Şehitlerle İlgili Şiir ve Mektuplar

BLuєćяσwηz

Uzman üye
4 May 2008
1,697
38
TυякHα¢кTєαм
Konu Sabitlenirse Sevinirim

<H4>


</H4>


Adı Soyadı : Rahmi DANA
Baba Adı : Ahmet
Ana Adı : Mürvet
Doğum Yeri : Simav / Kütahya
Doğum Tarihi : 12.03.1972
Şehit Olduğu Yer : İdil - Şırnak
Şahadet Tarihi : 24.06.1994AĞLAMA ANAM

Eline yakmış bayram kınası
Bayram günü ağlar polis anası
On iki ay dolmayınca yoktur faydası
Yollara bakıp ta ağlama anam

Bayram sabahı şafak atıyor
Sokaktaki yetim bizi bekliyor
Yollardaki yolcular bizi bekliyor
Mektubumu okuyup ta ağlama anam

Polis oldum anam bileğim bükülmez
Kurşun yesem kanım dökülmez
Zalim gurbetin çilesi bitmez
Yollara bakıp ta ağlama anam

Anam rüyamda gördüm seni
Uyanıp ta baktım ki gurbet ocağı
Felek kalbime vurmuş bıçağı
Resmime bakıp ta ağlama anam

Yapraksız dalda bülbül öter mi
Sizlerden ayrılmayı gönül ister mi
On iki ay saymakla biter mi
Arkadaşlarımı görüp te ağlama anam

Hasret ateşi düşmüş göğsüme
Saçlarımı bir bir yolsam biter mi
Ağlasam ağlamasan gider gelir mi
Ağlayıp da gurbette üzme anam

18.01.1993
Rahmi Dana

--------------------------------------------------------------------------------------------------------


ŞEHİT ÖĞRETMEN

ADI SOYADI : Sait KORKMAZ

DOĞUM YERİ - TARİHİ : Muş Bulanık Okçular Köyü / 1967

BABA ADI : Derviş

ANA ADI : Hanife

ŞEHİT OLDUĞU YER : Ağrı - Doğubeyazıt Kazan Köyü - 28,09,1994


AKLİME KORKMAZ'ın MEKTUBU

"Bana göndermiş olduğunuz mektupta eşinizin size gönderdiği son mektubu ve resmini gönderin diye yazmışsınız. Eşim ve ben hiç ayrılmadığımız için öyle bir mektup yok ama sizinle eşimin Şehit edildiği geceyi paylaşabilirim.

Eşim 1993 'de Mustafa Kemal Üniversitesi'nden mezun oldu. 15,02,1994'te eşimin görev yeri elimize geçti. Eşimi Ağrı'nın merkezindeki bir ilköğretim okuluna vermişlerdi. Eşimin ataması elimize geç geldiği için eşimi Ağrı'nın Doğubeyazıt Kazan Köyü'ne atamışlardı. Bunun sebebi Ağrı'ya 1 gün geç gittiği içindi. Eşim büyük bir heyecanla gitti. Öğretmen olduğu için mutluydu. Çünkü, çocukları çok seviyordu.

Okurken en büyük hayali, doğuya gidip ordaki çocuklara ders vermekti. Eşim görev yerine gidip iki gün kaldıktan sonra geri geldi çünkü evi ***ürecekti. Bana dedi ki; " bak hanım istersen, sen gelme çünkü doğunun şartları çok zor. Yollar bozuk, köyde su yok, okul yok,okul ve lojman tamirat ister " dedi. "Ama siz olmadan da ben yapamam" diye bana söyledi. Ben dedim ki; "Sait istersen bir dağın başında olsun, istersen kalacağımız yer kümes olsun, sen nerdeysen ben ve kızım yanındayız." . Çok mutlu oldu sözlerime. Doğuya gittiğimizde o zor şartlar altında yine de çok mutluyduk. Ta ki o kara akşam gelinceye kadar. 29 Eylül 1994 akşamı eşimle yemek yedikten sonra sohbet ettik. İkimiz de kızımızı çok seviyorduk.Kucağımıza alıp sevmeye başladık. Ben hamile olduğum için çok hastaydım. Köyde su olmadığı için köydeki pis sular sebebiyle ben tifo kapmıştım. İlaç kullandığım için ayakta duramıyordum. Eşim, ben ve kızımdan yatmamızı istedi. O gün Milli Takımın maçı olduğu için ben izledikten sonra yatarım dedi.

Ben uykudaydım. Kapının çok sert çalındığını duydum. Ben zannettim ki köylülerden biri hasta diye kapı çalıyorlar. Yataktan kalkıp baktığımda eşim kapıyı açmış, iki kişi elleri silahlı ve tam donanmış kişilerdi. Ellerinde telsizleri de vardı. Ben ve eşim çok şaşırmıştık ve şakındık. Kendi kendime sordum; "bunlar kim? neden bize geldiler?" Adamlar içeri girip oturduktan sonra ben kızımı mahsustan uykusundan uyandırıp tuvalete ***ürdüm. Adamlar kızımızı görüp, bize bir şey yapmazlar diye düşündüm. Biraz konuştuktan sonra eşime "bizi kapıya kadar geçirir misin?" dediler. Eşim ve ben balkona çıktık. Bize dediler ki; "dışarının lambasını kapatın evinizden çıktığımızı kimse görmesin." . Kapımızda bir köylünün köpeği duruyordu. Adamlar eşim ve bana "şu köpeğe ekmek verin bizi ıssırmasın" dediler. Ben ve eşim ekmeği alıp köpeğe verirken eşimi çağırdılar, "hoca gel, sana bir şey diyeceğiz." dediler. Eşim giderken hiç aklıma gelmedi öylesine iyi bir insanı öldürecekleri. Adamlar 2 metre ileride duruyorlardı. Eşim yanlarına gitti. Birden kurşun sesleriyle birlikte eşim Ayten diye bağırdı ve ben balkondan koşup lambayı açtım. Zannettim ki havaya ateş ediyorlar. Eşimi ayakta beklerken onu yerde can çekişirken gördükten sonra eşime doğru koşup ona sarılıp ve bağırdım "beni de öldürün" diye ama ortalıkta kimse yoktu. Eşim o haliyle bana işaret ediyordu "korkma yaşıyorum ben" diye.
????: Web Hattı - Türkiyenin En Güncel Forumu /ask-and-sevgi/289384-sehitlerle-ilgili-siir-ve-mektuplar.html
????: Web Hattı - Türkiyenin En Güncel Forumu http://www.webhatti.com/showthread.php?t=289384

Başımdaki yazmayı sağ göğsündeki kurşun yarasına bastırdım kan kaybetmesin diye. Bağırıyordum, "ölme ne olur ******nu gör" diye. Karnına vurup duruyordum ne olur Azrail gelmesin diye bağırıp Allah'a yalvarıyordum Sait ölmesin diye. O an içeri koşup el fenerini alıp köye koşup yardım istiyordum. Bütün kapıları çaldım. Kimse yardım etmiyordu. Ben de kapı ve pencereleri kırıp yardım istedim. Köylüler beni kovuyorlardı. "git başımıza belamısın" diyorlardı. Eşimin yanına koşup geldiğim zaman kızım "ne oldu anne, neden bağırıyorsun?" dedi. O an ona ne söylediğimi hatırlamıyorum. Kızımı sürekli orda bırakıp tekrar tekrar köye yardım istemeye gittiğim zaman kızım koşup içeri giriyordu. Benim geldiğimi duyunca tekrar dışarı çıkıyordu. Yine köye koşup bu defa köyün erkekleri ve gençleri korkuyorsa bari kadınlar yardım etsin diye yalvardım. Çünkü kadınlara zarar vermezler diye düşündüm ve hepsine yalvarıyor, "bana birşey yapmadılar size de yapmazlar" diye söyledim. Ne olur biriniz bana bir at arabası verin eşimi şehre ***ürüp tedavi ettireyim. Eşim sizin çocuklarınız için buradaydı diyor ve yalvarıyordum.

En sonunda batım ki kimse bana yardım etmeyecek eşimin yanına geldim. Başını dizime koydum. Baktım ki eşim can veriyor, dudaklarını suyla ıslattım. Eşime kelime-i şahadet getirdim. Kalkıp eşimin başının altına bir minder koydum. Üstünü örttüm. En sonunda köy muhtarının kardeşi gelip "ölmüş kızım, gel gidelim bize" dedi. Önce gitmedim, eşimin başında kalmak istedim. Sonra düşündüm eşim zaten vefat etmiş, hadi adamlar geri dönüp hem ben ve kızıma kötülük yaparsalar diye düşünüp, kızımı alıp köy muhtarının kardeşinin evine sığındım. Şimdi düşünüyorum ki evimizin köye uzak olmasından başka aramızda bir dere vardı. Dört buçuk aylık hamile olduğum halde, kim bilir kaç defa göğsüme kadar sulara gömüldüm, köylülerden yardım istedim. Ben ki köyün vahşi köpeklerinden korkuyordum, o gece köpekler benim feryadımdan benden korkup kaçıyorlardı. O kadar mücaadele etmeme rağmen eşimi kurtaramadım.

Ben bir Şehit eşi olmaktan gurur duyuyorum. Çünkü Şehit mertebesi en yüca mertebedir ama acımız çok büyük ve ölene dek unutulmaz.

O gece ben çok şeyler yaşadım. Hepsi bir birinden acıydı. Yaşadıklarımı anlatsam sayfalara sığmaz, göz yaşları içinde bunları yazdım. İki ******m için yaşıyorum.

Saygılarımla

Aklime KORKMAZ

-------------------------------------------------------------------------------------------------------


Ruşen Eşref ( Ünaydın), Karagah-ı Umumi Muhafız Piyade Bölüğü Kumandanı Mülazım-ı Evvel Ruhi ile gerçekleştirdiği mülakatında Mehmetçiğin ağzından şu hatırayı kaydeder:
Bizim mıntıka kumandanı Süvari Kaymakamı Mahmut Bey tayyarelere pek kızar efendim. Daima ateş ettirir onlara ; katiyyen üzerimize sokmaz onun zaten tabiatı böyledir. Bir tayyare geldi miydi,haydi ütün bataryaya ateş ettirir.

Evet efendim; tayyare düştü. Hava hafif sisli olduğu için tabii gemiler bu sükutu( düşüşü) görmüyorlardı. Tayyareciler kendilerini denize attılar. Kendi gemilerini istikametine yüzmeye başladı. Bunu gören bataryamız düşmanın kendi gemilerine iltihak etmemesi için efendim ,ateş etti ki tayyareciler geriye dönsünler. O vakit gemilerde tayyarenin burada düştüğünü anladılar. Onlar da ateş açtılar. Tayyare tahrip edildi. O vakit de bizim hiç olmazsa bir esire fevkalade ihtiyacımız vardı. Çünkü düşmanın o dakikadaki vaziyetini anlamak istiyorduk. Zira düşman Anafartalar'dan çektiği askeri Seddülbahir'e ihraç yapmak istiyor gibi göstertiyordu. Yani açıkçası bunu blöf olarak yapıyordu. Ve gemiler de ( eliyle işaret ederek) bakın işte böyle daima Seddülbahir etrafında bir kavis şeklinde duruyordu.

Mıntıka kumandamız Kaymakam Mahmut Bey bu tayyarecinin neye mal olursa olsun mutlaka kurtarılmasını istiyordu. Tayyareciler en nihayet bir buçuk kilometre kadar sahile yakın geldiler. Tabii sahil mayın döşeli olduğundan kimse giremiyordu.

Düşmanın vaziyetini öğrenmeye şiddetle ihtiyaç vardı. Bu sırada bir düşman tayyaresi düşürülmüş ancak bizimkiler başka taraftan o tarafa hala ateş etmekte idiler. Düşman tayyarecileri hem mayınlı hem de ateş altında ölüm kalım mücadelesi vermekte idiler.

Bu noktada teessüratımı söylüyorum: o iki adam bağırıyordu. Yani ölüyorlardı artık. Ve sahilden hala imdat umuyorlardı. Tabii bir kumandan emir verdiği vakit süngü üzerine top üzerine gidip ölmek vazifemizdir. İşte o vakit mıntıka kumandanı Kaymakam Mahmut Bey " Kim girer?" diye bir sual sordu. Bu İngilizlere sırf acıdığım için düşman olsalar da onları kurtarmak bana bir vazife-i vicdaniye oldu. Yüzmek de bilirim.

Nerelisiniz efendim?

Çanakkale'liyim. Bir an evvel girmek için telaşımdan fanilayı da çıkarmamışım. bir fanila bir iç donu kalmıştı. Daldım. O zaman arkadaşım Mülazım Kaşif'de : "Ben de girerim " diye bendenize refakat etti. O çocuk aynı zamanda sınıf arkadaşımdır. Şimdi Rusya'da esir zavallı. Beraber girdik. Muttasıl düşman topları ateş ediyor. Monitörler,karşımızdan eksilmiyor. Tayyareler tepemizde dönüyordu.

Fakat biz tabii pek alçağa düşüyorduk. Sular da biraz dalgalıydı. Ne bizimkilerin nede onların makas atışları bizi kıstıramıyordu. Gülleler hep ötemize berimize düşüyordu. Bize hiç ziyan vermiyordu.

Maateessüf o tayyarecilerden birisi boğuldu. Çünkü bizde takat kalmamıştı. Ötekini kurtardık beyim. Mıntıka kumandanı Mahmut Bey kendisini aldı. Mıntıkasına ¤¤¤ürdü. Orada İngilizce mesaj yapıldı. Güzel baktılar sonra Beşinci Orduya teslim edildi.

Giderken İngiliz mıntıka kumandanı Mahmut Bey 'e demiş ki:

"Türkleri şöyle cesurdurlar, böyle alicenaptırlar diye kitaplarda okurdum. Bu defada cephede gördüm. Fakat böyle şiddetli bir ateşe karşı bu derece fedakarlıklarını bilemezdim. Bu derecesini bir İngiliz bile yapamaz."
______________________________ ______________________________ ___________


anasından şehit evladına mektup.....



sehitanasi-2.jpg
Canım Oğlum,






Nereden, nasıl başlasam bilmiyorum. O kadar özledim ki seni…


Canım yavrum, sen bizim ilk göz ağrımızdın.. Dört gözle beklemiştik babanla doğumunu… Dokuz ay sonra hastanede seni kucağıma bıraktıkları ilk gün vuruldum sana… Ne güzel gözlerin vardı, ışıl ışıl… Öyle güzel kokuyordun ki… Evimize neşe getirdin. Bir de hep uslu çocuktun, hiç üzmedin beni… Ne sık sık ağladığını bilirim, ne de yok yere huysuzlanmanı… Uyurken bile gülümserdin, meleklerle oynadığını düşünürdüm. Hastalanırsan başından ayrılmazdık, babanla nöbet tutardık sabaha kadar… İlk adımını unutamam, sonra ilk ‘anne’ deyişini… Hep üstüne titredik.


Sonra büyüdün… Zaman su gibi geçiyor. Her dışarı çıkışında, her seyahatinde sana belli etmedim ama yüreğimden neler koptu.



Bir tek seni askere uğurlarken rahattım. Komutanlarının sana gözü gibi bakacağından emindim. Bir süre sonra Güneydoğu’ya gideceğini haber ettin. O kadar heyecanlıydın ki, öyle emin konuşuyordun ki… “Göreceksin anne, bu devlet düşmanlarına gereken cezayı vereceğim. Vatanımın dağlarını bu eşkıyalardan temizleyeceğim” diyordun. Hep komutanlarının iyiliğinden, arkadaşlarından bahsettin. Rahatlığın, güvenin bizleri de rahatlattı. Sana sadece “Kendine dikkat et evladım” diyebildim. Ne de olsa seni bugünler için yetiştirmiştik. “Merak etme” diyordun, “Merak etme annem. Kalbini rahat tut!” Bir gün merakta bırakmadın bizi, fırsatın oldukça sık sık aradın, ayda bir mektubunu aldık. Mektubunu dakikalarca kokladığımı bilirim. Gönderdiğin fotoğrafları baş ucumuza koyduk.



Son mektubunda “Ben şehit olursam, ağlamayın sakın! Düşmanları sevindirmeyin.” diyordun. Telefonda “O nasıl söz oğlum” dedim. Sustun, sanki içine doğmuştu. “Hakkını helal et, güzel annem” dedin. Nereden bilirdim bu konuşmanın seninle son konuşmamız olduğunu… Baban duymuş önce, haberlerde söylemişler. Söylemediler önce bana… Kardeşin de sakladı. Ana yüreği bu, hissettim ben… Sonra öğrendim ki, pusuya düşürmüşler, çıkan çatışmada vurmuşlar seni… Elleri kırılsın o zalimlerin… Sanki canımı aldılar, sanki dünyayı başıma yıktılar. Bir ateş ki yüreğimin tam ortasına oturdu. Komutanlarınla görüştük, seni çok övdüler. “Kahramanca çarpıştı. Kanı yerde kalmayacak. Bizi de evladınız sayın artık.” dediler. “Vatan sağolsun” dedim. Oğlum seninle hep gurur duydum, sağlığında bir gün olsun boynumuzu eğik gezdirmedin … Cenaze töreninde de başımız dik, gururluyduk. Sana sözümüzü tuttuk, bir damla gözyaşı göstermedik, namertler sevinmesin diye… Hep içimize akıttık gözyaşımızı… Bayrağa sarılı tabutunu öptüm. Ben senden bir saat, bir dakika ayrı kalamazdım, şimdi seni nasıl toprağa koyacaktım a canım oğlum!



Aradan onca zaman geçti. Acın, hasretin içimizde yavrum… Bir kerecik bile olsa kokunu alabilsem, saçlarını okşayabilsem, öpsem gamzenden… Sevindirici bir haberim var sana… Komutanların sözünü tuttu yavrucuğum, kanın yerde kalmadı, sana kıyanları tez zamanda buldular, cezalarını verdiler. Cenazene gelmeyenler, cenazene gelmeye utananlar, “senin gibi ana kuzularını vuranları affettiler yavrum… Acımıza, acı eklediler.” Onları affetmeyeceğim. Canım oğlum, fırsat buldukça yanına geliyorum, dertleşiyorum seninle… Sağolsunlar, komutanların her fırsatta gelip misafirimiz oluyor. Yokluğunu aratmıyorlar. Yakında kardeşin de askere gidiyor. Bu vatana bir arslan verdim, gerekirse ikincisini veririm. “Vatan Sağolsun”



Seni çok seven annen…

______________________________ ______________________________ __________


ANNELER ŞEHİT HEDİYE


Bugün anneler günü mayısın on dördü

Dört şehit verdik üzeri ay yıldızla örtüldü

Şehit annesi olmak onlara en büyük ödüldü

Hediyeler annelere tabutlarda ¤¤¤ürüldü







Bu hediyeyi size gönderen Allah’tır

Cennet ayağınızın altında anahtarı evladınızdır

Evladınızın yeri peygamberler yanıdır

Kefeni ise rengini alan ay yıldızlı bayraktır









Annesi evladından bir hediye beklerken

Evladı annesine hediye edilirken

Gözlerinden damla damla yaş dökülürken

Hediyeler omuzda tekbirler getirildi arşı inleten









Şehit annesi olmak her Türk annesinin hayali

Sen merak etme evladının mekanı cennet bahçesi

Şehitler ölmez onlar yaşar ama zordur görmesi

İnşallah bu son hediye olur gelmez artık gerisi









Arif Kurt



______________________________ ____________________________


baba yüreği böyle dile gelir işte...
Arslan Oğlum,

Gözümün nuru oğlum… Doğumundan, ölümüne kadar bir gün beni üzdüğünü, kırdığını hatırlamam. Hep gurur kaynağım oldun benim… Başarılarınla övündüm. Hata yapsan bile telafi eder, gönlümüzü alırdın. Yaramazlığını, hırçınlığını görmedim. Hastalandığında annenle baş ucunda sabahladığımızı bilirim. İlk konuşman, yürüyüşün dün gibi aklımda… Geldiğimde beni kapıda karşılar, boynuma atlardın. Kırda, bahçede seninle oyun oynar, eğlenirdik. Bazen elinden tutar, seni dışarıda gezdirirdim. Öyle mutlu olurdun ki…

Annenle üzerine çok titrediğimizi söyleyebilirim. Ama seni hiç sıkmadık. Pek ayrı kalmadık seninle… Askerliğin geldi çattı. Sonuçta bu da bir kısa ayrılıktı işte… Koca ömürde lafı mı olurdu? Hazırlıklarını beraberce yaptık. Askere giderken gururlandım baban olarak.. Öyle mutluydun ki… Bilseydim geri dönmeyeceğini, saatlerce sarılmaz mıydım sana… Güneydoğu’ya gittin, hep bu ülkenin evlatlarının canına kıyanlarla hesaplaşmak isterdin… Büyük deden de Çanakkale’de şehit düşmüştü. “Bu vatan bizim” diyordun. Öyleydi, kanımızı akıtmıştık ailece... Sık sık görüştük seninle, bir gün ‘of’ dediğini duymadım. Komutanlarının ilgisinden bahsederdin, onları çok sevdiğinden… Bölgenin tehlikeli olduğunu söylerdin, sık sık göreve çıktığınızdan… Sonra eklerdin “Sakın anneme söyleme, üzülür, kaygılanır sonra… Sen de kaygılanma baba, arslanlar gibi bu askerliği yapıp döneceğim size…”


Son mektubunda “Şehit olursam, ağlamayın!” demiştin. İçine doğmuş herhalde… Oğlum, şehit olduğunun haberini aldım ağlamadım, komutanların geldi ağlamadım, bayrağa sarılı tabutun geldi ağlamadım. Biz sana verdiğimiz sözü tuttuk oğlum… Sen bize verdiğin sözü tutamadın oğlum, seni bizden aldı karanlık eller… Biliyorum tutardın sözünü, gelirdin… Yine geldin ama sana değil, tabutuna sarıldık oğlum! Hatırlamazsın, küçüktün, seninle evde oyun oynardık, evde saklanırdın, biz de seni arardık. Bulamazsak öyle mutlu olurdun ki… Birden ortaya çıkardın gülerek… Yine saklandın mı yoksa? Bütün bunlar bir oyun mu? Bir daha güzel yüzünü göremeyeceğim. Bir baba evladını toprağa vermemeli, beni sen toprağa vermeliydin. En büyük acı, evlat acısıymış onu anladım. “Yerine ben ölseydim” dedim kendi kendime, ama ne çare?… Yine de vatan sağolsun oğlum, yaşarken de gurur kaynağımızdın, hala öylesin… Komutanların sağolsun, sık sık gelip halimizi hatırımızı, bir ihtiyacımız olup olmadığını soruyorlar. Senin canına kıyanları da bulup, cezalandırdılar oğlum.. Az da olsa rahatladık oğlum, kanın yerde kalmadı. Ama senin gibi arslan parçalarına kıyan diğer zalimleri affettiler.. Kimler mi? Hani o senin cenazene gelmeye korkan, utanan kişiler var ya, onlar… Geçenlerde farklı birkaç çiçek tohumu aldık, mezarına diktik, mezarının başındaki bayrağı yeniledik. Yakında kardeşini de askere gönderiyoruz. Sağlıklı dönmesi dileğimiz ama, gerekirse o da bu vatana kurban olsun evladım… Ben zaten sizleri vatana kurban olasınız diye yetiştirdim. “Vatan Sağolsun”

Seni çok seven baban…

______________________________ ______________________________ ______________

babam vardı bir ağlamayan......


Babam vardı bir ağlamayan
Yakışmaz bana yakışmaz diyordu
Annem bir köşede yüregine indiriyordu göz yaşlarını
Bir şey olmuşu ama kimse bana birşey demiyordu...
NEREDE BİR ASKER GÖRSEM ABİM DİYESİM GELİYOR
NE ZAMAN SENİ DÜŞÜNSEM AĞLAYASIM GELİYOR
ABİ DEDİKLERİ CAN OLSA GEREKMİŞ
AĞLAMAK KAR ETMİYOR ÖZLEM YANINDA KAR KALIYOR
Yazık olsun uygar denen bu çağa
Nice yiğitleri kardı toprağa
Mehmed'ime kurşun sıkan alçağa
Yumruğumu sıktım, sıktım ağladım.

wol_error.gif
Orjinal Boyutunda Açmak İçin ( 709x472 ve 401KB ) Buraya Tıklayın
wol_error.gif
Resimi büyültmek için tıklayın. Orjinal Boyut: 709x472
545652fn3.png




______________________________ ______________________________ ___________



bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır...

sizlere kendime ait mısralarımla duygularımı ifade etmek istedim...

vatanımın şehidine...
korkma şehidim kanın yerde kalmayacak,
bu vatan hep dimdik ayakta kalacak.
o mehmetçiklerki bayrağımızı şaha kaldıracak,
bak o zaman vatanımda şehidimin kanı akmayacak.

incitemez hiç kimse bir türkün telini,
boşa vermez vatanım bu şehitlerini.
sahip çıkın vatanımıza sizde ey EY TÜRK GENÇLERİ,
unutmayın sakın ha üzerimize düşen vazifeleri.

siz rahat uyuyun şehitlerim,vatanımızı bölemezler bölemeyecekler,
bayrağımızı indiremediler ,indiremeyecekler.
sonunda kendileri helak olup yok edilecekler,
o anaların ahından asla kurtulamayacaklar...
VATANIMIN MEHMETÇİKLERİ ALLAHIN İZNİYLE KÖKLERİNİ KURUTACAKLAR...
mislinay...


.....ŞEHİDLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ...



551691i1yxpig7f9.gif
448058afgaz25di2.jpg





.....ŞEHİDLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ...



384253wxtw5jjbgl.gif
384372nwalvcwf8s.jpg
426547vc4l58wrax.jpg



Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, Kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü! Işık ışık, dalga dalga bayrağım, Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım Sana benim gözümle bakmayanın mezarını kazacağım Seni selamlamadan uçan kuşun yuvasını bozacağım Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder Gölgende bana da, bana da yer ver ! Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar Yurda ay yıldıYurda ay yıldızın ışığı yeter Savaş bizi karlı dağlara ***ürdüğü gün Kızıllığında ısındık, Dağlardan çöllere düşürdüğü gün Gölgene sığındık Ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan Barışın güvercini, savaşın kartalı Yüksek yerlerde açan çiçeğim Senin altında doğdum, Senin dibinde öleceğim Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim: Yer yüzünde yer beğen ! Nereye dikilmek istersen, Söyle, seni oraya dikeyim

Uğruna ölmekse eğer seni yaşatmak, bin defa ölürüm de adına leke sürdürmem Gururdur, namustur bayrak ve sancak, Aksa da kanım korkma haini güldürmem!Denildimi bir yerin adına Türk beldesi, gözüm al bayrak arar kulağım ezan sesiSen Mustafa Kemal’sin! Alın terim, göznurum! Sen ölümsüz en yüce Türk! Sevincim, kuvancım, onurum… Sen yeni Türkiye’nin ilk mimarı Ilk harcı karan Çatıyı ilk atansın Sen ilk öğretmen Baş kumandan Ulu önder Şavkı yarınlara vuransın Çarpan yürek, akan kansın Sana nasıl sesleneyim? Sen baştan başa Vatansın

Sahipsiz vatanın batması haktır,sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır!Bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karsılıksız sevebilenlerdir


fl_tr_small.gif
ataturk.posteri.jpg


______________________________ ______________________________ ________


ADI VE SOYADI : BEDİR KARABIYIK

DOGUM YERİ : 1953/ Doğubeyazıt

Baba adı : AHMET

SINIFI ve Rütbesi : BİNBAŞI

Şehit Olduğu Yer : Sarıkamış-Kızılbuçuk Köyü
Defin yeri : Balıkesir- Bandırma
OLAYIN AÇIKLAMSI : Teröristlerle çatışma













Şehit olmadan yedi ay önce geçici görevle gittiği Hakkari’ den döndükten sonra Sarıkamış’a

Gelip, tüm borçlarını öder ve arkadaşlarını telefonla arayarak “Ben Nisan ayında göreve gideceğim” deyip herkes ile helalleşir. Eşine ise şehit olmadan bir hafta önce telefonla arayıp,

“Birliğimde ki çantamda iki adet mektup var, şehit olduğum takdirde mektupları alırsın”” deyip herkes ile helalleşir. Eşine ise şehit olmadan bir hafta önce telefonla der.

Şehit olduktan bir gün sonra eşi mektupları alır. Şehit olduğunda Bedir Karabıyık’ ın sağ üst cebinde bir TÜRK BAYRAĞI , annesinin saç teli ve ufak Kur’an-ı Kerim vardı.










VASİYETİMDİR




Güzel Hanımcığım;

Şimdi ayrılık zamanıdır. Sen genç, oğulcuklarım çok küçüksünüz. Sizi mesut ve bahtiyar etmek için çok çalıştım. Çileli hayattı bu, beraber yaşadık. Beni anlamışsınızdır. Göğsümün içinde ki , kafesine sığmıyordu. Çok dua aldım. Bu sebepten uzun ömür ve hayır ümidim vardır. Fakat ben kefenimi hep üzerimde hissettim. Ecel gelirse safa gelsin onunla arkadaşım ben. Yeter ki son nefes de mümin olarak göçeyim. Hak vaki olur inşallah şehit olurum. Sana ağlama demiyorum. Seven sevdiği için elbet ağlar. Müsterih ol. Haram lokma yemediniz. Yedirmedim. Bilmeden işlediklerimizi Allah af etsin.


Çocukları hoş tut, hep tatlı sözler söyle. Onlar Allah’ ın izniyle hayırlı insan olurlar. Büyük oğlum hırçındır ama merhametlidir, küçük oğlum hem akıllı hem iyi huyludur. İkisinde de

Siyasi zeka vardır. Devlet adamı olabilirler, o yöne yöneltmeğe çalış. Demin dostlarım kimlerdiyse onlarla irtibatı kesmeyin. Ben senden razıyım, Allah da razı olsun. Allah cennet nasip ederse seni de yanıma versin. İffet, namus ve hanımefendiliğiyle her zaman yıldızdın. Güzel yüzünü Allah nasip ederse tekrar görürüm ama dünyada, ama ahrette…..



Hakkınızı helal edin.








Evin Babası Bedir
______________________________ ______________________________ ___________

Ben Bir Şehit Oğluyum



Bir hainin kurşunu aldı babamı benden,
Uyuyormuşum o gittiğinde sıcak yatağımda,
bütün uyuyanlar gibi sessizce…

Yüzünde garip bir mutluluk varmış,
anamla vedalaşırken…
Sanki düğüne gidiyor gibiydi dedi anam…
Öp demiş çocuklarımı uyandıklarında,
ben kıyamadım uyandırmaya hanım,
sen öp…

Anam öptü mü o gün beni bilmem ama,
ben baban şehit olmuş dediklerinde,
babamı son kez gören o anamın gözlerini,
belki de yüzlerce kez öptüm…

Yağmura hasret çorak toprak gibiyim şimdi…
Hasretim bitmek bilmiyor…
El sürdüğü yerlere ellerimi sürüyor,
Kokusu kalmıştır diyerek belki,
eşyaları kokluyorum…
Örtülerin altında ağlıyorum anamdan habersiz geceleri,
“Allah’ım, beni babama kavuştur” diyorum
“Babama kavuştur, ama onun gibi…”

Biliyorum herkese nasip olmaz şehitlik.
Mutluyum o yüzden,
Ama söz dinlemiyor yüreğim,
Özlüyor, onu , çok özlüyorum….

Ben bir şehit oğluyum,
Bu vatan , bu bayrak, bu toprak için
Şehit oldu benim canım babam…
Mertçe, yiğitçe, erkekçe…
Ben uyurken, birileri uyurken huzur içinde, sessizce…

Gün gelsin Allah’ım artık,
Şehit oğlu şehit desinler artık bana da,
Vatan için, namus için, bayrak için öleyim
Vatan sağolsun desin anam, vatan sağolsun
Toprak sarsın beni, ben babamı sarayım…

14.09.2006
Oğuz Kaçtan
İzmir Radyosu Program Müdürü


 

BLuєćяσwηz

Uzman üye
4 May 2008
1,697
38
TυякHα¢кTєαм
ÇUKURCA’ nın dağlarından Merhaba



Sevgili Anneciğim babacım nasılsınız iyimisiniz. ………………………….
İki tane PKK denilen ...lerle uğraşıyoruz biliyorsunuz ama sonunda acı günlerimiz bitecek yeniden değişik bir hayata kavuşacağım ve yerden Türkyılmaz ailesi toplanacak Annem senin yüzün her zaman gülecek, Annem bizi bu yaşa kadar çok destekle yetiştirdin. Allah’ın izniyle bundan sonra dertler bitecek tatlı ve mutlu günler gelecek.
????: Web Hattı - Türkiyenin En Güncel Forumu http://www.webhatti.com/showthread.php?t=289384
Anne artık bana ailemize yakışır gelinini hazırlamaya başla karakaşlı kara gözlü olsun. Neyse canım güzel olsun kızmadın değimli. Annem şafak çok yakın sizleri çok özledim. Sizi seven asker oğlunuz.
ESKİ GÜNLER BURNUNDA TÜTÜYOR SADIK’ IN (TÜRKYILMAZ). ÇUKURCA’ DAN YAZMIŞTI BU MEKTUBUNU;



“Teskereyi alınca, Türkyılmaz ailesi yeniden toplanacak. Annem, senin yüzün yeniden gülecek. Bizi büyütene kadar neler çektin. Ama bundan sonra mutlu günler gelecek.”
Mutlu günler umuduyla Sadık’ ın bir de dileği vardı anasından:
“Anne artık ailemize yakışır gelin kızını hazırlamaya başla. Karakaşlı, kara gözlü olsun. Şaka bir yana şafak çok yakın. Beni bekleyin.”


Sadık TÜRKYILMAZ



Bekledi TÜRKYILMAZ Ailesi… Ama bir daha geri gelmedi mutlu günler..



Askerlik bitimine 2 ay kala, Çukurca basılacak duyumu üzerine düzenlenen operasyonda, Gölgelibeş üst bölgesindeki, arkadaşının yanına gelerek; “Canım çok sıkılıyor. Annemi ve kız kardeşimi sürekli rüyamda görüyorum. Herhalde burada şehit olacağım, bir daha onları göremeyeceğim” dedi ve o akşam çıkan çatışmada aynı yerde ve aynı mevzide şehit oldu. 10.07.1995
 

BLuєćяσwηz

Uzman üye
4 May 2008
1,697
38
TυякHα¢кTєαм
Yiğit olanın lokması cana azıktır beyler
Kimse bana söylemesin buna yazıktır beyler
Soyu soysuz olanın sütü bozuktur beyler
Bunların soyu bozulmuş Türk'e düşman göbekten
Bu hesap sorulacak Apo denen köpekten!

Kan istediniz canlardan bitmedi inadınız
Oğuz size yar olmadı budüz idi adınız
Senelerdir bu vatanın ekmeğini yediniz
Suyunuzu keseceğiz dağlardaki gölekten
Bu hesap sorulacak Apo denen köpekten!

İhanete yar mı olur, yüce dağların karı
Üstünüze zalım geldi bu senenin baharı
Deli poyraz gibi vurdu öksüzlerin kaharı
Eleneceksiniz beyler ince ince elekten
Bu hesap sorulacak Apo denen köpekten!

Dağlar, taşlar bu ovalar bilin ki Türk'ün yurdu
Aslımız insan neslidir Türk'e semboldür Kurd'u
Soyu ermeni olanlar nerden bilecek Kürd'ü
İhaneti seyreyleyin perdedeki delikten
Bu hesap sorulacak Apo denen köpekten!

Feryat eylemez mi sandın yavrusuna bir ana
Sizler doymak bilmediniz akıttığınız kana
İnsan olan cana kıymaz, nasıl kıydınız cana?
Anası nenni söylerken kan damlıyor belekten
Bu hesap sorulacak Apo denen köpekten!

Alperenler şehadeti seslenirken çağrına
İbrahim'in dedileri nişan oldu bağrına
Mehmetçik'ler şehit düştü bu vatanın uğruna
Vatan mı istediniz lan beşikteki bebekten?
Bu hesap sorulacak Apo denen köpekten!

Hainlerin yaptıkları yanlarına kalır mı?
İhanetin affı olmaz sizi millet salar mı?
Vatan şehitler toprağı seni toprak alır mı?
Boynuna urgan dolayın sağlam olsun ipekten!
Bu hesap sorulacak Apo denen köpekten!

Başı bozuk yaylalarda bol keseden savurdun
Ne dinin var, ne imanın sen ne biçim gavurdun?
Hem korkaksın, hem zavallı zoru gördün kıvırdın!
Urgan bile dava eder boynundaki ilmekten!
Bu hesap sorulacak Apo denen köpekten!

Şehit anaların gözündeki yaş bitsin
Vatanımın üstünden kara bulutlar gitsin
Asın gardaş bu iti, şehitler rahat etsin!
Bu Sefai deli oldu, senelerdir demekten!
Bu hesap sorulacak Apo denen köpekten
 

BLuєćяσwηz

Uzman üye
4 May 2008
1,697
38
TυякHα¢кTєαм
İki Yolcu



Bu kalabalık senin düğününe
Benimse cenazeme geliyor
Bu davullar senin düğününe;
Benimse cenazeme çalıyor.

Senin üzerine çiçek
Benim üzerime toprak atacaklar
Senin kınalı ellerinden
Benimse tabutumdan tutacaklar


Seni türkülerle, beni ağıtlarla
Uğurlayacaklar bizi iki yolcu gibi
İkimizde giysisi beyaz olacak
Nüfusa seni EVLİ beni ise ÖLÜ
Yazacaklar.
 
Son düzenleme:
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.