Terörle uzlaşma ve ATATÜRK'ün vasiyeti..

*666*

Katılımcı Üye
22 Eyl 2008
363
3
Graphic Team


Terörle Uzlaşma ve Ata’ nın Türk Gençliğine Vasiyeti
Ülkemizin kuruluşunda ne Türk’e karşı Kürt; ne de Kürde karşı Türk üstünlüğü veya alt kümesel bir düşünce söz konusudur.
Türklük, Anadolu sınırları içinde yaşayan, dışarıdan göçmen gelen, bu gün sayıları 10 bine ulaşan Afganlıları da içeren bir üst kültür kimliğidir.
Türkiye Ulus Devlet modelidir. Ulus demek, ırk demek değildir.

Birlik demek, dayanışma demek, ortaklaşa bir amaç birliği içinde korunma, karşı koyma, her alanda iddia sahipliği, ortak yaratılacak aydınlık bir gelecek, uygarlık değerlerinde yükselmek demektir. Emperyalizmin ve onun işbirlikçisi PKK’nın amacı karşılıklı toplumların birbirini hedef alması ve çatışmasıdır. Kim Kürt kökenli yurttaşlarımıza farklı gözle bakıyorsa, PKK yandaşı, destekleyici sempatizanı olarak bakıyorsa PKK’nın amaçlarına hizmet etmektedir.

Terörle uzlaşma olmaz. Terör, silahını doğrulttuğunda ya başarıya ulaşacaktır, yada sizi sonsuza değin, efendisine boyun eğdirinceye değin meşgul edecektir. Onun asıl başarısı sürekliği ve sürekli şiddetidir. Terörün anlayacağı dil, güçtür. Her türlü araçları kullanarak onu ve elemanlarını caydırmaktır. Terörle savaşım savaş kuralları ile de yürütülemez. Çünkü terörün uyguladığı yöntemler kuralsızdır. Kurallı bir savaşı yürütmeye çalışmak terörle savaşan unsurları bir görünmez güce yem etmektir. Demokrasi terörle savaşımın önünde engel değildir. Eline silah almış unsurları caydırmak, etkisiz kılmak demokrasinin gereği ve kaçınılmaz sonucudur. Terörle savaşımı isteyen demokrasiden başka hiçbir şey değildir. Çünkü terörün egemen olduğu yerde demokrasiye yer yoktur. Demokrasinin olmadığı yerde terörle savaşım olmaz. Karşılıklı terör olur. Bu nedenle demokrasiyi terörle savaşıma engel göstermek amaçlıdır. Demokrasi halkın kendisidir. Halk terör içinde kuşatılmış yaşamak istemez. Halk iradesini yasa dışı silahlı güçlerin baskısına terk etmek istemez.

Öte yandan bölge de alınması gereken tüm ekonomik, demokratik öneriler değerlendirilmeli, gerekli önlemler alınmalıdır. Nasıl Zonguldak’ta, Samsun’da ekonomik, demokratik ilişkiler çerçevesinde örülen bir yaşam sürüyorsa o derece.. Terörize edilmiş bir ortam ekonomik-demokratik ilişkilerin gelişmesine en büyük engeldir. Terör yandaşlığı ve sempatisi asla hoş karşılanmamalıdır.

Terör, örgütüne bir başka gücün silahlarını bıraktırma, siyasal çözümün bir parçası olarak pazarlığa çekme, bir aldatmacadır. Terör emperyalizmin oluşturucu bir aracı ise emperyalist istekler, planlar gerçekleşinceye değin varlığını sürdürecektir. Terörü sivilleştirme bir başka gücün bölgesel planıdır. İstekleri gerçekleşirken silahsız, istekleri reddedilince silahlı.. Siyasal çözüm terörün amacıdır. Bu nedenle yine onun, yani efendisinin başarısıdır.

İç ve dış yıkıcı güçlere, teröre karşı her ulusun birliğini ve devletini koruyucu mekanizmaları vardır. İspanyol yargısı teröre karşı yasaların gereği olan yaptırımları uygulamakta çekinceye düşmemektedir. Etkin biçimde uygulanan yasalar ve yargı güvencesi dışında İspanya Anayasası da devletin bölünmez bütünlüğünü güvenceye alan maddeler içermektedir.


İspanya Anayasası’nın 8. Maddesi, “Silahlı Kuvvetler, İspanya'nın egemenlik ve bağımsızlığını güvenceye almak, toprak bütünlüğü ile anayasal düzenini korumakla yükümlüdür” hükmüne yer vermektedir.
ETA terör örgütünün siyasal kolu Batasuna 2003 yılında terörü kınamadığı için yasaklandı.
Daha sonra üst düzey yöneticileri tutuklanarak ağır cezalara çarptırıldılar. Batasuna’dan sonra ANV partisine önemli sayıda ETA yanlısı siyasetçi girdi. Yani ANV’yi hülle partisi olarak kullanmayı denediler.
Ancak, 2007 yılı sonunda bir İspanyol Jandarmasının öldürülmesi sonucu hükümet bu kez ANV’yi terörü kınamaya davet etti.
Eğer beklenen kınama gerçekleşme dava açılarak bu partinin de kapatılması kesinlik kazanacak.
Çünkü İspanyol Siyasi Partiler Yasası, teröre destek veren tüm siyasal örgütsel disiplinlerin kapatılması, sorumlularının tutuklanarak cezalandırılmasını sağlayacak düzenlemeler içermektedir.

Türkiye’de terörü savunmak ve desteklemek suç değil..
Ülkemizde,
“Türkiye’nin Kerkük’e müdahalesini Diyarbakır’a yapılmış sayarız” diyebilen yerel, ulusal siyasal sorumluluklar üstlenmiş parti üst görevlilerimiz, yöneticilerimiz bulunmaktadır.

Siyasal sorumluluk taşıyan kişilere yönelik terör örgütünün kınanması yönünde yapılan çağrılara karşı açıkça,
“ onlar bizim kardeşlerimiz, biz onları kınarsak varlığımızı inkar etmiş oluruz” açıklamaları ile yanıt verilmektedir.

Her ülkenin kendini koruma hakkı vardır. Bu hakkı düzenlemeyen, kendini bu haktan mahrum bırakan bir toplumsal sistem, devlet düzeni düşünülemez.

Alman Anayasası “direnme hakkı” başlıklı 20. maddesinin 4. Fıkrasında, Anayasa düzenini ortadan kaldırmak isteyen herkese karşı, başka bir olanağın bulunmaması halinde, bütün Almanların direniş hakkı vardır demektedir.
Burada görev tek tek ve topluca bütün Alman yurttaşlarına verilmektedir. Kime karşı? Anayasal düzeni ortadan kaldırmak isteyen herkese karşı; yerli, yabancı; herhangi bir yurttaş yada yöneticiye, oluşuma karşı..

Fransa’da Korsika Ulusal Kurtuluş Komitesi’ne destek veren hareketin partileşmesine dahi izin verilmedi.

Ülkemizin Anayasal belgesinin Başlangıç kısmı; 1.,2.,3. ve 4. maddeleri devleti tanımlayan ve güvenceye alan belgelerdir.

Yine ulu önder Atatürk yalnızca bu güvencelerin yeterli olmayacağını düşünerek vasiyet niteliğindeki konuşmalarıyla ulusun en etkin kesimine, ülkenin korunması ve savunması görevini vermiştir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin gelecekte sonsuza değin korunması ve savunulması görevi Türk gençliğine emanet edilmiştir. Cumhuriyetin Kurucusu tarafından doğrudan verilen bir görev söz konusudur.
Nerede verilmiştir?

Gençliğe Hitabe’de:

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyet'ini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.
Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen;
Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!

Bir devlet sistemi bütüncül bir sitemdir.

İdari ve siyasi yapısıyla. Bu nedenle devleti siyasal yönden ve ilkesel yönden yıkma çalışmaları yürüten iç güçlere ve bu kez dış destekçilerine karşı koruma görevi yine gençlere verilmiştir.
Atatürk bu görevi etkin bir tavırla Bursa Nutku’nda vermiştir.
Gençliği devrimlerin bekçisi olarak atamıştır:
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.
Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.
Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, ‘Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır’ demeyecektir.
Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç,’“Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir’ diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır.

Mahkeme onu yargılayacaktır.
Yine düşünecek, ‘demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek’

Onu hapse atacaklar.

Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.
Diyecek ki, ‘ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım.
Araya girişimde ve eylemimde haklıyım.
Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.’

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!”

Bu iki vasiyetle verilen görev;
devlet ve ulusal birliğin yıkıcısı dış düşmanlara ve onların iç müttefiklerine karşı verilen bir görevdir.
Ata’nın bu iki vasiyetinde Türk gençliğine verdiği ulusal görev,
Anayasal belgemizde ve yasalarda yer almalıdır.
Kuşkusuz ki bu görev zor koşullarda üstlenilecek bir görevdir.
Devrimlerin tehlikeye girmesi gereklidir.
Savcılık Anayasal ve yasal yetkilerini kullanamaz/kullanmaz bir eylemsizlik içinde olmalıdır.
Savcılık görevini yaptığı halde, güvenlik veya kolluk güçleri suçluyu yakalayıp hakim karşısına çıkarmıyor/çıkaramıyor durumda olmalıdır. Savcılık ve polis görevini yapıyor ancak, yargıçlar yasalara ve usullere, devrimlerin özüne; kısaca ülkenin Kuruluş Felsefesine aykırı bir şekilde suçluları dışarı salarak, Anayasa’nın temel koruyucu maddelerini işlevsiz kılarak devrimleri tehlikeye atmış olmalıdır.
İşte o zaman Atatürk’ün Bursa Nutku’nda işaret ettiği koşullar gerçekleşmiş demektir.
Gençlik yurdunun bölünmez bütünlüğünü, ulusal birliğini, ülkesinin bağımsızlığını, cumhuriyetin temel devrimlerini korumak ve sahiplenmek üzere her türlü araçla savaşım verecektir.
Tehlikeyi oluşturan tehdit odaklarını koruyan; aslında tehlike ve tehdit kaynaklarını ortadan kaldırmakla görevli olan, ancak siyasal geleceğini pekiştirmek düşüncesiyle iç, dış şer güçlerden destek almak için tüm gelişmelere göz yuman, kendi siyasal ereklerine ulaşma yolunda olumsuzluk nedeni durumundaki iç ve dış odaklarla işbirliğine giren herkese karşı görevini korkusuzca yerine getirecektir.

Peki genç kimdir?

Günümüz genci için çok umutsuz, geleceği sahiplenme açısından karamsar konuşmalar dile getirilmektedir.
Herkes ağlıyor, sızlıyor; “gençlik elden gitti” diyor. “Zamane” gençlerinin görevinin gereğini yerine getiremeyeceğinden dem vuruyor.
Düşüncelere katılmak olası değildir.
Düşüncemi söylemem gerekirse “asla” katılmıyorum.
Türkiye ağlama duvarına çevrilmemelidir.
Gençlik yaşamda belli bir dönemi tanımlayan bir kavramdır.
Bilinen duygular, özlemler, özentiler yaşanacaktır.
Evresi geldiğinde aile sorumluluğunu ele alan genç, süreç içinde çevresinin, giderek ulusunun sorumluluğunu da üzerinde duyumsamaktadır.
Sırası geldiğinde, gidip dünyanın desteklediği en donanımlı güçlerle sarp arazi koşullarında çatışmakta, bu işi de gönüllü üstlenmektedir.
Cumhuriyet mitinglerinde, anti-terör, ulusal birlik mitinglerinde başı çekenler yine gençliğimizdir.
Gençlere hangi sorumluluğu verdik ki altından kalkamadılar?
Ne zaman göreve davet ettik?
Etkinliklerde flama taşımaktan, siyasal partilerde kolluk takarak düzenleme ve güvenlik hizmeti vermekten başka.
Ülkemizde siyasal, örgütsel kuruluşlarımızın genel merkez ve taşra şubeleri yönetimlerinde oran olarak kaç gencimize görev verildi?
Nüfusunun büyük çoğunluğu genç olan ülkemizin Parlamentosunda otuz yaşının altında kaç genç var?
Seçilme yeterliliği olan, kırk yaşının altında kaç genç var.
Aday olup sorumluluk alma şansı verilmiş de gençler geri mi kaçmış? Demokratik süreçlerde her yarışmada geçmişin yaftalarını gençliğin önüne koyarak onlardan yalnızca saygı, özveri ve destek bekleyenlerin; gençliğe görev, sorumluluk verme yerine en içeriksiz temsil görevlerinde onlarla yarışmaya girenlerin gençliği eleştirme hakkı olduğunu hiç düşünmüyorum.

Yeniden başa, soruya dönelim.

Atatürk’e göre genç: “ Benim anladığım gençlik, bu devrimin fikirlerini ve ideolojisini benimseyip gelecek kuşaklara ***ürecek kimselerdir.
Benim nazarımda yirmi yaşında bir yobaz ihtiyardır, yetmiş yaşında bir idealistte güçlü bir gençtir.”


Her yaştan bütün gençler görev başına!..


alıntıdır..


 

AgitCaN

Kıdemli Üye
17 Kas 2007
3,956
29
manisa/laleli
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyet'ini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
__________________

güzel paylaşımın için tşkler
 
Üst

Turkhackteam.org internet sitesi 5651 sayılı kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında "Yer Sağlayıcı" konumundadır. İçerikler ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Turkhackteam.org; Yer sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir. Türkhackteam saldırı timleri Türk sitelerine hiçbir zararlı faaliyette bulunmaz. Türkhackteam üyelerinin yaptığı bireysel hack faaliyetlerinden Türkhackteam sorumlu değildir. Sitelerinize Türkhackteam ismi kullanılarak hack faaliyetinde bulunulursa, site-sunucu erişim loglarından bu faaliyeti gerçekleştiren ip adresini tespit edip diğer kanıtlarla birlikte savcılığa suç duyurusunda bulununuz.