- 14 Kas 2009
- 85
- 0
Ordo ab chao cümlesi eskiden beridir mason oluşumların sloganı olarak bilinir. Kaos yaratılır, parçalar kaos içerisinde yer alır ve herşey değişerek baştan oluşur. Bu değişimin adına ise devrim denir.
Illuminati ve masonların yıllardır bu anahtar cümleden yola çıkarak dünyayı yönettiği, ülkeler, rejimler kurup sonlandırdığı söylenir.
Son aylarda gerçek dünyadaki kaos ortamında daha belirgin şekilde baskın olan siber kaosla tanıştık. 22 ağustos tarihinde devreye girecek internet filtresine karşı Anonymous grubunun başlattığı protesto giderek daha şiddetli bir hal aldı. Öyle ki bu protesto devlet karşıtı anarşik bir harekete dönüştü.
Anonymous, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Devlet Meteoroloji İşleri ve Türkiye E-Devlet Kapısı gibi devlet kurumlarının aralarında bulunduğu bir çok hedefi çok noktadan aşırı trafik (DDoS) yaparak ulaşılamaz hale getirdi. Biz henüz geçtiğimiz aylarda basında süslü püslü duyurduğumuz sanal tatbikatın utancıyla devlet kurumlarının sitelerine ulaşamazken, sistem yöneticileri bir süreliğine gov.tr adreslerine yurt dışından erişimi yasaklama gibi bir yönteme başvurdu. Diğer bir Fred Çakmaktaş ilkelliğindeki yöntem ise söz konusu web sitelerinde açılan sayfalara birer kapak niteliğinde düşük boyutta indeks sayfası koyarak web sunucusundaki şişkinliği azaltmaya yönelikti.
Beni bu çözümlerden daha çok utandıran ise; Bazı Türk vatandaşlarının tanımadığı, arkasında kim olduğunu bilmediği bir grubun peşinden gidip kendi devletlerine saldırmasıydı. Bir nevi Irakı özgürleştirmek (!) için işgal eden Amerikan askerlerini çiçeklerle karşılayan, egemenliğini başka ellere pazarlamış bu anlayışa bazılarının nasıl olup da destek verdiğini anlamak güç. Üstelik bu destek verenler kullanmaları önerilen program yardımıyla devlet sistemlere saldırırken ip adresleri açık seçik gözüküyordu. Bu yüzden geçtiğimiz günlerde ülke genelinde 30un üzerinde kişi tutuklandı.
Tüm bu kaos ortamını yaratan Anonymous ise belli belirsiz, merkezi olmayan, üyeleri bilinmeyen, yönetim kadrosu bulunmayan bir oluşum. Herhangi biri ben Anonymous üyesiyim diyerek kendi insiyatifi ile hack olayı gerçekleştirebilir ve Anonymous imzası atabilir. O yüzden grup çağrılarında El-Kaide benzeri bir üslupla tüm dünya hackerlarını kendi belirlediği hedeflere saldırmaya çağırıyor.
Anonymous her ne kadar ses getiren hack olaylarına imza atsa da diğer yanda hakettiği dikkati çekmeyen başka bir grup var. Bu grubun ismi LulzSec. Bir ara üyelerinden bazılarına dair sohbet kayıtları ve resimler sızsa da henüz tam olarak kim oldukları bilinmiyor. Anonymousun aksine LulzSec aşırı trafik yaratma (DDoS) gibi yöntemlerden pek fazla hoşlanmıyor. Genellikle sistemleri hack edip, aldıkları bilgileri internette paylaşıyorlar. Bunlar içerisinde çoğu zaman kullanıcıların kişisel bilgileri, şifreleri, kredi kartları ve diğer kritik ayrıntılar yer alıyor.
LulzSecin bugüne kadar hack ettiği hedeflere bakarsak Anonymoustan çok daha geniş bir portföy ile karşılaşıyoruz. X-Factor yarışma programına dair 250.000 aday bilgisi, binlerce ATM kullanıcı bilgisi, Sony Japonya web sitesinin hack edilmesi veritabanının yayınlanması, Sony Pictures hack edilmesi ve veritabanının yayınlanması, Sony Entertainment Developer Network kaynak kodlarının yayınlanması, popüler bir porno sitesinin aralarında Amerikan askeri ve devlet yetkililerinin de olduğu 26.000 kulanıcı bilgisinin yayınlanması, Amerikan senatosu bilgisayar sistemlerine girilmesi, CIA web sitesine erişimin engellenmesi, bazı telefon hatlarının FBIın iki şubesine yönlendirilip saniyede 5-20 arası arama almalarının sağlanması bunlardan bir kaçı. LulzSec bütün bunları herhangi bir ideoloji ya da amaç için gerçekleştirmediği için nispeten daha eğlenceli ve başıboş diyebiliriz.
Fakat kaos hep kendi içinde bir düzen yakalar demiştik. Daha yeni duyurulan açıklamayla LulzSec ve Anonymous güçlerini birleştirdiklerini açıkladılar. Söylediklerine göre haksızlıklara karşı ayakta durmak, sansürleri, insan ölümlerini engelleyip, düzene karşı direnmek için bazı hedefler belirlemişler. Bu hedeflerin başında ise tüm dünyadaki devlet kurumları geliyor. Devlet kurumlarına ait her türlü gizlilik derecesine sahip bilgiyi hack edip, sızdırıp yayınlayacaklarını söylüyor ve destek istiyorlar.
Bu kaos düzeni içerisinde halen ülke olarak saltanat kayığında salına salına ilerliyoruz. Uzaktan bakınca durum muhteşem, fakat içeriden bakınca anlaşılıyor ki altımıza bir şeyler giysek fena olmaz...
Illuminati ve masonların yıllardır bu anahtar cümleden yola çıkarak dünyayı yönettiği, ülkeler, rejimler kurup sonlandırdığı söylenir.
Son aylarda gerçek dünyadaki kaos ortamında daha belirgin şekilde baskın olan siber kaosla tanıştık. 22 ağustos tarihinde devreye girecek internet filtresine karşı Anonymous grubunun başlattığı protesto giderek daha şiddetli bir hal aldı. Öyle ki bu protesto devlet karşıtı anarşik bir harekete dönüştü.
Anonymous, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Devlet Meteoroloji İşleri ve Türkiye E-Devlet Kapısı gibi devlet kurumlarının aralarında bulunduğu bir çok hedefi çok noktadan aşırı trafik (DDoS) yaparak ulaşılamaz hale getirdi. Biz henüz geçtiğimiz aylarda basında süslü püslü duyurduğumuz sanal tatbikatın utancıyla devlet kurumlarının sitelerine ulaşamazken, sistem yöneticileri bir süreliğine gov.tr adreslerine yurt dışından erişimi yasaklama gibi bir yönteme başvurdu. Diğer bir Fred Çakmaktaş ilkelliğindeki yöntem ise söz konusu web sitelerinde açılan sayfalara birer kapak niteliğinde düşük boyutta indeks sayfası koyarak web sunucusundaki şişkinliği azaltmaya yönelikti.
Beni bu çözümlerden daha çok utandıran ise; Bazı Türk vatandaşlarının tanımadığı, arkasında kim olduğunu bilmediği bir grubun peşinden gidip kendi devletlerine saldırmasıydı. Bir nevi Irakı özgürleştirmek (!) için işgal eden Amerikan askerlerini çiçeklerle karşılayan, egemenliğini başka ellere pazarlamış bu anlayışa bazılarının nasıl olup da destek verdiğini anlamak güç. Üstelik bu destek verenler kullanmaları önerilen program yardımıyla devlet sistemlere saldırırken ip adresleri açık seçik gözüküyordu. Bu yüzden geçtiğimiz günlerde ülke genelinde 30un üzerinde kişi tutuklandı.
Tüm bu kaos ortamını yaratan Anonymous ise belli belirsiz, merkezi olmayan, üyeleri bilinmeyen, yönetim kadrosu bulunmayan bir oluşum. Herhangi biri ben Anonymous üyesiyim diyerek kendi insiyatifi ile hack olayı gerçekleştirebilir ve Anonymous imzası atabilir. O yüzden grup çağrılarında El-Kaide benzeri bir üslupla tüm dünya hackerlarını kendi belirlediği hedeflere saldırmaya çağırıyor.
Anonymous her ne kadar ses getiren hack olaylarına imza atsa da diğer yanda hakettiği dikkati çekmeyen başka bir grup var. Bu grubun ismi LulzSec. Bir ara üyelerinden bazılarına dair sohbet kayıtları ve resimler sızsa da henüz tam olarak kim oldukları bilinmiyor. Anonymousun aksine LulzSec aşırı trafik yaratma (DDoS) gibi yöntemlerden pek fazla hoşlanmıyor. Genellikle sistemleri hack edip, aldıkları bilgileri internette paylaşıyorlar. Bunlar içerisinde çoğu zaman kullanıcıların kişisel bilgileri, şifreleri, kredi kartları ve diğer kritik ayrıntılar yer alıyor.
LulzSecin bugüne kadar hack ettiği hedeflere bakarsak Anonymoustan çok daha geniş bir portföy ile karşılaşıyoruz. X-Factor yarışma programına dair 250.000 aday bilgisi, binlerce ATM kullanıcı bilgisi, Sony Japonya web sitesinin hack edilmesi veritabanının yayınlanması, Sony Pictures hack edilmesi ve veritabanının yayınlanması, Sony Entertainment Developer Network kaynak kodlarının yayınlanması, popüler bir porno sitesinin aralarında Amerikan askeri ve devlet yetkililerinin de olduğu 26.000 kulanıcı bilgisinin yayınlanması, Amerikan senatosu bilgisayar sistemlerine girilmesi, CIA web sitesine erişimin engellenmesi, bazı telefon hatlarının FBIın iki şubesine yönlendirilip saniyede 5-20 arası arama almalarının sağlanması bunlardan bir kaçı. LulzSec bütün bunları herhangi bir ideoloji ya da amaç için gerçekleştirmediği için nispeten daha eğlenceli ve başıboş diyebiliriz.
Fakat kaos hep kendi içinde bir düzen yakalar demiştik. Daha yeni duyurulan açıklamayla LulzSec ve Anonymous güçlerini birleştirdiklerini açıkladılar. Söylediklerine göre haksızlıklara karşı ayakta durmak, sansürleri, insan ölümlerini engelleyip, düzene karşı direnmek için bazı hedefler belirlemişler. Bu hedeflerin başında ise tüm dünyadaki devlet kurumları geliyor. Devlet kurumlarına ait her türlü gizlilik derecesine sahip bilgiyi hack edip, sızdırıp yayınlayacaklarını söylüyor ve destek istiyorlar.
Bu kaos düzeni içerisinde halen ülke olarak saltanat kayığında salına salına ilerliyoruz. Uzaktan bakınca durum muhteşem, fakat içeriden bakınca anlaşılıyor ki altımıza bir şeyler giysek fena olmaz...
Alıntı:Tamer Şahin