Çocukken içtiğimiz gazozun tadına bakardık, adı
önemli değildi.
Kendi öyküsünün kahramanıydı her çocuk, nanik yapardı hayata, zenginlik ve
yoksulluk da önemli değildi.
Ölüm de vardı bilirdik, ama hayata sımsıkı bağlıydık. Yıldızlara
seslenirdik, yıldızlar sesimizi duyar, yere inerdi.
Din üzerinden siyaset yapan alçaklar, yalancı cennetleri inşa etmemişti
henüz.
Türkiye aydınlıktı, cennet yüreklerimizdeydi. İçimizde Mevlana....
"Kim olursan ol, gel" diyen...
Yoksul evlerin mutfak pencerelerinden, şarkılar söylerdi anneler.
Başları örtülüydü, ya da açık, ne fark eder. Allah inancı kalplerdeydi.
Anneler hasreti nakışlardı yastıklarına.
Hepsi de vesikalık fotoğrafıydı cennetin.
Çocuklarını geleceğinden öperlerdi, geçmişi anlatırken...
İliklerimize kadarinsan sevgisi.
Kediler kapının önünde uyurdu.
Herkes sevapları uyandırırdı uykusundan.
Kimsenin kimseden korkusu yoktu.
Ne kilit bıraktılar bizde, ne komşuluk.
Ne saygı bıraktılar, ne ülke bütünlüğü...
Bir türban meselesi yüzünden...
Karınca yuvalarının üzerine basmadan geçerdi çocuklar.
Çeşmelerden içerdi suyu.
Öyle namussuz ihaleler olmazdı.
İnşaatlarda ameleler olurdu, karşılıksız su gönderirdi insanlar.
"Harareti" fark etmekti insanlık, "hakaret" etmek değil...
"Nerelisin?" diye sorulmazdı su verilirken...
Alıntıdır...
önemli değildi.
Kendi öyküsünün kahramanıydı her çocuk, nanik yapardı hayata, zenginlik ve
yoksulluk da önemli değildi.
Ölüm de vardı bilirdik, ama hayata sımsıkı bağlıydık. Yıldızlara
seslenirdik, yıldızlar sesimizi duyar, yere inerdi.
Din üzerinden siyaset yapan alçaklar, yalancı cennetleri inşa etmemişti
henüz.
Türkiye aydınlıktı, cennet yüreklerimizdeydi. İçimizde Mevlana....
"Kim olursan ol, gel" diyen...
Yoksul evlerin mutfak pencerelerinden, şarkılar söylerdi anneler.
Başları örtülüydü, ya da açık, ne fark eder. Allah inancı kalplerdeydi.
Anneler hasreti nakışlardı yastıklarına.
Hepsi de vesikalık fotoğrafıydı cennetin.
Çocuklarını geleceğinden öperlerdi, geçmişi anlatırken...
İliklerimize kadarinsan sevgisi.
Kediler kapının önünde uyurdu.
Herkes sevapları uyandırırdı uykusundan.
Kimsenin kimseden korkusu yoktu.
Ne kilit bıraktılar bizde, ne komşuluk.
Ne saygı bıraktılar, ne ülke bütünlüğü...
Bir türban meselesi yüzünden...
Karınca yuvalarının üzerine basmadan geçerdi çocuklar.
Çeşmelerden içerdi suyu.
Öyle namussuz ihaleler olmazdı.
İnşaatlarda ameleler olurdu, karşılıksız su gönderirdi insanlar.
"Harareti" fark etmekti insanlık, "hakaret" etmek değil...
"Nerelisin?" diye sorulmazdı su verilirken...
Alıntıdır...