SM Bilinçaltı Mesaj Gönderme Teknikleri ve Bilinçaltı Mesajların Topluma Etkileri / Boybox \

'T0YB0X

Katılımcı Üye
8 Ocak 2017
934
465
C:\Program Files (x86)\
Bilinçaltı Mesaj Gönderme Teknikleri ve Bilinçaltı Mesajların Topluma Etkileri











-BİLİNÇ, BİLİNÇALTI, BİLİNÇDIŞI NEDİR?

İnsan davranışlarının ardındaki motive edici güç olarak, içgüdüsel dürtü ve ihtiyaçları araştıran psikanaliz, insanın bilinçli eylemlerinin ruhsal yaşamının oldukça küçük bir bölümü olduğunu göstermiş, böylece davranışların ardındaki birçok belirgin güdünün ruhsal ve bilinçaltı kaynaklı olduğunu ortaya koymuştur.

Tanımlara geçmeden önce şunu söylemeliyiz ki; bilinçaltı (subliminal, eşikaltı) veya bilinçdışı, bazı kaynaklarda aynı anlamda bazı kaynaklarda farklı anlamlarda kullanılmıştır. Bilinçdışı kavramını ilk bulan Freud'tur daha sonra bu kavram; bilinçaltı olarak da kullanılmıştır. Bilinçdışını ilk keşfeden Freud böyle bir ayrım yapmadığı için biz de bilinçdışını, bilinçaltını (subliminal, eşik altı) aynı anlamda kullanacağız.

Bilinç, psikolojide şu şekilde tanımlanır: “Beynin, bilgiyi işlemede gerçeklere uyumu önde tuttuğu, mantıksal düşüncenin egemen olduğu zihinsel süreçtir.” Kişi uyaranı, beyninde gerçeklere ve mantıksal ilişkilere göre işler ve sonuca varır. Bu işlemde; düşüncülerin duyguların veanıların birbirleriyle ilişkileri, neden-sonuç ilişkileri, yer-zaman ilişkileri ve diğer tüm bağlantıları gerçeğe uygun yapılandırılır. Davranışlar da bu esasa göre geliştirilen sonuca uyumludur. Bu sistem insanın hayatta kalmasını sağlayan sistemdir. Bilinç, telkini ise pek iyi karşılamaz. Daha çok düşünmeye, akıl yürütmeye ve önceden öğrendiklerini eyleme dökmeye yatkındır. Önceden öğrenilen kayıtlar ve telkinler, bilinçaltından gelen “dürtüler” şeklinde bilince yönlendirilmektedir. Freud, bilincinde olduğumuz birçok şeyin gerçek olmadığını ve gerçek olan bir çok şeyin de bilincimizde olmadığını göstermiştir.

Bilinçlilikte, gerçeği değerlendirme yetisi ile dış gerçekte olanla zihinde olan birbirinden ayırt edilir. Çocukluğun ilk yıllarında düşünce biçimi böyle mantıksal ve dış gerçeğe uyumsal nitelikte değildir. Çocukluğun ilk dönemlerindeki ilkel ve gerçeği tanımayan düşünce biçiminden, zamanla olgunlaşma ve öğrenme ile ayrışarak gelişen bilinçli mantıksal düşünceye "ikincil süreç" adı verilir. İşte bilinçlilikte egemen olan düşünce biçimi, ikincil süreç niteliği taşır.

Ruhsal yapıda dışarıdan gözlemcinin veya kişinin incelemesine o anda açık olmayan etkin kısımlar vardır. Freud ruhsal yapının bu kısımlarını bilinçdışı [bilinçsiz] olarak nitelendirir. Bu kısımların varlığı hipnoz sonrası telkinle de gösterilmiştir; bu telkinde kişi tam uyanık durumdayken, telkin edilen şeyi tamamen unutmuş olmasına rağmen, daha önce telkin edilenşeyi yapar.

Yani zihinsel işlemlerin tümü birden kavramsal olarak bölmelere ayrılmış ve bunlara bilinç, bilinçöncesi ve bilinçdışı adları verilmiştir. Bilinçdışı, kişinin özel bir çabası ile bilince çağrılamayan, farkına varılamayan yaşantıların saklı olduğu ruhsal bölmedir; daha doğru bir deyimle, bu nitelikte olan ruhsal süreçlerdir. Bu yaşantılar ancak özel yöntemlerle: uyutum, serbest çağrışım, düşlerin, anormal ruhsal belirtilerin incelenmesi ile açığa çıkarılabilir. Bilinç Öncesi Düşünceler ise; kişinin belirli bir anda bilincinde ayırt edemediği birçok düşünceleri ve anıları vardır. Bunların bazıları bilinçli bir çaba ile bilinç düzeyine çağrılabilir. Bu çeşit düşüncelere ise bilinç öncesi düşünceler adı verilir. Örneğin, bir süre önce karşılaştığımız bir olayı artık bilincimizden tümüyle silmiş olabiliriz. Ancak buolayla ilgili bir çağrışım, bir uyaran tüm olayın yeniden bilince dönmesini sağlayabilir. Bu tür bilinçten silinmiş gibi sanılan ve uyaranlarla, çağrışımlarla bilince gelebilen anılar, duygular, dürtüler, bilinç öncesi niteliği taşırlar.









- İÇGÜDÜ

Ruhsal yapının bilinçdışı içeriğinin, enerjilerini doğrudan doğruya temel fiziksel içgüdülerden alan tamamen karşıt eğilimlerin –arzuların-etkinliğinden oluştuğunu bulmuştur. Bunlar anında doyum bulmanın dışında hiçbir şeyi dikkate almaksızın işler ve ruhsal yapıdaki, gerçekliğe uyarlanmayla ve dış tehlikelerden kaçınmayla ilgili olan daha bilinçli diğer öğelerle çatışma eğilimi gösterir. Dahası, bu ilkel eğilimler büyük ölçüde veya yıkıcı yapıda olduğu için, daha sosyal ve uygar olan ruhsal güçlerle mutlaka çatışacaklardır.
Cinsel içgüdü ve ölüm içgüdüsü olmak üzere iki grup içgüdüden bahseder. Bunlar insanın ruhsal yaşamının ardındaki gerçek motive edici içgüdülerdir. Yaşamı sürdüren erotik içgüdülerin karşısına, ölüm içgüdüsünü koymuştur.
Yaşam içgüdüsü bir araya getirmeye, daha büyük şeyler üretmeye yönelirken, ölüm içgüdüsü bunları parçalamaya, daha küçük parçalar haline getirmeye ve nihayetinde yok etmeye çalışır. Ortaya çıkan, hayatın dinamiğidir

İnsan davranışlarının gerisindeki motive edici güç olarak içgüdüler keşfedildiğinde ve bilinçaltı, insan ideoloji ve davranışlarının kaynağı olarak görüldüğünde, analitik araştırıcıların insan sorunundan, toplum sorunlarına, bireyden de toplum psikolojisine dönüşleri kaçınılmaz olmuştur. Sosyal yaşamda –din, gelenekler, politika ve eğitimdeki-açık bir şekilde görünen akıldışı davranışların gizli kaynağını keşfetmek için, psikanaliz tekniğini kullanmak durumunda kalmışlardır.



- BİLİNÇALTI ETKİLEME YÖNTEMLERİ

Birçoğumuz kendi kendimizi aldatıp, kandırmakta ve kendi düşüncelerimizin gerçek olduğunu sanmaktayız. bilinçli düşünceye içgüdüleri aklileştirme görevi vermekle, temsilcileri arasında olduğu aklileştirme olayının temellerini sarsmaya yönelmiştir. Kişi gerçekten de kendi fark etmediği etkilerin ve içgüdülerin baskısı altındadır. Materyalist felsefe ve cinsel arzuların bilinçli zihin tarafından bastırılmaları, için bilinçdışının içeriğini oluşturan çıkış noktalarıdır.
Psikolojinin görüş açısından hareket ederek, birçok reklamcı, piyasa araştırmaları yapmayı denemişlerdir. Mesela; müşterilerine sorular yöneltilipalınan cevaplarla tüketicinin kanaat ve tutumu, daha etkili reklam kampanyalarına zemin hazırlamak için kullanılmak istenmiştir. Fakat neticede görülmüştür ki; çoğuzaman insanlar neyi istediklerini kesinlikle bilmemekte ve sorulara doğru cevaplar vermemektedirler. Çünkü alış-veriş sırasında onları etkileyen dürtüler çoğunlukla bilinçaltındadır. Bilinçaltındaki bu dürtüleri yeni teknik usullerletespitetmek, ‘dürtülerin araştırılması’ (veya motivasyonel analiz) adı altında birtakım yeni çalışmalara yol açmıştır. Halen Amerika’daki büyük reklam şirketleri, bu araştırma metotlarındanfaydalanmaktadırlar. Ancak bu metotlarabaşvuranlar sadece reklamcılar değildir. Sosyal uzmanlık yapmaya çalışanlar arasında işçilerini daha iyi yönetmek isteyen idareciler, seçmenlerine en etkili bir şekilde nüfuz etmeyi arzu eden politikacılar ve hatta müritlerininsayısını arttırmak gayesini güden din adamlarına rastlamak mümkündür. Bu metotlarsayesinde; bir kimsenin ‘gerçekten neyi istediği’ (onun gerçek dürtüleri) öğrenilmeye çalışılır. Ve bu gerçeklere dayanarak, bir kimseyi, kendisi farkına bile varmadan, istenildiği gibi yönetmenin mümkün olduğuna inanılır.
Ayrıca açık bir bilinci ikna etmek içinçok cazip tekliflersunmak gerekirken, bilinçaltını etkilemek için olay anında bu kadar çaba sarf edilmesine gerek yoktur. Tüketici geçmiş deneyimlerine, onda daha önce iz bırakmış hatıralarına, kültürel kodlarına göre hareket edecektir. Yani tüketici sosyolojik, psikolojik, antropolojik kodlarına uygun şekilde davranacaktır. Örneğin bir hayat sigortası ürünü için yapılan reklamları ele alırsak korku, endişe, tehlike olguları tüketiciye sunularak satış yapılması daha etkili olacaktır.

Türkiye’de yayınlanan ve hedef kitlesi gençlere olan Mavi jeans reklamlarının başarısındaki nedeni de buna bağlamak mümkündür. Gençlerin eğilimleri, korkuları ve gayeleribu reklamda çok güzel işlenmiştir. Reklamda tek başına yaşayan modern güçlü bir kadının mücadelesi ve yükselme hikayesi anlatılır. Hayat zorludur ama bu zorluklarla başa çıkmasını bilir, korkularına yenilmez,yükselme ve ünlü olma hayallerinin peşinden gider, mücadele eder, düşer kalkar,arkadaşının manevi desteğive kendi içinde bulunan güç ve ışıkla kalabalıkları peşinden sürüklemeyi başarır.Eti Canga reklamında da benzer bir şekilde ergen eğilimleri göze çarpar. Ailelerinin düzenli olma isteklerine karşı bunalan gençler dağınık olmayı seçer ve bu çikolatayı heryediğinde istediği gibi evi dağıtır.







Günümüzde müşterilerin eğilimlerini ve kişiliklerini tespit etmek için daha farklı yöntemler de geliştirilmiştir. Örneğin, internete girer girmez yaptığınız her şey, attığınız her adım, girdiğiniz her site tek tekkaydedilmektedir. Bunlara nereden alışveriş edip nerede yemek yediğiniz de dahildir. Bir gün internette incelediğiniz bir ürününbenzerleri bir başka gün karşınıza çıkarılarak size önerilmektedir. Beğenilerinizi ve ilgi alanlarınızı internet aracılığı ileöğrenerekbuna uygun reklamları size sunmaktadırlar.







- SUBLİMİNAL MESAJ

Subliminal mesaj genel tanımı ile başka bir objenin içine gömülü olan bir işaret ya da aynı yolla uygulanan mesajdır. Bu mesajlar bir yazı, bir resim ya da farklı bir obje olabilir ve bu objeler insan bilincinin altında algılanır.
Subliminal telkin verme yöntemi, diğer hipnoz çeşitlerinde olduğu gibi bilinç ve bilinçsizlik arasında yer alan sanal çizginin aşılarak bilinçaltına ulaşılması ve bilinçaltına verilen bu görsel veya işitsel telkinlerin zamanla “dürtü” olarak ortaya çıkmasıdır. Geleneksel (formal) hipnozdan farkı; formal hipnozda hipnoz altındaki birey, zihninde görüntüleri kendi kendine oluşturur, canlandırır ve bu görüntü sadece kendi bilinçaltının eseridir. O kişiye özeldir. Oysa subliminal uygulamalarda görüntü veya ses şeklindeki telkin kişinin bilinçaltına dışarıdan verilir ve aynı görüntü ve telkin, aynı anda çok kişiye enjekte edilebilir.

Bilinçaltı mesajı tasarlayan uzman grafiker/efekt uzmanı, nesnenin görünüşüne dair öğrenilen ve bellekte depolanan bilgileri, tasarlama kabiliyeti ile birleştirir. Böylece mesajın içindeki nesne algılayan için yeniden üretilmiş arketip imge durumuna gelir.Arketip imgelemin gücü, içgüdülerin etkisiyle alışılmış ortak dünyasal ya da doğaüstü yerleri besleyip coşturur ve böylece düşsel durumlar sunar.

Türkiye’deki reklam ve dizilerde de subliminal yöntemle bilinçaltını etkilemeye yönelik çalışmalar yapıldığına dair iddialar vardır. Mart 2012’de atv’de yayınlanan “Çocuklar Duymasın” dizisinin senaristi Birol Güven, kendisini; Çocuklar Duymasın’da arka fonda kullandığı bikinili fotoğraflarla, bilinçaltını fark ettirmeden etkileme anlamına gelen subliminal yöntemi kullanmakla suçlayan izleyiciye, twitter’dan şu yanıtı vermiştir: “Anlamadığım şey; ben bikinili kadın fotoğrafıyla topluma subliminal mesaj verince benim bu işten ne çıkarım olacak? Zeki Triko muyum ben?... Bir şey söylemek istersem, adamın gözüne sokarım!”. Güven böyle dese de subliminal yöntemde bilinen bir gerçek vardır ki; o da **** öğesinin her zaman daha çok sattırdığıdır. Bu yüzden reklamlardaki kadınlar dondurmayı yerken şekilden şekile girer veya reklamlarda cinsel birleşmeyi çağrıştıran öğeler kullanılır. Ya da kola kutularında olduğu gibi üst üste dizildiğinde gizlice *** yazısının belirdiği grafikler kullanılır.



 
Son düzenleme:

Epesus

Katılımcı Üye
13 Şub 2016
666
1
Muğla
Emeğine sağlık dostum güzel bir konu sosyal mühendislik ile ilgilenecek olan arkadaşlar içinde yararlı olacaktır :D
 
Son düzenleme:
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.