MEVZÛ HADİSLER
Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir
Hâdiseleri olduğundan çok daha farklı bir mahiyette aksettirmek, kendilerine sevgi ve sempati beslenen şahısları aşırı ifadelerle methetmek, insan tabiatının zaaflarından birisidir. Bu tür hareketlerin çoğu zaman maddî ve manevî birtakım hesaplar uğruna yapılmış olması da bu zaafın bir başka tezahürüdür. İnsanları mübalâğacılıktan da öte yalancı konumuna düşüren bu sıfatın mevzû hadislerin doğup gelişmesinde büyük etkisi olduğu muhakkaktır.Çünkü Hz. Peygamber'in kudretli şahsiyeti ve ayrıca ilâhî yardımla desteklenmiş olması onun hem ashâbı, hem çağdaşları ve hem de daha sonraki nesiller tarafından üstün bir varlık olarak kabul edilmesini sağlamıştır. Rasûl-i Ekrem'in Müslümanlar arasındaki bu farklı kabulünü ve müessir şahsiyetini, davaları adına istismar etmek hevesiyle harekete geçen samimiyetsiz nice şahıslardan başka İslâm'a hizmet etmek düşüncesiyle câhil birçok Müslüman da icâd ettikleri yığınla söz ve davranışları ona isnad etmeye yeltenmişlerdir.
Hz. Peygamber'in kesin ihtarlarına rağmen birtakım kimseler Peygamber adına hadis uydurmaktan geri durmamışlardır. Mevzûât kitaplarını dolduran yalan ve iftira mahsulü binlerce uydurma söz de bunun açık bir delilidir. Böyle olduğu halde mevzu hadislerin mevcudiyetini inkâr etmeye kalkan bazılarına da tesadüf edilmiştir.
Hadis terminolojisinde Hz. Peygamber'in ağzından uydurulan ve iftira edilerek ona nisbet edilen söz manasında kullanılan "mevzû" tabiri “icad edilmiş, uydurulmuş” kelimeleriyle izah edilmektedir.
Ashâb-ı kirâma ve daha sonraki zevâta aitmiş gibi gösterilen birtakım sözler de mevzû kelimesinin kapsamına girmektedir. Yalnız mevzû kelimesi mutlak kullanıldığı zaman Hz. Peygamber adına uydurulan sözleri ifade etmektedir. Başkaları hakkında uydurulmuş sözler için de çoğu zaman "bu falan adına uydurulmuş" ifadesi yer almaktadır.
Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir
Hâdiseleri olduğundan çok daha farklı bir mahiyette aksettirmek, kendilerine sevgi ve sempati beslenen şahısları aşırı ifadelerle methetmek, insan tabiatının zaaflarından birisidir. Bu tür hareketlerin çoğu zaman maddî ve manevî birtakım hesaplar uğruna yapılmış olması da bu zaafın bir başka tezahürüdür. İnsanları mübalâğacılıktan da öte yalancı konumuna düşüren bu sıfatın mevzû hadislerin doğup gelişmesinde büyük etkisi olduğu muhakkaktır.Çünkü Hz. Peygamber'in kudretli şahsiyeti ve ayrıca ilâhî yardımla desteklenmiş olması onun hem ashâbı, hem çağdaşları ve hem de daha sonraki nesiller tarafından üstün bir varlık olarak kabul edilmesini sağlamıştır. Rasûl-i Ekrem'in Müslümanlar arasındaki bu farklı kabulünü ve müessir şahsiyetini, davaları adına istismar etmek hevesiyle harekete geçen samimiyetsiz nice şahıslardan başka İslâm'a hizmet etmek düşüncesiyle câhil birçok Müslüman da icâd ettikleri yığınla söz ve davranışları ona isnad etmeye yeltenmişlerdir.
Hz. Peygamber'in kesin ihtarlarına rağmen birtakım kimseler Peygamber adına hadis uydurmaktan geri durmamışlardır. Mevzûât kitaplarını dolduran yalan ve iftira mahsulü binlerce uydurma söz de bunun açık bir delilidir. Böyle olduğu halde mevzu hadislerin mevcudiyetini inkâr etmeye kalkan bazılarına da tesadüf edilmiştir.
Hadis terminolojisinde Hz. Peygamber'in ağzından uydurulan ve iftira edilerek ona nisbet edilen söz manasında kullanılan "mevzû" tabiri “icad edilmiş, uydurulmuş” kelimeleriyle izah edilmektedir.
Ashâb-ı kirâma ve daha sonraki zevâta aitmiş gibi gösterilen birtakım sözler de mevzû kelimesinin kapsamına girmektedir. Yalnız mevzû kelimesi mutlak kullanıldığı zaman Hz. Peygamber adına uydurulan sözleri ifade etmektedir. Başkaları hakkında uydurulmuş sözler için de çoğu zaman "bu falan adına uydurulmuş" ifadesi yer almaktadır.