözcüğünün anlamı o dönemin Türkçesiyle "Takip Etmek" olarak çevriliyor.Bunu üstünkörü geçmeyelim,bu insanlar birşeyleri takip ediyor,birşeyleri yeniden diriltiyorlar.Dağılmış Türk toplumlarının yeniden düzene koyulmasında bir mihenk taşı farketmiş olmalılar ve onu takip ediyorlar.Budizmin önder gördüğü Budha,kelime anlamıyla "Uyarılmış,aydınlanmış kişi" anlamına geliyor.Ancak Budistler Budha'yı bir peygamber gibi değil,aydınlanmış bir birey olarak,siyasi lider olarak görüyorlar.Uygurlar açısından baktığımızda Budha'yı,uyarılmış,aydınlanmış kişiyi takip ediyorlar.

3-)Her bir soru bir öncekinin devamı niteliğinde olacak gibi,bu formatta devam edelim o zaman.Uygurlar,sadece Budizmi seçmekle kalmıyorlardı.Daha öncesinde kurulan Türk devletlerinin aksine yerleşik hayatta da inanılmaz gelişmeler sağlıyorlar,gökten zembille inmişçesine gelen bu bilgiler ışığında Orta Asya'nın bozkırlarında tarım yapıyor,ticaretler uğraşıyor,şehirler mabetler inşaa ediyorlardı.Bütün bunları öğrenebilecekleri o dönemdeki en gelişmiş uygarlık Çin.Ancak burada bir yanlışlık var,Uygurlar Çinlilere benzemiyorlar,Türklere benzemiyorlar,Hunlara,Moğollara,Sakalara,Farslara,hiçkimseye benzemiyorlar.Edebi eserleri,alfabeleri,kültürleri sıfırdan yazılmış.Bütün bunlara Uygur devletinin ömrünün yetmesi pek mantıklı gelmiyor.98 yıllık devlet ömrü sadece iki kağana yetebiliyor.Ancak bu neredeyse -günümüzdeki- bir insan ömrü kadar yaşayan devlet,bütün Türk tarihinde kilitli bir yer kalıyor benim gözümde.Nitekim önceki maddelerde bahsettiğimiz gibi Türkler kültürlerini,dinlerini değiştirmeye pek yatkın değiller.Hep geçmişten birşeyler getirdiler.Ancak diğer yandan 2. Uygur Devleti'ni bir kenara bıraktıgımızda dünyanın diğer yerindeki uygarlıklarla Uygurların benzerliği kafa karıştırıyor.Çünkü Orta Amerika'da yaşamış olan Inka uygarlıgının ünlü piramitlerinin inşaa şekli ve tekniği,Çin'de bulunan piramitlerle benzerlik gösteriyor.Dil ve kültür olarak da,Amerikada Kızılderililer,Orta Doğu'da Sümerler Türkler ile aynı yolun yolcusu gibiler.Ama yine de bu adı geçen iki uygarlık arasında uçurumlar var.Sümerler tekerleği icat eden,yazıyı kullanan,tarım yapan yerleşik bir toplum,Kızılderililer ise at,avrat,pusat mantığıyla yaşayan,doğayla iç içe olan göçebe bir toplum.Yani Sümerler Uygurlar ise,Kızılderililer Göktürklerdir.Bunu biraz daha derinleştirelim,Orta Asya'nın iki büyük milletini düşünelim,birbirlerine çok benzeyen ancak çokça düşman olan iki millet.Moğollar ve Türkler.Moğollar,tarihin ilk devirlerinden beri göçebeler,savaşçılar.Cengiz Hanı yetiştiren bir millet,hala onu lider gören bir millet.Türkler ise "Türk" adını kullandıkları günlerden beri,at üstünde toprak alan,ancak attan inip oraları yönetmesini bilen bir millet.Bunu da derinleştirelim ve daha derine gidelim.Moğol ve Türk isimlerini unutun,Geriye bir tek isim kalıyor.Hunlar.Avrupa'nın "sarı suratlı,kısa boylu,sakalsız,çekik gözlü" dedikleri,"şeytanlar ile ilişkiye giren kötü kalpli insanların çocukları" dedikleri,tir tir titredikleri Hunlar.Onlar Attila'nın askerleri.Attila'yı birebir gören Bizans'lı tarihçi Priskos'un tasvirine göre "kısa boylu, hafif çekik gözlü ve yanık tenli"dir.Bu tarif ve sonrasında çizilen portre hem o dönemin insanları,hem sonraki donem hakkında bilgi almak için muhteşem bir kaynak.Çünkü Cengiz Han döneminde de Moğollar için benzer sözler sarfedilmiş.Hunlar Moğollardır demiyorum,ama Türk'lerin tasviri ise beyaz ten,badem göz,yuvarlak yüz yapısı,orta boy,orta gürlükte sakal şeklindedir.Türkler bazı Farsi şairler tarafından "Güzelliğin tanımı" olarak gösterilmiş,kadınları çekici,erkekleri yakışıklı denmiştir.Avrupalılar yüzyıllarca Türk tehlikesi altında yaşamalarına rağmen Türkler hakkında Moğollar hakkında söyledikleri "Sarı suratlı şeytanlar" gibi bir tanım kullanmamışlardır.Üstelik Türkler,Avrupayı Moğollardan daha fazla tehdit etmiştir.Türkler Mu kıtasından gelen,Uygur devletini kuran,at üstünde toprak fethetmek kadar,inip yönetmesini de bilen "Eski Mu İmparatorluğunun" büyük ulusu mudur? Moğollar ise,asıl "Gök Tanrı" inancına sahip,at avrat pusat düşüncesiyle,bozkırların fatihleri midir? Takdiri size bırakıyorum.

4-) Artık önceki soruları bırakıyorum.Formatı da değiştirdim.Yazarken gelen kararlar bunlar mazur görünüz.Bu maddede tüm herşeyi toparlayacağım ve asıl anlatmak istediklerimi,yanlışım var ise doğrusunu öğrenmek istediklerimi söyleyeceğim.Budizm,"Kıtamız battı,biz de buraya kaçtık" yazan tabletlerin dini.O tabletler bir budist rahipten alındı.Mu kıtasından gelen "büyük ulus" 21.yüzyılda geçerliliğini koruyan öğretileri insanlığa hediye etti.Mu kıtasının "Büyük ulus"u insanlığa Sümerler'i hediye etti,Avrupa'ya Etrüsk'leri hediye etti.Bunların hepsi,kesinlikle hepsi "Mu kıtasının büyük ulusu" olarak,üstünlük ruhlarını korudular.Yaşadıkları bölgeye hükmettiler.Kah Roma oldular,kah Osmanlı.Yanıbaşındaki Çin'den zerre kadar etkilenmeyip,Asya piramitlerinin içindeki öğretileri de onlar yaşattı.Fatih Sultan Mehmed Han,Osmanlı Ailesi'nin soyunun büyük imparatorlardan geldiğini düşünmekle,Roma imparatorluk ailesiyle aynı soydan geldiğini düşünmekle yanılmıyordu.Halil İnalcık Osmanlı hanedan ailesinin "kayı" boyundan gelmediğini,15.yy'da sonradan siyasi amaçlar uğruna yazılmış bir tarihin eseri oldugunu söylemekle yanılmıyordu.Çünkü Timur'da,Cengiz'de Attila'da büyük fetih ruhu varken,Fatih'te,Osman'da,Kanuni'de büyük ulus ruhu vardı.Çünkü onlar,Sezar'ın kuzenleriydi,onlar binlerce yıldır Yunan memleketi olan Anadolu'ya paldır küldür giren Roma ruhunu taşıyorlardı.Aynı Anadolu'yu ikinci kez fetheden Alparslan'ın "Sizlere öyle bir yurt feth eyledim ki,kıyamete kadar sizin olacaktır" sözünü söyleten ruha sahipti.Türk milleti,Mustafa Kemal Atatürk'ün de araştırılmasına çok büyük önem verdiği Mu kıtasının,Mu İmparatorlugunun soylu ulusuydu.Asla bozkırın haşin evlatları olmadılar.Türkler Bozkıra ayak bastıkları gün oradan çıkmıştı,dünyanın heryerine yayılmıştı.Ancak bozkırlar,her daim Moğollar'ındı."Atımın bastığı heryer toprağımdır" diyen ulu Hakan Attila'nın soyu onlardandı.Bütün bunlar bir yapbozun parçaları gibi,eşi benzeri görülmemiş devlet yönetim anlayışının Osmanlı'da,Selçuklu'da,Roma'da bulunması tesadüf değildi.Çin hükumetinin Asya piramitleri veya Türk piramitleri'ni araştırmalara kapatmasının,gizlemek için üstüne toprak döktürüp,keskin kenarlarını yıpratıp ağaçlandırmasının,etrafındaki binlerce kurganın bulunabileceği düşünülen toprakları tarım alanı yapmasının sebebi de buydu.Uygurlar,Türk tarihinin "hata yapmış,yoldan sapmış,savaşmamış yatmış" toplumu olarak yerilmemeli,aksine eski Uygur devleti'ni,eski dini Budizmi yeniden yaşatmaya çalışan bir devlet olup bu konularda köprü görevi gördüğü için baştacı edilmelidir.Bütün bunlara ek olarak,bütün dinlerde bahsedilen Tufan hikayesinin de Mu kıtasının büyük bir tufanla sular altında kalıp,o döneme kadar insanlık için kaydedilen gelişmenin kaybedilmesi,ve seçilmiş,uyarılmış bir kişi eşliğinde birkaç insan ve bazı canlı türlerinin kurtulması hakkında olması da kaçınılmaz bir sonuç olarak karşımıza çıkar.Budizm dininin Mu'dan çıktığını anlamak zor olmasa gerek,günümüzde dahi dünyanın en gelişmiş felsefi düşünce akımlarından biri olmakla birlikte,Budha,Uygur gibi kelimelerin önceki maddelerde bahsettiğimiz anlamları da birbiriyle bağlantılı olması bunu açıklar nitelikte.Ta ki mezopotamyada Gılgamış destanından,Meksikada Inkalara kadar,Çindeki piramitlerden,Mısırdaki hiyerogliflere,İtalyada Roma'ya,Anadolu'da Osmanlıya kadar birbiriyle bağlantılı bu büyük kültür,bizi tek bir sonuca ulaştırır.Dünyanın en gelişmiş milleti,dünya tarihine yön veren milleti Mu Ulusudur.Yani Türklerdir.Eğer Mu kıtasının varolmadıgını düşünürsek,hatta daha ileri gidip Türk'leri tarih sahnesinden çıkarırsak,taş devrinden ileri gidemeyiz.

Bu yazı boyunca benim tek cevaplayamadığım soru Budizm ve Türkler'in ilgisi oldu.Aslında Budizm'e yazıda yer vermem,meditasyon olsun,reenkarnasyon olsun dünyanın birçok yerinde kabul gören anlayışlara sahip olması.Gerçek din Budizm'dir demiyorum,ama ortaya çıkışından binlerce yıl sonra dahi kabul gören bir felsefe biçimi olması,binlerce yıl önce insanlığın bilgi seviyesine ışık tutuyor.

Görüşlerinizi bekliyorum...
 

E X A D U S

Katılımcı Üye
26 Ocak 2016
252
0
Bundan yaklaşık 2-3 yıl önce şöyle bir diyalog geçmişti abimle aramda: Bana günümüzden 100-150 öncesinde bile bu günümüzün teknolojisini kullanan insanlar olduğunu Mu Adası diye bir yerde olduğunu söylemişti. Oda duyduğu kadarıyla sular altında kalmış ve yok olmuş.

Konunu anlamadım bilgi vermek için değilde kendi kafandaki bir şeyi yazmışsın sanırım giriş cümlenden bunu anladım.Bilgi vermek için yazılan bir yazı değil gibi
 

ineedcaffeine

Yeni üye
7 Haz 2016
14
0
@E X A D U S
Aynen öyle aslında,kendi görüslerim,kafamda sekillendirdigim seyler.Ben bu forumdan da birseyler duymak istedim sadece.Elbette benden daha bilgili olanlar,tezimi cürütecek veya destekleyecek olanlar vardır.
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.