FIKRALAR
Karadeniz Fıkraları
Temel birgün hapishaneye düşmüş. Kaldığı koğuştaki adamların ilginç bir özelliği varmış. Koğuştaki mahkumlar hergün birbirlerine fıkra anlatıyorlarmış. Bir süre sonra anlatılan fıkralar hep aynı olunca içlerinden biri demiş ki:
Biz madem hep aynı fıkraları anlatıp duruyoruz, boşu boşuna fıkraları uzun uzadıya anlatmayalım. Hepsine birer numara verelim, birisi anlatıcağı zaman onun numarasını söylesin. demiş ve bu öneri herkes tarafından kabul edilmiş. Birgün
yine fıkra anlatacaklarmış. İçlerinden biri çıkmış 5 demiş herkes kahkahalarla gülmeye başlamış, millet gülmekten yerlere yatmış. Daha sonra bir başkası çıkmış 35 demiş herkes yine kahkahalarla gülmeye başlamış. Daha sonra Temele Bi tane de sen anlat demişler. Temel de 154 demiş ve demesiyle millet kahkahalara boğulmuş. Koğuştakiler beş dakika boyunca gümüşler artık bir süre sonra gülmekten çatlayacak hale gelmişler. Temel merakla sormuş:
Ne oldu niye bu kadar çok güldünüz ya? Bundan öncekilere bu kadar gülmemiştiniz.
Koğuştakiler:
Bu fıkrayı hiç duymamıştık!
Bir adamla karısı Mısırda eski bir çarşıda geziyorlarmış. Ayakkabı satılan bir dükkânın önünden geçerlerken satıcı içerden seslenmiş, buyur etmiş, girmişler.
- Satıcı çok özel büyülü sandaletlerim var beyefendi, sizi *** te çok vahşi ve kuvvetli yapacak sandaletler... Adam tabi ki erkekliğe leke sürdürmemek için pek önemsememiş ama eski günleri özleyen karısının ısrarlarına dayanamayıp sandaletleri denemeye karar vermiş. Adam sandaletleri giyer giymez gözleri parlamış, kalbi hızlı hızlı atmış, fiziksel değişimler başlamış, nefesi serileşmiş gözleri büyümüş ve etrafına seri bir şekilde bakınmaya başlamış. Karısı bir adım geri kaçmış Aman allahım dur dur... derken adam koşmuş, satıcıyı yakaladığı gibi tezgaha yatırmış, pantolonunu parçalayarak çıkarmaya başlamış, bu arada satıcı bir yandan kurtulmaya çalışırken bağırıyormuş,
-Sandaletleri ters giydin lan!...
Temel çokzenginmiş amerikada bir iş seyahatindeyken bir kuşsatan dükkana girmiş ve bir papağan görmüş , onunla biraz sohbet etmiş çok beğenmiş dükkan sahibine onu almak istediğini söylemiş ama ne mümkün dükkan sahibi diretmişte diretmiş satmam diye ama demiş dükkan sahibi
-bunun dört tane yumurtası var onları vereyim hemde daha ucuza
temel-tamam demiş
almış yumurtaları doğru memlekete yumurtaları hemen kuluçkaya yatırmış bir süre sonra yumurtalar çatlamaya başlamış birinden civciv 2. sinden ördek 3. sünden güvercin 4. sünden kaz yavrusu çıımış. aylar sonra temel tekrar amerikaya gitmiş aynı dükkana girmiş.papağan gülmeye başlamış
temel
-niye guliyisun demiş
papağan
-amerikada herkes senin enayiliğini konuşuyo demiş
temel de
-oda bişemi trabzonda herkes senun orospiluğuni konuşiyi
temel roman yazmak ister.ama nasıl roman yazılacağını bilmemektedir.nasıl roman yazılacağını öğrenmek için ömer seyfettinin yanına gider ve der ki bana nasıl roman yazılacağını öğret.ömer seyfettinde derki roman da biraz siyaset,biraz merak ve biraz da cinsellik olması gerekir.öyle bir roman yaz bana getir der.temel yazıp getirir.romanın başlığı şudur.1.luisi kim öptü.ömer seyfettin derki bunda bir şey eksik.birazda dinle ilgili birşeyler olması lazım.temel dinle ilgili birşeyler ekler getirir.bu seferki başlık ise şudur.allah allah 1.luisi kim öptü.
Karadeniz Fıkraları
Temel birgün hapishaneye düşmüş. Kaldığı koğuştaki adamların ilginç bir özelliği varmış. Koğuştaki mahkumlar hergün birbirlerine fıkra anlatıyorlarmış. Bir süre sonra anlatılan fıkralar hep aynı olunca içlerinden biri demiş ki:
Biz madem hep aynı fıkraları anlatıp duruyoruz, boşu boşuna fıkraları uzun uzadıya anlatmayalım. Hepsine birer numara verelim, birisi anlatıcağı zaman onun numarasını söylesin. demiş ve bu öneri herkes tarafından kabul edilmiş. Birgün
yine fıkra anlatacaklarmış. İçlerinden biri çıkmış 5 demiş herkes kahkahalarla gülmeye başlamış, millet gülmekten yerlere yatmış. Daha sonra bir başkası çıkmış 35 demiş herkes yine kahkahalarla gülmeye başlamış. Daha sonra Temele Bi tane de sen anlat demişler. Temel de 154 demiş ve demesiyle millet kahkahalara boğulmuş. Koğuştakiler beş dakika boyunca gümüşler artık bir süre sonra gülmekten çatlayacak hale gelmişler. Temel merakla sormuş:
Ne oldu niye bu kadar çok güldünüz ya? Bundan öncekilere bu kadar gülmemiştiniz.
Koğuştakiler:
Bu fıkrayı hiç duymamıştık!
Bir adamla karısı Mısırda eski bir çarşıda geziyorlarmış. Ayakkabı satılan bir dükkânın önünden geçerlerken satıcı içerden seslenmiş, buyur etmiş, girmişler.
- Satıcı çok özel büyülü sandaletlerim var beyefendi, sizi *** te çok vahşi ve kuvvetli yapacak sandaletler... Adam tabi ki erkekliğe leke sürdürmemek için pek önemsememiş ama eski günleri özleyen karısının ısrarlarına dayanamayıp sandaletleri denemeye karar vermiş. Adam sandaletleri giyer giymez gözleri parlamış, kalbi hızlı hızlı atmış, fiziksel değişimler başlamış, nefesi serileşmiş gözleri büyümüş ve etrafına seri bir şekilde bakınmaya başlamış. Karısı bir adım geri kaçmış Aman allahım dur dur... derken adam koşmuş, satıcıyı yakaladığı gibi tezgaha yatırmış, pantolonunu parçalayarak çıkarmaya başlamış, bu arada satıcı bir yandan kurtulmaya çalışırken bağırıyormuş,
-Sandaletleri ters giydin lan!...
Temel çokzenginmiş amerikada bir iş seyahatindeyken bir kuşsatan dükkana girmiş ve bir papağan görmüş , onunla biraz sohbet etmiş çok beğenmiş dükkan sahibine onu almak istediğini söylemiş ama ne mümkün dükkan sahibi diretmişte diretmiş satmam diye ama demiş dükkan sahibi
-bunun dört tane yumurtası var onları vereyim hemde daha ucuza
temel-tamam demiş
almış yumurtaları doğru memlekete yumurtaları hemen kuluçkaya yatırmış bir süre sonra yumurtalar çatlamaya başlamış birinden civciv 2. sinden ördek 3. sünden güvercin 4. sünden kaz yavrusu çıımış. aylar sonra temel tekrar amerikaya gitmiş aynı dükkana girmiş.papağan gülmeye başlamış
temel
-niye guliyisun demiş
papağan
-amerikada herkes senin enayiliğini konuşuyo demiş
temel de
-oda bişemi trabzonda herkes senun orospiluğuni konuşiyi
temel roman yazmak ister.ama nasıl roman yazılacağını bilmemektedir.nasıl roman yazılacağını öğrenmek için ömer seyfettinin yanına gider ve der ki bana nasıl roman yazılacağını öğret.ömer seyfettinde derki roman da biraz siyaset,biraz merak ve biraz da cinsellik olması gerekir.öyle bir roman yaz bana getir der.temel yazıp getirir.romanın başlığı şudur.1.luisi kim öptü.ömer seyfettin derki bunda bir şey eksik.birazda dinle ilgili birşeyler olması lazım.temel dinle ilgili birşeyler ekler getirir.bu seferki başlık ise şudur.allah allah 1.luisi kim öptü.
Son düzenleme: