Namık Kemâl
Namık Kemal (d. 21 Aralık 1840, Tekirdağ - ö. 2 Aralık 1888, Sakız Adası), Türk milliyetçiliğine ilham kaynağı olmuş, Genç Osmanlı hareketi mensubu yazar, gazeteci, devlet adamı ve şairdir.
Yurtseverlik, hürriyet, millet kavramlarına bağlı bir Tanzimat Devri aydınıdır. Bu kavramları Türk fikir hayatına ve edebiyatına sokan kişi kabul edilir. Heyecanlı, kavgacı kişiliği, akıcı, parlak üslubu nedeniyle devrinin diğer yazarlarından daha fazla tanındı. Vatan Şairi ve Hürriyet Şairi olarak anılan Namık Kemal, şiirin yanı sıra tenkit, biyografi, tiyatro, roman, tarih ve makale türlerinde eserler verdi. Özellikle Türk edebiyatının ilk edebi romanı olan "İntibah" ve batılı anlamda Türk edebiyatının sahnelenen ilk tiyatro eseri olan "Vatan yahut Silistre" eserleriyle ünlüdür. Türkiyenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürkü eserleri ve fikirleriyle etkiledi.
Yaşam Öyküsü
21 Aralık 1840 tarihinde Tekirdağda dünyaya geldi. Babası Yenişehirli Mustafa Asım Bey, annesi bir Arnavut olan Fatma Zehra Hanımdır.Tekirdağdaki evlerinin civarında bulunan tekkenin şeyhi Tokatlı Hafız Ali Rıza Efendi kendisine Mehmet Kemal adını verdi. Çocukluğu annesinin babası Abdülatif Paşanın yanında geçti. Abdülatif Paşa, Tekirdağ (Tekfurdağ) sancağında vali yardımcısı idi ; Afyonkarahisar sancağına tayin edildiğinde ailece Afyona taşındılar. 1848 yılında annesi Fatma Zehra Hanımı Afyonda kaybetti. Mehmet Kemal, yaşamını dedesinin yanında sürdürdü.Abdülatif Paşanın değişik kentlerde görev yapması nedeniyle düzenli bir eğitime devam edemedi. Özel dersler aldı ve kendi kendini yetiştirmeye çalıştı. Arapça ve Farsça öğrendi. Dedesi Afyondaki vali yardımcılığı görevinin ardından ailesiyle İstanbula gelmişti. Orada, 3 ay Bayezid Rüştiyesine ve ardından 9 ay Valide Mektebine devam etme fırsatı buldu.
Kars Yılları
Dedesinin Karsa mutasarrıf olarak atanması sebebiyle 1,5 yıl Karsta yaşadı. Karslı şair ve müderris Vaizzade Seyid Mehmet Hamid Efendi'den divan edebiyatını öğrendi. Avcılık, atıcılık, cirit dersleri aldı. Karsta görevi sona eren dedesi ile 1854te İstanbula döndü. Burada görüp yaşadıkları ileride yazacağı tiyatro eserlerine ilham vermiştir. Namık Kemal, Midilli'de sürgüne gönderildiği sırada Abdülhak Hamit'e gönderdiği bir mektupta nişanlısının arkasına düşerek, gönüllü nefer yazılmış, Kars'a kadar gelmiş ve bir taburun trampetçiliğinde bulunduğu halde şehit olmuş Kürd kızın cenazesini gördüğünden bahseder. Vatan yahut Silistre piyesinin konusunu oluşturan erkek kıyafetine girip nişanlısının ardından Silistireye giden Zekiye'yi buradan etkilenerek yarattığı düşünülür.
Sofya Yılları
Dedesinin Karsa mutasarrıf olarak atanması sebe1855te babasının Bulgaristan Filibe mal müdürü, dedesinin Sofya kaymakamı oluşu ile Sofya'ya gitti. Karsta öğrendiği aruz ve hece vezinlerini Sofya'da kaldığı dört sene boyunca pekiştirdi. Sofyada evlerine ziyarete gelen dedesinin arkadaşı şair Binbaşı Eşref Bey, şiirlerini okuduktan sonra Mehmet Kemale yazıcı, kâtip anlamlarındaki Namık adını verdi. O günden sonra Namık Kemal olarak anılmaya başladı. 18 yaşına kadar kaldığı Sofyada komşuları Niş Kadısı Mustafa Ragıp Efendinin kızı Nesime Hanım ile evlendi. Bu evlilikten Feride ve Ulviye adında iki kızı ve Ali Ekrem adında bir oğlu dünyaya geldi.biyle 1,5 yıl Karsta yaşadı. Karslı şair ve müderris Vaizzade Seyid Mehmet Hamid Efendi'den divan edebiyatını öğrendi. Avcılık, atıcılık, cirit dersleri aldı. Karsta görevi sona eren dedesi ile 1854te İstanbula döndü. Burada görüp yaşadıkları ileride yazacağı tiyatro eserlerine ilham vermiştir. Namık Kemal, Midilli'de sürgüne gönderildiği sırada Abdülhak Hamit'e gönderdiği bir mektupta nişanlısının arkasına düşerek, gönüllü nefer yazılmış, Kars'a kadar gelmiş ve bir taburun trampetçiliğinde bulunduğu halde şehit olmuş Kürd kızın cenazesini gördüğünden bahseder. Vatan yahut Silistre piyesinin konusunu oluşturan erkek kıyafetine girip nişanlısının ardından Silistireye giden Zekiye'yi buradan etkilenerek yarattığı düşünülür
İstanbul Yılları
1857de İstanbula döndü ve Bab-ı Ali Tercüme Odası'nda stajyer olarak memurluğa başladı. 1858de büyükannesi Mahmude Hanımı, 1859da büyükbabası Abdülatif Paşayı kaybetti. Babasının ikinci evliliğini yaptığı Dürrüye Hanımın Kocamustafapaşadaki evinde yaşadı. Babasının bu evliliğinden Naşit adında bir kardeşi oldu. 1859da Gümrük Kaleminde çalışmaya başladı.İlk şiirlerini Sofyada yazan Namık Kemal, İstanbula geldiğinde kısa sürede şairler arasında tanınmıştı. Henüz Batı edebiyatı ile bir teması yoktu. İstanbulda divan edebiyatı geleneğini takip ettiren şairlerle tanıştı. Arap ve Fars edebiyatlarını öğrenmeye çalıştı. Leskofçalı Galip Bey adlı şair ile yakın dostluk kurdu. Bu şairin başkanlığında kurulan Encümen-i Şuara adlı şairler topluluğuna katıldı.1863ten itibaren dört yıl yeniden Tercüme Odasında görev aldı. Bu yeni görevi sırasında batıyı tanıyanlarla tanışma imkânı buldu ve gözlerini batı kültürüne çevirdi. Edebiyatta batılılaşmanın ilk adımlarını atan İbrahim Şinâsî ile tanışması hayatını değiştirdi. Sanat ve hayat görüşü değişti. Batı edebiyatını öğrenmeye başladı, ilgisi nesre yöneldi. Tarih ve hukuk alanında kendini geliştirmeye çalıştı. Tercüme odasının bir kâtibinden Fransızca dersleri aldı. Tasvir-i Efkarda fıkra ve tercüme yazılar kaleme aldı. İlk defa Şinaside gördüğü hak, millet, vatan, hürriyet, millet meclisi gibi kelimeleri yaygınlaştırdı.
Genç Osmanlılar
1865te Şinasi, Tasvir-i Efkar gazetesini kendisine bırakarak Fransaya gidince Namık Kemal, tek başına gazeteyi çıkardı. Aynı dönemde İttifak-i Hakimiyet adlı (daha sonra Yeni Osmanlılar Cemiyeti adını alacak) gizli derneğin kurucuları arasına girdi. (Sağırahmetbeyzâde Mehmet Bey'in öncülüğündeki derneğin diğer kurucuları Menâpirzâde Nuri Bey, Kayazade Reşat Bey, Mir'at mecmuasının sahibi Mustafa Refik Bey, Suphipaşazade Ayetullah Bey ve Ziya Bey'dir). Derneğin amacı bir anayasa hazırlanmasını ve parlamenter bir yönetim sistemi kurulmasını sağlamaktı. Namık Kemal gazetesinde, bu görüşler doğrultusunda ve hükümet aleyhine şiddetli makaleler yayınladı. Şark Meselesi üzerine yazdığı bir makale, gazetenin 1867de kapatılmasına ve kendisinin Erzurum vali muavini olarak atanmasına yol açtı.Namık Kemal, hükümet tarafından gönderildiği Erzuruma gitmek yerine Ziya Paşa ile birlikte Parise kaçtı. O ve arkadaşlarını Pariste yaşayan Mısırlı prens Mustafa Fazıl Paşa davet etmiş ve maddi himayesine almıştı. Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşanın torunu olan ancak Sultan Abdülazizin bir fermanıyla Mısır yönetimindeki haklarından mahrum edilen Mustafa Fazıl Paşa, kendisini Yeni Osmanlılar Cemiyetinin reisi ilan etmiş ve Avrupaya davet ettiği örgüt üyelerinin finansörlüğünü üstlenmiş birisiydi. M. Fazıl Paşanın desteğiyle Londrada "Muhbir" adlı gazeteyi çıkardılar ancak Namık Kemal, Ali Suavi ile yaşadığı anlaşmazlık üzerine Muhbir'den ayrıldı. Aynı yıl Sultan Abdülaziz Uluslararası Paris Sergisini görmek üzere şehre gelince Fransız hükümeti Genç Osmanlıları ülkeyi terk etmeye davet etti. Namık Kemal, bazı arkadaşlarıyla birlikte Londraya gitti ve orada Hürriyet gazetesini çıkardılar. Bu arada Mustafa Fazıl Paşa, Parise gelen Abdülazizle ilişkilerini düzeltmiş ve onunla İstanbula dönmüştü. Giderken gazeteyi çıkarmaya devam etmelerini, desteğinin süreceğini söylediyse de İstanbula döndükten sonra fikrini değiştirdi ve geçici olarak Hürriyeti kapatmalarını istedi. Bunun üzerine Namık Kemal ile Ziya Paşa gazeteyi kendi imkânları ile çıkarmayı denediler. Bir süre sonra arkadaşları ile arası bozulan Namık Kemal vazgeçti ve 1870te Sadrazam Âli Paşa ile barışıp yurda döndü.
Sürgün Yaşamı
Siyasetten uzak durmak, yazı yazmamak koşuluyla affedilmiş olan Namık Kemal, İstanbula döndükten sonra Diyojen adlı mizah dergisinde imzasız fıkralar yazdı; Sadrazam Ali Paşanın ölümünden sonra 1872de İbret gazetesini çıkararak yeniden muhalefete başladı. Gazete sık sık kapatıldı ve sonunda sadrazam Mahmut Nedim Paşayı eleştiren yazılar yüzünden Namık Kemal, İstanbuldan uzaklaşması için mutasarrıf olarak Geliboluya atandı.Birkaç ay kaldığı Geliboluda "Vatan yahut Silistre" adlı oyunu ile "Evrâk-ı Perişan" adlı eserini tamamladı. Gelibolunun bazı sorunları ile ilgilendi ve su davasını halletti. Rumeli fatihi Gazi Süleyman Paşa'nın Bolayırdaki kabrini ziyaret etti. Ebüzziya Tevfik Bey'e burada gömülmeyi vasiyet etti.Namık Kemal, bir yandan da İbret gazetesine BM (Baş muharrir) ve Ebuzziyanın çıkardığı Hadika gazetesine N.K imzası ile yazı göndermeye de devam ediyordu. Geliboluda salgın haline gelen kuduz hastalığını önlemek için köpekleri sürgün etmesi bahane edilerek Gelibolu mutasarrıflığı görevinden alındı.
Vatan Yahut Silistre
Osmanlı hükümeti tarafından açığa alınan Namık Kemal 1872nin son günlerinde Geliboludan İstanbula döndü, İbretin başına geçti. Çok geçmeden bir makalesi nedeniyle hakkında soruşturma açılıp gazetesi tekrar kapatılınca tiyatro ile ilgilenmeye başladı. Vatan yahut Silistre oyunu, 1 Nisan 1873 gecesi İstanbulda Güllü Agopun Gedikpaşadaki tiyatrosunda sahnelendi. Oyunun sahnelenmesi halkı coşturup olaylar çıkmasına neden olmuştu. Bu konuda İbrette yayımlanan yazılardan sonra gazete bir daha çıkmamak üzere kapatıldı; Namık Kemal ve dört arkadaşı yargılanmadan sürgüne gönderildiler. Namık Kemal Mağusa'ya, Ahmet Mithat ile Ebüzziya Tevfik Bey Rodos'a, Menapirzade Nuri ve
Bereketzade Hakkı Beyler de Akka'ya sürüldü.
Mağusa (Kıbrıs) Sürgünlüğü
Namık Kemal'in Mağusa (Kıbrıs) sürgünlüğü 38 ay sürdü. Mağusa'da son derece olumsuz koşullar altında yaşamak zorunda kaldı, pek çok kez sıtmaya ve başka hastalıklara yakalandı. Edebiyatçı Namık Kemal, birkaçı dışında eserlerinin tamamını bu dönemde Kıbrıs'ta vermişti.
Midilli Sürgünlüğü
Sürgün dönüşü İstanbulda bir kahraman gibi karşılandı. Hürriyet Kasidesi adlı eserini sürgün sonrasında tekrar başkente geldiği dönemde kaleme aldı. Tahta çıkışından 93 gün sonra akıl bozukluğu gerekçesiyle indirilen V. Muratın yerine Osmanlı tahtına oturan II. Abdülhamit, ilk Osmanlı Anayasasını oluşturmak için bir komisyon kurdu. Namık Kemal, bu komisyonun bir üyesi oldu. Ancak şair, padişahın aleyhine bir tehdit beyti yazıp bunu mecliste okuyunca mahkemede yargılandı. Söylediği Arapça beyit, Bir şey, ikilendi mi, muhakkak üçlenir de anlamındaydı ve tıpkı Abdülaziz ve V. Murat gibi Abdülhamitin de tahttan indirilebileceğini ima ediyordu. Namık Kemal, asayişi bozduğu gerekçesiyle suçlu bulunup 6 ay hapis cezasına çarptırıldıysa da sonradan beraat etti. Girit Adasında ikamete mecbur edildi. Kendi isteği üzerine ikameti Midilli Adasına çevrildi. 2.5 yıl sonra Midilli mutasarrıfı olarak görevlendirildi. Midilli'de tanıdığı genç yaştaki Hüseyin Hilmi Paşa'yı ömrü boyunca koruyup destekledi. Hüseyin Hilmi Paşa, yıllar sonra 1909'da sadrazamlığa kadar yükselmiştir.1879'dan itibaren 5 yıl süren Midillideki görevi sırasında kaçakçılıkları önledi; hazine gelirini arttırdı. 20 Türk ilkokulu açtı. Türklerin hayat seviyesini yükseltti. Adalarda yaşayan Türk ahalisinin sorunlarını dile getiren bir rapor hazırlayıp Bâb-ı Âli'ye sundu. 1882de Nişan-i Osmanlı madalyası ile ödüllendirildi. "Vaveyla", "Murabba", "Vatan Mersiyesi" gibi şiirlerini burada yazdı. Magosada yazmaya başladığı Celaleddin Herzemşah adlı eserini tamamladı. Bu eser, okunmak için yazılmış 15 perdelik tarihi bir oyundur. Harzemşahlar Devletinin son hükümdarı Celaleddin Harzemşah etrafında gelişen oyunda İslam birliği düşüncesini işledi. Abdülhamit, bu eserinden ötürü onu bâlâ rütbesi ile ödüllendirdi.Namık Kemalin Midillide kaçakçılıkla mücadelesinden çıkarları zarar görenlerin şikâyetinden sonra 1884te Rodos mutasarrıfı oldu. Rodos adasındaki çalışmaları da padişahın imtiyaz madalyası ile ödüllendirildi. Rodosta, Osmanlı tarihi hakkında eser yazmaya başladı. İngiliz ve Yunanların şikayeti üzerine 1887de Rodostaki görevi sona erdi. Sakız Adası mutasarrıfı oldu.
Ölümü
Sakız Adasının kuru havası nedeniyle rahatsızlanan Namık Kemal, 2 Aralık 1888 günü 48 yaşında hayatını kaybetti. Adada bir caminin haziresine defnedildi. Arkadaşı Ebüziyya Tevfik, şairin Bolayırda gömülme arzusunu Padişah II. Abdülhamite iletince naaşı Geliboluya nakledildi. Bolayırda Orhan Gazinin oğlu Şehzade Gazi Süleyman Paşanın türbesinin yanına gömüldü. Birkaç yıl sonra Sultan Abdülhamit bir türbe yaptırdı. Türbenin planını Tevfik Fikret çizdi. 1912 Mürefte-Şarköy depreminde sütunlar zedelendiği için halen mermer kaplı bir kabirde bulunmaktadır.Namık Kemalin ölümünden sonra II. Abdülhamit, şairin oğlu Ali Ekremi sarayda görevlendirdi, babası Mustafa Asımı ise saraya müneccimbaşı tayin etti.
Özellikleri
Tanzimat döneminin en önemli düşünce, sanat ve siyaset adamlarından birisidir. Toplum için sanat anlayışını benimsemiştir. Sanatı, toplumun Batılılaşması için bir araç olarak kullanmıştır. Eserlerini halkın anlayabileceği sade bir dille yazmayı amaçlamıştır. Divan edebiyatının süslü-sanatlı düz yazısı yerine, belli bir düşünceyi iletmeyi amaçlayan yeni bir düzyazıyı kullanmıştır. Eserlerinde noktalama işaretlerini kullanmıştır. Gençliğinde Divan Edebiyatı tarzında şiirler yazmış, Avrupaya gittikten sonra yeni edebiyatı benimsemiş ve o yolda yapıtlar vermiştir. Namık Kemal, Fransız edebiyatını örnek almış, romantizmin etkisinde kalmıştır. Şiirleri biçim bakımından eski, konu bakımından yenidir. Yurt, ulus, özgürlük gibi konuları işlemiştir. Ayrıca şiirlerinde mücadeleci tipte bir insan yaratmıştır.
Celaleddin Harzemşah adlı tiyatrosunda Tiyatro ile ilgili düşüncelerini açıklamış, tiyatroyu eğlencelerin en faydalısı olarak nitelemiş, halkın eğitilmesinde okul gibi görmüş, sahne dili ve tekniği yönünden başarılı yapıtlar vermiştir. Tiyatrolarının hepsi dram türündedir.
Eserleri;
Oyunları:
Vatan Yahut Silistre (1873, yeni harflerle 1940)
Gülnihal (1875)
Âkif Bey
Zavallı Çocuk (1873)
Kara Belâ
Celâleddin Harzemşah
Romanları:
İntibah (1876)
Cezmi (1880)
Tarih Konulu Eserleri
Bârika-i Zafer
Devr-i İstîlâ
Evrâk-ı Perîşan Serisi (1872)
Silistre Muhâsarası (1873)
Kanije Muhâsarası (1874)
Osmanlı Tarihi Medhali (1888)
Edebî Tenkitleri
Bahar-ı Daniş (1874)
Terceme-i Hâl-i Nevruz Bey (1875)
Mukaddeme-i Celal (1888)
Tahrîb-i Harabat
Takip
İrfan Paşa'ya Mektup
Renan Müdafaanamesi
Makale Türünde Eserleri
Lisan-ı Osmanî'nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülâhazatı Şamildir
Namık Kemal (d. 21 Aralık 1840, Tekirdağ - ö. 2 Aralık 1888, Sakız Adası), Türk milliyetçiliğine ilham kaynağı olmuş, Genç Osmanlı hareketi mensubu yazar, gazeteci, devlet adamı ve şairdir.
Yurtseverlik, hürriyet, millet kavramlarına bağlı bir Tanzimat Devri aydınıdır. Bu kavramları Türk fikir hayatına ve edebiyatına sokan kişi kabul edilir. Heyecanlı, kavgacı kişiliği, akıcı, parlak üslubu nedeniyle devrinin diğer yazarlarından daha fazla tanındı. Vatan Şairi ve Hürriyet Şairi olarak anılan Namık Kemal, şiirin yanı sıra tenkit, biyografi, tiyatro, roman, tarih ve makale türlerinde eserler verdi. Özellikle Türk edebiyatının ilk edebi romanı olan "İntibah" ve batılı anlamda Türk edebiyatının sahnelenen ilk tiyatro eseri olan "Vatan yahut Silistre" eserleriyle ünlüdür. Türkiyenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürkü eserleri ve fikirleriyle etkiledi.
Yaşam Öyküsü
21 Aralık 1840 tarihinde Tekirdağda dünyaya geldi. Babası Yenişehirli Mustafa Asım Bey, annesi bir Arnavut olan Fatma Zehra Hanımdır.Tekirdağdaki evlerinin civarında bulunan tekkenin şeyhi Tokatlı Hafız Ali Rıza Efendi kendisine Mehmet Kemal adını verdi. Çocukluğu annesinin babası Abdülatif Paşanın yanında geçti. Abdülatif Paşa, Tekirdağ (Tekfurdağ) sancağında vali yardımcısı idi ; Afyonkarahisar sancağına tayin edildiğinde ailece Afyona taşındılar. 1848 yılında annesi Fatma Zehra Hanımı Afyonda kaybetti. Mehmet Kemal, yaşamını dedesinin yanında sürdürdü.Abdülatif Paşanın değişik kentlerde görev yapması nedeniyle düzenli bir eğitime devam edemedi. Özel dersler aldı ve kendi kendini yetiştirmeye çalıştı. Arapça ve Farsça öğrendi. Dedesi Afyondaki vali yardımcılığı görevinin ardından ailesiyle İstanbula gelmişti. Orada, 3 ay Bayezid Rüştiyesine ve ardından 9 ay Valide Mektebine devam etme fırsatı buldu.
Kars Yılları
Dedesinin Karsa mutasarrıf olarak atanması sebebiyle 1,5 yıl Karsta yaşadı. Karslı şair ve müderris Vaizzade Seyid Mehmet Hamid Efendi'den divan edebiyatını öğrendi. Avcılık, atıcılık, cirit dersleri aldı. Karsta görevi sona eren dedesi ile 1854te İstanbula döndü. Burada görüp yaşadıkları ileride yazacağı tiyatro eserlerine ilham vermiştir. Namık Kemal, Midilli'de sürgüne gönderildiği sırada Abdülhak Hamit'e gönderdiği bir mektupta nişanlısının arkasına düşerek, gönüllü nefer yazılmış, Kars'a kadar gelmiş ve bir taburun trampetçiliğinde bulunduğu halde şehit olmuş Kürd kızın cenazesini gördüğünden bahseder. Vatan yahut Silistre piyesinin konusunu oluşturan erkek kıyafetine girip nişanlısının ardından Silistireye giden Zekiye'yi buradan etkilenerek yarattığı düşünülür.
Sofya Yılları
Dedesinin Karsa mutasarrıf olarak atanması sebe1855te babasının Bulgaristan Filibe mal müdürü, dedesinin Sofya kaymakamı oluşu ile Sofya'ya gitti. Karsta öğrendiği aruz ve hece vezinlerini Sofya'da kaldığı dört sene boyunca pekiştirdi. Sofyada evlerine ziyarete gelen dedesinin arkadaşı şair Binbaşı Eşref Bey, şiirlerini okuduktan sonra Mehmet Kemale yazıcı, kâtip anlamlarındaki Namık adını verdi. O günden sonra Namık Kemal olarak anılmaya başladı. 18 yaşına kadar kaldığı Sofyada komşuları Niş Kadısı Mustafa Ragıp Efendinin kızı Nesime Hanım ile evlendi. Bu evlilikten Feride ve Ulviye adında iki kızı ve Ali Ekrem adında bir oğlu dünyaya geldi.biyle 1,5 yıl Karsta yaşadı. Karslı şair ve müderris Vaizzade Seyid Mehmet Hamid Efendi'den divan edebiyatını öğrendi. Avcılık, atıcılık, cirit dersleri aldı. Karsta görevi sona eren dedesi ile 1854te İstanbula döndü. Burada görüp yaşadıkları ileride yazacağı tiyatro eserlerine ilham vermiştir. Namık Kemal, Midilli'de sürgüne gönderildiği sırada Abdülhak Hamit'e gönderdiği bir mektupta nişanlısının arkasına düşerek, gönüllü nefer yazılmış, Kars'a kadar gelmiş ve bir taburun trampetçiliğinde bulunduğu halde şehit olmuş Kürd kızın cenazesini gördüğünden bahseder. Vatan yahut Silistre piyesinin konusunu oluşturan erkek kıyafetine girip nişanlısının ardından Silistireye giden Zekiye'yi buradan etkilenerek yarattığı düşünülür
İstanbul Yılları
1857de İstanbula döndü ve Bab-ı Ali Tercüme Odası'nda stajyer olarak memurluğa başladı. 1858de büyükannesi Mahmude Hanımı, 1859da büyükbabası Abdülatif Paşayı kaybetti. Babasının ikinci evliliğini yaptığı Dürrüye Hanımın Kocamustafapaşadaki evinde yaşadı. Babasının bu evliliğinden Naşit adında bir kardeşi oldu. 1859da Gümrük Kaleminde çalışmaya başladı.İlk şiirlerini Sofyada yazan Namık Kemal, İstanbula geldiğinde kısa sürede şairler arasında tanınmıştı. Henüz Batı edebiyatı ile bir teması yoktu. İstanbulda divan edebiyatı geleneğini takip ettiren şairlerle tanıştı. Arap ve Fars edebiyatlarını öğrenmeye çalıştı. Leskofçalı Galip Bey adlı şair ile yakın dostluk kurdu. Bu şairin başkanlığında kurulan Encümen-i Şuara adlı şairler topluluğuna katıldı.1863ten itibaren dört yıl yeniden Tercüme Odasında görev aldı. Bu yeni görevi sırasında batıyı tanıyanlarla tanışma imkânı buldu ve gözlerini batı kültürüne çevirdi. Edebiyatta batılılaşmanın ilk adımlarını atan İbrahim Şinâsî ile tanışması hayatını değiştirdi. Sanat ve hayat görüşü değişti. Batı edebiyatını öğrenmeye başladı, ilgisi nesre yöneldi. Tarih ve hukuk alanında kendini geliştirmeye çalıştı. Tercüme odasının bir kâtibinden Fransızca dersleri aldı. Tasvir-i Efkarda fıkra ve tercüme yazılar kaleme aldı. İlk defa Şinaside gördüğü hak, millet, vatan, hürriyet, millet meclisi gibi kelimeleri yaygınlaştırdı.
Genç Osmanlılar
1865te Şinasi, Tasvir-i Efkar gazetesini kendisine bırakarak Fransaya gidince Namık Kemal, tek başına gazeteyi çıkardı. Aynı dönemde İttifak-i Hakimiyet adlı (daha sonra Yeni Osmanlılar Cemiyeti adını alacak) gizli derneğin kurucuları arasına girdi. (Sağırahmetbeyzâde Mehmet Bey'in öncülüğündeki derneğin diğer kurucuları Menâpirzâde Nuri Bey, Kayazade Reşat Bey, Mir'at mecmuasının sahibi Mustafa Refik Bey, Suphipaşazade Ayetullah Bey ve Ziya Bey'dir). Derneğin amacı bir anayasa hazırlanmasını ve parlamenter bir yönetim sistemi kurulmasını sağlamaktı. Namık Kemal gazetesinde, bu görüşler doğrultusunda ve hükümet aleyhine şiddetli makaleler yayınladı. Şark Meselesi üzerine yazdığı bir makale, gazetenin 1867de kapatılmasına ve kendisinin Erzurum vali muavini olarak atanmasına yol açtı.Namık Kemal, hükümet tarafından gönderildiği Erzuruma gitmek yerine Ziya Paşa ile birlikte Parise kaçtı. O ve arkadaşlarını Pariste yaşayan Mısırlı prens Mustafa Fazıl Paşa davet etmiş ve maddi himayesine almıştı. Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşanın torunu olan ancak Sultan Abdülazizin bir fermanıyla Mısır yönetimindeki haklarından mahrum edilen Mustafa Fazıl Paşa, kendisini Yeni Osmanlılar Cemiyetinin reisi ilan etmiş ve Avrupaya davet ettiği örgüt üyelerinin finansörlüğünü üstlenmiş birisiydi. M. Fazıl Paşanın desteğiyle Londrada "Muhbir" adlı gazeteyi çıkardılar ancak Namık Kemal, Ali Suavi ile yaşadığı anlaşmazlık üzerine Muhbir'den ayrıldı. Aynı yıl Sultan Abdülaziz Uluslararası Paris Sergisini görmek üzere şehre gelince Fransız hükümeti Genç Osmanlıları ülkeyi terk etmeye davet etti. Namık Kemal, bazı arkadaşlarıyla birlikte Londraya gitti ve orada Hürriyet gazetesini çıkardılar. Bu arada Mustafa Fazıl Paşa, Parise gelen Abdülazizle ilişkilerini düzeltmiş ve onunla İstanbula dönmüştü. Giderken gazeteyi çıkarmaya devam etmelerini, desteğinin süreceğini söylediyse de İstanbula döndükten sonra fikrini değiştirdi ve geçici olarak Hürriyeti kapatmalarını istedi. Bunun üzerine Namık Kemal ile Ziya Paşa gazeteyi kendi imkânları ile çıkarmayı denediler. Bir süre sonra arkadaşları ile arası bozulan Namık Kemal vazgeçti ve 1870te Sadrazam Âli Paşa ile barışıp yurda döndü.
Sürgün Yaşamı
Siyasetten uzak durmak, yazı yazmamak koşuluyla affedilmiş olan Namık Kemal, İstanbula döndükten sonra Diyojen adlı mizah dergisinde imzasız fıkralar yazdı; Sadrazam Ali Paşanın ölümünden sonra 1872de İbret gazetesini çıkararak yeniden muhalefete başladı. Gazete sık sık kapatıldı ve sonunda sadrazam Mahmut Nedim Paşayı eleştiren yazılar yüzünden Namık Kemal, İstanbuldan uzaklaşması için mutasarrıf olarak Geliboluya atandı.Birkaç ay kaldığı Geliboluda "Vatan yahut Silistre" adlı oyunu ile "Evrâk-ı Perişan" adlı eserini tamamladı. Gelibolunun bazı sorunları ile ilgilendi ve su davasını halletti. Rumeli fatihi Gazi Süleyman Paşa'nın Bolayırdaki kabrini ziyaret etti. Ebüzziya Tevfik Bey'e burada gömülmeyi vasiyet etti.Namık Kemal, bir yandan da İbret gazetesine BM (Baş muharrir) ve Ebuzziyanın çıkardığı Hadika gazetesine N.K imzası ile yazı göndermeye de devam ediyordu. Geliboluda salgın haline gelen kuduz hastalığını önlemek için köpekleri sürgün etmesi bahane edilerek Gelibolu mutasarrıflığı görevinden alındı.
Vatan Yahut Silistre
Osmanlı hükümeti tarafından açığa alınan Namık Kemal 1872nin son günlerinde Geliboludan İstanbula döndü, İbretin başına geçti. Çok geçmeden bir makalesi nedeniyle hakkında soruşturma açılıp gazetesi tekrar kapatılınca tiyatro ile ilgilenmeye başladı. Vatan yahut Silistre oyunu, 1 Nisan 1873 gecesi İstanbulda Güllü Agopun Gedikpaşadaki tiyatrosunda sahnelendi. Oyunun sahnelenmesi halkı coşturup olaylar çıkmasına neden olmuştu. Bu konuda İbrette yayımlanan yazılardan sonra gazete bir daha çıkmamak üzere kapatıldı; Namık Kemal ve dört arkadaşı yargılanmadan sürgüne gönderildiler. Namık Kemal Mağusa'ya, Ahmet Mithat ile Ebüzziya Tevfik Bey Rodos'a, Menapirzade Nuri ve
Bereketzade Hakkı Beyler de Akka'ya sürüldü.
Mağusa (Kıbrıs) Sürgünlüğü
Namık Kemal'in Mağusa (Kıbrıs) sürgünlüğü 38 ay sürdü. Mağusa'da son derece olumsuz koşullar altında yaşamak zorunda kaldı, pek çok kez sıtmaya ve başka hastalıklara yakalandı. Edebiyatçı Namık Kemal, birkaçı dışında eserlerinin tamamını bu dönemde Kıbrıs'ta vermişti.
Midilli Sürgünlüğü
Sürgün dönüşü İstanbulda bir kahraman gibi karşılandı. Hürriyet Kasidesi adlı eserini sürgün sonrasında tekrar başkente geldiği dönemde kaleme aldı. Tahta çıkışından 93 gün sonra akıl bozukluğu gerekçesiyle indirilen V. Muratın yerine Osmanlı tahtına oturan II. Abdülhamit, ilk Osmanlı Anayasasını oluşturmak için bir komisyon kurdu. Namık Kemal, bu komisyonun bir üyesi oldu. Ancak şair, padişahın aleyhine bir tehdit beyti yazıp bunu mecliste okuyunca mahkemede yargılandı. Söylediği Arapça beyit, Bir şey, ikilendi mi, muhakkak üçlenir de anlamındaydı ve tıpkı Abdülaziz ve V. Murat gibi Abdülhamitin de tahttan indirilebileceğini ima ediyordu. Namık Kemal, asayişi bozduğu gerekçesiyle suçlu bulunup 6 ay hapis cezasına çarptırıldıysa da sonradan beraat etti. Girit Adasında ikamete mecbur edildi. Kendi isteği üzerine ikameti Midilli Adasına çevrildi. 2.5 yıl sonra Midilli mutasarrıfı olarak görevlendirildi. Midilli'de tanıdığı genç yaştaki Hüseyin Hilmi Paşa'yı ömrü boyunca koruyup destekledi. Hüseyin Hilmi Paşa, yıllar sonra 1909'da sadrazamlığa kadar yükselmiştir.1879'dan itibaren 5 yıl süren Midillideki görevi sırasında kaçakçılıkları önledi; hazine gelirini arttırdı. 20 Türk ilkokulu açtı. Türklerin hayat seviyesini yükseltti. Adalarda yaşayan Türk ahalisinin sorunlarını dile getiren bir rapor hazırlayıp Bâb-ı Âli'ye sundu. 1882de Nişan-i Osmanlı madalyası ile ödüllendirildi. "Vaveyla", "Murabba", "Vatan Mersiyesi" gibi şiirlerini burada yazdı. Magosada yazmaya başladığı Celaleddin Herzemşah adlı eserini tamamladı. Bu eser, okunmak için yazılmış 15 perdelik tarihi bir oyundur. Harzemşahlar Devletinin son hükümdarı Celaleddin Harzemşah etrafında gelişen oyunda İslam birliği düşüncesini işledi. Abdülhamit, bu eserinden ötürü onu bâlâ rütbesi ile ödüllendirdi.Namık Kemalin Midillide kaçakçılıkla mücadelesinden çıkarları zarar görenlerin şikâyetinden sonra 1884te Rodos mutasarrıfı oldu. Rodos adasındaki çalışmaları da padişahın imtiyaz madalyası ile ödüllendirildi. Rodosta, Osmanlı tarihi hakkında eser yazmaya başladı. İngiliz ve Yunanların şikayeti üzerine 1887de Rodostaki görevi sona erdi. Sakız Adası mutasarrıfı oldu.
Ölümü
Sakız Adasının kuru havası nedeniyle rahatsızlanan Namık Kemal, 2 Aralık 1888 günü 48 yaşında hayatını kaybetti. Adada bir caminin haziresine defnedildi. Arkadaşı Ebüziyya Tevfik, şairin Bolayırda gömülme arzusunu Padişah II. Abdülhamite iletince naaşı Geliboluya nakledildi. Bolayırda Orhan Gazinin oğlu Şehzade Gazi Süleyman Paşanın türbesinin yanına gömüldü. Birkaç yıl sonra Sultan Abdülhamit bir türbe yaptırdı. Türbenin planını Tevfik Fikret çizdi. 1912 Mürefte-Şarköy depreminde sütunlar zedelendiği için halen mermer kaplı bir kabirde bulunmaktadır.Namık Kemalin ölümünden sonra II. Abdülhamit, şairin oğlu Ali Ekremi sarayda görevlendirdi, babası Mustafa Asımı ise saraya müneccimbaşı tayin etti.
Özellikleri
Tanzimat döneminin en önemli düşünce, sanat ve siyaset adamlarından birisidir. Toplum için sanat anlayışını benimsemiştir. Sanatı, toplumun Batılılaşması için bir araç olarak kullanmıştır. Eserlerini halkın anlayabileceği sade bir dille yazmayı amaçlamıştır. Divan edebiyatının süslü-sanatlı düz yazısı yerine, belli bir düşünceyi iletmeyi amaçlayan yeni bir düzyazıyı kullanmıştır. Eserlerinde noktalama işaretlerini kullanmıştır. Gençliğinde Divan Edebiyatı tarzında şiirler yazmış, Avrupaya gittikten sonra yeni edebiyatı benimsemiş ve o yolda yapıtlar vermiştir. Namık Kemal, Fransız edebiyatını örnek almış, romantizmin etkisinde kalmıştır. Şiirleri biçim bakımından eski, konu bakımından yenidir. Yurt, ulus, özgürlük gibi konuları işlemiştir. Ayrıca şiirlerinde mücadeleci tipte bir insan yaratmıştır.
Celaleddin Harzemşah adlı tiyatrosunda Tiyatro ile ilgili düşüncelerini açıklamış, tiyatroyu eğlencelerin en faydalısı olarak nitelemiş, halkın eğitilmesinde okul gibi görmüş, sahne dili ve tekniği yönünden başarılı yapıtlar vermiştir. Tiyatrolarının hepsi dram türündedir.
Eserleri;
Oyunları:
Vatan Yahut Silistre (1873, yeni harflerle 1940)
Gülnihal (1875)
Âkif Bey
Zavallı Çocuk (1873)
Kara Belâ
Celâleddin Harzemşah
Romanları:
İntibah (1876)
Cezmi (1880)
Tarih Konulu Eserleri
Bârika-i Zafer
Devr-i İstîlâ
Evrâk-ı Perîşan Serisi (1872)
Silistre Muhâsarası (1873)
Kanije Muhâsarası (1874)
Osmanlı Tarihi Medhali (1888)
Edebî Tenkitleri
Bahar-ı Daniş (1874)
Terceme-i Hâl-i Nevruz Bey (1875)
Mukaddeme-i Celal (1888)
Tahrîb-i Harabat
Takip
İrfan Paşa'ya Mektup
Renan Müdafaanamesi
Makale Türünde Eserleri
Lisan-ı Osmanî'nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülâhazatı Şamildir